63 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Kesîr, ona Atâ, ona da Cabir b. Abdullah (r.anhuma) hadisi Hz. Peygamber'e (sav) nispet ederek şöyle rivayet etmiştir: "Yemek kapların ağzını örtün, su kırbalarının ağız iplerini bağlayın, kapıları kapatın, yatsı vaktinde çocuklarınızı dışarıya bırakmayın. Çünkü o zamanda cinler yayılır ve hızlıca çalıp giderler. Uyku sırasında kandilleri söndürünüz. Çünkü fare bazen yanan fitili çeker de ev halkını yakar." İbn Cureyc ve Hubeyb, Atâ'dan yaptıkları rivayette (cinler yerine) şeytanlar ifadesini kullanmıştır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İbn Cüreyc arasında inkıta vardır.
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Kesîr, ona Atâ, ona da Cabir b. Abdullah (r.anhuma) hadisi Hz. Peygamber'e (sav) nispet ederek şöyle rivayet etmiştir: "Yemek kapların ağzını örtün, su kırbalarının ağız iplerini bağlayın, kapıları kapatın, yatsı vaktinde çocuklarınızı dışarıya bırakmayın. Çünkü o zamanda cinler yayılır ve hızlıca çalıp giderler. Uyku sırasında kandilleri söndürünüz. Çünkü fare bazen yanan fitili çeker de ev halkını yakar." İbn Cureyc ve Hubeyb, Atâ'dan yaptıkları rivayette (cinler yerine) şeytanlar ifadesini kullanmıştır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Habib b. Zaide arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Vehb b. Cerir, ona babası, ona Yahya b. Eyyüb, ona Yezid b. Ebu Habib, ona İmran b. Ebu Enes ona Abdurrahman b. Cübeyr ona da Amr b. As şöyle rivayet etmiştir: Zâtü's-selâsil Gazvesi sırasında soğuk bir gecede ihtilâm oldum. Gusledersem hasta olacağımdan korkup teyemmüm ettim ve sonra arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Bu olayı Rasulullah'a haber verdiler. Rasulullah (sav) bunun üzerine şöyle dedi: "Ey Amr! Ashabına cünüp olarak namaz mı kıldırdın?" Beni gusletmekten alıkoyan şeyi haber vererek şöyle dedim: Ben Allahu Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu işittim: "Kendi kendinizi öldürmeyiniz. Muhakkak Allah size karşı merhametlidir." [Nisa, 4/29] Bunun üzerine Peygamber (sav) güldü ve hiçbir şey demedi. [Ebu Davud şöyle demirtir: Abdurrahman b. Cübeyr, Harice b. Huzafe'nin azatlısı olup Mısırlı'dır. O, İbn Cibeyr b. Nüfeyr değildir.
Bize Muhammed b. Selem el-Muradî, ona İbn Vehb, ona İbn Lehîa ve Amr b. Haris, onlara Yezid b. Ebu Habib, ona İmran b. Ebu Enes, ona Abdurrahman b. Cübeyr, ona da Amr b. As'ın azatlısı Ebu Kays şöyle demiştir: "Amr b. As, bir seriyyenin başında idi... diyerek önceki hadisin benzerini nakletti ve şöyle dedi: Koltuk altlarını yıkadı ve namaz abdesti alır gibi abdest aldı. Sonra da cemaate namaz kıldırdı. Ebu Kays, devamında önceki hadisin benzerini nakletti ancak teyemmümü zikretmedi." [Ebû Davud şöyle demiştir: Bu olayı Evzâî, Hassan b. Atiyye'den nakletmiştir ve rivayetinde teyemmümü zikretmiştir.]
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Kesîr, ona Atâ, ona da Cabir b. Abdullah (r.anhuma) hadisi Hz. Peygamber'e (sav) nispet ederek şöyle rivayet etmiştir: "Yemek kapların ağzını örtün, su kırbalarının ağız iplerini bağlayın, kapıları kapatın, yatsı vaktinde çocuklarınızı dışarıya bırakmayın. Çünkü o zamanda cinler yayılır ve hızlıca çalıp giderler. Uyku sırasında kandilleri söndürünüz. Çünkü fare bazen yanan fitili çeker de ev halkını yakar." İbn Cureyc ve Hubeyb, Atâ'dan yaptıkları rivayette (cinler yerine) şeytanlar ifadesini kullanmıştır.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Kurra b. Halid, ona İbn Sîrîn, ona Abdurrahman b. Ebu Bekre ve benim yanımda Abdurrahman b. Ebu Bekre'den daha değerli olan bir adam (Humeyd b. Abdurrahman), onlara da, babası (Ebu Bekre) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) insanlara hutbe verdi ve "bu hangi gündür biliyor musunuz?" buyurdu. Sahâbîler “Allah ve Rasulü en bilendir” dediler. Hatta biz, Rasulullah (sav) bu güne başka bir ad verecek sandık. Rasulullah (sav) "bu, Kurban Bayramı günü değil midir?" buyurdu. Biz “evet ey Allah'ın Rasulü” dedik. Rasulullah (sav) "bu şehir hangi şehirdir? (Mekke) değil midir?" buyurdu. Bizler “evet ey Allah'ın Rasulü” dedik. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "şu hâlde iyi biliniz ki, bu ayınız, bu beldeniz, bu gününüz nasıl dokunulmaz ise kanlarınız, mallarınız, namuslarınız ve derileriniz birbirinize öyle saygın ve dokunulmazdır. Sizlere tebliğ ettim mi?" buyurdu. Bizler “evet” dedik. Rasulullah "Allah'ım, şahit ol" dedikten sonra "burada hazır bulunanlar, burada hazır bulunmayanlara bunu aktarsın. Çünkü bazı aktaranlar, bu meseleyi kendinden daha iyi anlayanlara aktarmış olabilir" buyurdu. (Muhammed b. Sîrîn der ki:) Tebliğ çoğu kez böyle olmuştur. Rasulullah (sav) "benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirlere dönüşmeyiniz" buyurdu. (Abdurrahman b. Ebu Bekre der ki:) Câriye b. Kudâme tarafından yakılan İbn el-Hadramî'nin yakıldığı gün, Câriye kendi askerlerine “Ebu Bekre'yi kontrol edin (bakalım teslim oluyor mu?)” dedi. Askerler ona “İşte Ebu Bekre, seni (ve senin yaktığın İbn el Hadramî'yi) görüyor (ve tepki vermiyor)” dediler. Abdurrahman der ki: Bana annem, Ebu Bekre'nin şöyle dediğini aktarmıştır: Eğer onlar evime girip üzerime yürümüş olsalardı bile ben onlara karşı kendimi müdafaa etmek üzere kamıştan bir sopaya bile el uzatmazdım. (Çünkü Hz. Peygamber (sav) "benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirlere dönüşmeyiniz" buyurmuştur.)
Bize Hafs b. Ömer ve Musa b. İsmail -aynı manayla- o ikisine Abdullah b. Hassan el-Anberî, ona Uleybe'nin kızları olan Safiyye (bt. Uleybe) ve Duhaybe (bt. Uleybe) adlı iki ninesi, onlara himayesinde büyüdükleri babalarının ninesi olan Kayle bt. Mahreme şöyle haber vermiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna gelmiştik. Bekir b. Vâil kabilesinin elçisi olan arkadaşım Hureys b. Hasan öne geçerek kavmi ve kendi adına Hz. Peygamber'e (sav) biat etti. Sonra şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü, bizimle Temim oğulları arasında bulunan Dehna mevkiini bize tahsis ettiğini gösteren bir belge yaz da Temim oğulları oradan zorunlu yolculuk hali yahut kısa süreli misafirlik dışında bizim tarafa geçemesin.' Hz. Peygamber (katiplik yapan) gence "Dehna'yı ona tahsis ettiğimizi gösteren bir belge yaz" dedi. Kayle şöyle devam etmiştir: 'Hz. Peygamber'in (sav) Dehna'yı ona tahsis ettiğini görünce aklım başımdan gitti, zira orası benim hem vatanım hem evimdi. Bunun üzerine şöyle dedim: Ey Allah'ın Rasulü, onun senden istediği yer sıradan bir yer değildir. Bu Dehna diye bildiğiniz yer develerin bağlandığı, koyunların otladığı, Temim oğullarının kadın ve çocuklarının hemen arkasında bulundukları bir bölgedir.' Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bekle delikanlı, kadıncağız doğru söylüyor. Müslüman müslümanın kardeşidir. O bölgenin suyu, (otu) ve ağaçları iki kabileye de yeter. Onlar fitnecilere karşı birbirleriyle yardımlaşırlar."