121 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Muâz'a, "Kendisine ortak koşmadan Allah'a kavuşan, cennete girer" buyurmuştur. Muâz, 'İnsanları bununla müjdelemeyeyim mi?' diye sormuş, Hz. Peygamber (sav) de, "Hayır, buna güvenmelerinden endişe ediyorum" buyurmuştur.
Bize Ebu Eyyüb el-Gaylânî Süleyman b. Ubeydullah ve Haccac b. Şair, o ikisine Abdülmelik b. Amr, ona Kurra, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Her kim (kıyamet günü) hiçbir şeyi kendisine ortak koşmadan Allah ile karşılaşırsa cennete girer. Her kim (kıyamet günü) kendisine bir şeyi ortak koştuğu halde Allah ile karşılaşırsa cehenneme girer." [Ebu Eyyüb, bu hadisi Ebu'z-Zübeyr'den, o da Cabir'den nakletmiştir.]
Bana Harmele b. Yahya et-Tucibî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Mahmud b. Rabi el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Nebi’nin (sav) ashabından ve Ensar arasından Bedir’de hazır bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik Rasulullah’a (sav) gitti ve “Ey Allah’ın Rasulü, artık gözlerim iyi görmüyor, kavmime de ben namaz kıldırıyorum, yağmur yağdığı ve benimle onlar arasındaki vadide seller aktığı zaman onların mescidine varıp onlara namaz kıldıramıyorum. Bu sebeple ey Allah’ın Rasulü, arzu ederim ki sen gelip evin bir yerinde namaz kılasın ben de orayı namazgâh edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "İnşallah yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Ertesi günü sabah, Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir es-Sıddık güneşin yükseldiği bir vakitte geldiler, Rasulullah (sav) izin istedi. Ben de içeri girmesi için izin verdim. Oturmadan evin içine girdi sonra "Evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. (İtbân) der ki: Ben ona evin bir tarafını işaret ettim, Rasulullah (sav) kalkıp tekbir aldı, biz de onun arkasında saf tuttuk ve (bize) iki rekât namaz kıldırdıktan sonra selam verdi. (İtbân devamla) der ki: Biz de kendisi için hazırlamış olduğumuz hazîr denilen bir yemek için onu alıkoyduk. Hane halkından bir takım kimseler de gelip etrafımıza toplandı ve evde çok sayıda adam bir araya geldi. İçlerinden birisi “Malik b. Duhşum nerede?” dedi. Bir diğeri “O münafık birisidir, Allah’ı ve Rasulü’nü sevmez” dedi. Rasulullah (sav) "Onun için böyle deme, sen onun ancak Allah’ın rızasını arzu ederek Lâ ilâhe illallah dediğini görmüyor musun?" buyurdu. (İtbân) der ki: Orada bulunanlar “Allah ve Rasulü elbette en iyi bilir” dediler. O kişi “Ama biz onun teveccühünün ve samimi öğütlerinin hep münafıklara olduğunu görüyoruz” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, yalnız Allah’ın rızasını isteyerek Lâ ilâhe illallah diyen kimseyi cehennem ateşine haram kılmıştır" buyurdu. İbn Şihab der ki: Daha sonra ben Mahmud'un bu rivayetini Salim oğullarının ileri gelenlerinden birisi olan Husayn b. Muhammed el-Ensarî’ye sordum, o da, bu rivayetini tasdik etti.
Bize Amr b. Osman, ona Bakiyye, ona, Müslim-b. Ziyad, ona Enes b. Malik'in söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim sabaha eriştiğinde: Ey Allah'ım! Ben senin sayende sabaha kavuştum. Ben, arşının taşıyıcılarını, melekleri ve tüm mahlukatı şahit kılarım ki, Sen kendisinden başka ilah olmayan, tek olup ortağı bulunmayan Allah'sın. Şüphesiz ki Muhammed (sav) senin kulun ve elçindir derse o günkü günahları affedilir. Şayet bu sözleri akşamleyin söylerse o geceki günahları affedilir."