204 Kayıt Bulundu.
Bize Amr b. Avn, ona Halid; (T) Bize Müsedded, ona Halid -hadisin manası aynı olmak üzere-, ona Beyan b. Bişr -Müsedded, Ebu Bişr demiştir-, ona Vebere b. Abdurrahman, ona Amir b. Abdullah b. Zübeyir, ona babası (Abdullah b. Zübeyir) şöyle demiştir: Zübeyir'e “Seni, sahabenin rivayet ettiği gibi, Rasulullah'tan (sav) hadis rivayet etmekten alıkoyan nedir” dedim. şöyle cevap verdi: Vallahi, benim de onun yanında saygınlığım ve yakınlığım vardı. Ancak ben Hz. Peygamber'in (sav) "benim adıma yalan söyleyen cehennemdeki yerine hazırlansın" buyurduğunu işittim.
Bize Davud b. Amr ed-Dabbi, ona Nafi' b. Ömer, ona da İbn Ebu Müleyke şöyle rivayet etmiştir: "İbn Abbas'a bir mektup yazıp bana (bazı şeyler) yazmasını ve (birtakım şeyleri) de gizlemesini istedim. İbn Abbâs, hoş çocuktur! Onun için (bazı şeyler) seçeceğim ve ondan (birtakım şeyleri) gizli tutacağım dedi. İbn Abbas, Ali'nin hükümlerini (ihtiva eden yazılı bir malzemeyi) istedi de ondan (bazı) şeyleri yazmaya başladı. Bir (hükme) rastladığında; Vallahi! Ali'nin bununla hükmetmesi için sadece sapıtmış olması gerekir! derdi."
Açıklama: "Vallahi! Ali'nin bununla hükmetmesi için sadece sapıtmış olması gerekir!" ifadesi, Hz. Ali adına yalanlar uydurulduğunu göstermektedir ki bu, hicrî birinci asrın ikinci yarısına tekabül etmektedir. İbn Ebu Müleyke'nin her şeye dair yazı yazmamasına dair talebi de mektubun istenmeyen kimseler eline geçeceği endişesine ilişkin olabilir.
Bize Abdurrahman b. Mehdî, ona Şu'be, ona Câmi b. Şeddâd, ona Âmir b. Abdullah b. Zübeyir, ona da babası (Abdullah b. Zübeyir) şöyle demiştir: Babam Zübeyir b. Avvâm'a “neden Hz. Peygamber'den (sav) hadis rivayet etmiyorsun?” dedim, bana şu cevabı verdi: Ben Müslüman olduğumdan itibaren Hz. Peygamber'in yanından hiç ayrılmadım. Ancak ben Hz. Peygamber'in (sav) "kim benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın" sözünü işittim.
Açıklama: İsnadı Şeyhân'ın şartlarına göre sahihtir.
Bize Ebu Saîd, ona Düceyn, ona da Ebu Ğusn basrî şöyle demiştir: Medine'ye geldim ve Hz. Ömer'in (ra) azatlısı Eslem ile karşılaştım. Ona “bana Ömer'den rivayette bulun” dedim, bana şöyle cevap verdi: Yapamam, fazla veya noksan aktarmaktan korkarım. Biz Ömer'e “bize Hz. Peygamber'den (sav) rivayette bulunsanız” derdik. O da bize şöyle derdi: Bir harf fazla ya da noksan aktarmaktan korkarım. Zira Rasulullah (sav) "kim benim adıma yalan söylerse ateştedir" buyurmuştur.
Açıklama: Düceyn Ebu Gusn, zayıf bir ravidir. Rivayet mutabaatla sahih li-gayrihi olur.
Bize Ali b. Haşrem, ona Ebu Bekir b. Ayyaş, ona da Muğîra şöyle rivayet etmiştir: "Ali'den nakledilen hadis(ler) konusunda sadece Abdullah b. Mesud'un arkadaşları doğru konuşur."
Bize Bişr b. Hakem el-Abdî, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Sâhibü Büheyye olarak bilinen Ebu Akîl şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer'in oğulları, (Kâsım'a) bilgisinin olmadığı bir meseleye dair soru sordular da Yahya, (Kasım'a), iki hidayet imamının -ravilerden biri Ömer ve İbn Ömer'in kastedildiğini ifade etmiştir- oğlu olduğun halde ilminin olmadığı bir meselenin sana sorulmasını pek büyük bir iş olarak görüyorum dedi. (Kasım) da ona; 'Vallahi! Allah nezdinde ve Allah'ı bilen kimse nezdinde bundan daha büyüğü, ilimsizce konuşmam yahut güvenilir (sika) olmayan birinden nakilde bulunmamdır' dedi." [Ebu Akîl Yahya b. Mütevekkil, Abdullah b. Ömer'in oğluna ve Yahya b. Said'e bunları söylerlerken şahit olmuştur.]
Bize Hasen b. Sabbâh, ona Cafer b. Avn, ona Ebu Umeys, ona Kays b. Müslim, ona Tda ârık b. Şihâb şöyle rivayet etti: "Yahudilerden birisi Ömer b. el-Hattâb’a 'Ey Mü’minlerin Emiri! Sizin Kitabınızda okumakta olduğunuz bir âyet var ki, biz Yahudi topluluğuna nazil olmuş olaydı, o günü bayram edinirdik' dedi. Ömer 'Hangi âyettir o?' diye sordu. Yahudi 'Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim' (el-Mâide 5/3) mealindeki âyettir cevabını verdi. Bunun üzerine Ömer 'Biz bu âyetin indiği günü de, yeri de biliyoruz (kıymetini takdir ediyoruz). Bu âyet, Peygamber’e (sav) bir cuma günü Arafat’ta vakfe yaparken nazil olmuştur' dedi."
Bize Ebu Velid, ona Şu'be, ona Câmi' b. Şeddâd, ona Âmir b. Abdullah b. Zübeyr, ona da babası (Abdullah b. Zübeyr) şöyle rivayet etmiştir: Zübeyir'e “neden seni de falanca ve filanca gibi Hz. Peygamber'den (sav) hadis rivayet ederken duymuyorum?” dedim, bana şu cevabı verdi: Ben Hz. Peygamber'in yanından hiç ayrılmadım. Ancak ben Hz. Peygamber'in (sav) "kim benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın" sözünü işittim.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdussamed, ona Şu'be, ona da Vâkıd b. Muhammed, ona da Nâfi şöyle rivayet etti: "İbn Ömer kendisiyle birlikte yemek yemek üzere sofrasına bir fakir getirilmedikçe yemek yemezdi. Ben bir gün onunla beraber yemek yiyecek bir adamı içeri aldım. Fakat adam çok yemek yedi. Bunun üzerine İbn Ömer, 'Ey Nâfi! Bu adamı bir daha yanıma sokma! Çünkü ben Hz. Peygamber'i (sav) "Mü'min bir mideye, kafir yedi bağırsağına yer" derken işittim' dedi."
Ve Ebû Seleme der ki: Ebu Hureyre "hastalıkta bulaşıcılık kudreti yoktur" hadisini rivayet ettikten bir zaman sonra Hz. Peygamber'in (sav) "bir kimse hasta develeri, sağlam develerin arasına karıştırmasın" buyurduğunu rivayet etti. Bunun üzerine biz Ebu Hureyre'ye “vaktiyle sen "hastalıkta bulaşıcılık kudreti yoktur" hadisini rivayet etmedin mi?” dedik. Ebu Hureyre (bunu reddetti ve öfkelenerek) Habeş diliyle anlaşılmaz bir şeyler söyledi. Ebu Seleme der ki: Ben Ebu Hureyre'nin bu hadis dışında başka bir hadis unuttuğunu görmedim.