382 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Kesir, ona da Asım b. Lakît b. Sabira, babası Lakît b. Sabira'nın şöyle dediğini nakletti: Ben Müntefik oğullarının Rasulullah'a (sav) giden elçileri, ya da Müntefik oğulları heyeti içerisinde idim. Ravi (Lakît sözlerine devam ederek) hadisi (tamamıyla) nakletti. Sonra da (şöyle) dedi: Peygamber (sav) kelimesini (sin'in esresiyle) "lâ tahsibenne" diye telafuz etti, velâ tahsebenne diye telaffuz etmedi.
Açıklama: İlgili hadis, Âl-i İmrân Suresi’nde yer alan “لَا تَحْسَبَنَّ ٱلَّذِينَ يَفْرَحُونَ بِمَآ أَتَوا۟ وَّيُحِبُّونَ أَن يُحْمَدُوا۟ بِمَا لَمْ يَفْعَلُوا۟ فَلَا تَحْسَبَنَّهُم بِمَفَازَةٍ مِّنَ ٱلْعَذَابِ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ” (Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övünmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Âl-i İmrân, 3/188) ayetinin okunuşuyla ilgili olup, bu ayetteki “تَحْسَبَنَّ” kelimesindeki sin harfinin (سِ) esre ile okunması kastedilmiştir.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Süleyman el-Enbari -hadisin manasını rivayet etmek suretiyle-, o ikisine Veki', ona Misar, ona Ebu Sahra Cami b. Şeddad, ona Muğira b. Abdullah, ona da Muğîra b. Şube şöyle demiştir: Bir gece Rasulullah'a (sav) misafir oldum. Rasulullah (sav), biraz et pişirilmesini emretti ve et pişirildi. Hz. Peygamber (sav), bıçağı aldı ve benim için etten kesmeye başladı. Tam o sırada Bilal geldi ve Rasulullah'a (sav) namaz vaktinin geldiğini haber verdi. Rasulullah (sav) bıçağı bıraktı ve Bilal'e "ona ne oluyor? Allah hayrını versin," dedi ve (abdest yenilemeden) namaz kılmak için kalktı. [Ebû Davud'un hocalarından biri olan el-Enbâri, Muğira'nın şöyle dediğini nakletmiştir: Bıyığım uzamıştı. Rasulullah (sav), (altına) misvak koyarak onları kısalttı veya bıyığını misvağı üzerine (koyarak) kısaltayım, buyurdu.]
Bize Musa b. İsmail ve Muhammed b. Mahbub, o ikisine Hammad, ona Asım, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasul-i Ekrem'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Misafirlik üç gündür. Üç günden fazla (olan misafirlik) ise (ev sahibi için misafire yapılan) bir sadakadır (iyiliktir, ikramdır)."
Bize Ahmed b. Said el-Hemdânî, ona İbn Vehb, ona Amr b. Haris, ona da Ömer b. Saib'in naklettiğine göre; "(bir gün) Rasulullah (sav) otururken süt babası çıkageldi. Bunun üzerine (Hz. Peygamber (sav)) onun için elbisesinin bir ucunu yere serdi ve o (süt babası) da üzerine oturdu. Sonra süt annesi çıkageldi, (bu sefer de) elbisesinin öbür tarafını onun altına serdi, o (süt annesi) da bunun üzerine oturdu. Sonra da süt kardeşi çıkageldi, Rasulullah (sav) onun için ayağa kalktı ve onu (süt kardeşini) önüne oturttu."
Bize Musa b. İsmail ve Muhammed b. Mahbub, o ikisine Hammad, ona Asım, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasul-i Ekrem'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Misafirlik üç gündür. Üç günden fazla (olan misafirlik) ise (ev sahibi için misafire yapılan) bir sadakadır (iyiliktir, ikramdır)."
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ya'îş b. Tıhfe b. Kays el-Ğifarî şöyle anlatmıştır: Babam, suffe ehlindendi. Rasulullah (sav) bir gün "haydi siz de bizimle birlikte Aişe'nin evine gelin" buyurdu. Biz de kalkıp oraya gittik. Hz. Peygamber (sav), "Ey Aişe bize yemek getir" buyurdu. Hz. Aişe, içine et ve hurma katılmış bir tür bulgur yemeği getirdi. Onu yedik. Sonra tekrar "Ey Aişe, bize yemek getir" dedi. Hz. Aişe de hurma, keş ve yağ karışımı güvercin ([eti) kadar (az) bir yemek getirdi. Onu da yedik. Sonra Hz. Peygamber (sav), "Ey Aişe bize içecek ver" dedi. Hz. Aişe büyükçe bir bardak süt getirdi, onu içtik. Sonra (tekrar) Hz. Peygamber (sav) "Ey Aişe bize içecek ver" dedi. Bu sefer küçük bir bardak (süt) getirdi, onu da içtik. Ardından Hz. Peygamber (sav) "isterseniz burada yatın, isterseniz mescide gidin" buyurdu. Ben seher vakti mescitte yüzükoyun yatar halde iken birisinin ayağıyla beni dürttüğünü hissettim. "Bu, Allah'ın (cc) sevmediği bir yatış şeklidir" diyordu. Bir de baktım ki Rasulullah (sav) imiş.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Süleyman el-Enbari -hadisin manasını rivayet etmek suretiyle-, o ikisine Veki', ona Misar, ona Ebu Sahra Cami b. Şeddad, ona Muğira b. Abdullah, ona da Muğîra b. Şube şöyle demiştir: Bir gece Rasulullah'a (sav) misafir oldum. Rasulullah (sav), biraz et pişirilmesini emretti ve et pişirildi. Hz. Peygamber (sav), bıçağı aldı ve benim için etten kesmeye başladı. Tam o sırada Bilal geldi ve Rasulullah'a (sav) namaz vaktinin geldiğini haber verdi. Rasulullah (sav) bıçağı bıraktı ve Bilal'e "ona ne oluyor? Allah hayrını versin," dedi ve (abdest yenilemeden) namaz kılmak için kalktı. [Ebû Davud'un hocalarından biri olan el-Enbâri, Muğira'nın şöyle dediğini nakletmiştir: Bıyığım uzamıştı. Rasulullah (sav), (altına) misvak koyarak onları kısalttı veya bıyığını misvağı üzerine (koyarak) kısaltayım, buyurdu.]
Bize Müemmel b. Hişam, ona İsmail, ona Cüreyrî, ona Ebu Osman veya Ebu Selil, ona da Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Bize misafirler geldi. (Babam) Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) yanında geceleyin konuşuyordu. Bana sen bunların ziyafetini tamamlayıncaya kadar yanına dönmeyeceğim dedi. Misafirlerin yemeklerini getirdim. Onlar Vallahi, Ebu Bekir gelene kadar ağzımıza bir şey sürmeyiz dediler. Sonunda (babam) Ebu Bekir, geldi ve misafirleriniz ne yaptı, yemek yediler mi? diye sordu. Misafirler, hayır, (yemedik) dediler. Ben, onlara yemeklerini getirdim, yemediler. Vallahi, Ebu Bekir gelinceye kadar yemeyiz dediler, dedim. Onlar da doğru söylüyor, bize yemek getirdi ama sen gelene kadar yemek istemedik dediler. Babam onlara sizi yemekten meneden nedir? (Neden yemediniz) diye sordu. Senin Hz. Peygamber (sav) nezdindeki mevkiin (sebebiyle bekledik)dediler. Babam, vallahi, ben bu gece yemek yemeyeceğim dedi. Onlar da vallahi, biz de sen yemek yiyene kadar bir şey yemeyeceğiz dediler. Ebu Bekir, vallahi, hayatımda böyle kötü bir gece görmedim. Yemeğinizi yaklaştırın dedi. Yemekler, yaklaştırıldı. Ebu Bekir, besmele çekti ve yemekten aldı. Onlar da yediler. Öğrendim ki sabah olunca Ebu Bekir, Hz. Peygamber'e (sav) gidip kendisinin ve misafirlerin yaptığını haber vermiş. Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyurmuş: "Bilakis (iyi etmişsin), sen yeminine onlardan daha itaatli ve (sözüne) daha sadıksın."
Bize Abdulvehhab b. Necde, ona Ebu Amr b. Kesir b. Dinar, ona Harîz b. Osman, ona Abdurrahman b. Ebu Avf, ona da Mikdam b. Ma'dikerib Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Şunu iyi biliniz ki bana Kur'an-ı Kerim ile (onun bir) benzeri de verilmiştir. Dikkatli olun! Koltuğuna kurulan tok bir adamın size (sadece) şu Kur'an lazımdır. Onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz (yeter) diyeceği (günler) yakındır. Şunu iyi biliniz ki ehli eşek eti, yırtıcı (hayvanlar)dan köpek dişli olanlar ve (İslam topraklarına müsaade ile giren) gayri müslimlerin kaybettiği mallar size helal değildir. Ancak sahibinin kendisine ihtiyaç duymadığı [için almadığı] yitik mallar, bu hükmün dışındadır. Kim bir kavme misafir olursa o kavmin onu ağırlaması gerekir. Eğer ağırlamazlarsa, o misafir ağırlama hakkını (kendisi) alarak onları cezalandırabilir."
Bize Müemmel b. Hişam, ona İsmail, ona Cüreyrî, ona Ebu Osman veya Ebu Selil, ona da Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Bize misafirler geldi. (Babam) Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) yanında geceleyin konuşuyordu. Bana sen bunların ziyafetini tamamlayıncaya kadar yanına dönmeyeceğim dedi. Misafirlerin yemeklerini getirdim. Onlar Vallahi, Ebu Bekir gelene kadar ağzımıza bir şey sürmeyiz dediler. Sonunda (babam) Ebu Bekir, geldi ve misafirleriniz ne yaptı, yemek yediler mi? diye sordu. Misafirler, hayır, (yemedik) dediler. Ben, onlara yemeklerini getirdim, yemediler. Vallahi, Ebu Bekir gelinceye kadar yemeyiz dediler, dedim. Onlar da doğru söylüyor, bize yemek getirdi ama sen gelene kadar yemek istemedik dediler. Babam onlara sizi yemekten meneden nedir? (Neden yemediniz) diye sordu. Senin Hz. Peygamber (sav) nezdindeki mevkiin (sebebiyle bekledik)dediler. Babam, vallahi, ben bu gece yemek yemeyeceğim dedi. Onlar da vallahi, biz de sen yemek yiyene kadar bir şey yemeyeceğiz dediler. Ebu Bekir, vallahi, hayatımda böyle kötü bir gece görmedim. Yemeğinizi yaklaştırın dedi. Yemekler, yaklaştırıldı. Ebu Bekir, besmele çekti ve yemekten aldı. Onlar da yediler. Öğrendim ki sabah olunca Ebu Bekir, Hz. Peygamber'e (sav) gidip kendisinin ve misafirlerin yaptığını haber vermiş. Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyurmuş: "Bilakis (iyi etmişsin), sen yeminine onlardan daha itaatli ve (sözüne) daha sadıksın."