Giriş

Bize Kuteybe (b. Said), ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona (Ebu Huceyye) Eclah (b. Abdullah), ona da (Abdullah) b. Ebu Hüzeyl şöyle haber vermiştir "Abdullah b. Mesud (ra), bir hastayı ziyaret ettiğinde yanında ashabından bir adam da vardı. Eve girdiklerinde yanındaki arkadaşı etrafa bakınmaya başladı. Abdullah b. Mesud ona "[Etrafa bakınmak yerine] iki gözün çıksaydı senin için daha hayırlı olurdu!" dedi.


Açıklama: Hastaya yapılan ziyaret sırasında etrafı incelemek, hastanın veya evinin mahrem durumuna dikkat kesilmek hoş karşılanmamıştır. Abdullah b. Mesud'un söz konusu uyarısı da bu duruma dikkat çekmektedir.

    Öneri Formu
166551 EM001305 Buhari, Edebü'l-Müfred, 632

Bize Ensârî, ona Ma'n, ona Mâlik, ona Kuteybe, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'e (sav) içine biraz su katılmış süt getirilmişti. Sağ tarafında bir bedevi, sol tarafında Ebu Bekir oturuyordu. Hz. Peygamber, içinde bulunan tasdan içti ve tası bedeviye verip "Sağdan sırayla devam edelim" buyurdu. Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda İbn Abbas, Sehl b. Sa'd, İbn Ömer ve Abdullah b. Büsr'den de rivayetler vardır. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.


    Öneri Formu
21903 T001893 Tirmizi, Eşribe, 19

Bize İbn Şihab, ona da Enes b. Malik (ra)şunu nakletmiştir: Rasululla'a (sav) içine kuyu suyu karıştırılmış süt getirildi. Sağında bir bedevi, solunda da Ebu Bekir oturuyordu. Rasulullah (sav) sütü (önce kendisi) içti, sonra bedeviye verdi ve “(Her zaman) sıra sağdan başlar ve sağdan devam eder” buyurdu.


    Öneri Formu
38614 MU001690 Muvatta, Sıfatu'n-Nebî, 9

Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Amr, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Ebu Şurayh el-Huzâ'î'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyilik yapsın. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya sussun."


    Öneri Formu
163513 EM000102 Buhari, Edebü'l-Müfred, 55

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Adevî şöyle söylemiştir. Rasulullah (sav) şunları söylerken gözlerimle onu gördüm, kulaklarımla onu işittim ki O (sav), şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine caizesini ikram etsin." Kendisine "Ey Allah'ın Rasulü, câize nedir?" diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: "Misafirin câizesi (misafire ikram ve ağırlanma) bir gün ve bir gecedir. Misafirlik, üç gündür. Üç günden sonrasında (yapılan ikram), ev sahibi için sadakadır. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya sussun."


    Öneri Formu
165020 EM000741 Buhari, Edebü'l-Müfred, 311

Bize Ensârî, ona Ma'n, ona Mâlik, ona Kuteybe, ona İbn Şihâb, ona Enes b. Mâlik'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'e (sav) içine biraz su katılmış süt getirilmişti. Sağ tarafında bir bedevi, sol tarafında Ebû Bekir oturuyordu. Hz. Peygamber süt tasından içti ve tası bedeviye verip "Sağdan sırayla devam edelim" buyurdu. Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda İbn Abbas, Sehl b. Sa'd, İbn Ömer ve Abdullah b. Büsr'den de rivayetler vardır. Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.


    Öneri Formu
278914 T001893-2 Tirmizi, Eşribe, 19

Bize Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Abdullah b. Numeyr, onlara İbn Uyeyne, -İbn Numeyr bize Süfyân rivayet etti' demiştir- O'na Amr, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Ebu Şurayh el-Huzâî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden komşusuna iyi davransın. Allah'a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikram etsin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun."


    Öneri Formu
278958 M000176-2 Müslim, İman, 77


Açıklama: İsnadı Şeyhân'ın şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
40834 HM001712 İbn Hanbel, I, 198

Bize İsmail, ona Mâlik, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Humeyd b. Mâlik b. Huseym rivayet etti: Ebu Hüreyre ile onun Akîk’teki arazisinde oturuyordum. Medine halkından bir grup, binekleri üzerinde ona doğru geldiler ve (daha sonra) indiler. Bunun üzerine Ebu Hüreyre, "Anneme git ve ona de ki oğlun sana selâm ediyor ve bize bir şey ikram etsin diyor." Annesi de üç arpa ekmeği, bir miktar zeytinyağı ve tuzu bir tepsiye koydu. Ben de onu başımın üzerine koyup onlara götürdüm. Yiyeceği onların önüne koyunca Ebu Hüreyre tekbir getirdi ve "İki siyah yani hurma ve sudan başka yiyecek bir şeyimiz yokken bizi ekmekle doyuran Allah’a hamdolsun", dedi. Onlar dönüp gidince (bana) "Koyunlarına iyi bak, onların üzerindeki toz ve toprağı al, ağıllarını temiz tut, bir köşesinde namazını kıl. Çünkü onlar cennet hayvanlarındandır. Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, sahibi nezdinde bir koyun sürüsünün Mervân’ın evinden daha değerli olacağı günün gelmesi yakındır" dedi.


Açıklama: Ebu Hüreyre'nin annesi, kafir olmasına rağmen Medine'de yaşıyordu. Ebu Hüreyre onu İslam'a davet etmesine rağmen uzun müddet bunu reddetmişti. Allah Resûlü'nün duasının bereketiyle İslam'ı kabul etmiş (Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 158) ve sonrasında nispeten uzun müddet yaşamıştır. Ebu Hüreyre'nin annesinin ismi hakkında ihtilaf edilmesine rağmen Ümeyme olduğu zikredilir (İbn Hacer, İsâbe, VII, 512 -Şamile-) Koyunların cennet hayvanı olması onun cennette yaratılacak hayvanlar arasında olması anlamına geleceği gibi (İbn Kuteybe, Te'vîl, s. 244 -şamile-) cennette onlara benzeyen canlılar bulunacağı için benzerlik nedeniyle koyuna cennet hayvanı denmiş olabilir (Zürkânî, Şerhü'l-Muvatta, IV, 399 -Şamile-). Hadiste “Mervân’ın evi” diye sözü edilen Mervân b. el-Hakem’in (ö. 65/685) evidir. Bu ev, Medine’nin en kıymetli evi olduğu için Araplar bunu atasözü olarak kullanmaktaydılar. (Bkz. İbn Abdülber, İstizkâr, thk. Sâlim Muhammed Atâ, Muhammed Ali Muavvız, Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-ilmiyye,1421/2000, VIII, 384.) (Muhammet Beyler) O dönemde şehirlerde patlak verecek olan iç karışıklıklarda bulunmak yerine koyun sürüsüne sahip olmak suretiyle dağ başında koyunlarını otlatmanın daha faziletli olduğu anlatılmak istenmiştir. Her ne kadar Ebu Hüreyre bu ifadeleri Hz. Peygamber'e izafe etmemiş ise de söz konusu mesajın Allah Resulü'nden alındığı söylenebilir. Zira aynı konu merfû hadislerde de işlenmektedir (İbn Abdilberr, İstizkâr, VIII, 384;Zürkânî, Şerhü'l-Muvatta, IV, 399 -Şamile-).

    Öneri Formu
164814 EM000572 Buhari, Edebü'l-Müfred, 260

Bize İshâk b. Musa el-Ensârî, ona Ma'n, ona arz usulü ile Mâlik b. Enes, ona İshâk b. Abdullah b. Ebu Talha, ona Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Ebu Talha, Ümmü Süleym'e "Rasulullah'ın (sav) sesinin az çıktığını duydum ve aç olduğunu anladım. Yiyecek bir şeyler var mı?" diye sordu. Ümmü Süleym "Evet" diye cevap verdi. Arpa unundan yapılmış birkaç ekmek ve bir örtü çıkardı. Ekmekleri örtüyle sardı ve elime verdi. Bir kısmını da kendine bıraktı ve beni Rasulullah'a (sav) gönderdi. Ekmekleri götürdüm. Rasulullah’ı (sav) yanında ashabıyla birlikte mescitte otururken buldum. Onların yanında durdum. Rasulullah (sav) "Seni Ebu Talha mı gönderdi?" diye sordu. "Evet" dedim. "Yemekle mi?" diye sordu. "Evet" dedim. Rasulullah (sav) yanındakilere "Haydi kalkın" buyurdu. Hep birlikte yürüdüler. Ben de onların önünden yürüdüm. Ebu Talha’ya varınca durumu haber verdim. Ebu Talha “Ey Ümmü Süleym! Rasûlullah (sav), beraberindekilerle birlikte bize geldi kendilerine yedirecek bir şeyimiz de yok!” dedi. Ümmü Süleym "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" dedi. Ebu Talha gidip Rasulullah’ı (sav) karşıladı. Daha sonra (Rasulullah (sav) ve Ebu Talha) birlikte eve geldiler. Rasulullah (sav) "Haydi Ümmü Süleym, ne varsa getir!" dedi. Ümmü Süleym, ekmeği getirdi. Hz. Peygamber (sav) ekmeğin ufalanmasını emretti. Ümmü Süleym, yağ tulumunu sıkarak onun içinden katık çıkardı. Sonra Rasulullah (sav), kaba bir şeyler okudu ve Ebu Talha’ya "On kişiye izin ver gelsinler" dedi. Ebu Talha on kişiye yemek yemeleri için izin verdi. Yemekten yeyip doydular ve evden çıktılar. Daha sonra Rasulullah (sav), Ebu Talha’ya "On kişiye daha izin ver" dedi. Sonra onlara izin verdi, bunlar da girdiler. Doyana kadar yediler ve ardından çıktılar. Bütün hepsi yediler, doydular. O gün o topluluk yetmiş veya seksen kişiydi. Ebu İsa (et-Tirmizî): "Bu, sahîh bir hadistir" demiştir.


    Öneri Formu
21471 T003630 Tirmizi, Menâkıb, 6