74 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyân, ona A'meş ve Hasan b. Amr ve Fıtr, onlara Mücahid, ona da Abdullah b. Amr'ın söylediğine -(Süfyân, Ameş'in bu hadisi merfu olarak nakletmediğini bildirdi. Bu hadisi Hasan ve Fıtr merfu olarak nakletti.)- göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Akrabası ile ilişkisini karşılıklı sürdüren kimse gerçekten akrabalık ilişkisini sürdürmüş sayılmaz. Akrabalık ilişkisini gerçekten sürdüren kişi; akrabalık bağları kesildiği halde bu ilişkiyi sürdüren kimsedir."
(Resûlüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.
Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyân, ona A'meş ve Hasan b. Amr ve Fıtr, onlara Mücahid, ona da Abdullah b. Amr'ın söylediğine -(Süfyân, Ameş'in bu hadisi merfu olarak nakletmediğini bildirdi. Bu hadisi Hasan ve Fıtr merfu olarak nakletti.)- göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Akrabası ile ilişkisini karşılıklı sürdüren kimse gerçekten akrabalık ilişkisini sürdürmüş sayılmaz. Akrabalık ilişkisini gerçekten sürdüren kişi; akrabalık bağları kesildiği halde bu ilişkiyi sürdüren kimsedir."
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyân, ona A'meş ve Hasan b. Amr ve Fıtr, onlara Mücahid, ona da Abdullah b. Amr'ın söylediğine -(Süfyân, Ameş'in bu hadisi merfu olarak nakletmediğini bildirdi. Bu hadisi Hasan ve Fıtr merfu olarak nakletti.)- göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Akrabası ile ilişkisini karşılıklı sürdüren kimse gerçekten akrabalık ilişkisini sürdürmüş sayılmaz. Akrabalık ilişkisini gerçekten sürdüren kişi; akrabalık bağları kesildiği halde bu ilişkiyi sürdüren kimsedir."
Bize Ali b. Hucr ve Hennad, onlara İsmail b. Ayyaş, ona da Şurahbil b. Müslim el-Havlanî, ona da Ebu Ümame el-Bahilî şöyle demiştir: "Rasulullah’tan (sav) işittim veda haccındaki hutbesinde 'Allah her hak sahibine hakkını vermiştir, dolayısıyla miras alana vasiyet yoktur. Çocuğun (nesebi) yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina eden için (çocuğun nesebini almaktan) mahrumiyet vardır. Onların (zina edenlerin ve günahkarların) hesabı Allah’a aittir. Her kim, babasından başka birinin babası olduğunu iddia ederse ya da bir köle, sahibinin dışında başka birisinin efendisi olduğunu ileri sürerse Allah’ın lâneti kıyamete kadar onun üzerine olsun. Kadın kocasının evinde ancak kocasının izniyle harcamada bulunabilir' buyurdu. Bu sırada Hz. Peygamber'e (sav) 'ey Allah’ın Rasulü! Yemek de mi veremez?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'O bizim en değerli malımızdır (veremez)' cevabını verdi, sonra da 'ödünç alınan şey geri ödenir, gelirini alıp iade etmek üzere alınan tarla, hayvan ve ağaç (minha) geri verilir, borç ödenir, kefil borçludur' buyurdu." [Tirmizî der ki: Bu konuda Amr b. Harice ve Enes’den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis hasen-sahihtir. Aynı hadis, Ebu Ümame vasıtası ile Nebi’den (sav) bundan başka yollarla da rivayet edilmiştir. İsmail b. Ayyaş’ın, Iraklılardan ve Hicazlılardan tek başına rivayeti sadece i’tibâr için alınır. Çünkü onlardan münker hadisler rivayet etmiştir. Şamlılardan rivayeti ise daha sağlamdır. Muhammed b. İsmail böyle söylemiştir. Tirmizî der ki: Ahmed b. Hasan’ın, Ahmed b. Hanbel’den şöyle naklettiğini işittim: İsmail b. Ayyaş’ın rivayeti, Bakıyye'den daha iyidir. Bakıyye’nin güvenilir kimselerden rivayet ettiği münker hadisler vardır. Abdullah b. Abdurrahman’ın Zekeriyya b. Adiyy’den nakline göre Ebu İshak el-Fezarî ise şöyle demiştir: Bakiyye’nin güvenilen kişilerden yaptığı rivayetleri alın. İsmail b. Ayyaş’ın ise gerek güvenilir gerekse başka kimselerden yaptığı rivayetleri almayın.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْعَارِيَةُ مُؤَدَّاةٌ وَالزَّعِيمُ غَارِمٌ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْوَلَدُ لِلْفِرَاشِ ، وَلِلْعَاهِرِ الْحَجَرُ
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said, onlara Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şu üç grup insan için Allah'ın (cc) yardımı haktır: Allah yolunda gazveye katılacak olan kimse, borcunu ödemek isteyen antlaşmalı mükâteb (özgürlüğü için efendisiyle borç anlaşması yapan) köle ve namuslu kalmayı isteyerek evlenen kimse."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said, o ikisine Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şu iç kişiye Allah Teâlâ'nın yardım vadi vardır: Allah yolunda savaşan gazi, azad edilme borcunu ödeme niyetiyle efendisiyle mükâtebe anlaşması yapan köle ve nefsini harama girmekten alıkoymak amacıyla evlenen kişi."
Bize Ali b. Hucr ve Hennad, onlara İsmail b. Ayyaş, ona da Şurahbil b. Müslim el-Havlanî, ona da Ebu Ümame el-Bahilî şöyle demiştir: "Rasulullah’tan (sav) işittim veda haccındaki hutbesinde 'Allah her hak sahibine hakkını vermiştir, dolayısıyla miras alana vasiyet yoktur. Çocuğun (nesebi) yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina eden için (çocuğun nesebini almaktan) mahrumiyet vardır. Onların (zina edenlerin ve günahkarların) hesabı Allah’a aittir. Her kim, babasından başka birinin babası olduğunu iddia ederse ya da bir köle, sahibinin dışında başka birisinin efendisi olduğunu ileri sürerse Allah’ın lâneti kıyamete kadar onun üzerine olsun. Kadın kocasının evinde ancak kocasının izniyle harcamada bulunabilir' buyurdu. Bu sırada Hz. Peygamber'e (sav) 'ey Allah’ın Rasulü! Yemek de mi veremez?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'O bizim en değerli malımızdır (veremez)' cevabını verdi, sonra da 'ödünç alınan şey geri ödenir, gelirini alıp iade etmek üzere alınan tarla, hayvan ve ağaç (minha) geri verilir, borç ödenir, kefil borçludur' buyurdu." [Tirmizî der ki: Bu konuda Amr b. Harice ve Enes’den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis hasen-sahihtir. Aynı hadis, Ebu Ümame vasıtası ile Nebi’den (sav) bundan başka yollarla da rivayet edilmiştir. İsmail b. Ayyaş’ın, Iraklılardan ve Hicazlılardan tek başına rivayeti sadece i’tibâr için alınır. Çünkü onlardan münker hadisler rivayet etmiştir. Şamlılardan rivayeti ise daha sağlamdır. Muhammed b. İsmail böyle söylemiştir. Tirmizî der ki: Ahmed b. Hasan’ın, Ahmed b. Hanbel’den şöyle naklettiğini işittim: İsmail b. Ayyaş’ın rivayeti, Bakıyye'den daha iyidir. Bakıyye’nin güvenilir kimselerden rivayet ettiği münker hadisler vardır. Abdullah b. Abdurrahman’ın Zekeriyya b. Adiyy’den nakline göre Ebu İshak el-Fezarî ise şöyle demiştir: Bakiyye’nin güvenilen kişilerden yaptığı rivayetleri alın. İsmail b. Ayyaş’ın ise gerek güvenilir gerekse başka kimselerden yaptığı rivayetleri almayın.]