Giriş

Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Ümame b. Sehl b. Huneyf ona da babasının (Sehl b. Huneyf) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Sakın sizden biriniz nefsim habis oldu demesin. Bunun yerine nefsim kötüleşti desin."


Açıklama: Hadiste geçen "habise" ve "lakise" kelimeleri "kirlenme" açısından aynı anlama gelse de Hz. Peygamber (sav) Müslümanın nefsine habislik izafe etmesini hoş görmediği için aynı anlama gelen başka bir kelime kullanılmasını tavsiye etmiştir. Bir bakıma "habis" kelimesini çağrışımları açısından kullanmayı uygun görmemiştir.

    Öneri Formu
34053 D004978 Ebu Davud, Edeb, 76

Bize Ebu Velid et-Tayâlisî, ona Şube, ona Mansur, ona Abdullah b. Yesar ona da Huzeyfe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah ve falan kimse diledi demeyiniz. Fakat (önce) Allah sonra falanca kişi diledi deyiniz."


Açıklama: Hz. Peygamber bu hadisinde müslümanlara Yüce Allah'ın iradesinin kulun iradesi ve talebinden önce geldiğini ve edeben de O'nun isminin takdim edilmesi gerektiğini öğretmiştir (bk. Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd [Beyrut, 1415], 13/222).

    Öneri Formu
34055 D004980 Ebu Davud, Edeb, 76, +

Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Yahya, ona Süfyan b. Said, ona Abdulaziz b. Rufey', ona da Temim et-Tai, ona da Adî b. Hatim'in şöyle dediğini rivayet etti: Bir hatip Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda bir hutbe okurken: "Her kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse doğru yolu bulur, kim de ikisine isyan ederse...demiştir. Hz. Peygamber de (sav): "Kalk" veya "git! Sen ne kadar kötü bir hatipsin" buyurdu.


Açıklama: Hz. Peygamber "'Allah ve falan kimse diledi' demeyiniz" şeklindeki uyarısına benzer şekilde burada da hatibin "ikisine isyan ederse" diyerek Yüce Allah ve Hz. Peygamber'i Arapça'da tek bir zamirle bir araya getirmesinin edeben doğru olmadığını göstermek istemiştir.

    Öneri Formu
34057 D004981 Ebu Davud, Edeb, 77

Bize Harun b. Zeyd b. Ebu Zerka, ona babası (Zeyd b. Ebu Zerka), ona Hişam b. Sa'd, ona da Zeyd b. Eslem'in rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'i (sav) herhangi bir kimseyi dinden başka bir şeye nispet ederken asla işitmedim."


Açıklama: Hz. Aişe'nin şahitlik ettiği bu uygulamasıyla Hz. Peygamber, insanların soyları nedeniyle övülmemesi veya yerilmemesi gerektiğini, insanın asıl kıymetinin İslâm uğruna yaptıkları fedakârlıklar ve hizmetlerinden kaynaklandığını göstermek istemiş olmalıdır (bk. Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd [Beyrut, 1415], 13/226).

    Öneri Formu
34066 D004987 Ebu Davud, Edeb, 78

Bize Yahya b. Main ona Haccac b. Muhammed ona Yunus b. Ebu İshak, ona Ebu İshak ona da Ayzar b. Hureys'in rivayet ettiğine göre Numan b. Beşir şöyle dedi: Ebu Bekir (ra) Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna girmek için izin istedi. Tam bu sırada Aişe'nin sesinin yüksek bir şekilde çıktığını duydu. Bunun üzerine içeri girip Aişe'yi tokatlamak için tuttu ve bir daha Hz. Peygamber'e (sav) sesini yükselttiğini görmeyeyim dedi. Hz. Peygamber (sav) (Ebu Bekir'e) engel oldu. Ebu Bekir öfkelenmiş halde oradan çıktı. O çıkınca Hz. Peygamber (sav) Aişe'ye, "gördün mü seni adamın elinden nasıl kurtardım" buyurdu. Hz. Ebu Bekir günler sonra tekrar Hz. Peygamber'in (sav) evine girmek için izin istedi. İkisini barışmış halde buldu. Bunun üzerine onlara beni kavganızın arasına soktuğunuz gibi barışınızın arasına da sokun diyerek (şaka yaptı). Hz. Peygamber (sav) de "gel, istediğin gibi yaptık (seni kavgamızın içine soktuğumuz gibi barışımızın içine de soktuk)" cevabını verdi.


    Öneri Formu
34079 D004999 Ebu Davud, Edeb, 84

Bize Muhammed b. Sinan el-Bahilî -o, Avaka'da otururdu-, ona Nafi' b. Ömer, ona Bişr b. Asım, ona babası, ona Abdullah'ın (Ebû Davud: o, Abdullah b. Amr'dır dedi) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah ineklerin dilini otlara dolaması gibi dilini evirip çevirip kelimelerle oynayarak konuşan lafazan kişileri sevmez."


    Öneri Formu
34085 D005005 Ebu Davud, Edeb, 86

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik ona da Zeyd b. Eslem'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Doğu tarafından iki adam gelip bir konuşma yaptılar. İnsanlar onların (bu konuşmalarını) beğendiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Gerçekten (güzel) sözde sihir vardır " veya "Gerçekten bazı sözler sihir (gibi büyüleyici)dir."


    Öneri Formu
34087 D005007 Ebu Davud, Edeb, 86

Bize Ebu Şeybe'nin oğulları Osman ve Ebu Bekir, o ikisine Veki', ona Süfyan, ona Üsame, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Allah'ın rahmeti üzerine olsun Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Rasulullah'ın (sav) konuşması, dinleyen herkesin anlayacağı şekilde açık ve tane tane idi."


    Öneri Formu
273375 D004839-2 Ebu Davud, Edeb, 18

Bize İbnü's-Serh, ona İbn Vehb, ona Abdullah b. el-Müseyyeb, ona Dahhak b. Şurahbîl, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim, erkeklerin –veya insanların- gönüllerini kendine bağlamak için güzel konuşmayı öğrenirse, Allah kıyamet günü onun ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder."


Açıklama: "Ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder" ifadesi, mübalağa manasına hamledilmelidir. Çünkü bir günah, yapılan bir ibadetin iptaline sebep olmaz; aksine bir hayır, işlenen bir günahın affına vesile olabilir. Burada maksat, insanları kandırmak amacıyla laf ebeliği yapmanın meşru olmadığıdır. Çünkü bu tür sözlere yalan ve riya mutlaka karışır. Güzel sözle insanları etkilemeye çalışmanın meşru görülmemesi, bâtılın insanlara telkini ile ilgilidir. Yoksa Kur'an-ı Kerîm, baştan başa güzel sözden ibarettir. Hatta insanların benzerini söylemekten âciz kaldıkları bir edebî şaheserdir. Öyleyse burada yasaklanan, bâtılın güzel sözlerle süslenerek insanların kandırılmaya çalışılmasıdır. Çünkü bu yolla bâtılın hak, hakkın bâtıl gibi gösterilmesi söz konusudur. Güzel sözün insanları etkilediği de asla inkâr edilemez. Nitekim Hz. Peygamber de güzel sözün sihir gibi büyüleyici bir etkiye sahip olduğunu söylemektedir.

    Öneri Formu
34086 D005006 Ebu Davud, Edeb, 86

Bize Ebu Velid et-Tayalisî, ona Şube, ona el-A'meş, ona Ebû Salih ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Birinizin içinin irin ile dolu olması, şiirle dolu olmasından daha hayırlıdır." [Ebu Ali (el-Lü'lü'î) dedi ki: Ebu Ubeyd'in şöyle dediği nakledilir: (Hadisin) açıklaması (şudur): (Burada yerilen şey) kişinin kalbinin kendisini Kur'an'dan ve Allah'ı zikirden alıkoyacak derecede şiirle dolu olmasıdır. (Ama kişinin içinde) baskın olan Kur'an ve ilim olunca bize göre böyle bir kişinin içi şiirle dolu demek değildir. "Muhakkak ki sözlerin bazıları sihir (gibi) dir." Sanki (bu hadisin) manası şudur: Bir kimse (bazen) konuşmasını bir başkasını övme derecesine çıkarır ve söylediği de doğru olur. Böylece insanların kalpleri sözüne yönelir (inanır). Sonra (bu adam) daha önce övmüş olduğu kimseyi kötüler, (yine) söylediği doğrudur. Böylece insanların kalpleri bu diğer sözüne yönelir (inanır). (İşte bu kişi) Sanki bu şekilde dinleyenleri büyülemiştir.]


Açıklama: Hz. Aişe (r.anha) hadiste yerilen şiirin Hz. Peygamber'in (sav) hicvedildiği şiir olduğuna dikkat çekmiştir (bk. Zerkeşî, el-İcâbe li-îrâdi me'stedrekethü Âʾişe ale’sahâbe [Beyrut, 1970], 122).

    Öneri Formu
34089 D005009 Ebu Davud, Edeb, 87