Giriş

Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe, ona Vekî’, ona Süfyan, ona Asım b. Ubeydullah, ona Salim, ona İbn Ömer’in haber verdiğine göre Ömer (ra) umre yapmak için Rasulullah’tan (sav) izin istedi. Rasulullah (sav) da, ona izin verdi ve "Kardeşciğim, duana bizi de ortak et, bizi de (duadan) unutma." buyurdu.


    Öneri Formu
30194 İM002894 İbn Mâce, Menâsik, 5

Bize Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe, ona Ebu Usame, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Muhammed b. Yahya b. Hibbân, ona A'rec, ona Ebu Hureyre, ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: Ben, Rasulullah'ı (sav) bir gece yatağında bulamadım. Bunun üzerine, elimle namaz kıldığı yeri yokladım, bir de baktım ki O secde hâlinde, her iki ayağı dikilmiş vaziyette şöyle dua ediyordu: "Allahım! Gazabından (öfkenden) rızana, azabından da affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana layık övgüler sayamayacağım kadar çoktur. Sen, kendini övdüğün şekilde övülmeye layıksın."


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أُحْصِى ثَنَاءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ

    Öneri Formu
3939 M001090 Müslim, Salât, 222

Bize el-Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Abdürrezzak, ona İbn Ebu Sebre, ona İbrahim b. Muhammed, ona Muaviye b. Abdullah b. Cafer, ona babası, ona da Ali b. Ebu Talib’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şaban’ın on beşinci gecesinin gecesini kıyamla, gündüzünü oruçla geçirin. Çünkü şanı yüce Allah o gece güneşin batımından itibaren dünya semasına iner ve “Yok mu mağfiret dileyen, ona günahlarını bağışlayayım. Yok mu rızık isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir belâdan afiyet dileyen, ona afiyet vereyim. Şöyle yok mu böyle yok mu” diye tan yeri ağarıncaya kadar seslenir."


Açıklama: Elbani bu hadisin zayıf veya mevzu olduğunu ifade etmiştir.

    Öneri Formu
14140 İM001388 İbn Mâce İkâmetu's-Salavât, 191

Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik; (T) Bize Kuteybe b. Said, ona Mâlik b. Enes, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) cuma günü hakkında şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "O gün öyle bir saat vardır ki, bir Müslüman dua ederken Allah'tan (cc) bir şey dileyecek olsa, mutlaka kuluna istediğini verir." [Kuteybe, rivayetinde 'Eliyle o vaktin azlığına da işaret etti' ziyadesini de nakletmiştir.]


    Öneri Formu
1583 M001969 Müslim, Cum'a, 13

Bize Kuteybe b. Said, ona Yakub b. Abdurrahman el-Kârî, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah, her gece, ilk üçte biri geçince dünya semasına iner ve “gerçek hükümdar ve melik benim. Yok mu dua eden, onun duasını kabul edeyim! Yok mu benden isteyen, ona isteğini vereyim! Yok mu benden af dileyen, onu affedeyim” buyurur. Bu durum, fecir doğana dek devam eder."


    Öneri Formu
6248 M001773 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 169

Ve şu emîn beldeye yemin ederim ki,


    Öneri Formu
59578 KK95/3 Tîn, 95, 3

Leys der ki: Bana Yunus, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) fetih günü, Mek­ke'nin en üst tarafından devesi üzerinde, arkasına Usame b. Zeyd'i bindirmiş olarak, yanında Bilâl ve Kâbe'yi koruyup hizmet edenlerden biri olan Osman b. Talha bulunduğu halde Mescide (Kâbe'ye) gelip orada devesini çöktürdü ve Osman b. Talha'ya Kâbe'nin anahtarlarını getirmesini emretti. Sonra Kâbe'ye girdi. Usame b. Zeyd, Bilâl ve Osman b. Talha da onunla birlikte içeri girdi. Rasulullah (sav) içeride uzunca bir müddet kaldıktan sonra dışarıya çıktı. Bu sırada insanlar Kâbe'ye girmek üzere koşuştular. Abdullah b. Ömer, Kâbe'ye ilk giren kimse oldu. Kapının arka­sında Bilal'i ayakta dikilmiş olarak buldu ve ona “Rasulullah (sav) nerede namaz kıldı?” diye sordu. Bilâl de ona Rasulullah'ın namaz kıldığı yeri işaret edip göster­di. Abdullah der ki: Rasulullah'ın kaç rekât namaz kıldığını sormayı unuttum.


    Öneri Formu
33827 B004289 Buhari, Megâzî, 49


    Öneri Formu
1610 M001977 Müslim, Cum'a, 18


    Öneri Formu
1604 M001975 Müslim, Cum'a, 16


    Öneri Formu
58138 KK51/18 Zâriyât, 51, 18