181 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz -b. Ebu Hâzım-, Kuteybe, ona Yakub -b. Abdurrahman el-Kârî-, o ikisine Ebû Hazim, ona Sehl b. Sa'd, Malik'in hadisinin bir benzerini nakletmiştir. O ikisinin rivayetlerinde şöyle bir ifade vardır: "Ebu Bekir, ellerini kaldırıp Allah'a hamdetti. Ardından geri geri geldi ve safa durdu."
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona Ebû Hazim, ona Sehl b. Sa'd es-Sâidi rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) aralarını bulmak için Amr b. Avf oğullarına gitmişti. Bu sırada namaz vakti girdi. Müezzin Hz. Ebu Bekir'in yanına gelip insanlara namaz kıldırır mısın? Ben de kamet getireyim dedi. Hz. Ebu Bekir; tamam, olur dedi ve namaza başladı. Daha sonra insanlar namaz kılarken Hz. Peygamber (sav) geldi ve insanları yarıp birinci safa kadar geldi. İnsanlar durumu haber vermek için el çırptılar. Ancak Hz. Ebu Bekir, namaz kılarken etrafına hiç bakmazdı. Ancak cemaat fazla el çırpınca Hz. Ebu Bekir arkasına baktı ve Rasulullah'ı (sav) gördü. Rasulullah (sav) ona yerinde kal diye işaret etti. Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in bu emri için Allah'a hamd etti. Sonra geri çekilip birinci safa geldi. Hz. Peygamber öne geçti ve namazı kıldırdı. Namaz bittikten sonra; "Ey Ebu Bekir! Sana durmanı söylediğim halde neden durmadın?" diye sordu. Hz. Ebu Bekir; Ebu Kuhâfe'nin oğlunun Allah'ın Rasulü'nün önünde namaz kıldırması uygun olmaz dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "neden namazda bu kadar el çırptınız? Namazda başına bir şey gelen sübhanallah desin. Böyle dediği zaman da ona bakılır. Böyle bir durumda el çırpmak kadınlara mahsustur" buyurdu.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Said el-Cüreyrî, ona Ebu A'la, ona Mutarrif b. Abdullah, ona da Osman b. Ebu el-Âs şöyle rivayet etmiştir: Bir başka yerde Musa, Osman b. Ebu'l-Âs şöyle dedi diyerek rivayette bulundu: "Ya Rasulullah, 'beni kavmimin imamı olarak tayin et' dedim. O (sav) da, 'sen onların imamısın. Onların en zayıfını dikkate alarak (namazı kıldır). Ezan için ücret almayacak bir müezzin edin' buyurdu."
Açıklama: "سجدته ما بين التسليم والانصراف " ile "سجدة السهو" kast edilmiş olabilir. Sübkî, Menhel, V, 297.