Giriş

Bize Ebu Hamza b. Nusayr, ona İbn Ebu Meryem, ona İbrahim b. Süveyd, ona Üneys b. Ebu Yahya, ona Nevfel b. Adî'nin azatlısı İshak b. Salim'in rivayet ettiğine göre Bekr b. Mübeşşir el-Ensari şöyle demiştir: "Ben, Rasulullah'ın (sav) ashabı ile birlikte Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı sabahı namazgâha giderdim. Giderken Bathâ'nın iç tarafını takip eder ve namazgâha ulaşırdık. Rasulullah (sav) ile birlikte namaz kılar, sonra yine Bathâ'nın iç tarafından evlerimize dönerdik."


    Öneri Formu
8470 D001158 Ebu Davud, Salat, 246, 249


    Öneri Formu
8185 D001073 Ebu Davud, Salat, 210, 211


    Öneri Formu
8460 D001148 Ebu Davud, Salat, 241, 244


    Öneri Formu
8467 D001155 Ebu Davud, Salat, 244, 247


    Öneri Formu
8471 D001159 Ebu Davud, Salat, 247, 250


    Öneri Formu
270646 D001073-2 Ebu Davud, Salat, 210, 211


    Öneri Formu
96281 MŞ005902 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Salavât, 435


    Öneri Formu
105220 MŞ005785 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Salavat, 422


Açıklama: Burada iki hususa itiraz edilmektedir. Birincisi bayram namazı için namazgâha minber çıkarılmasıdır. Hz. Peygamber döneminde bayram namazları açık arazide kılınır, namazdan sonar Rasulullah (sav) kalkıp hutbe okurdu. Hadisteki olayın cereyan ettiği sırada Medine valisi olan Mervan, hutbe için araziye minber koydurmuştu. Rivayete göre bu minberi de Kesir b. Salt yapmıştı. Hz. Peygamber döneminde böyle bir şey yapılmadığı için buna itiraz edilmişti. İtiraza konu olan ikinci husus, hutbenin namazdan önce okunmasıdır. Hz. Peygamber döneminde bayram hutbesi namazdan genelde sonra okunurdu. Ancak Buhârî ve diğer kaynaklarda Rasulullah, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde de hutbenin namazdan önce okunduğuna dair rivayetler yer almaktadır. Ulemanın çoğunluğuna göre hutbe her ne kadar namazdan sonra ise de, önce okunduğu zaman da yine câiz olur. Çünkü o, vâcib değildir. Hanefîler, bayram hutbesinin namaza takdimini câiz görmekle birlikte sünnete muhâlif bularak mekrûh sayarlar. Şâfiîler, sünnete uygun olması için namazdan sonra iâdesini öngörürler. Ancak iâde edilmese de namaz sahîh olur. Mâlikîler’e göre, hatibe namazdan sonra hutbeyi iâde etmesi emrolunur. Burada asıl üzerinde durulması gereken husus, hadisin son cümlesidir. Burada iyiliği emredip kötülüğe mani olmak emredilmektedir. Toplumda böyle bir cemâatin mevcudiyeti, Kur’ân-ı Kerîm’in de emridir. toplumda iyiliği emredip kötülüğe mani olan bir cemâatin bulunması farz-ı kifâyedir. Hiç kimse bu görevi yerine getirmezse, bütün toplum sorumlu olur. Ancak bir insanın kendi çocuklarına ve hanımına karşı, genel bir ifâde ile âmirin memûruna, Devlet Reisinin halkına karşı bu görevi yapması, farz-ı kifâyeden de öte bir ehemmiyet arz etmektedir. Bunun farz-ı ayın olduğunu söylemek, yanlış olmasa gerektir.

    Öneri Formu
270812 D001140-2 Ebu Davud, Salat, 239, 242


    Öneri Formu
71961 MA005689 Musannef-i Abdurrezzak, III, 294