382 Kayıt Bulundu.
Bize İbrahim, ona Ebu Osman –ki adı Ca‘d’dır-, ona da Enes söyle rivayet etti: "Rifâaoğullarının mescidinde iken Enes bizim yanımıza geldi. Kendisinden şunları duydum 'Ne zaman Nebî (sav), Ümmü Süleym’in [Enes b. Mâlik'in annesi] tarafına yolu düşse, onun yanına gider ve ona selam verirdi.' Sonra Enes, şöyle dedi 'Peygamber (sav) Zeynep ile evlenip güvey olmuştu. Ümmü Süleym bana 'Keşke Rasulullah’a (sav) bir hediye verebilsek', deyince ben ona 'Ver o zaman' dedim. O da hurma, saf yağ ve keş tedarik ederek bir çömlek içerisinde hayse yemeği yaptı ve benimle Ona (sav) gönderdi. Ben de onu Rasulullah’a (sav) götürdüm. Kendisi bana 'Yemeği koy!' buyurdu. Sonra (adlarını sıraladığı kişileri kastederek) bana 'Şu şu adamları ve yolda karşılaştığın kim varsa davet et!' talimatı verdi. Emrini yerine getirip geri döndüm. Bir de baktım ev gelenlerle dolup taşmış. Sonrasında şunları gözlemledim 'Nebî (sav) iki elini haysenin üzerine koydu ve Allah'ın söylemesini murad ettiği bazı kelimeleri söyledi. Sonra davetlileri onar onar sofraya çağırmaya başladı. Gelenler yemeğe koyuldular. Rasulullah (sav) onlara 'Allah’ın adıyla başlayın ve herkes önünden yesin!' buyuruyordu. Sonunda yemekten hepsi kalktı ve gidecekler evden çıktılar. Birkaç kişi kalıp sohbete daldılar. Bu arada ben de sıkılmaya başladım. Sonra Nebî (sav) hanımlarının odalarına doğru çıktı. Ben de peşinden çıkıp 'Gittiler!' dedim. Bunun üzerine dönüp eve girdi ve evin perdesini sarkıttı. O (sav) şu ayetleri okurken ben de odada idim 'Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağrılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez.' (Ahzâb, 33/53). Ebu Osman dedi ki 'Enes Rasulullah’a (sav) on yıl hizmet ettiğini söyledi.'
Açıklama: Hadiste geçen "hayse", çekirdeği çıkarılmış hurmayı safi yağ ve keşe katıp içine kavrulmuş un ilave edilerek yapılan bir Arap yemeğidir bkz. Asım Efendi, Kâmus Tercemesi, İstanbul: Matbaatü’l-Osmaniye, 1305, III, 230.
Bize Yahyâ b. Sâlih, ona Füleyh b. Süleyman, ona Saîd b. Hâris, ona da Câbir b. Abdullah'ın (r.anhüma), rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav), ashabından biri ile Ensâr'dan bir kişinin yanına uğradı ve ona selam verdiler. O zat da selamlarını aldı ve "Ey Allah'ın Rasulü! Anam babam sana feda olsun![Geldiğin saat] Çok sıcak bir saat!" dedi. Bu sırada [adam] bostanındaki su kuyusu ile uğraşmaktaydı. Hz. Peygamber (sav) ona "Yanında kırbada beklemiş su varsa ondan içelim. Yoksa eğilip ağzımızla bu sudan içeriz" dedi. Adam, bostan içinde o suyu bir yerden diğer tarafa akıtıyordu. [Daha sonra adam] "Beklemiş suyumuz var!" dedi. [Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ve yanındaki sahâbî ile birlikte bostandaki çardağa doğru yürüdüler ve [adam] bir tasa su doldurdu. Sonra suyun içine evde beslediği koyundan biraz süt sağdı. Hz. Peygamber (sav) [(suyla karıştırılıp soğutulan) sütten] içti ve daha sonra tası geri verdi. Ardından Onunla (sav) beraber gelen sahâbî [Ebu Bekir], bu tastan içti.
Açıklama: Hz. Peygamber (sav) ile beraber gelen sahâbî, Ebu Bekir'dir.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihâb, ona da Enes b. Malik (ra) –ki Enes, Rasulullah (sav ) Medine'ye geldiğinde on yaşında imiş- şöyle rivayet etti: İşte o zaman annem ve teyzelerim benden Peygamber'in (sav) hizmetine devam etmemi istiyorlardı. Ben de Peygamber'e (sav) on sene hizmet ettim. Rasulullah (sav) vefat ettiği zaman ben yirmi yaşındaydım. (Bu yüzden) indirildiği sırada hicâb olayını insanların en iyi bileni ben oldum. Bu olay ilk defa Rasulullah'ın (sav) Zeyneb bt. Cahş ile evlenmesi sırasında oldu. Peygamber (sav), Zeyneb ile evlenmesi dolayısı ile damat olmuştu. Akabinde insanları düğün yemeğine davet etti. Gelenler yemekten yediler. Sonra çıktılar. Aralarından birkaç kişi, Peygamber'in (sav) yanında kaldı ve bu kalış sürelerini epey uzattılar. Peygamber (sav), onların çıkıp gitmeleri için dışarı çıktı, ben de Onunla (sav) birlikte çıktım. Rasulullah (sav) yürüdü, ben de yürüdüm. Nihayet Aişe’nin odasının eşiğine geldi. Sonra insanların çıkıp gittiklerini zannetti ve geri döndü. Ben de Onunla (sav) birlikte geri döndüm. Sonunda Zeyneb'in yanına girince bir de gördü ki o kişiler yerlerinden kalkmayıp hâlâ oturmaktalar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) tekrar geri döndü, ben de onunla birlikte döndüm. Sonunda yine Aişe’nin odasının eşiğine vardığında, insanların çıkmış olduklarını düşündü. Geriye döndü, ben de beraberinde döndüm. Bu sefer gördük ki, onlar çıkıp gitmişler. Peygamber (sav) benimle kendisi (sav) arasına perde çekti ve hicâb emri de indirildi.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Yakûb b. Abdurrahman, ona Ebu Hâzim, ona Sehl b. Sa'd şöyle rivayet etmiştir: "Biz Cuma günü gelince çok sevinirdik. Bir yaşlı hanım vardı, Cuma günleri pazı köklerini toplar, bir tencereye koyar, üzerine biraz arpa tanesi katıp pişirirdi. Namazı kıldıktan sonra onu ziyaret ederdik, o da bize bu yemeği ikram ederdi. Bunun için Cuma günlerini çok sevinirdik. Cuma namazından sonra yemek yer ve öğlen uykusunu da Cuma namazından sonra uyurduk. Vallahi, bu yemeğin içinde ne iç yağı ne de et yağı vardı."
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî, ona da Enes b. Mâlik'in (ra) rivayet ettiğine göre o (Enes b. Mâlik), Rasulullah'ı (sav) süt içerken görmüştü. (Enes şöyle anlatmaya devam etti) "Eve gelip onun için koyun sağdım. Süte biraz kuyu suyu ekledim. Rasulullah (sav) süt kabını eline alıp içti. Sol tarafında Ebu Bekir, sağ tarafında bir bedevi vardı. Kalan sütü bedeviye verdi ve 'Süt kabını sağdan, sağdan dolaştır' buyurdu."
Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ebu Gassân, ona Ebu Hâzim, ona İbrahim b. Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Rabîa, ona Câbir b. Abdullah (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: Medîne'de bir Yahudi vardı. Bana her sene hurma hasadı zamanına kadar vadeli borç verirdi. Câbir'in Rûme Kuyusu yolunda [hurmalı] bir arazisi vardı. Bir sene yeterli mahsul vermedi. [Bu sebeple] Borcun ödenmesi gecikti. Yahudi hurma hasadı zamanı geldi. [Ancak] Borcumu ödeyemeyeceğimi düşünerek bana gelecek hasat dönemine kadar süre vermesini istedim. Yahudi bunu kabul etmedi. Durum, Hz. Peygamber'e (sav) haber verildi. Bazı sahâbîlere "Haydi gidelim de Câbir için Yahudi'den borcun ertelenmesini isteyelim" buyurdu. [Hz. Peygamber (sav) ile sahâbîleri] Hurmalığıma geldiler. Hz. Peygamber (sav), Yahudi ile konuşup borcun tehir edilmesini söyledi; ancak Yahudi "Ey Ebu’l-Kâsım! Borcu geriye bırakmam" diyordu. Hz. Peygamber (sav) bunu görünce kalktı ve hurmalığın etrafında biraz dolaştı ve geldi. Tekrar Yahudi'ye vade vermesini söyledi. Ancak Yahudi yine kabul etmedi. Ben kalkıp Hz. Peygamber'e (sav) yaş hurma getirdim ve önüne koydum. Hz. Peygamber (sav) hurmadan yedi ve "Ey Câbir! Senin çardağın nerede?" diye sordu. Çardağı gösterdim. "Bana bir döşek yap" dedi. Hemen bir döşek yaptım. Çardağa girip biraz uyudu. Uyandıktan sonra yanına gidip bir avuç hurma götürdüm. Ondan yedi. Sonra kalkıp Yahudi ile tekrar konuştu. Yahudi yine borcu ertelemeye yanaşmadı. Sonra kalktı ve hurmalıkta ikinci kez dolaştı ve "Ey Câbir! Ağaçtaki hurmaları topla ve Yahudi'ye olan burcunu öde" dedi. Ben toplayıncaya kadar hurmanın başında durdu. Bu hurmadan Yahudi'ye olan borcumu ödedim. Bir o kadar da arttı. Çıkıp Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldim ve Ona (sav) [bu bereketli durumu] müjdeledim. Bunun üzerine "Şehâdet ederim ki Ben, Allah'ın Rasûlüyüm!" buyurdu.
Bize Abdullah b. Ebu Esved, ona Ebu Üsame, ona A'meş, ona da Şakik'in rivayet ettiğine göre Ebu Mesud el-Ensarî şöyle demiştir: "Ensar'dan Ebu Şuayb diye bir adam ve onun kasap bir kölesi vardı. Bir gün Hz. Peygamber (sav) ashabı ile beraberken Ebu Şuayb Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldi ve O'nun aç olduğunu yüzünden anladı. Derhal kasap olan kölesine gitti ve 'Bana beş kişiye yetecek yemek yap. Davet edeceğim beş kişiden biri Nebi (sav) olacak' dedi. Bunun üzerine köle azıcık bir yemek yaptı. Sonra Ebu Şuayb, Hz. Peygamber'e (sav) gelip onu yemeğe davet etti. Rasul-i Ekrem (sav) ve arkadaşları Ebu Şuayb'ın evine giderlerken peşlerine altıncı bir kişi takıldı. Eve vardıklarında Efendimiz (sav) 'Ey Ebu Şuayb! Peşimize biri daha takıldı. İstersen içeri girmesine izin ver, istersen verme' buyurdu. Ebu Şuayb, 'Olur mu öyle şey, buyursun gelsin!' dedi."
Bize Muhammed b. Selâm, ona Abdülvehhâb, ona Hâlid el-Hazzâ, ona Enes b. Sîrîn, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), Ensâr'dan bir hane halkını ziyaret etmiş ve onların yanında yemek yemişti. Evden çıkmak istediğinde evin bir tarafına hasır serilmesini emredip üzerinde namaz kılmış ve hane halkı için dua etmişti."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir, ona Füleyh b. Süleyman, ona da Saîd b. Hâris, ona da Câbir b. Abdullah'ın (r.anhüma) şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav), Ensâr'dan birinin [Ebu Heyseme] bahçesine girdi. Yanında dostu [Ebu Bekir] bulunuyordu. Rasulullah (sav) bahçe sahibine "Yanında kırbada beklemiş su varsa ondan içelim. Yoksa eğilip ağzımızla bu sudan içeriz!" buyurdu. Câbir dedi ki: Bu sırada bahçe sahibi (ağaçları sulamak için) bahçenin bir tarafından öbür tarafına suyu akıtıyordu. Yine Câbir dedi ki: Bahçe sahibi "Ya Rasulallah! Beklemiş suyumuz var, çardağa doğru git" dedi. Câbir dedi ki: Akabinde bahçe sahibi onları (Rasulullah ile Ebu Bekir'i) çardağa götürdü. Bir bardağın içine su koydu, sonra suyun üzerine evde beslediği koyunun sütünden sağdı. Hz. Peygamber (sav) [(suyla karıştırılıp soğutulan) sütten] içti. Daha sonra kendisiyle beraber gelen kişi (Ebu Bekir) de [(suyla karıştırılıp soğutulan) sütten] içti.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Şureyh el-Adevî şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) şunları söylerken bu iki gözüm onu görmüş, şu iki kulağım onu duymuştur. "Allah'a ve ahiret gününe iman eden, komşusuna iyi davransın. Allah'a ve ahiret gününe iman eden, misafirine misafirlik hakkını ikram etsin." 'Misafirlik hakkı nedir, ey Allah’ın Rasulü?' diye sorulduğunda da şöyle buyurdu: "Bir gün ve bir gecedir. Üç gün ağırlamak ziyafettir. Bundan sonra yapılan ikram da (ev sahibinden misafire) sadakadır. Allah'a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır söylesin ya da sussun."