647 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Abdulvahid, ona Asım, ona da Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa el-Eş'arî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Hayber’e savaşmak için gittiğinde -veya (rivayeti nakleden ravi) şöyle demiştir: Rasulullah Hayber'e yöneldiğinde- insanlar bir vâdîyi geçip yüksekçe bir yere çıktıklarında yüksek sesle: — Allâhu Ekber, Allâhu Ekber, Lâ ilahe illallah... diye tekbîr aldılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onlara: — "Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz ne bir sağıra ne de uzakta olan birine dua ediyorsunuz! Muhakkak sizinle beraber olan; sizi işiten yakın bir zâta (Allah’a (cc)) dua ediyorsunuz" buyurdu. (Ebu Musa el-Eş’arî): Bu sırada ben, Rasûlullah'ın bineğinin arkasında idim. Ben de: —Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur! (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh) demeğe başladım. Rasûlullah benim sözlerimi işitti ve: — "Ey Abdullah b. Kays!" diye seslendi. Ben: — ‘Buyurun Ey Allah’ın Resûlü!’ dedim. Resûlullah: — "Sana cennet hazinelerinden biri mesabesinde olan bir söz öğreteyim mi?" buyurdu. Ben de: — ‘Evet! Ey Allah'ın Resulü (sav), babam-anam sana feda olsun!’ dedim. Resulullah (sav): — (O söz şudur:)"Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur! (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh)" buyurdular.
Açıklama: Anlatım üslubundan bu olayın Hz. Peygamber’in Hayber savaşına gittiği esnada gerçekleştiği şeklinde yanlış bir algı oluşmaktadır. Oysa Ebu Musa el-Eş’ari Hayber’in fethinden sonra Medine’ye gelmiştir (Bedreddin el-Aynî, Umdetu'l-Kârî, XVII, 241). Bu itibarla rivayeti “Hayber’e giderken” değil, “Hayber’den dönüşte” şeklinde anlamak doğru olacaktır.
Bize (Ebu Seleme) Musa b. İsmail (et-Tebûzeki), ona (Ebu Seleme) Hammad (b. Seleme el-Basrî), ona (Ebu Muhammed) Sabit (b. Eslem el-Bünanî), ona Ali b. Zeyd ve (Ebu Mesud) Said b. İyâs el-Cüreyrî, onlara Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa (Abdullah b. Kays) el-Eş'arî'nin, şöyle dediğini rivayet etti: Bir seferde Rasulullah'la (sav) beraberdim. Medine'ye yaklaşınca insanlar yüksek sesle tekbir getirdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Ey insanlar! Siz sağıra ve gâib olan birine dua etmiyorsunuz. Şüphesiz, dua ettiğiniz Allah, sizinle develerinizin boyunları arasındadır (o kadar yakındır)" buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana: "Ey Ebu Musa, sana Cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?" dedi. O nedir? "O hazine Lâ havle velâ kuvvet illâ billâh'dır," buyurdu.
Bize (Ebu Seleme) Musa b. İsmail (et-Tebûzeki), ona (Ebu Seleme) Hammad (b. Seleme el-Basrî), ona (Ebu Muhammed) Sabit (b. Eslem el-Bünanî), ona Ali b. Zeyd ve (Ebu Mesud) Said b. İyâs el-Cüreyrî, onlara Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa (Abdullah b. Kays) el-Eş'arî'nin, şöyle dediğini rivayet etti: Bir seferde Rasulullah'la (sav) beraberdim. Medine'ye yaklaşınca insanlar yüksek sesle tekbir getirdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Ey insanlar! Siz sağıra ve gâib olan birine dua etmiyorsunuz. Şüphesiz, dua ettiğiniz Allah, sizinle develerinizin boyunları arasındadır (o kadar yakındır)" buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana: "Ey Ebu Musa, sana Cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?" dedi. O nedir? "O hazine Lâ havle velâ kuvvet illâ billâh'dır," buyurdu.
Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd, ona Abdülaziz b. Suheyb, ona Enes b. Malik ve bize Yunus b. Ubeyd, ona Sabit, ona Enes (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında Medine halkı kuraklık yaşadı. Bir cuma günü Rasulullah (sav) bize hutbe verirken bir adam ayağa kalktı ve ey Allah'ın Rasulü! At sürüleri helak oldu, davar sürüleri mahvoldu. Allah'a dua etsen de bize yağmur yağdırsa! dedi. Rasulullah (sav) ellerini kaldırıp dua etti. Enes (ra) şöyle dedi: Gökyüzü cam gibi parlak idi. Aniden bir rüzgâr esti, bulut oluşturdu. Sonra bulut toplandı. Ardından gökyüzünden bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Çıktık, evlerimize gelene kadar suya bata çıka yürüdük. Sonraki cumaya kadar yağmur aralıksız yağdı. Ertesi cuma aynı adam -veya bir başkası- ayağa kalktı, ey Allah'ın Rasulü! Evler yıkıldı, Allah'a dua etsen de yağmur kesilse! dedi. Rasulullah (sav) gülümsedi, sonra "(Ey Allah'ım,) Üzerimize değil; çevremize yağdır" diye dua etti. Buluta baktım, parçalanarak Medine'nin semasını taç misali kuşattığını gördüm.
Bize Kuteybe b. Said ile Ahmed b. Cevvâs el-Hanefî, onlara Ebu Ahvas, ona Ebu İshak, ona Büreyd b. Ebu Meryem, ona Ebu Havra, ona Hasan b. Ali (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana vitir namazında, -İbn Cevvâs'ın dediğine göre vitrin kunutunda- şu duayı okumamı öğretti: "Ey Allah'ım; hidâyete ulaştırdıklarının arasına beni de kat! Âfiyet verdiğin kişiler arasında bana da âfiyet ver! Gözettiğin kişiler arasına beni de dahil eyle! Lütfettiğin her şeyde benim için bereket kıl! Takdir ettiğin kötülüklerden beni koru! Şüphesiz ki sen takdir edersin, senin takdirine asla karşı gelinmez. Senin gözettiğin kişi asla zelil olmaz. Senin düşman olduğunda asla şeref bulmaz. Ey Rabbimiz, sen çok lütfedicisin, çok yücesin!" [Ebû Davud dedi ki: Ebu'l-Havra'nın adı, Rabî'a b. Şeyban'dır.]
Bana Malik, ona Ebu'z-Zinâd, ona el-A’rec, ona da Ebu Hureyre Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Sizden biri sakın 'Allah'ım dilersen beni bağışla, Allah'ım dilersen bana merhamet et' demesin. İstediğini kararlı olarak istesin. Çünkü kimse (istekleriyle) Allah’ı zora sokamaz”.
Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd, ona Abdülaziz b. Suheyb, ona Enes b. Malik ve bize Yunus b. Ubeyd, ona Sabit, ona Enes (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında Medine halkı kuraklık yaşadı. Bir cuma günü Rasulullah (sav) bize hutbe verirken bir adam ayağa kalktı ve ey Allah'ın Rasulü! At sürüleri helak oldu, davar sürüleri mahvoldu. Allah'a dua etsen de bize yağmur yağdırsa! dedi. Rasulullah (sav) ellerini kaldırıp dua etti. Enes (ra) şöyle dedi: Gökyüzü cam gibi parlak idi. Aniden bir rüzgâr esti, bulut oluşturdu. Sonra bulut toplandı. Ardından gökyüzünden bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Çıktık, evlerimize gelene kadar suya bata çıka yürüdük. Sonraki cumaya kadar yağmur aralıksız yağdı. Ertesi cuma aynı adam -veya bir başkası- ayağa kalktı, ey Allah'ın Rasulü! Evler yıkıldı, Allah'a dua etsen de yağmur kesilse! dedi. Rasulullah (sav) gülümsedi, sonra "(Ey Allah'ım,) Üzerimize değil; çevremize yağdır" diye dua etti. Buluta baktım, parçalanarak Medine'nin semasını taç misali kuşattığını gördüm.
Bize Müsedded, ona Abdulvaris; (T) Bize Ziyad b. Eyyüb, ona İsmail -aynı manada-, ona Abdülaziz b. Suheyb'in rivayet ettiğine göre; Katade, Enes'e (ra) Rasulullah çoğunlukla ne şekilde dua ettiğini sormuş, Enes de Rasulullah'ın (sav) çoğunlukla şöyle dua ettiğini söylemiştir: "Allah'ım! Bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ver ve bizi cehennem azabından koru!" [Bir rivayette Ziyad şunu ilave etti: Enes, birinin kendisine dua etmesini istediğinde ve kendisi dua etmek istediğinde bu duayı yapardı.]