Giriş

Bize Rabî' b. Nâfi', ona Yezid b. el-Mikdam b. Şurayh, ona babası, ona dedesi Şureyh, babası Hani'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Şureyh'in babası Hani, kavmiyle birlikte Rasulullah'a (sav) gelince, Hz. Peygamber kavminin ona Ebu'l-Hakem künyesini verdiğini işitti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onu çağırarak şöyle buyurdu: "Gerçek şu ki hakem Allah'tır. Hüküm O'nundur. Sana niçin Ebu'l-Hakem künyesini verdiler?" O da kavmimden iki taraf bir konuda anlaşmazlığa düştüğünde bana gelir, ben de aralarında hüküm veririm. Her iki taraf da memnun olur cevabını verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "bu yaptığın iş ne kadar güzel! dedikten sonra, senin erkek çocuğun var mı?" diye sorar. O da benim Şüreyh, Müslim ve Abdullah isimli üç oğlum var der. Rasulullah (sav) "onların en büyüğü hangisi?" diye sorar. O da Şüreyh cevabını verir. Bunun üzerine Rasulullah sen "Ebu Şüreyh'sin" buyurur. [Ebû Davud, Şüreyh'in zinciri kıran ve Tüster şehrine girenlerden olduğunu söylemektedir. Ayrıca Ebu Davud, Şüreyh'in Tüster şehrine gizli bir yoldan girerek, Tüster'in kapısını kırdığını ifade etmektedir.]


Açıklama: Hadis kitaplarında "sirb" kelimesi geçmektedir. Sirb, sürü, filo demektir. Ve hadisin bağlamına hiç uymamaktadır. Kelimeyi "sereb" okursak "gizli yol" anlamanı gelmekte ve hadisin bağlamına uygun düşmektedir. Onun için tercümeyi bu doğrultuda yapmayı uygun bulduk. Tüster (Şuşter) İran'ın Huzistan eyaletine bağlı bir şehirdir. Rıza Kurtuluş, "Şüşter" Diyanet İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2010), 39: 276-277

    Öneri Formu
34016 D004955 Ebu Davud, Edeb, 62

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Haşim b. Kasım, ona Ebu Akil, ona Mücalid b. Saîd, ona eş-Şa'bî, ona da Mesruk'un şöyle anlattığını rivayet etti: Bir gün Ömer b. el-Hattab ile karşılaştım. Bana kim olduğumu sordu. Ben de ismimin Mesruk b. el-Ecda' söyledim. Bunun üzerine Hz. Ömer Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittiğini söyledi: "el-Ecda' şeytandır."


Açıklama: Ecda' şeytanın ismidir. Kulağı ve burnu kesilmiş varlıklar için de kullanılır. Aynı zamanda karşılıklı düşmanlığı da çağrıştırmaktadır. Hz. Ömer Mesrûk b. Ecda' ismini Mesrûk b. Abdurrahman olarak değiştirmiştir. Muhammed b. İsmail es-San'ânî, et-Tenvîr Şerhu'l-Câmii's-Sağîr, (Riyad: Mektebetü Darü's-selam, 2011), 4: 484.

    Öneri Formu
34018 D004957 Ebu Davud, Edeb, 62

Bize Ahmed b. Salih, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb, babası Müseyyeb'in şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah (sav) Sadi'in dedesine "adını sordu." O da adının Hazn olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Senin adın Sehl olsun." buyurdu. Hazn, hayır olmaz. Sehl (düz arazi manasındadır) ayaklar altında çiğnenir ve hakir görülür cevabını verdi. [Said b. Müseyyeb, bundan sonra karamsarlığın/kasavetin başımıza geleceğini düşündüm demiştir.] [Ebû Davud, Hz. Peygamber'in (sav) el-Âs, Azîz, Atale, Şeytan, Ğurâb, Hubâb isimlerini değiştirdiğini; Şihâb ismini Hişâm ile, Harb ismini Selm ile, el-Muttaci' ismini el-Münbais ile değiştirdiğini; Afira (bir şey bitmeyen arazi) ismini Hadıra (yemyeşil arazi) ismiyle, Şiabu'd-dalâle (dalalet yolu)ismini, Şiabu'l-hüdâ (hidayet yolu) ismiyle, Benü'z-zinye ismini Benü'r-rişde ismiyle, Benû muğviye ismini Benû rişde ismiyle değiştirdiğini nakletmiştir.] [Ebu Davud rivayetlerin senetlerini ihtisar/kısaltmak için hazfettiğini söylemiştir.]


    Öneri Formu
34017 D004956 Ebu Davud, Edeb, 62

Bize en-Nüfeyl, ona Züheyr, ona Mansur b. el-Mu'temir, ona Hilal b. Yesaf, ona Rabi' b. Umeyle, ona Semüra b. Cündüb, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Çocuğunuza Yesar, Rabah, Necih, Eflah isimlerini vermeyin. Çünkü sen (bu isimlerden birini verdiğin çocuğunu kastederek) orada mı? diye sorarsın, (karşıdaki de) hayır, cevabını verir." [Semüra, bu isimler sadece dört tanedir. Benim adıma onlara ekleme yapmayın demiştir.]


    Öneri Formu
34019 D004958 Ebu Davud, Edeb, 62

BizeAhmed b. Hanbel, ona el-Mu'temir, ona er-Rükeyn, ona babası, Semüra'nın şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) kölelerimize şu dört isimden birini vermemizi yasakladı: Eflah, Yesâr, Nâfiâ, Rebâh."


    Öneri Formu
34020 D004959 Ebu Davud, Edeb, 62

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Ubeyd, ona el-A'meş, ona Ebu Süfyan, ona Cabir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Allah ömür verirse Nâfiâ, Eflah ve Bereke isimlerini koymalarını ümmetime yasaklayacağım." el-A'meş, bu hadisi nakleden Ebu Süfyan'ın Nâfiâ ismini zikredip, etmediğini bilmiyorum demiştir. Hz. Peygamber sözlerini şöyle tamamlamıştır: "Kişi geldiği zaman bereket orada mı?" diye sorar. (Orada bulunanlar da) Hayır! cevabını verirler. [Ebû Davud, bu hadisin benzerini Ebu'z-Zübeyr'in Cabir'den rivayet ettiğini ancak Bereket ismini zikretmediğini, söylemektedir.]


    Öneri Formu
34021 D004960 Ebu Davud, Edeb, 62

Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Davud, ona da Amir'in naklettiğine göre Ebu Cebira b. Dahhak şöyle demiştir: "(Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü addır!)" Hucurat, 49/11 ayeti biz Seleme oğulları hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber (sav) bize (yani Medine'ye) geldiği zaman her birimizin iki ya da üç ismi vardı. Hz. Peygamber (sav) (içimizden birini bu isimlerden birini kullanarak): "Ey falanca!" diye çağırınca (bunu işiten kimseler): Ey Allah'ın Rasülü (onu bu isimle çağırmaktan) vazgeçin, zira o bu isimden hiç hoşlanmaz' demeye başladılar. Bunun üzerine demin bahsettiğim "(Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın!)" ayeti indirildi.


    Öneri Formu
34024 D004962 Ebu Davud, Edeb, 63

Bize en-Nüfeyl, ona Muhammed b. İmran el-Hacebî, ona ninesi Safiyye bt. Şeybe, Hz. Ayşe'nin (r.anha) şöyle anlattığını rivayet etti: Bir kadın Hz. Rasulullah'a (sav) gelerek Ey Allahın Resulü! Benim bir oğlum oldu. Ben ona Muhammed ismini ve Ebu'l-Kasım künyesini verdim. Ancak bana senin bundan hoşlanmadığın söylendi. (Ne buyurursun?) Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: "İsmimi vermenin helal, künyemi vermenin haram olmasının sebebi ne olabilir?" Ya da "künyemi vermenin haram, ismimi vermenin helal olma sebebi ne olabilir?"


    Öneri Formu
34032 D004968 Ebu Davud, Edeb, 68

Bize Harun b. Zeyd b. Ebu Zerka, ona babası, ona Hişam b. Sa'd, ona Zeyd b. Eslem, babasının şöyle anlattığını rivayet etti: "Ömer b. el-Hattab (kölesi Eslem'in) kendisine Ebu İsa künyesini veren oğlunu dövdü. el-Muğîra b. Şube de kendisini Ebu İsa diye künyelemişti. Hz. Ömer ona, Ebu Abdullah künyesine sahip olman sana yetmiyor mu? dedi. Muğîra da bu künyeyi bana Rasulullah (sav) verdi dedi. Hz. Ömer de Onun gelmiş, geçmiş günahları affedilmiştir. Biz başımıza neler geleceğini bilmiyoruz diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Muğîra ölünceye kadar Ebu Abdullah künyesini taşımaya devam etti."


    Öneri Formu
34025 D004963 Ebu Davud, Edeb, 64

Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişam, ona Ebu'z-Zübeyr, ona Cabir, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "İsmi benim ismim olan kişi künyemi kullanmasın. Künyemi almış olanın da ismi benim ismim olmasın." [Ebû Davud hadisi bu mana ile İbn Aclân'ın babası vasıtası ile Hz. Ebu Hureyre'den rivayet ettiğini söylemiştir. Hadis, Ebu Zür'a vasıtasıyla Ebu Hureyre'den iki rivayetten farklı olarak rivayet edilmiştir. Abdurrahman b. Ebu Amra'nın Ebu Hureyre'den rivayeti de böyledir. (Bu rivayette) Abdurrahman'a muhalefet edilmiştir. Bu hadisi es-Sevrî ile İbn Cüreyc, Ebu'z-Zübeyr'in rivayeti gibi rivayet etmişlerdir. Ma'kıl b. Ubeydullah ise İbn Sirin'in rivayet ettiği gibi rivayet etmiştir. Bu hadiste Musa b. Yesar'ın Ebu Hureyre'den olan rivayeti iki farklı şekilde gelmiştir. Bu farklılığın birisi Hammad b. Halid'e, diğeri de İbn Ebu Füdeyk'e aittir.]


    Öneri Formu
34029 D004966 Ebu Davud, Edeb, 67