Giriş

Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Hasan b. Ubeydullah, ona İbrahim b. Süveyd, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) gecelediği zaman şöyle dua ederdi: "Geceledik. Bütün mülk de Allah’ın olarak geceye ulaştı. Hamd, Allah’a mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur. Onun ortağı yoktur." [Abdullah “Sanırım Hz. Peygamber (sav) bu sözlere şunları da ekledi” dedi.] "Mülk onundur. Hamd onundur. O her şeye kadirdir. Allah’ım senden bu gecenin hayrını dilerim. Bu gecenin şerrinden sana sığınırım. Ondan sonrakilerin şerrinden de sana sığınırım. Allah’ım tembellikten ve kibrin kötülüğünden sana sığınırım. Allah’ım Cehennem’deki ve kabirdeki azaptan sana sığınırım." Sabaha ulaşınca da "Sabaha erdik, mülk te Allah’ıın olarak sabaha erdi..." diye dua ederdi.


    Öneri Formu
12936 M006908 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 75

Bize Ahmed b. Menî, ona Yezid b. Harun, ona Haccâc b. Ertât, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Urve, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Bir gece Hz. Peygamber (sav) yanımda yoktu, çıkıp baktım ki o, Bakî mezarlığında. (Beni görünce) 'Allah'ın ve Rasulünün sana haksızlık edeceğinden mi endişe ettin?' buyurdu. Ben de 'ey Allah'ın Rasulü, senin diğer hanımlarına gittiğini zannettim' dedim. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:" "Şüphesiz Aziz ve Celil Allah, Şaban’ın ortasında (15. gecesi) rahmetiyle dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kıllarından daha fazla kişiyi bağışlar." [Bu konuda Ebu Bekir es-Sıddîk'tan da hadis nakledilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Aişe hadisini Haccâc'ın rivayeti ile sadece bu tarikten bilmekteyiz. Muhammed (b. İsmail el-Buhârî'yi) bu hadisi zayıf sayarken ve “Yahya b. Ebu Kesîr, Urve'den; Haccâc b. Ertât da Yahya b. Ebu Kesîr'den hadis işitmemiştir” derken dinledim.


    Öneri Formu
14222 T000739 Tirmizi, Savm, 39

Bize Ahmed b. Cafer el-Ma'kirî, ona Nadr b. Muhammed, ona İkrime b. Ammâr, ona Ebu AmmÂr Şeddad b. Abdullah ve Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Ümame şöyle rivayet etmiştir. [-İkrime şöyle demiştir: Şeddad Ebu Ümame ve Ebû Vâsile ile görüşmüş, Enes'le birlikte Şam'a gitmiştir. Enes kendisinin fazilet ve hayır sahibi bir kişi olduğunu söylemiştir.-] ona da Amr b. Abese es-Sülemî şöyle rivayet etmiştir: "Ben cahiliye zamanında bütün insanların sapkınlık içinde bulunduğunu, doğru yolda olmadıklarını biliyordum. Çünkü onlar putlara ibadet ediyorlardı. Mekke'de bir kişinin bir takım haberler getirdiğini duydum. Bineğime binip hemen ona geldim. Rasulullah (sav) gizlenmiş ve kavmi kendisine karşı cüretkar bir halde tavır takınmıştı. Bunun üzerine kalbim yumuşadı ve Mekke'de onun yanına giderek 'Sen nesin?' diye sordum. 'Ben Peygamberim' buyurdu. 'Peygamber ne demektir?' diye sordum. 'Allah beni gönderdi' buyurdu. 'Ne ile gönderdi seni?' diye sordum. 'Allah beni, akrabaya yardım edilmesi, putların kırılması, Allah'ın bir olduğunun kabul edilmesi ve O'na hiç bir şeyin ortak koşulmaması vazifesi ile gönderdi' buyurdu. 'Bu konuda seni destekleyecek kimler var?' diye sordum. 'Bir hür ve bir köle' cevabını verdi. O sırada onunla birlikte iman edenlerden sadece Ebu Bekir ve Bilal vardı. 'Bende sana tabi oluyorum' dedim. 'Sen bu gün bunu yapamazsın. Benim ve insanların ne halde olduğunu görmüyor musun? Şimdi ailenin yanına dön. Ortaya çıktığımı duyduğun zaman yanıma gel' buyurdu. Ben de ailemin yanıma gittim." "Ben oradayken Rasulullah (sav) Medine'ye geldi. İnsanlardan haber alıyor ve onlara peygamberi soruyordum. Sonunda yanıma Yesriblilerden yani Medinelilerden bir grup geldi. Onlara 'Medine'ye gelen zat ne yaptı?' diye sordum. 'Halk ona koşuyor. Kavmi onu öldürmek istemiş ama bunu başaramamışlar' dediler. Ben de bunun üzerine Medine'ye gelip hemen onun huzuruna çıktım ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Beni tanıdın mı?' diye sordum. 'Evet, Sen benimle Mekke'de buluşan adamsın' buyurdu. 'Evet, ben o adamım' dedim ve 'ey Allah'ın peygamberi! Allah'ın sana bildirdiği ve benim bilmediğim şeyleri bana haber ver' diye ekledim. Bana namazdan bahsetti ve 'sabah namazını kıl! Sonra güneşin doğmasından yükselmesine kadarki zamanda namaz kılma. Çünkü güneş doğduğu zaman şeytanın iki boynuzu arasından doğar. Kafirler de o zaman ona secde ederler. Sonra namaz kılabilirsin. Çünkü namaz ispatlı ve şahitlidir. Mızrağın gölgesi dimdik olana kadar namaz kılabilirsin. Sonra namazı kes! Çünkü o zaman cehennem ateşi kızdırılır. Gölge döndüğü zaman yine namaz kılabilirsin. Bu namazın da ispatlı ve şahitlidir. İkindiye kadar namazı kılmaya devam edebilirsin. İkindiden sonra güneş batana kadar namaz kılma, çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve o vakitte kafirler güneşe secde ederler' buyurdu. Ben 'ey Allah'ın Peygamberi! Abdestten de bahsedin bana' dedim. Allah Rasulü (sav) 'Abdest suyunu yakınına alıp ağzına ve burnuna su veren kişinin günahları yüzünden, ağzından ve burnundan dökülür. Allah'ın emrettiği gibi yüzünü yıkarsa bütün günahları su ile birlikte sakalının etrafından dökülür. Sonra ellerini dirsekleriyle birlikte yıkar da eliyle işlediği günahlar parmak uçlarından suyla birlikte dökülür. Başını mesh eder ve başıyla işlediği günahlar su ile birlikte saçlarının kenarlarından dökülür. Sonra ayaklarını topukları ile birlikte yıkar da ayaklarının günahları suyla birlikte parmaklarından dökülür. Eğer bir de kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd eder, onu tazim eder ve Allah için kalbindeki başka şeyleri bırakırsa anasından doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur' buyurdu." [Amr b. Anbese bu hadisi Hz. Peygamber'in (sav) ashabından Ebu Ümame'ye anlatmıştı. Ebu Ümame “ey Amr b. Anbese! Bu adama nasıl bir makam verildiği hakkında söylediklerini bir düşün” deyince Amr “ey Ebu Ümame! Artık iyice yaşlandım. Kemiklerim zayıfladı. Ecelim geldi. Allah'a ve resulüne yalan söylemeye ihtiyacım mı var! Eğer bunu Rasulullah'tan (sav) bir, iki, üç hatta yedi defa duymasaydım onu anlatmazdım. Ama ben bunları Rasulullah'tan (sav) daha da çok duydum” dedi.]


    Öneri Formu
6836 M001930 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 294

Bize Abdan, ona babası (Osman b. Cebele), ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûne, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav) secde ettiği sırada; (T) Buhârî der ki: Yine bana Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. Mesleme, ona İbrahim b. Yu­suf, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav), Kâbe'nin yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil ile bazı arkadaşları da oturuyorlardı. Derken onların biri diğerine “Falan oğullarının (yeni kesilen) devesinin bağırsaklarını hanginiz getirir ve secdeye vardığında onu Muhammed'in sırtına koyar?” dedi. O toplu­luğun en kötü olanı gidip onu getirdi. Bekledi, Peygamber sec­deye varınca sırtının üzerine iki omuzu arasına koydu. Ben ise hiçbir işe yapamıyor sadece bakıyordum. Keşke benim engelleyecek gücüm olsaydı! İbn Mesud der ki: Onlar gülmeye ve birbirine (suçu birbirlerine) isnad etmeye başladılar. Rasulullah ise secdeden başını kaldırmıyordu. Nihayet Fâtıma yanına geldi ve onu sırtından attı. Rasulullah başını kaldırdı. (Namazı bitirdikten) sonra üç defa: "Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum" dedi. Rasulullah onlara beddua edince, bu onlara ağır gel­di. İbn Mesud der ki: Çünkü onlar bu şehirde duanın kabul edileceğini biliyorlardı. Ondan sonra Rasulullah isim isim sayarak "Allah'ım Ebu Cehil'i sana havale ediyorum, Utbe b. Rabîa'yı, Şeybe b. Rabîa'yı, Velid b. Utbe'yi, Ümeyye b. Halef'i, Ukbe b. Ebu Muayt'ı sana havale ediyorum" dedi. Yedinciyi de saydı, fakat biz onu aklımızda tutamadık. İbn Mesud der ki: Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Rasulullah'ın saydığı isimlerin sahiplerini Kalîb'de, yani Bedir çukurunda yere serilmiş gördüm.


    Öneri Formu
1782 B000240 Buhari, Vudu, 69

Bize Kuteybe b. Said, ona Cafer b. Süleyman ed-Dubaî, ona Kehmes b. Hasan, ona Abdullah b. Büreyde, ona da Aişe şöyle demiştir: "Ben Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilirsem hangi duayı okumamı tavsiye edersin?' dedim. Rasulullah (sav) 'şöyle dersin' buyurdu:" "Allah’ım sen affedicisin, ikram sahibisin affetmeyi seversin beni de affet." [Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]


    Öneri Formu
21034 T003513 Tirmizi, Daavât, 84

Bana Ahmed b. Hasan, ona Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımeşkî, ona Velid b. Müslim, ona İbn Cüreyc, ona Ata b. Ebu Rabah ve İbn Abbas'ın mevlası İkrime, o ikisine de İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) yanında iken birden Hz. Ali b. Ebu Talib çıkageldi ve 'Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Kur'an-ı Kerim hafızamdan çıkıp gidiyor, onu hafızamda tutmaya güç yetiremiyorum' dedi. Hz. Peygamber (sav) de ona 'Ey Ebu Hasan! Allah'ın, kendisiyle sana ve senin öğrettiklerine fayda verecek ve de öğrendiğin şeyi kalbinde tutacak kelimeleri sana öğreteyim mi?' deyince Hz. Ali 'evet ey Allah'ın Resulü, bana öğret' dedi. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:" "Cuma gecesi olduğunda, gücün yetiyorsa gecenin son üçte birinde, kendisine şahit olunan ve duaların kabul olduğu vakitte kalk. Nitekim Hz. Yakub da oğullarına "Sizin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim" (Yusuf, 12/98) dediğinde Cuma gecesi geldiğinde demek istemiştir. Eğer gecenin son üçte birinde kalkmaya güç yetiremezsen ortasında kalk. Buna da güç yetiremezsen gecenin ilk vaktinde kalk ve dört rekat namaz kıl. Namazın ilk rekatında Fatiha süresi ile birlikte Yasin Süresini oku. İkinci rekatta Fatiha Süresi ile birlikte Duhan Süresini oku. Üçüncü rekatta Fatiha süresi ile birlikte Secde süresini oku. Dördüncü rekatta ise Fatiha süresi ile birlikte Tebareke (Mülk) Süresini oku. Teşehhüdü bitirdiğin zaman Allah'a hamd ve sena et, bana ve diğer peygamberlere güzelce salavat getir. Mümin erkek ve kadınlara, imanda senden önce gelen kardeşlerin için dua et. En son olarak da şu duayı yap:" "Allah'ım! hayatta tuttuğun sürece beni günahlara bulaştırmayarak bana merhamet et, İlgilendirmeyen şeylere özenmekten beni esirge. Beni senin razı olduğun şeylere yönelmeyle rızıklandır. Ey gökleri ve yeri benzersiz yaratan, ey Celal ve ikram sahibi ve erişilmez güç sahibi olan Allah'ım! Ey Rahman olan Allah'ım! senin celalin için senden isterim. Yüzünün nuru için öğrettiğin şekilde kitabını kalbimde tutmanı isterim. Seni benden razı edecek şekilde kitabını okumamla beni rızıklandır. Göklerin ve yerin eşsiz ve benzersiz yaratıcısı olan Allah'ım! celal, ikram ve izzet sahibi olan Allah'ım senin gücüne hiçbir güç erişemez. Ey Allah'ım! Ey Rahman olan, senin celalinle yüzünün nuru ile ve senin kitabınla gözümü aydınlatmanı, dilimi onunla söyletmeni, kalbimdeki sıkıntıyı onunla gidermeni, göğsümü onunla genişletmeni, bedenimin onunla amel etmesini isterim. Hak uğrunda bana, senden başkası yardım edemez. Hakkı veren sadece Sensin. Güç ve kuvvet ancak yüce ve azîm olan Allah’tandır." "Ey Ebu Hasan! bunu üç, beş veya yedi gece uygula. Allah'ın izniyle duaların kabul olacaktır. Beni Hak ile gönderene yemin ederim ki, müminin duası mutlaka hedefine ulaşır." "Abdullah b. Abbas der ki: Allah'a yemin olsun ki beş veya yedi Cuma geçtikten sonra şu meclisimiz gibi bir mecliste otururken Hz. Ali, Hz. Peygamber'e (sav) gelerek şöyle 'Ey Allah'ın Resulü! Önceden dört veya buna yakın miktarda ayet okuduğumda okuduğum ayetler hafızamdan çıkardı. Ancak bugün kırk veya bu miktara yakın ayet öğrendim ve okuduğum zaman sanki Allah'ın kitabı gözümün önündeymiş gibi okuyorum. Aynı şekilde hadis işittiğimde de onu insanlara aktaracağım vakit hadis hafızamdan çıkar giderdi. Şimdi ise birçok hadis işitiyorum ve onu aktaracağım vakit bir harfini bile karıştırmıyorum' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki sen Mümin bir kişisin' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis Hasen-Garib'tir. Bu hadisi sadece Velid b. Müslim'in rivayetiyle biliyoruz.]


    Öneri Formu
21252 T003570 Tirmizi, Daavât, 114

Bize Abdan, ona babası (Osman b. Cebele), ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûne, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav) secde ettiği sırada; (T) Buhârî der ki: Yine bana Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. Mesleme, ona İbrahim b. Yu­suf, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav), Kâbe'nin yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil ile bazı arkadaşları da oturuyorlardı. Derken onların biri diğerine “Falan oğullarının (yeni kesilen) devesinin bağırsaklarını hanginiz getirir ve secdeye vardığında onu Muhammed'in sırtına koyar?” dedi. O toplu­luğun en kötü olanı gidip onu getirdi. Bekledi, Peygamber sec­deye varınca sırtının üzerine iki omuzu arasına koydu. Ben ise hiçbir işe yapamıyor sadece bakıyordum. Keşke benim engelleyecek gücüm olsaydı! İbn Mesud der ki: Onlar gülmeye ve birbirine (suçu birbirlerine) isnad etmeye başladılar. Rasulullah ise secdeden başını kaldırmıyordu. Nihayet Fâtıma yanına geldi ve onu sırtından attı. Rasulullah başını kaldırdı. (Namazı bitirdikten) sonra üç defa: "Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum" dedi. Rasulullah onlara beddua edince, bu onlara ağır gel­di. İbn Mesud der ki: Çünkü onlar bu şehirde duanın kabul edileceğini biliyorlardı. Ondan sonra Rasulullah isim isim sayarak "Allah'ım Ebu Cehil'i sana havale ediyorum, Utbe b. Rabîa'yı, Şeybe b. Rabîa'yı, Velid b. Utbe'yi, Ümeyye b. Halef'i, Ukbe b. Ebu Muayt'ı sana havale ediyorum" dedi. Yedinciyi de saydı, fakat biz onu aklımızda tutamadık. İbn Mesud der ki: Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Rasulullah'ın saydığı isimlerin sahiplerini Kalîb'de, yani Bedir çukurunda yere serilmiş gördüm.


    Öneri Formu
278070 B000240-2 Buhari, Vudu, 69

Bize Amr b. Mansur, ona Adem b. Ebu İyas, ona Leys b. Sa'd, ona Muaviye b. Salih, ona Ebu Yahya Süleym b. Amir, Damra b. Habib ve Ebu Talha Nuaym b. Ziyad, onlara da Amr b. Abese şöyle rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: "Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Vakitler içerisinde araştırmaya değer, Allah'a yakın olunacak bir an, veya ibadet için tercih olunacak bir vakit var mıdır?' diye sordum, 'Evet' dedi ve şöyle devam etti:" "Kulun, Allah'a en yakın olduğu vakit, gecenin sonlarına doğru olan vakittir. O saatlerde Allah'ı zikredenlerden olmaya gücün yeterse ol. Çünkü güneş doğuncaya kadarki o vakitlerde kılınacak namaza melekler gelir ve özellikle şahitlik yaparlar. Güneş, şeytanın iki boynuzu arasından doğar, o saat güneşe tapan kafirlerin dua ve ibadet saatidir. Güneş bir mızrak boyu yükselip iyice ışık saçmaya başlayıncaya kadar namaz kılmayın. Sonra gündüzün ortasında mızrak boyu güneş yükselinceye kadar kılınan namazda melekler hazır olur ve şahitlik yaparlar. Güneş tepede iken Cehennem kapıları açılır ve ateşin şiddeti artar. O anlarda da namaz kılmayı bırakın, güneş batı tarafına kayıp gölgeler uzayıncaya kadar kılmayın. Ondan sonraki güneş batıncaya kadar kılınan namazlara melekler hazır olur ve şahitlik ederler. Çünkü güneş şeytanın boynuzları arasından batar, o saat güneşe tapan kafirlerin ibadet ve dua saatleridir."


    Öneri Formu
22328 N000573 Nesai, Mevâkıt, 35

Bize Ahmed b. Cafer el-Ma'kirî, ona Nadr b. Muhammed, ona İkrime b. Ammâr, ona Ebu AmmÂr Şeddad b. Abdullah ve Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Ümame şöyle rivayet etmiştir. [-İkrime şöyle demiştir: Şeddad Ebu Ümame ve Ebû Vâsile ile görüşmüş, Enes'le birlikte Şam'a gitmiştir. Enes kendisinin fazilet ve hayır sahibi bir kişi olduğunu söylemiştir.-] ona da Amr b. Abese es-Sülemî şöyle rivayet etmiştir: "Ben cahiliye zamanında bütün insanların sapkınlık içinde bulunduğunu, doğru yolda olmadıklarını biliyordum. Çünkü onlar putlara ibadet ediyorlardı. Mekke'de bir kişinin bir takım haberler getirdiğini duydum. Bineğime binip hemen ona geldim. Rasulullah (sav) gizlenmiş ve kavmi kendisine karşı cüretkar bir halde tavır takınmıştı. Bunun üzerine kalbim yumuşadı ve Mekke'de onun yanına giderek 'Sen nesin?' diye sordum. 'Ben Peygamberim' buyurdu. 'Peygamber ne demektir?' diye sordum. 'Allah beni gönderdi' buyurdu. 'Ne ile gönderdi seni?' diye sordum. 'Allah beni, akrabaya yardım edilmesi, putların kırılması, Allah'ın bir olduğunun kabul edilmesi ve O'na hiç bir şeyin ortak koşulmaması vazifesi ile gönderdi' buyurdu. 'Bu konuda seni destekleyecek kimler var?' diye sordum. 'Bir hür ve bir köle' cevabını verdi. O sırada onunla birlikte iman edenlerden sadece Ebu Bekir ve Bilal vardı. 'Bende sana tabi oluyorum' dedim. 'Sen bu gün bunu yapamazsın. Benim ve insanların ne halde olduğunu görmüyor musun? Şimdi ailenin yanına dön. Ortaya çıktığımı duyduğun zaman yanıma gel' buyurdu. Ben de ailemin yanıma gittim." "Ben oradayken Rasulullah (sav) Medine'ye geldi. İnsanlardan haber alıyor ve onlara peygamberi soruyordum. Sonunda yanıma Yesriblilerden yani Medinelilerden bir grup geldi. Onlara 'Medine'ye gelen zat ne yaptı?' diye sordum. 'Halk ona koşuyor. Kavmi onu öldürmek istemiş ama bunu başaramamışlar' dediler. Ben de bunun üzerine Medine'ye gelip hemen onun huzuruna çıktım ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Beni tanıdın mı?' diye sordum. 'Evet, Sen benimle Mekke'de buluşan adamsın' buyurdu. 'Evet, ben o adamım' dedim ve 'ey Allah'ın peygamberi! Allah'ın sana bildirdiği ve benim bilmediğim şeyleri bana haber ver' diye ekledim. Bana namazdan bahsetti ve 'sabah namazını kıl! Sonra güneşin doğmasından yükselmesine kadarki zamanda namaz kılma. Çünkü güneş doğduğu zaman şeytanın iki boynuzu arasından doğar. Kafirler de o zaman ona secde ederler. Sonra namaz kılabilirsin. Çünkü namaz ispatlı ve şahitlidir. Mızrağın gölgesi dimdik olana kadar namaz kılabilirsin. Sonra namazı kes! Çünkü o zaman cehennem ateşi kızdırılır. Gölge döndüğü zaman yine namaz kılabilirsin. Bu namazın da ispatlı ve şahitlidir. İkindiye kadar namazı kılmaya devam edebilirsin. İkindiden sonra güneş batana kadar namaz kılma, çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve o vakitte kafirler güneşe secde ederler' buyurdu. Ben 'ey Allah'ın Peygamberi! Abdestten de bahsedin bana' dedim. Allah Rasulü (sav) 'Abdest suyunu yakınına alıp ağzına ve burnuna su veren kişinin günahları yüzünden, ağzından ve burnundan dökülür. Allah'ın emrettiği gibi yüzünü yıkarsa bütün günahları su ile birlikte sakalının etrafından dökülür. Sonra ellerini dirsekleriyle birlikte yıkar da eliyle işlediği günahlar parmak uçlarından suyla birlikte dökülür. Başını mesh eder ve başıyla işlediği günahlar su ile birlikte saçlarının kenarlarından dökülür. Sonra ayaklarını topukları ile birlikte yıkar da ayaklarının günahları suyla birlikte parmaklarından dökülür. Eğer bir de kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd eder, onu tazim eder ve Allah için kalbindeki başka şeyleri bırakırsa anasından doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur' buyurdu." [Amr b. Anbese bu hadisi Hz. Peygamber'in (sav) ashabından Ebu Ümame'ye anlatmıştı. Ebu Ümame “ey Amr b. Anbese! Bu adama nasıl bir makam verildiği hakkında söylediklerini bir düşün” deyince Amr “ey Ebu Ümame! Artık iyice yaşlandım. Kemiklerim zayıfladı. Ecelim geldi. Allah'a ve resulüne yalan söylemeye ihtiyacım mı var! Eğer bunu Rasulullah'tan (sav) bir, iki, üç hatta yedi defa duymasaydım onu anlatmazdım. Ama ben bunları Rasulullah'tan (sav) daha da çok duydum” dedi.]


    Öneri Formu
281108 M001930-2 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 294

Bana Ahmed b. Hasan, ona Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımeşkî, ona Velid b. Müslim, ona İbn Cüreyc, ona Ata b. Ebu Rabah ve İbn Abbas'ın mevlası İkrime, o ikisine de İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) yanında iken birden Hz. Ali b. Ebu Talib çıkageldi ve 'Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Kur'an-ı Kerim hafızamdan çıkıp gidiyor, onu hafızamda tutmaya güç yetiremiyorum' dedi. Hz. Peygamber (sav) de ona 'Ey Ebu Hasan! Allah'ın, kendisiyle sana ve senin öğrettiklerine fayda verecek ve de öğrendiğin şeyi kalbinde tutacak kelimeleri sana öğreteyim mi?' deyince Hz. Ali 'evet ey Allah'ın Resulü, bana öğret' dedi. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:" "Cuma gecesi olduğunda, gücün yetiyorsa gecenin son üçte birinde, kendisine şahit olunan ve duaların kabul olduğu vakitte kalk. Nitekim Hz. Yakub da oğullarına "Sizin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim" (Yusuf, 12/98) dediğinde Cuma gecesi geldiğinde demek istemiştir. Eğer gecenin son üçte birinde kalkmaya güç yetiremezsen ortasında kalk. Buna da güç yetiremezsen gecenin ilk vaktinde kalk ve dört rekat namaz kıl. Namazın ilk rekatında Fatiha süresi ile birlikte Yasin Süresini oku. İkinci rekatta Fatiha Süresi ile birlikte Duhan Süresini oku. Üçüncü rekatta Fatiha süresi ile birlikte Secde süresini oku. Dördüncü rekatta ise Fatiha süresi ile birlikte Tebareke (Mülk) Süresini oku. Teşehhüdü bitirdiğin zaman Allah'a hamd ve sena et, bana ve diğer peygamberlere güzelce salavat getir. Mümin erkek ve kadınlara, imanda senden önce gelen kardeşlerin için dua et. En son olarak da şu duayı yap:" "Allah'ım! hayatta tuttuğun sürece beni günahlara bulaştırmayarak bana merhamet et, İlgilendirmeyen şeylere özenmekten beni esirge. Beni senin razı olduğun şeylere yönelmeyle rızıklandır. Ey gökleri ve yeri benzersiz yaratan, ey Celal ve ikram sahibi ve erişilmez güç sahibi olan Allah'ım! Ey Rahman olan Allah'ım! senin celalin için senden isterim. Yüzünün nuru için öğrettiğin şekilde kitabını kalbimde tutmanı isterim. Seni benden razı edecek şekilde kitabını okumamla beni rızıklandır. Göklerin ve yerin eşsiz ve benzersiz yaratıcısı olan Allah'ım! celal, ikram ve izzet sahibi olan Allah'ım senin gücüne hiçbir güç erişemez. Ey Allah'ım! Ey Rahman olan, senin celalinle yüzünün nuru ile ve senin kitabınla gözümü aydınlatmanı, dilimi onunla söyletmeni, kalbimdeki sıkıntıyı onunla gidermeni, göğsümü onunla genişletmeni, bedenimin onunla amel etmesini isterim. Hak uğrunda bana, senden başkası yardım edemez. Hakkı veren sadece Sensin. Güç ve kuvvet ancak yüce ve azîm olan Allah’tandır." "Ey Ebu Hasan! bunu üç, beş veya yedi gece uygula. Allah'ın izniyle duaların kabul olacaktır. Beni Hak ile gönderene yemin ederim ki, müminin duası mutlaka hedefine ulaşır." "Abdullah b. Abbas der ki: Allah'a yemin olsun ki beş veya yedi Cuma geçtikten sonra şu meclisimiz gibi bir mecliste otururken Hz. Ali, Hz. Peygamber'e (sav) gelerek şöyle 'Ey Allah'ın Resulü! Önceden dört veya buna yakın miktarda ayet okuduğumda okuduğum ayetler hafızamdan çıkardı. Ancak bugün kırk veya bu miktara yakın ayet öğrendim ve okuduğum zaman sanki Allah'ın kitabı gözümün önündeymiş gibi okuyorum. Aynı şekilde hadis işittiğimde de onu insanlara aktaracağım vakit hadis hafızamdan çıkar giderdi. Şimdi ise birçok hadis işitiyorum ve onu aktaracağım vakit bir harfini bile karıştırmıyorum' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki sen Mümin bir kişisin' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis Hasen-Garib'tir. Bu hadisi sadece Velid b. Müslim'in rivayetiyle biliyoruz.]


    Öneri Formu