216 Kayıt Bulundu.
Bize İshak el-Vâsıtî, ona Halid, ona Beyan, ona da Kays, Cerir b. Abdullah'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "İslam'a girdiğim günden beri Rasulullah (sav) beni huzuruna girmekten asla men etmedi ve beni her gördüğünde muhakkak gülümsedi."
Açıklama: Cerir b. Abdullah el-Becelî (ra) hicri 10. yılda Medine'ye gelip müslüman olmuştur. Bu durumda Hz. Peygamber (sav) ile ancak yarım yıl kadar birlikte olmuştur. Anlattığı olay da bu son yılda yaşanmıştır.
Bize Ahmed b. Abddullah b. Yunus, ona Züheyr, ona Simak (H) Bize Yahya b. Yahya - lafız ona aittir-, ona Ebu Hayseme, ona Simak b. Harb şöyle demiştir: Cabir b. Semüre'ye 'Sen Rasulullah (sav) ile beraber oturur muydun?' diye sordum. Cabir 'Evet, çok otururdum. Rasulullah (sav) sabah namazını kıldığı yerden, güneş doğana kadar kalkmaz, güneş doğduğunda kalkardı. Bazen sahabîler konuşurlar, cahiliye döneminden bahseder ve gülerler, Rasulullah (sav) ise tebessüm ederdi' dedi.
Açıklama: أَوِ الْغَدَاةَ : sabah namazı
Bize Ebû Bekir b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona Şerîk ile Kays, onlara Simâk b. Harb şöyle dedi: Cabir b. Semüre'ye (ra) sordum: "- Sen Rasûlullah (sav) ile beraber bulundun mu?" "- Evet, dedi, O çok susar ve az gülerdi. O'nun ashabı bazen huzurunda şiir okuma yarışı ve kendilerine ait bazı şeyler yaparlardı, bu sırada ashabı güler, Rasûlullah (sav) ise bazen tebessüm ederdi."
Bize Abdurrahman b. Abdülvehhab ona Musa b. İsmail, ona İbn Mübarek, ona Abdülhamid b. es-Sayfî ki o Suheyb'ın soyundadır, ona babası, ona da dedesi Suhayb'ın şöyle dediğini rivayet etti: Ben (bir gün) Hz. Peygamber'in (sav) yanına vardım. Önünde ekmek ve hurma vardı. Hz. Peygamber (sav) bana; "Yaklaş ve ye" buyurdu. Ben de hurmadan yemeye başladım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Sende göz hastalığı bulunduğu halde hurma mı yiyorsun?" buyurdu. Ben de: '(Ağzımın) diğer tarafı ile çiğniyorum' dedim. Rasulullah (sav) (bu sözüme) gülümsedi."
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona da Ebu Abbas eş-Şair el-A'mâ, Abdulah b. Ömer’in şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah (sav) Taif şehrini muhasara edip de fetih müyesser olmadığı zaman ashâbına 'İnşallah yarın (Medine’ye) döneceğiz' dedi. Bu söz ashaba ağır geldi ve “Nasıl yani, Taif'i fethetmeden mi gideceğiz?” dediler. –Ravi Süfyan bir rivayette 'gideceğiz' yerine 'döneceğiz' kelimesini kullanmıştır-. Bunun üzerine Peygamber (sav) “Öyleyse yarın sabah harbe hazır olun!” buyurdu. Ertesi sabah savaş başladı, ancak (yine fetih müyesser olmadı) ve mücahitlerin birçoğu yaralandı. Bu gelişme üzerine Peygamber (sav) bir kere daha "İnşallah yarın döneceğiz" buyurdu. (Bu sefer) Peygamber’in (sav) kararı herkesin hoşuna gitti. Rasulullah (sav) onların (böyle hızlı fikir değiştirmelerine) güldü. Ravi Süfyan bir rivayette 'güldü' yerine 'gülümsedi' ifadesini kullanmıştır. Buharî’nin nakline göre (hocası) Humeydî şöyle demiştir: "Bize Süfyan bu hadisin hepsini an'anesiz (senedde an lafzını kullanmaksızın) rivayet etti."
Bize Ebû Bekir b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona Şerîk ile Kays, onlara Simâk b. Harb şöyle dedi: Cabir b. Semüre'ye (ra) sordum: "- Sen Rasûlullah (sav) ile beraber bulundun mu?" "- Evet, dedi, O çok susar ve az gülerdi. O'nun ashabı bazen huzurunda şiir okuma yarışı ve kendilerine ait bazı şeyler yaparlardı, bu sırada ashabı güler, Rasûlullah (sav) ise bazen tebessüm ederdi."