Giriş

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî; (T) Leys der ki: Bana Ukayl, ona İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: Urve b. Zübeyir Âişe'ye “ey anacığım, "Eğer yetim kızların haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helâl olan diğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh edin ve eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin." (Nisâ, 3) ayeti hakkında ne dersin?” diye sordu. Âişe şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, bu yetim kız, velisinin himaye ve ter­biyesi altında bulunur, derken o veli, yetim kızın güzelliğine ve malı­na rağbet eder, ama kızın mihrini noksan vermek ister. İşte bu ayette böyle velilerin, velayetleri altındaki yetim kızlarla, mihrlerini tam vermeden evlenmeleri yasaklanmış ve başka kadın­larla evlenmeleri emredilmiştir. Âişe der ki: Bu ayet indikten sonra insanlar Rasulullah'tan (sav) fetva iste­di. Bunun üzerine Allah "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127) ayetini indirdi. Azız ve Celîl Allah onlara bu ayette şunu ifade etti: Yetim kız, mal sahibi ve güzel olduğu zaman, veliler onun nikâhına, nesebine ve mihrine rağbet ediyor, ama malı ve güzelliği az olduğu için kendisine ilgi gösterilmeyen bir yetim kız ise, veliler onu bırakıp başka ka­dınları alıyor. Âişe der ki: Nasıl ki kendisine rağbet edilmeyen kızları terk edip evlenmiyorlarsa, aynı şekilde, kendisine rağbet edilen yetim kızlarla da, ancak onlara adaletle davranıp hakları olan en yüksek mihri vermeleri hâlinde evelenebilirler.


    Öneri Formu
14618 B005140 Buhari, Nikah, 43

Bize Ali, ona Süfyan, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Abdurrahman b. Avf, Ensâr'dan bir kadınla ev­lenmişti, Peygamber (sav) kendisine "ona ne kadar mehir verdin?" diye sordu. Abdurrahman “altından bir çekirdek verdim” dedi. Humeyd der ki: Ben Enes'in şöyle dediğini işit­tim: Muhacirler Medine'ye geldikleri zaman, Ensâr'ın yanında konakladılar. Abdurrahman b. Avf da Sa'd b. Rabî'ye konuk oldu. Sa'd ona “malımı seninle bölüşeyim, senin için iki eşimden birini (boşayıp) sana bırakayım” dedi. Abdurrahman ona “Allah, aileni ve malını sana mübarek eylesin” dedi. Ardından çarşıya çıkıp ticaret yaptı ve bir miktar keş ve yağ kazandı. Bu sırada Ebu Haysir'in kızıyla ev­lendi. Peygamber ona "bir koyunla da olsa düğün yemeği ver" buyurdu


    Öneri Formu
14985 B005167 Buhari, Nikah, 68

Bize Müsedded, ona Abdulvâris, ona Şuayb, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Ra­sulullah (sav) Safiye'yi azat edip onunla evlendi ve mehir olarak azatlığını verdi. Düğün yemeği olarak da (kuru yoğurt, hurma ve yağdan yapılan) Hays ikram etti.


    Öneri Formu
14987 B005169 Buhari, Nikah, 68

Eğer eşlerinizden biri, sizi bırakıp kâfirlere kaçar, siz de (onlarla savaşıp) galip gelirseniz, eşleri gitmiş olanlara (ganimetten), harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının.


    Öneri Formu
58458 KK60/11 Mümtehine, 60, 11

Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Abdülaziz b. Suheyb, ona da Enes şöyle söylemiştir: Abdurrahman b. Avf, bir çekirdek ağırlığında (altın) mehir vererek bir kadınla evlendi. Ardından Hz. Peygamber (sav) onda damatlık neşesi gördü ve durumunu sordu. Abdurrahman da 'ben bir kadınla bir çekirdek ağırlığında (altın) mehir vererek evlendim' dedi. Katâde, Enes'ten 'Abdurrahman b. Avf bir çekirdek ağırlığında altın mehir vererek bir kadınla evlendi' şeklinde rivayette bulunmuştur.


    Öneri Formu
287406 B005148-2 Buhari, Nikah, 49

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî; (T) Leys der ki: Bana Ukayl, ona İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: Urve b. Zübeyir Âişe'ye “ey anacığım, "Eğer yetim kızların haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helâl olan diğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh edin ve eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin." (Nisâ, 3) ayeti hakkında ne dersin?” diye sordu. Âişe şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, bu yetim kız, velisinin himaye ve ter­biyesi altında bulunur, derken o veli, yetim kızın güzelliğine ve malı­na rağbet eder, ama kızın mihrini noksan vermek ister. İşte bu ayette böyle velilerin, velayetleri altındaki yetim kızlarla, mihrlerini tam vermeden evlenmeleri yasaklanmış ve başka kadın­larla evlenmeleri emredilmiştir. Âişe der ki: Bu ayet indikten sonra insanlar Rasulullah'tan (sav) fetva iste­di. Bunun üzerine Allah "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127) ayetini indirdi. Azız ve Celîl Allah onlara bu ayette şunu ifade etti: Yetim kız, mal sahibi ve güzel olduğu zaman, veliler onun nikâhına, nesebine ve mihrine rağbet ediyor, ama malı ve güzelliği az olduğu için kendisine ilgi gösterilmeyen bir yetim kız ise, veliler onu bırakıp başka ka­dınları alıyor. Âişe der ki: Nasıl ki kendisine rağbet edilmeyen kızları terk edip evlenmiyorlarsa, aynı şekilde, kendisine rağbet edilen yetim kızlarla da, ancak onlara adaletle davranıp hakları olan en yüksek mihri vermeleri hâlinde evelenebilirler.


    Öneri Formu
287401 B005140-2 Buhari, Nikah, 43


    Öneri Formu
14631 B005150 Buhari, Nikah, 51


    Öneri Formu
14862 M003748 Müslim, Liân, 5


    Öneri Formu
25499 B002721 Buhari, Şurût, 6


    Öneri Formu
32129 B004201 Buhari, Megâzî, 38