Giriş

Bize Ubeydullah b. Muâz, ona babası (Muâz b. Muâz), ona Şu'be, ona Habib, ona Ebu Abbas, ona da Abdullah b. Amr (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bana 'Ey Abdullah b. Amr! Sen günlerinin tamamını oruçlu geçiriyor, geceleyin de hep namaz kılıyormuşsun. Bunları yapmaya devam ettiğinde, (bir zaman sonra) gözünün feri gider ve zayıf düşer. Sürekli oruç tutan, oruç tutmamış demektir. Ayın üç gününü oruçlu geçirmek, ayın tamamını oruçlu geçirmek demektir' buyurdu. Ben 'Bundan daha fazlasını yapabilirim' dediğimde, 'O halde Dâvûd orucu tut. O bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında da kaçmazdı' buyurdu."


    Öneri Formu
8196 M002736 Müslim, Sıyâm, 187

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, o ikisine Süfyan b. Uyeyne, ona Amr b. Dinâr, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr (r.anhuma), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'a en hoş gelen oruç, Dâvud'un (as) orucudur. En hoş gelen namaz da Dâvud'un (as) namazıdır. Dâvud (as), gecenin yarısında uyur, üçte birinde namaz kılar, geri kalan altıda birinde ise tekrar uyurdu. Ayrıca o, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı."


    Öneri Formu
8199 M002739 Müslim, Sıyâm, 189

Bize Muhammed b. Râfi, ona Abdürrezzâk, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dinâr, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr b. Âs (r.anhuma), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'a en hoş gelen oruç, Davud'un (as) orucudur. O, senenin yarısını oruçlu geçirirdi. Allah'a en hoş gelen namaz da Dâvûd'un (as) namazıdır. O, gecenin yarısında uyur, ardından kalkar namaz kılar, sonra gecenin sonunda yine uyurdu. Böylece gecenin yarısından sonraki üçte birlik kısmında namaz kılmış olurdu." (Hadisin râvilerinden İbn Cüreyc), Amr b. Dinar'a 'Amr b. Evs, gecenin yarısından sonraki üçte birlik kısmında namaz kılar mıydı?' diye sorduğunda, 'Evet' cevabını almıştır.


    Öneri Formu
8202 M002740 Müslim, Sıyâm, 190

Bize Yahya b. Eyyüb, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona Sa'd b. Said b. Kays, ona Ömer b. Sâbit b. Hâris el-Hazrecî, ona da Ebu Eyyüb el-Ensârî (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim ramazan orucunu tutar, ardından şevval ayından da altı gün tutarsa, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur."


    Öneri Formu
8266 M002758 Müslim, Sıyâm, 204

Bize Yahya b. Yahya, ona Halid b. Abdullah, ona Halid, ona Ebu Kilâbe, ona da Ebu Melih şöyle rivayet etmiştir: "Baban (Abdullah b. Zeyd) ile birlikte Abdullah b. Amr'ın yanına girdik, o da bize şöyle bir rivayette bulundu: Rasulullah'a (sav) benim (sürekli) oruçlu olmamdan bahsedilmiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) yanıma geldi. Ona lifli olan deriden bir yastık sundum. O ise, yastık benimle onun arasında kalacak şekilde yere oturdu. Hz. Peygamber (sav) bana (oruçla ilgili) şöyle bir teklifte bulundu: 'Her aydan üç gün oruç tutmak sana yetmez mi?' Ben 'Ya Rasulallah! (Daha fazlasını yapabilirim)' deyince, 'O zaman beş gün (tut)' buyurdu. Ben 'Ya Rasulallah! (Daha fazlasını yapabilirim)' dedim. Nebî (sav) 'Öyleyse yedi gün (tut)' buyurdu. 'Ya Rasulallah! (Daha fazlasını yapabilirim)' deyince, 'Dokuz gün (tut)' buyurdu. 'Ya Rasulallah! (Daha fazlasını yapabilirim)' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'O taktirde on bir gün (tut)' buyurdu. Ben 'Ya Rasulullah! (Fazlasını da yapabilirim)' dediğimde ise, 'Senenin yarısına denk gelen ve bir günü oruç tutup bir günü tutmamak şeklindeki Davud'un (as) orucundan daha üstün bir oruç yoktur!' buyurdu."


    Öneri Formu
8204 M002741 Müslim, Sıyâm, 191

Bize Kuteybe, ona Ebu Ahvas, ona Simâk b. Harb, ona da İbn Ümmü Hânî şöyle rivayet etmiştir: "Nebî'nin (sav) yanında oturuyordum, derken bir içecek getirildi. Hz. Peygamber (sav) ondan içti. Ardından da bana verdi. Ben de içtim ve 'Günaha girdim. Benim için bağışlanma dile' dedim. Rasulullah (sav) 'Niçin?' buyurdu. 'Oruçlu iken orucumu bozdum' dedim. Nebî (sav) 'Kazâ olarak tuttuğun bir oruç muydu?' diye sordu. Ben 'Hayır' deyince, Hz. Peygamber (sav) 'Zararı yok, bir şey olmaz' buyurdu. [Tirmizî, bu konuda Ebu Said ve Âişe'den de hadisin geldiğini söylemiştir.]


    Öneri Formu
14194 T000731 Tirmizi, Savm, 34

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ğunder (Muhammed b. Cafer), ona Şu'be; (T) Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ziyâd b. Feyyaz, ona Ebu İyâz, ona da Abdullah b. Amr (r.anhuma), Rasulullah'ın (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "'(Ayda) Bir gün oruç tut. Tutmadığın diğer günlerin sevabını da alırsın'. Abdullah 'Bundan daha fazlasını yapabilirim' deyince, Hz. Peygamber (sav) 'İki gün oruç tut. Tutmadığın diğer günlerin sevabını da alırsın' buyurdu. Abdullah 'Bundan daha fazlasını yapabilirim' dedi. Rasulullah (sav) "Öyleyse üç gün oruç tut. Tutmadığın diğer günlerin sevabını da alırsın' buyurdu. Abdullah 'Bundan da fazlasını yapabilirim' dedi. Nebî (sav) 'O zaman dört gün oruç tut! Tutmadığın diğer günlerin sevabını da alırsın' buyurdu. Abdullah 'Bundan daha fazlasını yapabilirim' dediğinde, Hz. Peygamber (sav) 'O taktirde Allah katında en faziletli oruç olan Davud'un (as) orucunu tut. O, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı' buyurdu.


    Öneri Formu
8213 M002742 Müslim, Sıyâm, 192

Bize Yahya b. Yahya et-Teymî ve Kuteybe b. Said, onlara Hammâd (b. Zeyd), ona Ğaylân, ona Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmânî, ona da Ebu Katâde şöyle rivayet etmiştir: "Adamın biri Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Nasıl oruç tutuyorsun?' diye sordu. Bu soru üzerine Rasulullah (sav) öfkelendi. Ömer (ra), Hz. Peygamber'in (sav) öfkelendiğini görünce 'Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, peygamber olarak da Muhammed'den (sav) razı olduk. Allah'ın (cc) gazabından ve Rasulullah'ı (sav) öfkelendirmekten Allah'a sığınırız' dedi. Ömer (ra), Nebî'nin (sav) öfkesi dininceye dek bu sözleri tekrarlamaya devam etti. Sonra da 'Ya Rasulallah! Senenin tamamını oruçlu geçiren kimse hakkında ne dersin?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Ne oruç tutmuştur ne de iftar etmiştir!' buyurdu. -Hadisin râvilerinden biri bu ifadeyi 'O kimse oruç da tutmamış, iftar da etmemiştir' şeklinde nakletmiştir.- Ömer 'İki gün oruç tutup bir gün oruç tutmayanın durumu nasıldır?' diye sorunca, Rasulullah (sav) 'Buna kim güç yetirebilir ki?' dedi. Ömer 'Bir gün oruç tutup bir gün tutmayan kimse hakkında ne buyurursun?' dediğinde, Rasulullah (sav) 'Bu, Davud'un (as) orucudur' buyurdu. Ömer 'Bir gün oruç tutup iki gün oruç tutmayanın durumu nasıldır?' dedi. Nebî (sav) 'Buna güç yetirebileceğimi umuyorum' buyurdu. Ardından Hz. Peygamber (sav) 'Her aydan üç gün ve bir ramazandan diğer ramazan ayına tutulan oruç var ya, işte bu senenin tamamını oruçlu geçirmek demektir. Arefe günü tutulan oruçtan dolayı, Allah'ın (cc) önceki ve sonraki senenin günahlarını affedeceğini umuyorum. Aşure günü tutulan oruç sebebiyle de Allah'ın önceki senenin günahlarını bağışlayacağını ümit ediyorum' buyurdu."


    Öneri Formu
8226 M002746 Müslim, Sıyâm, 196

Bize Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ğaylân b. Cerîr, ona Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmânî, ona da Ebu Katâde el-Ensârî (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) tuttuğu orucu soruldu, Rasulullah da (sav) bu soruya öfkelendi. Bunun üzerine Ömer (ra) 'Rab olarak Allah'tan (cc), din olarak İslam'dan, peygamber olarak Muhammed'den (sav), biat olarak da (Peygamber'e verdiğimiz) sözümüzden razıyız' dedi. Sonra Hz. Peygamber'e (sav) sene boyu oruçlu olma hakkında sorulduğunda, 'O yapılan, oruç da değil iftar da değildir!' veya 'O kimse ne oruç tutmuş ne de iftar etmiştir!' şeklinde cevap verdi. Daha sonra Nebî'ye (sav), iki gün oruç tutup bir gün tutmamak hakkında sorulduğunda, Hz. Peygamber (sav) 'Buna kimin gücü yeter ki?' buyurdu. Ardından Rasulullah'a (sav) bir gün oruç tutup iki gün oruç tutmamak hakkında soruldu. Hz. Peygamber (sav) de 'Umuyorum ki Allah (cc) bunun için bize kuvvet verir' buyurdu. Nebî'ye (sav), bir gün oruç tutup bir gün tutmamak hakkında sorulduğunda ise 'İşte bu, kardeşim Davud'un (as) orucudur' buyurdu. Pazartesi günü oruç tutmaya dair sorulduğunda da 'Bu, doğduğum, peygamber olarak gönderildiğim veya bana vahyin indirildiği gündür' buyurdu. Daha sonra Rasulullah (sav) 'Her aydan üç gün tutulan ve bir ramazandan diğer ramazana tutulan oruç, senenin tamamını oruçlu geçirmek demektir' buyurdu. Nebî'ye (sav) arefe günü orucu hakkında sorulduğunda 'O, geçmiş ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur' buyurdu. Aynı şekilde aşure günü orucu sorulduğunda ise 'O, geçmiş senenin günahlarına kefaret olur' buyurdu." [Müslim (b. Haccâc) şöyle demiştir: Şu'be'nin rivayet ettiği bu hadiste Hz. Peygamber'e (sav) 'pazartesi ve perşembe günü orucu hakkında soru soruldu' ifadesi yer almaktadır. Ancak biz perşembe günü ifadesini yanılgı olarak gördüğümüzden dolayı zikretmedik.]


    Öneri Formu
8231 M002747 Müslim, Sıyâm, 197

Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be ona da Simâk b. Harb şöyle rivayet etmiştir: Bu hadisi bana Ümmü Hânî'nin iki oğlundan biri rivayet etmiştir. Ben onların en faziletli olanı ile karşılaştım, ismi Ca'de idi ve Ümmü Hânî de onun ninesi olurdu. Bana ninesinden şöyle rivayette bulunmuştur: "Rasulullah (sav) (evime) gelip bir içecek istedi. Ondan içti ve bana verdi. Ben de içtim ve ardından şöyle dedim: 'Yâ Rasulallah! Ben oruçluydum, (unutmuşum)'. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu 'Nafile oruç tutan kişinin sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emînü nefsih). Dilerse oruç tutar, dilerse tuttuğu orucu bozar'." [Şu'be, Ca'de'ye 'Bu rivayeti Ümmü Hânî'den sen mi işittin?' diye sorunca, o 'Hayır, bana bunu Ebu Salih ve aile efradımız, Ümmü Hânî'den aktarmıştır' diye cevap vermiştir. Bu hadisi Hammâd b. Seleme de Simâk b. Harb'den 'Ümmü Hânî'nin kızının oğlu Harun'dan, o da Ümmü Hânî'den' diyerek aktarsa da Şu'be'nin rivayeti, Hammâd'ınkinden daha sağlamdır (ahsen). Bize bu hadisi Mahmud b. Ğaylân da Ebu Dâvud'dan rivayet edip 'sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emînü nefsihî)' ifadesini zikretmiştir. Aynı şekilde Ebu Dâvud'dan Muhammed'den başkası da 'Nefsinin hakimiyeti ya da sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emîrü nefsihî ev emînü nefsihî)' şeklinde şüpheli bir ifade ile nakletmiştir. Şu'be'den de benzer şekilde pek çok tarik ile bu rivayet 'Nefsinin sorumluluğu ya da hakimiyeti kendisinin üzerindedir (emînü nefsihî ev emîrü nefsihî)' şeklinde şüpheli bir ifade ile nakledilmiştir. Tirmizî bu rivayetle ilgili şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Ümmü Hânî hadisinin isnadı hakkında bazı eleştiriler vardır. Nebî'nin (sav) ashabından ve başkalarından bir kısım ilim ehli nezdinde uygulama (amel) şöyledir; nâfile oruç tutan kimse, orucunu bozduğunda kazâ etmeyi istemesi hariç, kendisine kazâ gerekmez. Bu, Süfyân es-Sevrî, Ahmed (b. Hanbel), İshâk (b. Râhûye) ve Şâfiî'nin de görüşüdür.]


    Öneri Formu
14196 T000732 Tirmizi, Savm, 34