Giriş

Bize Müsedded (b. Müserhed b. Müserbel), ona Ebu Ahvas (Sellam b. Süleym), ona Ebu İshak (Amr b. Abdulah b. Ubeyd), ona da Bera (b. Azib b. Haris b. Adî b. Cüşem) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ı (sav) Hendek Savaşı'nda toprak taşırken görmüştüm. (Göğsündeki) kıllar (vücudunun diğer yerlerine oranla daha) çok olmasına (rağmen) taşıdığı toprağın tozu göğsündeki kılları kapatmıştı. Toprak taşırken bir yandan da yüksek sesle Abdullah (b. Ravaha)'nın şu dizelerini okuyordu: Allah'ım! Sen olmasaydın biz ne hidayete erer ne sadaka verir ne de namaz kılardık. Sen bize gönül dinginliği ver ve düşmanla karşılaşırsak ayaklarımızı sabit kıl. Zira onlar bize karşı taşkınlık yapıp fitne çıkarmak istediklerinde biz onlara karşı koyduk.


    Öneri Formu
30330 B003034 Buhari, Cihad, 161

De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.


    Öneri Formu
54018 KK9/24 Tevbe, 9, 24

(Haram ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. Allah'ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O'nun haram kıldığını helâl kılmak için (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, biryıl da haram sayarlar. (Böylece) onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.


    Öneri Formu
54031 KK9/37 Tevbe, 9, 37


    Öneri Formu
2771 M004670 Müslim, Cihad ve Siyer, 125


    Öneri Formu
58007 KK48/28 Fetih, 48, 28

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Hâtim b. İsmail, ona Yezid b. Ebu Ubeyd, ona Seleme b. el-Ekva (ra) şöyle demiştir: "Nebi (sav) ile birlikte Hayber’e çıktık, geceleyin yol aldık. Bizimle beraber olanlardan birisi Âmir’e 'Ey Âmir! Sen o güzel sözlerinden bizlere bir şeyler dinletmeyecek misin?' dedi. Âmir şair bir adamdı. Bunun üzerine bineğinden inip, insanlara ezgiler söylemeye başladı:" "Allah’ım, sen olmasaydın eğer hidayet bulmazdık biz." "Ne sadaka verirdik, ne de namaz kılardık." "Kaldığımız sürece (canımız) sana feda olsun, günahlarımızı bağışla." "Düşmanla karşılaşırsak ayaklarımıza sebat ver, üzerimize huzur ve sükûnunu sal." "Şüphesiz bizler (batıl şey için) çağırılacak olursak ona iltifat etmeyiz." "Yardıma çağıranlar yüksek sesle bizleri yardıma çağırırlar." "Rasulullah (sav) 'Şu gurubu yönlendiren kişi kim?' buyurdu. Ashab 'Âmir b. el-Ekva’dır' dediler. Rasulullah (sav) 'Allah ona rahmetini ihsan etsin' dedi. Orada bulunanlardan bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü, (Bu sözünle ölüm) artık ona vacip oldu, ah keşke ondan bizleri biraz daha yararlandırsaydın' dedi. Derken Hayber’e geldik, onları kuşatma altına aldık, nihayetinde ileri derecede açlıkla karşılaştık. Sonra şanı yüce Allah, o kaleyi fethetmeyi nasip etti. Hayber’in fethedildiği günün akşamı İnsanlar çok miktarda ateşler yaktı. Hz. Peygamber (sav) 'Bu ateşler neyin nesi, onları ne için yakıyorsunuz?' buyurdu. Onlar 'Et pişirmek için' dediler. Allah Rasulü 'Hangi et için' buyurdu. Onlar 'Evcil merkep etleri' dediler. Nebi (sav) 'Onu dökün ve kaplarını kırın' buyurdu. Bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü, sadece eti döksek, kapları da yıkasak olmaz mı?' dedi. Allah Rasulü 'ya da öyle yapın' buyurdu. İnsanlar savaş düzenine girdi. Âmir’in kılıcı kısa idi. O kılıçla bir Yahudinin bacağına vurmak isterken kılıcının keskin tarafı kendisine ters döndü, Âmir’in diz kapağının üstüne geldi ve ondan dolayı vefat etti." "Ravi der ki: Geri döndüklerinde Seleme şöyle anlattı: Rasulullah (sav) beni (ağlarken) gördü, elimden tutarak 'Neyin var' dedi. Ben ona 'Babam anam sana feda olsun, Âmir’in amelinin boşa gittiğini söylüyorlar' dedim. Nebi (sav) 'Böyle diyen yalan söyler, şüphesiz onun –iki parmağını bir araya getirerek- iki ecri vardır. Şüphesiz o hem cihat edendir, hem mücahittir, onun gibi (yer üzerinde) yürümüş bir Arap pek azdır' buyurdu." [Bize Kuteybe, ona da Hâtim rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) "...(Onun gibi) yeryüzünde yetişmiş (biri)..." buyurmuştur.]


    Öneri Formu
32114 B004196 Buhari, Megâzî, 38


    Öneri Formu
2769 M004669 Müslim, Cihad ve Siyer, 124


    Öneri Formu
2767 M004668 Müslim, Cihad ve Siyer, 123


    Öneri Formu
48074 HM005698 İbn Hanbel, II, 96


    Öneri Formu
48229 HM005757 İbn Hanbel, II, 100