459 Kayıt Bulundu.
Bana Muhammed b. Abdullah b. Bezî', ona Yezid -b. Zürey'-, ona Humeyd et-Tavîl, ona Bekir b. Abdullah el-Müzenî, ona da Urve b. Mugire b. Şube, babasının (Mugîre b. Şu'be) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir yolculuğu sırasında kafileden geri kaldı. Ben de onunla kalmıştım. Tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra bana 'Yanında su var mı?' diye sordu. Ona su dolu bir kap getirdim. (O suyla) Ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra kollarını sıvamaya çalıştı ama elbisesinin yenleri dar geldiği için bunu başaramadı ve kollarını cübbenin altından çıkardı. Cübbeyi omuzlarına attı ve kollarını yıkadı. Perçemini (başının ön tarafını), sarığının üzerini ve mestlerinin üzerini mesh etti. Sonra bineğine bindi. Ben de bindim ve kafileye yetiştik. (Vardığımızda) Namaza durmuşlardı. Onlara Abdurrahman b. Avf imamlık yapıyordu. Birinci rekâtı tamamlamışlardı. Abdurrahman b. Avf Hz. Peygamber'in (sav) geldiğini hissedince geriye doğru çekilmeye yeltendi. Hz. Peygamber (sav) namazı kıldırmaya devam etmesi için ona işaret edince namaz kıldırmaya devam etti. (İmam olan Abdurrahman) selam verince Hz. Peygamber (sav) (kaçırdığımız rekâtı kılmak için) kalktı. Ben de onunla kalktım ve kaçırdığımız rekâtı kıldık.
Bize Yakub b. İbrahim, ona Hüşeym (b. Beşir), ona Yunus b. Ubeyd, ona İbn Sirin, ona da Amr b. Vehb es-Sekafî, Muğire b. Şu'be'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: İki husus var ki, onları Hz. Peygamber'de (sav) bizzat şahit olduğum için kimseye sorma ihtiyacı duymuyorum. Birincisi, Rasulullah (sav) ile birlikte bir seferde idik. Tuvalet ihtiyacını gidermek için yanımızdan uzaklaştı. Sonra geldi ve abdest aldı. (Abdest alırken) perçeminin, sarığının iki tarafının ve mestlerinin üzerine mesh etti. İkicisi ise: Devlet başkanı olan kişinin idaresi altındaki bir kişinin arkasında namaz kılmasıdır. Rasulullah (sav) ile alakalı şöyle bir duruma şahit oldum: Bir seferde Onunla (sav) birlikte idik. Namaz vakti gelmişti. Fakat Rasulullah (sav) (meşguliyeti sebebiyle gecikmiş) insanları bekletmişti. (Rasulullah'ın gecikeceğini anlayan sahabiler) namaza kalktılar, (Abdurrahman) İbn Avf'ı imam olarak öne geçirdiler, o da namaz kıldırmaya başladı. (Onlar namaz kılarken) Hz. Peygamber (sav) geldi ve namazda yetiştiği bölümü İbn Avf'ın arkasında kıldı. İbn Avf selam verince Hz. Peygamber (sav) kalktı ve kaçırdığı rekâtları yerine getirdi.
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona Muhârib b. Disâr, ona da Câbir b. Abdullah el-Ensârî şöyle söylemiştir: Bir adam gece karanlığı bastığında iki sulama devesi ile geldi. Adam, Muaz'ın yatsı namazını kıldırmasına denk geldi. Hemen devesini bıraktı ve Muaz'a uydu. Muaz namazda Bakara veya Nisâ suresini okumaya başlayınca, adam bırakıp gitti. Daha sonra Muaz bu kişi hakkında kötü bir söz söyledi ve bu durum bu şahsa ulaştı. Bunun üzerine o kimse Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve O'na Muaz'ı şikayet etti. Hz. Peygamber (sav) üç defa: "Ey Muaz! Sen bir fitneci misin? dedi ve Sebbih isme Rabbike'l-al'lâ, Ve'ş-şemsi ve duhâhâ, Ve'l-leyli izâ yağşa surelerini okuyup namaz kıldıramaz mıydın? Muhakkak ki arkandaki cemaatin içinde yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi kimseler vardır." buyurdu. Şu'be 'Muhakkak ki arkanda...' cümlelerinin de hadis olduğunu zannediyorum, dedi. Buhari dedi ki, Şu'be'ye bu hadisi rivayet etmede Said b. Mesrûk, Mis'ar ve Şeybânî mutâbaat etmiştir. Amr ve Ubeydullah b. Miksem ve Ebu Zübeyr'in Cabir'den naklettiklerine göre Muaz yatsı namazında Bakara Suresini okudu. Şu'be'ye, Muhârib'den rivayetinde A'meş mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Süleyman b. Feyruz arasında inkita vardır.
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona Muhârib b. Disâr, ona da Câbir b. Abdullah el-Ensârî şöyle söylemiştir: Bir adam gece karanlığı bastığında iki sulama devesi ile geldi. Adam, Muaz'ın yatsı namazını kıldırmasına denk geldi. Hemen devesini bıraktı ve Muaz'a uydu. Muaz namazda Bakara veya Nisâ suresini okumaya başlayınca, adam bırakıp gitti. Daha sonra Muaz bu kişi hakkında kötü bir söz söyledi ve bu durum bu şahsa ulaştı. Bunun üzerine o kimse Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve O'na Muaz'ı şikayet etti. Hz. Peygamber (sav) üç defa: "Ey Muaz! Sen bir fitneci misin? dedi ve Sebbih isme Rabbike'l-al'lâ, Ve'ş-şemsi ve duhâhâ, Ve'l-leyli izâ yağşa surelerini okuyup namaz kıldıramaz mıydın? Muhakkak ki arkandaki cemaatin içinde yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi kimseler vardır." buyurdu. Şu'be 'Muhakkak ki arkanda...' cümlelerinin de hadis olduğunu zannediyorum, dedi. Buhari dedi ki, Şu'be'ye bu hadisi rivayet etmede Said b. Mesrûk, Mis'ar ve Şeybânî mutâbaat etmiştir. Amr ve Ubeydullah b. Miksem ve Ebu Zübeyr'in Cabir'den naklettiklerine göre Muaz yatsı namazında Bakara Suresini okudu. Şu'be'ye, Muhârib'den rivayetinde A'meş mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Amr b. Dinar arasında inkita vardır.
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona Muhârib b. Disâr, ona da Câbir b. Abdullah el-Ensârî şöyle söylemiştir: Bir adam gece karanlığı bastığında iki sulama devesi ile geldi. Adam, Muaz'ın yatsı namazını kıldırmasına denk geldi. Hemen devesini bıraktı ve Muaz'a uydu. Muaz namazda Bakara veya Nisâ suresini okumaya başlayınca, adam bırakıp gitti. Daha sonra Muaz bu kişi hakkında kötü bir söz söyledi ve bu durum bu şahsa ulaştı. Bunun üzerine o kimse Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve O'na Muaz'ı şikayet etti. Hz. Peygamber (sav) üç defa: "Ey Muaz! Sen bir fitneci misin? dedi ve Sebbih isme Rabbike'l-al'lâ, Ve'ş-şemsi ve duhâhâ, Ve'l-leyli izâ yağşa surelerini okuyup namaz kıldıramaz mıydın? Muhakkak ki arkandaki cemaatin içinde yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi kimseler vardır." buyurdu. Şu'be 'Muhakkak ki arkanda...' cümlelerinin de hadis olduğunu zannediyorum, dedi. Buhari dedi ki, Şu'be'ye bu hadisi rivayet etmede Said b. Mesrûk, Mis'ar ve Şeybânî mutâbaat etmiştir. Amr ve Ubeydullah b. Miksem ve Ebu Zübeyr'in Cabir'den naklettiklerine göre Muaz yatsı namazında Bakara Suresini okudu. Şu'be'ye, Muhârib'den rivayetinde A'meş mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ubeydullah b. Miksem arasında inkita vardır.
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona Muhârib b. Disâr, ona da Câbir b. Abdullah el-Ensârî şöyle söylemiştir: Bir adam gece karanlığı bastığında iki sulama devesi ile geldi. Adam, Muaz'ın yatsı namazını kıldırmasına denk geldi. Hemen devesini bıraktı ve Muaz'a uydu. Muaz namazda Bakara veya Nisâ suresini okumaya başlayınca, adam bırakıp gitti. Daha sonra Muaz bu kişi hakkında kötü bir söz söyledi ve bu durum bu şahsa ulaştı. Bunun üzerine o kimse Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve O'na Muaz'ı şikayet etti. Hz. Peygamber (sav) üç defa: "Ey Muaz! Sen bir fitneci misin? dedi ve Sebbih isme Rabbike'l-al'lâ, Ve'ş-şemsi ve duhâhâ, Ve'l-leyli izâ yağşa surelerini okuyup namaz kıldıramaz mıydın? Muhakkak ki arkandaki cemaatin içinde yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi kimseler vardır." buyurdu. Şu'be 'Muhakkak ki arkanda...' cümlelerinin de hadis olduğunu zannediyorum, dedi. Buhari dedi ki, Şu'be'ye bu hadisi rivayet etmede Said b. Mesrûk, Mis'ar ve Şeybânî mutâbaat etmiştir. Amr ve Ubeydullah b. Miksem ve Ebu Zübeyr'in Cabir'den naklettiklerine göre Muaz yatsı namazında Bakara Suresini okudu. Şu'be'ye, Muhârib'den rivayetinde A'meş mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Müslim arasında inkita vardır.
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona Muhârib b. Disâr, ona da Câbir b. Abdullah el-Ensârî şöyle söylemiştir: Bir adam gece karanlığı bastığında iki sulama devesi ile geldi. Adam, Muaz'ın yatsı namazını kıldırmasına denk geldi. Hemen devesini bıraktı ve Muaz'a uydu. Muaz namazda Bakara veya Nisâ suresini okumaya başlayınca, adam bırakıp gitti. Daha sonra Muaz bu kişi hakkında kötü bir söz söyledi ve bu durum bu şahsa ulaştı. Bunun üzerine o kimse Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve O'na Muaz'ı şikayet etti. Hz. Peygamber (sav) üç defa: "Ey Muaz! Sen bir fitneci misin? dedi ve Sebbih isme Rabbike'l-al'lâ, Ve'ş-şemsi ve duhâhâ, Ve'l-leyli izâ yağşa surelerini okuyup namaz kıldıramaz mıydın? Muhakkak ki arkandaki cemaatin içinde yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi kimseler vardır." buyurdu. Şu'be 'Muhakkak ki arkanda...' cümlelerinin de hadis olduğunu zannediyorum, dedi. Buhari dedi ki, Şu'be'ye bu hadisi rivayet etmede Said b. Mesrûk, Mis'ar ve Şeybânî mutâbaat etmiştir. Amr ve Ubeydullah b. Miksem ve Ebu Zübeyr'in Cabir'den naklettiklerine göre Muaz yatsı namazında Bakara Suresini okudu. Şu'be'ye, Muhârib'den rivayetinde A'meş mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Süleyman b. Mihran arasında inkita vardır.
Bize Muhammed b. Alâ el-Hemdânî Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona İbrahim, ona da Esved ve Alkame şöyle demiştir: Abdullah b. Mesud'u evinde ziyarete gittik, bize “(yanınızdaki) bu kişiler sizinle birlikte (cemaatle) namaz kıldılar mı?” diye sordu. Biz de “hayır, kılmadılar” dedik. Bunun üzerine “o halde kalkın, birlikte namaz kılalım” dedi. Ancak bize ne ezan okumayı ne de kamet getirmeyi emretti. (Ravi) der ki: Arkasına geçip namaza durmak isteyince ellerimizden tutarak birimizi sağına, diğerimizi soluna aldı. Rükûa vardığımızda ellerimizi dizlerimize koyduk. (Bunu görünce) ellerimize vurdu, avuçlarını birbirine yapıştırıp ellerini uyluklarının arasına soktu (bize böyle yapmamızı öğretti). Namazını bitirince “Zaman gelecek, namazı vaktinde kılmayan, onu ölülerin doğuş vaktine (yani güneşin doğumuna) kadar geciktiren kişiler size yönetici olacak. Onları böyle yaparken gördüğünüzde, namazınızı kendi vaktinde kılın. Onlarla birlikte kıldığınız namazı da nafile olarak kabul edin. Eğer üç kişi olursanız cemaatle namaz kılın. Üçten fazla iseniz, içinizden biri size imamlık etsin. Rükûa vardığınızda kollarınızı uyluklarınıza yayarak kapanın, avuçlarınızı birbirine yapıştırarak (ellerinizi) koyun. Ben, Allah Rasulü’nün (sav) parmaklarının duruşundaki açıklığı hâlâ gözümde görüyor gibiyim” dedi. Ardından onlara (bize uygulamalı olarak) gösterdi."
Bize Muhammed b. Alâ el-Hemdânî Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona İbrahim, ona da Esved ve Alkame şöyle demiştir: Abdullah b. Mesud'u evinde ziyarete gittik, bize “(yanınızdaki) bu kişiler sizinle birlikte (cemaatle) namaz kıldılar mı?” diye sordu. Biz de “hayır, kılmadılar” dedik. Bunun üzerine “o halde kalkın, birlikte namaz kılalım” dedi. Ancak bize ne ezan okumayı ne de kamet getirmeyi emretti. (Ravi) der ki: Arkasına geçip namaza durmak isteyince ellerimizden tutarak birimizi sağına, diğerimizi soluna aldı. Rükûa vardığımızda ellerimizi dizlerimize koyduk. (Bunu görünce) ellerimize vurdu, avuçlarını birbirine yapıştırıp ellerini uyluklarının arasına soktu (bize böyle yapmamızı öğretti). Namazını bitirince “Zaman gelecek, namazı vaktinde kılmayan, onu ölülerin doğuş vaktine (yani güneşin doğumuna) kadar geciktiren kişiler size yönetici olacak. Onları böyle yaparken gördüğünüzde, namazınızı kendi vaktinde kılın. Onlarla birlikte kıldığınız namazı da nafile olarak kabul edin. Eğer üç kişi olursanız cemaatle namaz kılın. Üçten fazla iseniz, içinizden biri size imamlık etsin. Rükûa vardığınızda kollarınızı uyluklarınıza yayarak kapanın, avuçlarınızı birbirine yapıştırarak (ellerinizi) koyun. Ben, Allah Rasulü’nün (sav) parmaklarının duruşundaki açıklığı hâlâ gözümde görüyor gibiyim” dedi. Ardından onlara (bize uygulamalı olarak) gösterdi."