652 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Said b. Sahr ed-Dârimî, ona Ebu Numan Ârim b. Fadl, ona Abdülvahid b. Ziyad, ona Asım el-Ahvel, ona eş-Şa'bî, ona Bera b. Azib şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) bir Kurban Bayramı günü bize hutbe vererek “namaz kılmadan sakın kimse kurban kesmesin” buyurdu. Bir adam 'bende henüz süt emen bir oğlak var, o iki et koyunundan iyidir' dedi. Rasulullah (sav) 'onu kurban kes, fakat senden sonra bir yaşını doldurmamış bir hayvan hiçbir kimse için (kurban olarak) geçerli olmaz' buyurdu."
Bana Yahya b. Eyyûb, Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb, onların hepsine – lafz Amr’a ait olmak üzere- İbn Uleyye, ona İsmail b. İbrahim, ona Eyyûb, ona Muhammed, ona Enes rivayet edip şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) kurban bayramı birinci günü 'Namazdan önce kurbanını kesmiş olan tekrar etsin' buyurdu. Bir adam ayağa kalkarak 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün canın et çektiği bir gündür' dedi ve komşularının ihtiyacını söz konusu etti. Rasulullah (sav) da onu doğrular gibi oldu. Sonra adam 'Bir de yanımda iki et koyunundan daha çok hoşuma giden bir oğlak var onu kesebilir miyim' dedi. Rasulullah (sav) ona ruhsat verdi. Ama o ruhsat, ondan başkasını da kapsadı mı kapsamadı mı bilemiyorum. (Enes): 'Sonra Rasulullah (sav) iki koça yöneldi ve onları kesti. İnsanlar da birkaç koyuna kalkıp (kestiler) ve onları kendi aralarında dağıttılar' ya da 'kendi aralarında parçalayıp pay ettiler' dedi."
Bize Osman, ona Cerir, ona Mansur, ona Şa‘bî, ona da Berâ b. Âzib (ra) şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) kurban bayramı (birinci) günü namazdan sonra bize bir hutbe verip 'Kim bizim gibi namaz kılar, bizim gibi kurban keserse, kestiği kurban yerini bulur. Kim de namazdan önce kurban keserse şüphesiz o, namazdan önce kesmiş olur ve onun kestiği, kurban olmaz' buyurdu. Berâ’nın dayısı Ebu Burde b. Niyâr 'Ey Allah’ın Rasulü, ben namazdan önce koyunumu kesmiş bulundum, çünkü ben bugünün yeme ve içme günü olduğunu biliyordum, bundan dolayı evimde koyunumun ilk kesilen şey olmasını istediğim için koyunumu kestim ve namaza gelmeden önce kahvaltımı yaptım' dedi. Rasulullah (sav) 'O koyunun et koyunu oldu' buyurdu. Ebu Burde 'Ey Allah’ın Rasulü, bizde benim için iki koyundan daha değerli bir oğlak var, o benim için yeterli olur mu' dedi. Rasulullah (sav) 'Evet, ama senden sonra hiçbir kimse için yeterli olmayacaktır' buyurdu."
Bize Âdem, ona Şu‘be, ona Zübeyd, ona Şa’bi, ona da Berâ b. Âzib şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav) 'Bu günümüzde, ilk başladığımız iş namaz kılmaktır, sonra dönüp kurbanımızı keseriz, bunu (böyle) yapan sünnetimize isabet ettirmiş olur. Namazdan önce kurban kesene gelince, onun bu yaptığı ailesine önceden sunduğu bir et olur, onun kurban kesmekle bir alakası yoktur' buyurdu. Ensar'dan Ebu Burde b. Niyâr isminde adam 'Ey Allah’ın Rasulü, ben kesmiş bulundum, yanımda da bir yaşını bitirmiş koyundan daha iyi bir oğlak var” dedi. Nebi (sav) “Onun yerine onu kes fakat senden sonra hiçbir kimse için bu, (kurbanın) yerini tutmayacaktır” ya da “yeterli gelmeyecektir' buyurdu."
Bize Ebu Nu‘aym, ona Muhammed b. Talha, ona Zübeyd, ona Şa’bî, ona da Berâ şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) kurban bayramı günü Bakî‘e çıktı. İki rekât namaz kıldırdıktan sonra yüzünü bize doğru çevirdi ve “Bugünde bizim yapacağımız ilk ibadetimiz namazla başlamak olacaktır, sonra döner kurbanımızı keseriz. Kim böyle yaparsa sünnetimize uygun hareket etmiş olur. Kim de bundan önce kurban keserse, o ancak aile halkına acele davranarak ikram ettiği bir şey olur. Onun kurban ile hiçbir alakası olmaz” buyurdu. Bir adam kalkarak “Ey Allah’ın Rasulü, ben kesmiş bulundum, yanımda ise bir yaşındakinden daha iyi bir oğlak var” dedi. Rasulullah (sav) “Onu kurban kes, ancak o, senden sonra hiçbir kimse için (kurban olarak) yeterli olmayacaktır” buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Gunder, ona Şu‘be, ona Zübeyd el-İyamî, ona eş-Şa‘bi, ona Bera (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) 'Bu günümüzde ilk yaptığımız iş önce namaz kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uygun iş yapmış olur. Kim de (namazdan) önce kurban keserse onun bu yaptığı alelacele aile halkına önden takdim ettiği bir et olur. Onun kurban kesmekle bir alakası bulunmaz' buyurdu. Bunun üzerine önceden kurbanını kesmiş bulunan Ebu Burde b. Niyâr ayağa kalkarak 'Yanımda henüz bir yaşına basmamış bir oğlak var' dedi. Rasulullah (sav) 'Onu kes ama senden sonra, böylesi (yaşını doldurmamış bir hayvan) hiçbir kimse için (kurban olarak) yeterli olmayacaktır' buyurdu." [Mutarrif’in Âmir’den rivayetine göre Berâ şöyle demiştir: Nebi (sav) "Kim namazdan sonra kurbanını keserse, onun kurban ibadeti tam olmuş olur ve Müslümanların sünnetine de isabet ettirmiş olur" buyurdu.]
Bana Yahya b. Eyyûb, Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb, onların hepsine – lafz Amr’a ait olmak üzere- İbn Uleyye, ona İsmail b. İbrahim, ona Eyyûb, ona Muhammed, ona Enes rivayet edip şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) kurban bayramı birinci günü 'Namazdan önce kurbanını kesmiş olan tekrar etsin' buyurdu. Bir adam ayağa kalkarak 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün canın et çektiği bir gündür' dedi ve komşularının ihtiyacını söz konusu etti. Rasulullah (sav) da onu doğrular gibi oldu. Sonra adam 'Bir de yanımda iki et koyunundan daha çok hoşuma giden bir oğlak var onu kesebilir miyim' dedi. Rasulullah (sav) ona ruhsat verdi. Ama o ruhsat, ondan başkasını da kapsadı mı kapsamadı mı bilemiyorum. (Enes): 'Sonra Rasulullah (sav) iki koça yöneldi ve onları kesti. İnsanlar da birkaç koyuna kalkıp (kestiler) ve onları kendi aralarında dağıttılar' ya da 'kendi aralarında parçalayıp pay ettiler' dedi."
Bize Yahya b. Yahya, ona Halid b. Abdullah, ona Mutarrif, ona da Amir (eş-Şa'bî), Bera (b. Azib)'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Dayım Ebu Bürde namazdan önce kurban kesti. Rasulullah (sav) 'bu et koyunundan ibarettir' buyurdu. Dayım 'ey Allah'ın Rasulü! Bende bir keçi oğlağı var' dedi. 'Senden başkası için uygun olmamakla beraber sen kes' buyurdu. Sonra da 'Her kim namazdan önce kurban keserse, ancak kendi için kesmiş olur. Kim namazdan sonra keserse onun kurbanı tamam olmuş ve Müslümanların sünnetine isabet etmiştir' buyurdu."
Bana Mâlik (b. Enes), ona da İbn Şihâb, İbn Ezher’in azatlısı Ebu Ubeyd'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ömer b. Hattâb ile birlikte bayram namazında bulundum. Önce (bayram) namazını kıldı. Namazın ardında da insanlara hutbe irad etti ve şöyle dedi: 'Şu iki gün, Rasulullah'ın (sav) oruç tutulmasını yasakladığı günlerdir. Biri, ramazan ayı orucunu tutup iftar ettiğiniz gün. Diğeri de kurban etlerinizden yediğiniz günlerdir. Ebu Ubeyd, daha sonra Osman b. Affân ile birlikte de bayram namazına katıldığını aktarmıştır. Osman da gelip önce namazı kıldırmış, namazın ardından da insanlara hutbe okumuş ve şöyle demiştir: 'Sizin bu gününüzde iki bayram bir araya gelmiştir. Medine civarından gelenlerden cuma namazını beklemek isteyenler (Medine'de) kalabilirler. Dönmek isteyen kimseye de izin verdim.' Ebu Ubeyd, Osman kuşatma altındayken Ali b. Ebu Talib ile birlikte de bayram namazına katıldığını, onun da önce namaz kıldırdığını, namazdan sonra da hutbe irad ettiğini aktarmıştır."