234 Kayıt Bulundu.
Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.
Bize Muhammed b. Seleme ve Hâris b. Miskîn - hadisin lafızları ona ait olup hadisi, ona bir talebesi okuyor ben de dinliyordum-, onlara İbn Kasım, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Hâris b. Hişâm, Rasulullah'a (sav), kendisine vahyin nasıl geldiğini sordu. Rasulullah da (sav), ''Bana, bazen çan sesi gibi gelir ki o bana en zor gelenidir. Vahiy hali geçince dediğini kavrarım. Bazen de melek, bana adam suretinde görünüp benimle konuşur; ben de dediklerini idrak ederim'' buyurdu. Aişe şöyle dedi: ''Onu, soğuk bir günde kendisine vahiy inerken gördüm. Vahiy hali bitiyor (ancak) alnından ter boşanıyordu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Süfyân b. Uyeyne; (T) Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Üsame ve Bişr, onlara Hişâm; (T) Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr -ki hadisin lafızları ona aittir-, ona Muhammed b. Bişr, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle rivayet etti: Hâris b. Hişâm, Nebî'ye (sav), vahyin kendisine nasıl geldiğini sordu. O ise şöyle buyurdu: ''Vahiy, bana, bazen çan sesi gibi gelir ki bana en zor olan budur. Ardından bu hal benden gider ve vahyi kavrarım. Bazen de, melek, insan suretinde gelir, dediklerini idrak ederim.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Süfyân b. Uyeyne; (T) Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Üsame ve Bişr, onlara Hişâm; (T) Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr -ki hadisin lafızları ona aittir-, ona Muhammed b. Bişr, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle rivayet etti: Hâris b. Hişâm, Nebî'ye (sav), vahyin kendisine nasıl geldiğini sordu. O ise şöyle buyurdu: ''Vahiy, bana, bazen çan sesi gibi gelir ki bana en zor olan budur. Ardından bu hal benden gider ve vahyi kavrarım. Bazen de, melek, insan suretinde gelir, dediklerini idrak ederim.
Bana Amr b. Muhammed b. Bükeyr en-Nâkid, Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd -Abd, ''haddesenî''; diğerleri ise ''haddesenâ'' demişlerdir-, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Allah (ac), Rasulullah'a (sav) vahyi, vefat edene kadar peş peşe indirmiştir. Vahyin en çok indiği zaman ise, Rasulullah'ın (sav) vefat ettiği gündür.
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abd el-Kârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etti: Nebî'ye (sav) vahiy indiğinde yüzünde arı vızıltısı gibi (bir ses) işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy indi. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve ''Allah'ım, bizleri arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol'' dedi. Ardından, ''bana on ayet indirildi, kim onları yerine getirirse cennete girer'' buyurdu. Sonra, ''müminler kurtuluşa ermişlerdir'' ayetini okuyup on ayeti sonunda kadar okudu. Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti. Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. İshak b. Mansurʼu şöyle derken işitim: Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, Abdürrezzâkʼın Yunus b. Süleymʼden, onun Yunus b. Yezidʼden onun da Zührîʼden nakli olarak rivayet etmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Abdürrezzâk'tan (ihtilattan) önce bu hadisi işitenler, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikrederler. Onlardan bazıları da, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikretmezler. İsnatta Yunus b. Yezid'i zikredenlerin hadisi daha sahihtir. Abdürrezzâk, bu isnatta Yunus b. Yezid'i bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. Yunus'u, isnatta zikretmediğinde hadis, mürsel (munkatı) olur.
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abd el-Kârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etti: Nebî'ye (sav) vahiy indiğinde yüzünde arı vızıltısı gibi (bir ses) işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy indi. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve ''Allah'ım, bizleri arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol'' dedi. Ardından, ''bana on ayet indirildi, kim onları yerine getirirse cennete girer'' buyurdu. Sonra, ''müminler kurtuluşa ermişlerdir'' ayetini okuyup on ayeti sonunda kadar okudu. Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti. Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. İshak b. Mansurʼu şöyle derken işitim: Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, Abdürrezzâkʼın Yunus b. Süleymʼden, onun Yunus b. Yezidʼden onun da Zührîʼden nakli olarak rivayet etmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Abdürrezzâk'tan (ihtilattan) önce bu hadisi işitenler, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikrederler. Onlardan bazıları da, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikretmezler. İsnatta Yunus b. Yezid'i zikredenlerin hadisi daha sahihtir. Abdürrezzâk, bu isnatta Yunus b. Yezid'i bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. Yunus'u, isnatta zikretmediğinde hadis, mürsel (munkatı) olur.
Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail b. İbrahim; (T) Bize Abd b. Humeyd, ona Muhammed b. Bekir, onlara İbn Cüreyc; (T) Bize Ali b. Haşrem -ki hadisin lafızları ona aittir-, ona İsa, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye şöyle rivayet etti: Ya'lâ, Ömer b. Hattab'a (ra), ''keşke, kendisine vahiy indirilirken Nebi'yi (sav) görebilseydim'' derdi. Nebî (sav) Cîrâne’de; üzerinde kendisine gölgelik olan bir örtü varken, beraberinde de ashabından insanların olduğu sırada ki Ömer’de onların içindeydi, üstünde kokuya bulanmış yünden cübbe olan bir adam geldi ve ''Yâ Rasulullah, kokuya bulandıktan sonra umre için ihrama giren bir adam hakkında ne dersin'' dedi. Nebî (sav), ona bir müddet baktı, sonra sessiz kaldı. (Derken) ona vahiy geldi. Ömer, Ya'lâ b. Ümeyye'ye eliyle işaret edip ''gel'' dedi. Ya'lâ da geldi, başını (örtünün altına) soktu; Nebî ise (sav) yüzü kıpkırmızı, bir süredir de horlar vaziyetteydi. Ardından bu hal ondan gitti ve ''az önce, bana umre hakkında soru soran nerede'' buyurdu. Adam arandı ve huzuruna getirildi. Nebî (sav), ona, ''üzerindeki kokuya gelince, onu üç kere yıka; cübbeye gelince, onu çıkar, ardından haccında yaptığını umrende de yap'' buyurdu.
Bana Amr b. Muhammed b. Bükeyr en-Nâkid, Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd -Abd, ''haddesenî''; diğerleri ise ''haddesenâ'' demişlerdir-, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Allah (ac), Rasulullah'a (sav) vahyi, vefat edene kadar peş peşe indirmiştir. Vahyin en çok indiği zaman ise, Rasulullah'ın (sav) vefat ettiği gündür.
Bize Kuteybe b. Said, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerîr -Ebu Bekir tahdisen rivayet edip Cerir b. Abdulhamid demiştir-, ona Musa b. Ebu Aişe, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas, ''dilini onu ezberlemek için hareket ettirme'' ayeti hakkında şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Cebrail kendisine vahiy getirdiğinde dilini ve dudaklarını (vahyi ezberlemek için) çokça hareket ettirirdi. Zira vahiy ona ağır gelirdi. Bu durum, onun halinden anlaşılıyordu. (Bundan dolayı) Allahu teâlâ, 'Dilini onu -yani aklında tutmayı- hızlandırmak için hareket ettirme, - onu toplamak ve okumak bize aittir -yani onu göğsünde toplamak ve okumak bizim işimizdir. Sen (ancak) daha sonra okuyabilirsin-, biz onu okuduğumuzda okunuşuna tabi ol -yani indirdiğimizde onu dinle-, onu açıklamak bize aittir -yani, onu senin dilin ile açıklamak-'' ayetlerini indirdi. (Bundan sonra) Cebrail, kendisine geldiğinde susar; gittiğinde ise Allah'ın kendisine vaad ettiği üzere onu okurdu.