235 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Ala el-Hemdânî, o ikisine İbn Nümeyr, ona İbn Ala, ona Hişam, ona da babası (Urve b. Zübeyr) Hz. Aişe'den şu rivayette bulunmuştur: Sa'd Hendek günü Kureyş'ten İbnü'l-Arika denilen bir adamın attığı okla kolundaki atar damarından (sefalik damar) yaralanmıştı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) mescidde onu yakından takip etmek için bir çadır kurdurdu. Hz. Peygamber, Hendek Savaşından döndüğünde silahını bırakıp gusül abdesti alınca Cebrail başındaki tozları silkeleyerek Hz. Peygamber'in yanına gelip şöyle dedi: Sen silahı bıraktın ama vallahi biz bırakmadık! Onların karşısına çık! Hz. Peygamber; "nereye" diye sorunca da Cebrail, Kureyza oğullarını işaret etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Kureyza oğullarıyla savaştı. Savaşın sonunda Kureyzalılar Allah Rasulü’nün hükmüne teslim oldular. Hz. Peygamber de onlar hakkındaki hükmü vermek üzere Sa'd'ı görevlendirdi. Sa'd; ben onlardan eli silah tutanların öldürülmesine, çocuk ve kadınlarının esir edilmesine ve mallarının taksimine hükmediyorum dedi.
Açıklama: Hz. Peygamber’in hüküm vermek için Sa’dı seçmesinde Benî Kurayza kabilesinin muhasaranın ardından İslâm’dan önceki dönemde müttefikleri olan Sa'd b. Muâz’ın kendileri hakkında vereceği hükme razı olacaklarını beyan etmeleri de etkili olmuştur. Sa‘d ise Benî Kurayza’dan ve Hz. Peygamber’den söz aldıktan sonra kararını açıklamıştır. Sa’dın verdiği bu kararın Tevrat’a uygun olduğu (Tesniye, XX/10-15), Kur’an’da da Allah ve Resulüne savaş açan ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara verilecek cezalar arasında böyle bir hükmün bulunduğu (el-Mâide 5/33-34) görülmektedir. (konuyla ilgili bazı açıklamalar için bkz. TDV İslam Ansiklopedisi, KURAYZA (Benî Kurayza) md. )
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed b. Cafer ve Abdurrahman b. Mehdi, onlara Şu’be, ona el-Eş’as b. Süleym, ona Muaviye, ona Süveyd b. Mukarrin, ona da Bera b. Azib şöyle rivayet etti: Rasulullah, bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı: Bize emrettikleri şunlardı; cenazeye katılmak, hasta ziyareti yapmak, aksıran kimseye (yerhamukallah diyerek) hayır duada bulunmak, davet edenin davetine icabet etmek, mazluma yardım etmek, yemini bozmamak ve selama karşılık vermek. Bize yasakladıkları ise şunlardı; altın yüzük veya altın halka kullanmak, gümüş kap-kaçak kullanmak, ipek elbise giymek ve (değişik kalınlıkta) ipekli kumaş cinsinden dibac, istebrak ve kıssî giymek. Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: “Bu hadis hasen sahihtir. Eş’as b. Süleym, Eş’as b. Ebü’ş-Şa’sa’ olup adı, Süleym b. Esved’dir.”
Açıklama: Dibac, istebrak ve kıssî içerisinde ipek bulunan elbise çeşitleri olup bunların giyilmesi -altın da olduğu gibi- müslüman erkekler için yasaklanmıştır. Kadınlara ise altın yüzük ve ipek çeşitleri mubahtır.
Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Câbir veya bir başkası Şa'bi'nin şöyle dediğini rivayet etti: "(Bir şeyler) bildiğini iddia eden ahmakların ziyaretinin hasta yakınlarına verdiği sıkıntı, hastalarının çektiği hastalıktan duydukları sıkıntıdan daha fazladır!"
Açıklama: Bu rivayette hasta ziyaretinin adabına işaret edilmekte ve hasta ziyaretine gelen bazı kimselerin bilinçsizce söylediklerinin ve sergiledikleri davranışlarının, hasta yakınlarını hayli zor durumda bırakabileceği belirtilmektedir.
Bize Muhammed b. el-Müsenna el-Anezî, ona Muhammed b. Cehdam, ona İsmail b. Cafer, ona Umara b. Gaziyye, ona da Said b. el-Haris b. el-Mualla, Abdullah b. Ömer'den şöyle rivayette bulundu: Biz Rasulullah (sav) ile birlikte otururken Ensar'dan bir adam gelerek O'na (sav) selam verip döndü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "ey Ensarlı Kardeşim! Sa'd b. Ubade'nin durumu nasıl" diye sordu. O kimse ise iyidir cevabını verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "hanginiz onu ziyaret edecek?" diyerek ayağa kalktı. Onunla birlikte biz de kalktık. On küsur kişi olmuştuk. Üstümüzde başımızda ayakkabı, mest, külah ve gömlek filan yoktu. Şu çorak yerlerde yürüyorduk. Sa'd'ın yanına vardığımızda yakınları hemen etrafını boşalttılar. Sonrasında Rasulullah ve beraberindeki ashabı, (ziyaretlerini gerçekleştirmek için) Sa'd'ın yanına geçtiler.
Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona da Katâde, Hz. Peygamber’in (sav) “Hastaları ziyaret edin; cenazelere refakat edin. Çünkü bunlar (size) ahireti hatırlatır” buyurduğunu rivayet etti.
Bize Abdürrezzak, ona Sevri, ona Mansur, ona Ebu Vail, ona Ebu Musa'nın söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Davete icabet ediniz, hastayı ziyaret ediniz ve esiri (esaretten) kurtarınız."
Bize Süleyman b. Mansur el-Belhi, ona Ebü’l-Ahvas (T), Bize Hennad b. es-Serri, ona Ebü’l-Ahvas, ona Eş’as, ona Muaviye b. Süveyd, Bera b. Azib’in şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber bize yedi şeyi emredip yedi şeyi de yasakladı. Hastayı ziyaret etmeyi, aksırana (yerhamukellah diyerek) hayır duasında bulunmayı, ettiği yemini bozmamayı, mazluma yardım etmeyi, selamı yaymayı, davet edenin davetine icabet etmeyi, cenaze törenine katılıp namazını kılmayı emretti. Altın yüzük takmayı, gümüş kaplar kullanmayı, ipek eğer yastıklarını, ibrişimli kumaşları (kassi), parlak atlası (istebrak), ipekli elbise ve halis ipek (dibac) giymeyi yasak etti."
Bize Abdürrezzak, ona Muhammed b. Râşid, Mekhûl'ün şöyle anlattığını rivayet etti: Bir adam, Hz. Peygamber’e (sav) “Nasılsınız ey Allah’ın Rasulü!” diye sordu. Rasul-i Ekrem (sav) “Bugünü oruçlu geçirmeyen ve hasta ziyaretinde bulunmayan birinden daha iyiyim” dedi. Adam “Hasta ziyareti (nin karşılığı) nedir ey Allah'ın Rasulü?” diye sorunca Rasulullah (sav) “ (Hasta ziyaretinin karşılığı) oruç gibidir!” cevabını verdi.
Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona İbn Tâvûs, ona da babası (Tâvûs) şöyle dedi: “Hasta ziyaretinin en makbul olanı, kısa tutulanıdır”.
Bize Ma'mer ona Zühri, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bir Müslümanın kardeşi üzerindeki hakkı beştir: Selamını almak, aksırdığında (yerhamukellah diyerek) dua etmek, davetine icabet etmek, hastalandığında ziyaret etmek ve cenazesine katılmak."