Giriş

Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyân, ona Esved b. Kays, ona da Cündeb b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Cebrâil (as), bir süre Hz. Peygamberʼin (sav) yanına uğramamıştı. Kureyş'ten bir kadın, " (Galiba) şeytanı onu ihmal etti" dedi. Bunun üzerine, "Kuşluk vaktine, çöktüğü zaman geceye and olsun ki, Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da" (93/1-3) ayetleri indi.


Açıklama: Hadis metninde yer alan kadının Ebu Süfyanʼın kız kardeşi, Ebu Lehebʼin karısı olan Ümmü Cemil olduğu kaydedilmiştir (İbn Hacer, Ebū'l-Fadl Ahmed b. ʿAlî b. Muhammed b. Ahmed el-ʿAskalânî (ö. 852/1448), Fethu'l-Barî Şerhu Sahîh el-Buhârî, I-XIII, Beyrut 1379/1959, 9/8).

    Öneri Formu
8833 B001125 Buhari, Teheccüd, 4

Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihab şöyle demiştir: Bir gün Ömer b. Abdülaziz ikindi namazını kıldırmayı biraz geciktirmişti. Bunun üzerine Urve ona hitaben, 'Cebrail, gökten inip Hz. Peygamber'in (sav) önünde namaz kıldı.' dedi. Bunun üzerine Ömer, 'Ne dediğine dikkat et ey Urve!' diye karşılık verdi. Bunun üzerine Urve sözlerine şöyle devam etti: 'Bana Beşir b. Ebu Mesud, ona Ebu Mesud, Hz. Peygamber'i şöyle derken işittiğini rivayet etti: "Cebrail indi ve bana imamlık yaptı. Ben de onunla ilk olarak sabah namazını kıldım. Sonra öğle namazını; sonra ikindi namazını; sonra akşam namazını; sonra da yatsı namazını kıldım." Hz. Peygamber (sav) parmaklarıyla beş vakit namazı sayıyordu.


Açıklama: Ömer b. Abdulaziz idari işleri sebebiyle ikindi namazını vakit biraz geçtikten sonra kıldırma imkanı bulmuş, tabiun neslinden Hz. Aişeʼnin (r.anh) yeğeni ve en yakın öğrencilerinden olan Urve b. ez-Zübeyr ise bu duruma itiraz etmiştir. İtiraz ederken Cebrailʼin Hz. Peygamberʼin (sav) namaz kıldırmak için önüne geçtiğine veya namaz vakitlerini Cebrail'in belirlediğine dair bilgiye Ömer b. Abdulaziz tarafından itiraz edilince Urve bilgisinin kaynağı olan hadisi rivayet etmiştir. (Bkz. İbn ʿAbdilberr, Ebû Ömer Yûsuf b. ʿAbdillâh en-Nemerî (ö.463/1071), et-Temhîd li mâ fī'l-Muvattaʾ mine'l-Meʿânî ve'l-ʾEsânîd (nşr. Muṡṭafā b. ʾAḥmed el-ʿAlevī, Muḥammed ʿAbdulkebīr el-Bekrī), I-XXIV, Maġrib 1387/1967, 8/ 18; İbn Hacer, Ebû'l-Fadl Ahmed b. ʿAlî el-ʿAskalânî (ö. 852/1448), Fethu'l-Bârî Şerhu Sahīh el-Buhârî, I-XIII, Beyrūt 1379/1959, 2/3).

    Öneri Formu
32493 B003221 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 6

Bana İbn Bükeyr, ona Leys, ona Halid, ona Said b. Ebu Hilâl, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman, ona da Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber'in fiziki özelliklerini şu şekilde rivayet etti: Hz. Peygamber, kavminin orta boylusu idi. Çok uzun da değil, kısa da değildi. Teni, nûrânî beyazdı. Kireç gibi bembeyaz da değildi, kara yağız da değildi. Ne kıvırcık kısa saçlı; ne de düz ve uzun saçlı idi. [Allah Teâlâ tarafından] O'na kırk yaşındayken vahyedildi. Mekke’de ve Medine’de, vahiy alarak onar yıl kadar kaldı. Başında ve sakalında yirmi tel ak saç yoktu. Rabia şöyle demiştir: Ben Hz. Peygamber’in (sav) saçından birazını gördüm, kırmızı idi. Bunun sebebini sordum. Bana “O saçlar, başına sürdüğü kokudan dolayı kırmızı olmuştur” denildi.


Açıklama: Hz. Peygamber'in Mekke'de 13 yıl kaldığı bilinen bir husustur. Ancak bu rivayette 10 yıl kaldığı bildirilmektedir. Konuyu ele alan Keşmirî muhtemelen vahyin kesildiği fetret döneminin bu süreden çıkartılmış olabileceği şeklinde bir yorumla rivayeti değerlendirmektedir (Bkz. Keşmirî, Feyzu'l-Bârî, VI, 70).

    Öneri Formu
33952 B003547 Buhari, Menakıb, 23

Bize Ebu Velid, ona Hemmâm, ona Atâ, ona Safvan b. Ya'lâ, ona babası (Yaʼlâ b. Ümeyye) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) yanındaydım. Üzerinde safran veya onun gibi (renkli koku tarzı) bir şeyin izi olan elbise giymiş bir adam çıkageldi. Hz. Ömer bana, "Hz. Peygamber'e vahiy gelirken onu görmek ister misin?" diye sordu. Bu esnada Hz. Peygamber'e (sav) vahiy geldi. Daha sonra ondan vahiy hali geçip gitti. Hz. Peygamber (sav) o kişiye "Hacc yaparken yaptığın şeylerin aynısını umre yaparken de yap!" buyurdu.


    Öneri Formu
13082 B001847 Buhari, Cezau's-Sayd, 19

Bize Ferve, ona Ali b. Müshir, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Haris b. Hişam, Hz. Peygamber'e (sav) 'Sana vahiy nasıl geliyor?' diye sordu. Hz. Peygamber, 'Bazen vahiy meleği çıngırak sesine benzer bir sesle gelir. Sonra yanımdan ayrıldığında, getirdiği vahyi anlamış ve bellemiş olurum. Bu vahiy şekli bana en zor gelenidir. Bazen de vahiy meleği bir adam şeklinde belirir. Benimle konuşur ve ben de onun dediklerini anlar ve bellerim."


    Öneri Formu
32472 B003215 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 6

Bize Ahmed b. Ebu Recâ, ona en-Nadr, ona Hişam, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'e vahiy o kırk yaşındayken inmeye başladı. (Vahiy inmeye başladıktan sonra Mekke'de) on üç yıl kaldı. Sonra hicret etmesi emredildi. O da Medine'ye hicret etti ve orada on yıl kaldı. Daha sonra da vefat etti."


    Öneri Formu
34979 B003851 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 28

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "[İlk vahiy hadisesinden] sonra bir süre vahiy gelmedi. Başımı göğe doğru kaldırıp baktığımda birden Hira'da bana gelen meleği, yer ile gök arasındaki bir kürsüde otururken gördüm. Ondan korkup yere düştüm. Ailemin yanına gelip 'Beni örtün, beni örtün' dedim. Bunun üzerine Allahu teâlâ, 'Ey örtünüp bürünen!' (Müddessir, 74/1) ayetinden 'Pisliği terket'(Müddessir, 74/5) ayetine kadar olan kısmı indirdi. Ebu Seleme şöyle demiştir: '(Ayette yer alan)'Ricz kelimesi, putları ifade etmektedir'.


    Öneri Formu
32531 B003238 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 7

Bize Matar b. Fadl, ona Ravh, ona Hişam, ona İkrime, ona İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber kırk yaşında peygamber olarak gönderildi. Mekke'de vahiy alarak on üç yıl kaldı. Daha sonra hicret etmesi emredildi. O da [Medine'ye] hicret etti. [Orada] on yıl [kaldı]. Altmış üç yaşında da vefat etti."


    Öneri Formu
35031 B003902 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 45

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "[Hira mağarasındaki ilk vahiy hadisesinden sonra] Hz. Peygamber, kalbi titreyerek Hz. Hatice'nin yanında döndü. Daha sonra Hz. Hatice Oʼnu (sav) Varaka b. Nevfel'e götürdü. Varaka, Hristiyan olmuş, İncilʼi Arapçasından okuyan biriydi. Varaka Hz. Peygamber'e (sav) [Başına garip haller geldiğinde]'Neler görüyorsun?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) gördüklerini anlattı. Bunun üzerine Varaka, 'Bu gördüğün, Allah'ın (cc) Musa'ya (as) indirdiği Namustur. Şayet peygamberliğine yetişirsem sana verebildiğim bütün desteğimi vereceğim.' dedi. [Buhari dedi ki] Namus, Allah'ın başkalarından gizlediği halde kendisine bildirdiği sırra/vahye sahip varlık demektir.


    Öneri Formu
33015 B003392 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 21

Bize Ebu Nuaym, ona Hemmâm, ona Atâ, ona Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye, ona da babası (Ya'lâ b. Ümeyye) şöyle rivayet etmiştir: Üzerinde cübbe, cübbesinde de hâluk (denen koku) veya sarılık olan bir adam Hz. Peygamber (sav) Cîrane'de iken yanına geldi ve Ona (sav) "Umremi nasıl eda etmemi emir buyurursun?" dedi. Bunun üzerine Allahu teâlâ, Hz. Peygamberʼe (sav) vahiy indirdi. Hemen üzerine bir örtü örtüldü. (Ya'lâ) dedi ki, "Ben, öteden beri kendisine vahiy inerken Hz. Peygamberʼi (sav) görmeyi arzu ederdim". (Derken) Ömer, "Gel, kendisine vahiy inerken Hz. Peygamberʼe (sav) bakmak ister misin?" dedi, ben de "evet" şeklinde karşılık verdim. Ömer, örtünün kenarını kaldırdı, ben de Ona (sav) baktım; horulduyordu -ravi zannedersem (Hz. Peygamberʼin horuldaması) genç devenin horuldaması gibiydi' dedi-. (Bu hal Rasulullah'tan) gidince "Umre hakkında soran nerededir? Üzerindeki cübbeyi çıkar, halûk kokusunun izini yıka, sarılığı da temizle ve hac yaparken yaptığın şeylerin aynısını umre yaparken de yap!" buyurdu.


    Öneri Formu
12053 B001789 Buhari, Umre, 10