حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ عَنْ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ هِلاَلَ بْنَ أُمَيَّةَ قَذَفَ امْرَأَتَهُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّنَةَ أَوْ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا رَأَى أَحَدُنَا عَلَى امْرَأَتِهِ رَجُلاً يَنْطَلِقُ يَلْتَمِسُ الْبَيِّنَةَ . فَجَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْبَيِّنَةَ وَإِلاَّ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » فَقَالَ هِلاَلٌ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ إِنِّى لَصَادِقٌ ، فَلَيُنْزِلَنَّ اللَّهُ مَا يُبَرِّئُ ظَهْرِى مِنَ الْحَدِّ ، فَنَزَلَ جِبْرِيلُ ، وَأَنْزَلَ عَلَيْهِ ( وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ ) فَقَرَأَ حَتَّى بَلَغَ ( إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ ) فَانْصَرَفَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا فَجَاءَ هِلاَلٌ ، فَشَهِدَ ، وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ أَنَّ أَحَدَكُمَا كَاذِبٌ فَهَلْ مِنْكُمَا تَائِبٌ » . ثُمَّ قَامَتْ فَشَهِدَتْ فَلَمَّا كَانَتْ عِنْدَ الْخَامِسَةِ وَقَّفُوهَا ، وَقَالُوا إِنَّهَا مُوجِبَةٌ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَتَلَكَّأَتْ وَنَكَصَتْ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهَا تَرْجِعُ ثُمَّ قَالَتْ لاَ أَفْضَحُ قَوْمِى سَائِرَ الْيَوْمِ ، فَمَضَتْ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبْصِرُوهَا فَإِنْ جَاءَتْ بِهِ أَكْحَلَ الْعَيْنَيْنِ سَابِغَ الأَلْيَتَيْنِ خَدَلَّجَ السَّاقَيْنِ ، فَهْوَ لِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ » . فَجَاءَتْ بِهِ كَذَلِكَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْلاَ مَا مَضَى مِنْ كِتَابِ اللَّهِ لَكَانَ لِى وَلَهَا شَأْنٌ » .
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Hişam b. Hassan, ona İkrime, ona da İbn Abbas (r. anhümâ) şöyle rivayet etmiştir:
Hilal b. Ümeyye, Rasulullah’ın (sav) huzurunda, karısının, Şerik b. Sehmâ ile ilişkisi olduğu suçlamasında bulundu. Buna karşın Rasulullah (sav) ona "ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" buyurdu. Hilal b. Ümeyye “Ya Rasulallah! İçimizden biri karısını bir adamla yakaladığı vakit kalkıp şahit arar mı?” Rasulullah (sav) "Ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" şeklinde buyurmaya devam etti. Hilal b. Ümeyye ise “Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ben doğru söylüyorum. Vallahi Allah, mutlaka sırtımı celde cezasından kurtarıp temize çıkaracak bir hüküm indirecektir” diye karşılık verdi. Derken Cibril geldi ve Hz. Peygamber'e (sav) "Eşlerine zina isnadında bulunup da ..." (Nur 24/6-9) ayetleri nazil oldu. Rasulullah (sav) "Eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" (Nur 24/9) kısmına kadar bu ayetleri okudu. Ardından döndü ve Hilal b. Ümeyye'nin karısına haber gönderdi. Hilal b. Ümeyye de geldi ve şahitliğini yerine getirdi. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) "Allah, ikinizden birinin yalan söylediğini bilmektedir. İçinizden tövbe edecek biri var mı?" diye sordu. Sonra kadın kalktı ve şahitliğini yerine getirdi. Ancak ("Eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" şeklindeki) beşinci şahitliğini yerine getireceği zaman orada bulunanlar kadını durdurdular ve “Bu ifade, hüküm doğurur” dediler. Bunun üzerine kadın bir an için duraksadı ve geri adım attı. Öyle ki şahitlikten vaz geçeceğini zannettik. Fakat o “Bundan sonra kavmimi rezil edemem” diyerek şahitliğini tamamladı. Bilahare Hz. Peygamber (sav) "Bakın bakalım, eğer gözleri sürmeli, kalçası iri, baldırı kalın bir çocuk dünyaya getirirse çocuk Şerik b. Sehmâ'ya aittir" buyurdu. Kadın, Hz. Peygamber’in (sav) buyurduğu gibi böyle bir çocuk dünyaya getirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer Allah'ın kitabındaki söz konusu hüküm geçmemiş olsaydı, bu kadına karşı kesinlikle farklı bir tutumum olurdu" buyurdu.
Açıklama: Bahsi geçen ayetler şöyledir: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi; beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır. Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler." (Nur 24/6-9)
Bu uygulama, İslam aile hukukunda “liân” terimi ile ifade edilir. Karısının zina suçu işlediğini iddia eden bir koca, eğer iddiasını isbat için dört şahit getiremezse karı ve koca hakim huzuruna celb edilerek liâna (karşılıklı lanetleşmeye) davet edilir. Her iki taraf da doğruluklarını bu ifadelerle beyan ederlerse erkek iftira (kazf) cezasından, kadın da zina cezasından kurtulur ve bu şekilde evlilik bağı sona erer/erdirilir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32333, B004747
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ عَنْ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ هِلاَلَ بْنَ أُمَيَّةَ قَذَفَ امْرَأَتَهُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّنَةَ أَوْ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا رَأَى أَحَدُنَا عَلَى امْرَأَتِهِ رَجُلاً يَنْطَلِقُ يَلْتَمِسُ الْبَيِّنَةَ . فَجَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْبَيِّنَةَ وَإِلاَّ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » فَقَالَ هِلاَلٌ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ إِنِّى لَصَادِقٌ ، فَلَيُنْزِلَنَّ اللَّهُ مَا يُبَرِّئُ ظَهْرِى مِنَ الْحَدِّ ، فَنَزَلَ جِبْرِيلُ ، وَأَنْزَلَ عَلَيْهِ ( وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ ) فَقَرَأَ حَتَّى بَلَغَ ( إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ ) فَانْصَرَفَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا فَجَاءَ هِلاَلٌ ، فَشَهِدَ ، وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ أَنَّ أَحَدَكُمَا كَاذِبٌ فَهَلْ مِنْكُمَا تَائِبٌ » . ثُمَّ قَامَتْ فَشَهِدَتْ فَلَمَّا كَانَتْ عِنْدَ الْخَامِسَةِ وَقَّفُوهَا ، وَقَالُوا إِنَّهَا مُوجِبَةٌ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَتَلَكَّأَتْ وَنَكَصَتْ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهَا تَرْجِعُ ثُمَّ قَالَتْ لاَ أَفْضَحُ قَوْمِى سَائِرَ الْيَوْمِ ، فَمَضَتْ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبْصِرُوهَا فَإِنْ جَاءَتْ بِهِ أَكْحَلَ الْعَيْنَيْنِ سَابِغَ الأَلْيَتَيْنِ خَدَلَّجَ السَّاقَيْنِ ، فَهْوَ لِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ » . فَجَاءَتْ بِهِ كَذَلِكَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْلاَ مَا مَضَى مِنْ كِتَابِ اللَّهِ لَكَانَ لِى وَلَهَا شَأْنٌ » .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Hişam b. Hassan, ona İkrime, ona da İbn Abbas (r. anhümâ) şöyle rivayet etmiştir:
Hilal b. Ümeyye, Rasulullah’ın (sav) huzurunda, karısının, Şerik b. Sehmâ ile ilişkisi olduğu suçlamasında bulundu. Buna karşın Rasulullah (sav) ona "ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" buyurdu. Hilal b. Ümeyye “Ya Rasulallah! İçimizden biri karısını bir adamla yakaladığı vakit kalkıp şahit arar mı?” Rasulullah (sav) "Ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" şeklinde buyurmaya devam etti. Hilal b. Ümeyye ise “Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ben doğru söylüyorum. Vallahi Allah, mutlaka sırtımı celde cezasından kurtarıp temize çıkaracak bir hüküm indirecektir” diye karşılık verdi. Derken Cibril geldi ve Hz. Peygamber'e (sav) "Eşlerine zina isnadında bulunup da ..." (Nur 24/6-9) ayetleri nazil oldu. Rasulullah (sav) "Eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" (Nur 24/9) kısmına kadar bu ayetleri okudu. Ardından döndü ve Hilal b. Ümeyye'nin karısına haber gönderdi. Hilal b. Ümeyye de geldi ve şahitliğini yerine getirdi. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) "Allah, ikinizden birinin yalan söylediğini bilmektedir. İçinizden tövbe edecek biri var mı?" diye sordu. Sonra kadın kalktı ve şahitliğini yerine getirdi. Ancak ("Eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" şeklindeki) beşinci şahitliğini yerine getireceği zaman orada bulunanlar kadını durdurdular ve “Bu ifade, hüküm doğurur” dediler. Bunun üzerine kadın bir an için duraksadı ve geri adım attı. Öyle ki şahitlikten vaz geçeceğini zannettik. Fakat o “Bundan sonra kavmimi rezil edemem” diyerek şahitliğini tamamladı. Bilahare Hz. Peygamber (sav) "Bakın bakalım, eğer gözleri sürmeli, kalçası iri, baldırı kalın bir çocuk dünyaya getirirse çocuk Şerik b. Sehmâ'ya aittir" buyurdu. Kadın, Hz. Peygamber’in (sav) buyurduğu gibi böyle bir çocuk dünyaya getirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer Allah'ın kitabındaki söz konusu hüküm geçmemiş olsaydı, bu kadına karşı kesinlikle farklı bir tutumum olurdu" buyurdu.
Açıklama:
Bahsi geçen ayetler şöyledir: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi; beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır. Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler." (Nur 24/6-9)
Bu uygulama, İslam aile hukukunda “liân” terimi ile ifade edilir. Karısının zina suçu işlediğini iddia eden bir koca, eğer iddiasını isbat için dört şahit getiremezse karı ve koca hakim huzuruna celb edilerek liâna (karşılıklı lanetleşmeye) davet edilir. Her iki taraf da doğruluklarını bu ifadelerle beyan ederlerse erkek iftira (kazf) cezasından, kadın da zina cezasından kurtulur ve bu şekilde evlilik bağı sona erer/erdirilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/229
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Ebu Abdullah Hişam b. Hassan el-Ezdi (Hişam b. Hassan)
4. Ebu Amr Muhammed b. İbrahim es-Sülemî (Muhammed b. İbrahim b. Ebu Adî)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Boşanma, Liân-mülâane
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Kur'an, Nüzul sebebleri
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Yargı, Ceza Hukuku
Zina, zina isnadı / kazf
Zina, zinanın sübutu
O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Rûhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Allah dileseydi o peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi onlar savaşmazlardı; lâkin Allah dilediğini yapar.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
53801, KK2/253
Hadis:
تِلْكَ الرُّسُلُ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ مِّنْهُم مَّن كَلَّمَ اللّهُ وَرَفَعَ بَعْضَهُمْ دَرَجَاتٍ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا اقْتَتَلَ الَّذِينَ مِن بَعْدِهِم مِّن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَلَـكِنِ اخْتَلَفُوا فَمِنْهُم مَّنْ آمَنَ وَمِنْهُم مَّن كَفَرَ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا اقْتَتَلُوا وَلَـكِنَّ اللّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ
Tercemesi:
O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Rûhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Allah dileseydi o peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi onlar savaşmazlardı; lâkin Allah dilediğini yapar.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
تِلْكَ الرُّسُلُ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Bakara 2/253, /
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, mülk Allah'a aittir / mülkünde tasarrufu
Allah İnancı, takdiri
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
İman
İman, Esasları: Kader, Allah'ın dilemesi/meşîet
KTB, İMAN
KTB, KADER
Mucize
Peygamberler, Allah'ın elçileri (vefdullah), sayıları vs.
Peygamberler, birbirine üstünlükleri?
Peygamberler, Hz. İsa
Öneri Formu
Hadis Id, No:
58803, KK68/4
Hadis:
وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ
Tercemesi:
Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Kalem 68/4, /
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Hz. Peygamber, Allah'a sevgili oluşu
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
58925, KK68/49
Hadis:
لَوْلَا أَن تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِّن رَّبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاء وَهُوَ مَذْمُومٌ
Tercemesi:
Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Kalem 68/49, /
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Peygamberler, Hz. Yunus
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6619, M005940
Hadis:
حَدَّثَنِى الْحَكَمُ بْنُ مُوسَى أَبُو صَالِحٍ حَدَّثَنَا هِقْلٌ - يَعْنِى ابْنَ زِيَادٍ - عَنِ الأَوْزَاعِىِّ حَدَّثَنِى أَبُو عَمَّارٍ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ فَرُّوخَ حَدَّثَنِى أَبُو هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَنَا سَيِّدُ وَلَدِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَأَوَّلُ مَنْ يَنْشَقُّ عَنْهُ الْقَبْرُ وَأَوَّلُ شَافِعٍ وَأَوَّلُ مُشَفَّعٍ."
Tercemesi:
Bize Hakem b. Musa Ebu Salih, ona Hikl (yani İbn Ziyad), ona Evzâî, ona Ebu Ammar, ona Abdullah b. Ferruh, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "Ben kıyamet gününde Âdem oğullarının efendisi, kendisinden ötürü ili; kabiri ilk açınlan ve ilk şefaat isteyen ve kendisine ilk şefaat hakkı verilen olacağım" buyurdu.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren ilaveli metin şöyledir:
أَنَا سَيِّدُ وَلَدِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلَا فَخْرَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâil 5940, /962
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Abdullah b. Ferrûh et-Teymî (Abdullah b. Ferrûh)
3. Ebu Ammar Şeddad b. Abdullah el-Kuraşî (Şeddad b. Abdullah)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abdullah Hikl b. Ziyad es-Seksekî (Muhammed b. Ziyad b. Ubeydullah)
6. Ebu Salih Hakem b. Musa el-Bağdadî (Hakem b. Musa b. Şîrzâd)
Konular:
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
58423, KK46/35
Hadis:
فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُوْلُوا الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِل لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَ لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِّن نَّهَارٍ بَلَاغٌ فَهَلْ يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ
Tercemesi:
O halde (Resûlum), peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar hakkında acele etme, onlar vâdedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu, bir tebliğdir. Yoldan çıkmış topluluklardan başkası helâk edilir mi?
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُوْلُوا الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Ahkâf 46/35, /
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Allah ile ilişkisi
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Kafir, müşrik âhirette
Peygamberler, birbirine üstünlükleri?
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4227, M001163
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ عَنْ سَيَّارٍ عَنْ يَزِيدَ الْفَقِيرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِىِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أُعْطِيتُ خَمْسًا لَمْ يُعْطَهُنَّ أَحَدٌ قَبْلِى كَانَ كُلُّ نَبِىٍّ يُبْعَثُ إِلَى قَوْمِهِ خَاصَّةً وَبُعِثْتُ إِلَى كُلِّ أَحْمَرَ وَأَسْوَدَ وَأُحِلَّتْ لِىَ الْغَنَائِمُ وَلَمْ تُحَلَّ لأَحَدٍ قَبْلِى وَجُعِلَتْ لِىَ الأَرْضُ طَيِّبَةً طَهُورًا وَمَسْجِدًا فَأَيُّمَا رَجُلٍ أَدْرَكَتْهُ الصَّلاَةُ صَلَّى حَيْثُ كَانَ وَنُصِرْتُ بِالرُّعْبِ بَيْنَ يَدَىْ مَسِيرَةِ شَهْرٍ وَأُعْطِيتُ الشَّفَاعَةَ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya, ona Hüşeym, ona Seyyâr, ona Yezid el-Fakir'in rivayet ettiğine göre Cabir b. Abdullah el-Ensârî şöyle demiştir: Rasulullah (sav); "Benden önce hiçbir kimseye verilmemiş (şu) beş şey bana verildi: Daha önce her bir Nebi özel olarak kendi kavmine gönderilirdi. Ben ise kırmızı tenliye de siyahiye de gönderildim. Bana ganimetler helal kılındı, benden önce kimseye helal kılınmamıştı. Yeryüzü benim için pek hoş, temizleyici ve mescit kılındı. Bir kimse nerede olursa olsun namaz vakti girerse, o da namazını kılar. Ayrıca bir aylık mesafeden (kalbine) korku salınmak suretiyle (düşmanıma karşı) bana yardım olundu ve bana şefaat verildi" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mesâcid ve Mevâdi'u's-salât 1163, /210
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Osman Yezid b. Suheyb el-Fakir (Yezid b. Suheyb)
3. Ebu Hakem Seyyâr b. Ebu Seyyâr el-Anezî (Seyyâr b. Verdân)
4. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Yahya en-Neysâbûrî (Yahya b. Yahya b. Bekir b. Abdurrahman)
Konular:
Ganimet, helal kılınmıştır
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
İbadethaneler, Mescidin önemi
KTB, NAMAZ,
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4352, M002481
Hadis:
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ الضُّبَعِىُّ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نَوْفَلِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ بْنَ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ حَدَّثَهُ قَالَ اجْتَمَعَ رَبِيعَةُ بْنُ الْحَارِثِ وَالْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَقَالاَ وَاللَّهِ لَوْ بَعَثْنَا هَذَيْنِ الْغُلاَمَيْنِ - قَالاَ لِى وَلِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ - إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَلَّمَاهُ فَأَمَّرَهُمَا عَلَى هَذِهِ الصَّدَقَاتِ فَأَدَّيَا مَا يُؤَدِّى النَّاسُ وَأَصَابَا مِمَّا يُصِيبُ النَّاسُ - قَالَ - فَبَيْنَمَا هُمَا فِى ذَلِكَ جَاءَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ فَوَقَفَ عَلَيْهِمَا فَذَكَرَا لَهُ ذَلِكَ فَقَالَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ لاَ تَفْعَلاَ فَوَاللَّهِ مَا هُوَ بِفَاعِلٍ. فَانْتَحَاهُ رَبِيعَةُ بْنُ الْحَارِثِ فَقَالَ وَاللَّهِ مَا تَصْنَعُ هَذَا إِلاَّ نَفَاسَةً مِنْكَ عَلَيْنَا فَوَاللَّهِ لَقَدْ نِلْتَ صِهْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمَا نَفِسْنَاهُ عَلَيْكَ. قَالَ عَلِىٌّ أَرْسِلُوهُمَا. فَانْطَلَقَا وَاضْطَجَعَ عَلِىٌّ - قَالَ - فَلَمَّا صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الظُّهْرَ سَبَقْنَاهُ إِلَى الْحُجْرَةِ فَقُمْنَا عِنْدَهَا حَتَّى جَاءَ فَأَخَذَ بِآذَانِنَا. ثُمَّ قَالَ
"أَخْرِجَا مَا تُصَرِّرَانِ" ثُمَّ دَخَلَ وَدَخَلْنَا عَلَيْهِ وَهُوَ يَوْمَئِذٍ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ - قَالَ - فَتَوَاكَلْنَا الْكَلاَمَ ثُمَّ تَكَلَّمَ أَحَدُنَا فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنْتَ أَبَرُّ النَّاسِ وَأَوْصَلُ النَّاسِ وَقَدْ بَلَغْنَا النِّكَاحَ فَجِئْنَا لِتُؤَمِّرَنَا عَلَى بَعْضِ هَذِهِ الصَّدَقَاتِ فَنُؤَدِّىَ إِلَيْكَ كَمَا يُؤَدِّى النَّاسُ وَنُصِيبَ كَمَا يُصِيبُونَ- قَالَ - فَسَكَتَ طَوِيلاً حَتَّى أَرَدْنَا أَنْ نُكَلِّمَهُ - قَالَ - وَجَعَلَتْ زَيْنَبُ تُلْمِعُ عَلَيْنَا مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ أَنْ لاَ تُكَلِّمَاهُ - قَالَ - ثُمَّ قَالَ
"إِنَّ الصَّدَقَةَ لاَ تَنْبَغِى لآلِ مُحَمَّدٍ. إِنَّمَا هِىَ أَوْسَاخُ النَّاسِ ادْعُوَا لِى مَحْمِيَةَ - وَكَانَ عَلَى الْخُمُسِ - وَنَوْفَلَ بْنَ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ." قَالَ فَجَاءَاهُ فَقَالَ لِمَحْمِيَةَ
"أَنْكِحْ هَذَا الْغُلاَمَ ابْنَتَكَ." لِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ فَأَنْكَحَهُ وَقَالَ لِنَوْفَلِ بْنِ الْحَارِثِ
"أَنْكِحْ هَذَا الْغُلاَمَ ابْنَتَكَ." لِى فَأَنْكَحَنِى وَقَالَ لِمَحْمِيَةَ
"أَصْدِقْ عَنْهُمَا مِنَ الْخُمُسِ كَذَا وَكَذَا."
[قَالَ الزُّهْرِىُّ وَلَمْ يُسَمِّهِ لِى.]
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed b. Esma ed-Duba'î, ona Cüveyriye, ona Malik, ona (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî, ona Abdullah b. Abdullah b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib'den şöyle nakleder: Rabîa b. Haris ve Abbas b. Abdülmuttalib bir araya gelip aralarında şöyle konuştular. Şu iki oğlanı -beni ve büyük amcam Abbas'ın oğlu Fadl'ı kastediyorlar- Rasulullah'a (sav) göndersek, onunla konuşsalar. Onları da zekât memuru olarak tayin etse iyi olur. Onlar da diğer memurların yaptıkları görevi yapabilirler. Böylece diğerlerinin aldığı maaşı bunlar da alırlar dediler. Ravi şöyle devam etti: Onlar, böyleyken, Ali b. Ebu Talib geldi ve yanlarında durdu. Durumu ona da bildirdiler. Ali; sakın böyle yapmayın. Efendimiz bunu yapmaz (kabul etmez)' dedi. Rabî'a b. Haris de hemen itiraz ederek; Allah biliyor ya! Sen, bunu ancak bize hasedinden dolayı yapıyorsun. Sen Allah'ın Resulüne damat oldun, biz yine de sana haset etmedik dedi. Bunun üzerine Hz. Ali; öyleyse, onları gönderin dedi. Onlar Rasulullah'ın yanına gitti. Hz. Ali'nin bu duruma canı sıkılmıştı. Anlatmaya şöyle devam etti: Rasulullah (sav) öğle namazını kıldı, o odasına geçmeden önce biz orada bekledik. Az sonra Rasulullah geldi ve bizim kulaklarımızla (hafifçe oynayarak) çektikten sonra; "içinizden geçenleri söyleyin bakalım" dedi. Sonrasında içeri girdi, biz de arkasından içeri girdik. O gün hanımı Zeynep bt. Cahş'ın yanında bulunuyordu. Biz, (utancımızdan) lafı geveledik. Sonunda birimiz konuşmaya başladı ve şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü! Sen insanların en iyisi ve akrabalık bağlarına en fazla önem verensin. Biz artık evlenme çağına gelmiş bulunuyoruz. Şu zekât işleriyle ilgili bizi de görevlendirmen için geldik. Biz de görevlendirilirsek diğerleri gibi görevimizi yapar, onlar gibi maaşımızı alırız. Rasulullah (sav) uzun bir süre sessizce bekledi. Kendisiyle konuşmak istedik. O sırada Rasulullah'ın eşi Zeyneb bize perde arkasından, O'na bir şey söylemeyin diyerek işaret etti. Biraz sonra da Rasulullah şöyle buyurdu:
"Muhammed'in ailesinin zekât alması uygun değildir. Zekât, ancak insanların kirleridir. Siz, bana Mahmîye ile Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib'i çağırın!" Mahmîye ganimetlerin beşte birini toplamakla görevli bir memurdu. Mahmîye ve Nevfel geldiler. Rasulullah, Mahmîye'ye; "Fadl b. Abbas'ı göstererek bu gence kızını ver" dedi. Mahmîye de kızını onunla evlendirdi. Nevfel b. Haris'e de beni göstererek, "şu gence kızını ver" buyurdu. Haris de kızını bana verdi. Daha sonra Efendimiz, Mahmîye'ye; "her iki kıza ganimetlerin beşte birinden şu kadar ve şu kadar mihr ver" buyurdular.
[ez-Zührî şöyle dedi: Abdullah, bana mihrin miktarını söylemedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2481, /417
Senetler:
1. Abdulmuttalib b. Rabî'a el-Haşimî (Abdulmuttalib b. Rabî'a b. b. Haris b. Abdulmuttalib)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Mihrak Cüveyriye b. Esma ed-Duba'î (Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd b. Mihrak)
6. Abdullah b. Muhammed ed-Dübaî (Abdullah b. Muhammed b. Esma)
Konular:
Evlilik, dul ve bekarın
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Sadaka, Peygamber (a.s.) ve Ehli Beytin yememesi
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
58178, KK53/18
Hadis:
لَقَدْ رَأَى مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى
Tercemesi:
Andolsun o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Necm 53/18, /
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
KTB, VAHİY
Mirac,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13622, B004981
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ الْمَقْبُرِىُّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا مِنَ الأَنْبِيَاءِ نَبِىٌّ إِلاَّ أُعْطِىَ مَا مِثْلُهُ آمَنَ عَلَيْهِ الْبَشَرُ ، وَإِنَّمَا كَانَ الَّذِى أُوتِيتُ وَحْيًا أَوْحَاهُ اللَّهُ إِلَىَّ فَأَرْجُو أَنْ أَكُونَ أَكْثَرَهُمْ تَابِعًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ » .
Tercemesi:
-.......Ebû Hureyre (R) şöyle dedi: Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Peygamberlerden hiçbir peygamber yoktur ki, ona mucizelerden (kendi zamanlarındaki) insanların inandıkları kadar verilmiş olmasın. Mu'cize olarak bana verilen ise, ancak Allah'ın bana vah-yettiğidir. Bunun için kıyamet gününde ben, peygamberlerin en çok tâbi'i bulunanı olacağımı ümîd ederim"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fezâilü'l-Kur'an 1, 2/310
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Said Keysan el-Makburî (Keysan Ebu Said)
3. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Hz. Peygamber, mucizeleri
Hz. Peygamber, ümmetinin çokluğu
Mucize