حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَحَرَ بَعْضَ هَدْيِهِ وَنَحَرَ غَيْرُهُ بَعْضَهُ .
Açıklama: Muhammed el-Bakır ile Ali b. Ebu Talib arasında inkıta' vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36105, MU000889
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَحَرَ بَعْضَ هَدْيِهِ وَنَحَرَ غَيْرُهُ بَعْضَهُ .
Tercemesi:
Bana Yahya (b. Yahya), ona Malik (b. Enes), ona Cafer b. Muhammed, ona babası (Muhammed el-Bakır), ona da Ali b. Ebu Talib (ra) rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) kendisine ait hedy kurbanlıklarının bir kısmını bizzat kendisi kesmiş, bir kısmını da [onun adına vekaleten] bir başkası kesmiştir.
Açıklama:
Muhammed el-Bakır ile Ali b. Ebu Talib arasında inkıta' vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 889, 1/143
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
3. Ebu Abdullah Cafer es-Sâdık (Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
Konular:
Kurban, hedy kurbanı ve etlerinin yenmesi
Kurban, kesim kuralları
Kurban, vekaletle, başkasının adına
VEKALET
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13088, B001852
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - أَنَّ امْرَأَةً مِنْ جُهَيْنَةَ جَاءَتْ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ إِنَّ أُمِّى نَذَرَتْ أَنْ تَحُجَّ ، فَلَمْ تَحُجَّ حَتَّى مَاتَتْ أَفَأَحُجُّ عَنْهَا قَالَ « نَعَمْ . حُجِّى عَنْهَا ، أَرَأَيْتِ لَوْ كَانَ عَلَى أُمِّكِ دَيْنٌ أَكُنْتِ قَاضِيَةً اقْضُوا اللَّهَ ، فَاللَّهُ أَحَقُّ بِالْوَفَاءِ » .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas’ın (r.anhumâ) rivâyet ettiğine göre Cüheynelilerden bir kadın Nebi’ye (sav) gelerek:
Benim annem hac etmeyi adadı fakat ölene kadar hac edemedi, ben onun yerine hac edebilir miyim? diye sordu. Allah Rasulü: “Evet, annenin yerine sen hac et. Şimdi söyle bana, eğer annen borçlu olsaydı onun borcunu öder miydin? O halde Allah’ın hakkını tastamam yerine getirin çünkü Allah’ın hakkı bütün haklara göre tastamam ödenmeye en layık olandır” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cezâi's-Sayd 22, 1/554
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye el-Yeşkuri (Cafer b. İyas)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Hac, başkasının yerine
VEKALET
Vekalet, Hac'da
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرِ بْنِ حَزْمٍ عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّهَا أَخْبَرَتْهُ قَالَتْ عَائِشَةُ - رضى الله عنها - أَنَا فَتَلْتُ قَلاَئِدَ هَدْىِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِيَدَىَّ ، ثُمَّ قَلَّدَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِيَدَيْهِ ، ثُمَّ بَعَثَ بِهَا مَعَ أَبِى ، فَلَمْ يَحْرُمْ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم شَىْءٌ أَحَلَّهُ اللَّهُ لَهُ حَتَّى نُحِرَ الْهَدْىُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16411, B002317
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرِ بْنِ حَزْمٍ عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّهَا أَخْبَرَتْهُ قَالَتْ عَائِشَةُ - رضى الله عنها - أَنَا فَتَلْتُ قَلاَئِدَ هَدْىِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِيَدَىَّ ، ثُمَّ قَلَّدَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِيَدَيْهِ ، ثُمَّ بَعَثَ بِهَا مَعَ أَبِى ، فَلَمْ يَحْرُمْ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم شَىْءٌ أَحَلَّهُ اللَّهُ لَهُ حَتَّى نُحِرَ الْهَدْىُ .
Tercemesi:
Bize İsmail b. Abdullah (el-Esbahî), ona Malik (b. Enes el-Esbahî), ona Abdullah b. Ebu Bekir b. Hazm, ona da Amra bt. Abdurrahman (el-Ensariyye), Hz. Âişe'nin (r. anhâ) şöyle dediğini haber vermiştir:
"Rasulullah'a (sav) ait hedy kurbanlarının gerdanlık iplerini ellerimle ben kendim büktüm. Sonra Rasulullah (sav) bu gerdanlık iplerini kendi elleriyle develere taktı. Ardından da onları Ebu Bekir'le birlikte Mekke'ye gönderdi. Bu süreçte hedy kurbanları kesilinceye kadar Allah'ın, Rasulullah'a helal kılmış olduğu hiçbir şey, ihram yasağı kapsamında kendisine yasak olmadı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Vekâlet 14, 1/650
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Amre bt. Abdurrahman el-Ensâriyye (Amre bt. Abdurrahman b. Sa'd b. Zürâre)
3. Abdullah b. Ebu Bekir el-Ensari (Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Kurban, vekaletle, başkasının adına
VEKALET
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25810, N002996
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَرَأْتُ عَلَى أَبِى قُرَّةَ مُوسَى بْنِ طَارِقٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ خُثَيْمٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم حِينَ رَجَعَ مِنْ عُمْرَةِ الْجِعِرَّانَةِ بَعَثَ أَبَا بَكْرٍ عَلَى الْحَجِّ فَأَقْبَلْنَا مَعَهُ حَتَّى إِذَا كَانَ بِالْعَرْجِ ثَوَّبَ بِالصُّبْحِ ثُمَّ اسْتَوَى لِيُكَبِّرَ فَسَمِعَ الرُّغْوَةَ خَلْفَ ظَهْرِهِ فَوَقَفَ عَلَى التَّكْبِيرِ فَقَالَ هَذِهِ رُغْوَةُ نَاقَةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْجَدْعَاءِ لَقَدْ بَدَا لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الْحَجِّ فَلَعَلَّهُ أَنْ يَكُونَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَنُصَلِّىَ مَعَهُ فَإِذَا عَلِىٌّ عَلَيْهَا فَقَالَ لَهُ أَبُو بَكْرٍ أَمِيرٌ أَمْ رَسُولٌ قَالَ لاَ بَلْ رَسُولٌ أَرْسَلَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِبَرَاءَةَ أَقْرَؤُهَا عَلَى النَّاسِ فِى مَوَاقِفِ الْحَجِّ . فَقَدِمْنَا مَكَّةَ فَلَمَّا كَانَ قَبْلَ التَّرْوِيَةِ بِيَوْمٍ قَامَ أَبُو بَكْرٍ رضى الله عنه فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ مَنَاسِكِهِمْ حَتَّى إِذَا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ رضى الله عنه فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ بَرَاءَةَ حَتَّى خَتَمَهَا ثُمَّ خَرَجْنَا مَعَهُ حَتَّى إِذَا كَانَ يَوْمُ عَرَفَةَ قَامَ أَبُو بَكْرٍ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ مَنَاسِكِهِمْ حَتَّى إِذَا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ بَرَاءَةَ حَتَّى خَتَمَهَا ثُمَّ كَانَ يَوْمُ النَّحْرِ فَأَفَضْنَا فَلَمَّا رَجَعَ أَبُو بَكْرٍ خَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ إِفَاضَتِهِمْ وَعَنْ نَحْرِهِمْ وَعَنْ مَنَاسِكِهِمْ فَلَمَّا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ بَرَاءَةَ حَتَّى خَتَمَهَا فَلَمَّا كَانَ يَوْمُ النَّفْرِ الأَوَّلُ قَامَ أَبُو بَكْرٍ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ كَيْفَ يَنْفِرُونَ وَكَيْفَ يَرْمُونَ فَعَلَّمَهُمْ مَنَاسِكَهُمْ فَلَمَّا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ بَرَاءَةَ عَلَى النَّاسِ حَتَّى خَتَمَهَا . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنُ خُثَيْمٍ لَيْسَ بِالْقَوِىِّ فِى الْحَدِيثِ وَإِنَّمَا أَخْرَجْتُ هَذَا لِئَلاَّ يُجْعَلَ ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ وَمَا كَتَبْنَاهُ إِلاَّ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ وَيَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ لَمْ يَتْرُكْ حَدِيثَ ابْنِ خُثَيْمٍ وَلاَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِلاَّ أَنَّ عَلِىَّ بْنَ الْمَدِينِىِّ قَالَ ابْنُ خُثَيْمٍ مُنْكَرُ الْحَدِيثِ وَكَأَنَّ عَلِىَّ بْنَ الْمَدِينِىِّ خُلِقَ لِلْحَدِيثِ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim haber vererek dedi ki: Ali b. Kurra, Musa b. Tarık’a İbn Cüreyc’in şöyle dediği rivayetini okudum: Bana Abdullah b. Osman b. Huseym, ona Ebu’z-Zübeyr, ona da Câbir’in rivayet ettiğine göre Nebi (sav) Ci’râne umresinden döndüğü zaman Ebu Bekir’i hac emiri olarak gönderdi. Onunla birlikte yola koyulduk, nihayet el-Arc denilen yere vardığında sabah için kamet getirdi, sonra (Ebu Bekir) tekbir almak için doğrulunca, arkasından devenin böğürme sesini işitince tekbir almayıp durdu. Bu Rasulullah’ın (sav) el-Ced’â adındaki devesinin böğürmesidir. Şüphesiz Rasulullah (sav) hac ile ilgili yeni bir emir vermek istemiştir. Muhtemelen gelen Rasulullah (sav)’tır. Böylelikle biz de onunla beraber namaz kılacağız, dedi. Deve üzerinde gelenin Ali (ra) olduğunu gördüler. Bunun üzerine Ebu Bekir: Emir olarak mı (geldin) yoksa bir elçi olarak mı? dedi. Ali: Hayır, elçi olarak geldim. Rasulullah (sav) beni Tevbe suresini, hac için vakfe yapmak üzere toplanılacak yerlerde, insanlara onu okuyayım diye gönderdi, dedi.
Mekke’ye geldik. (Zülhicce’nin sekizinci günü olan) terviye gününden bir gün önce Ebu Bekir (ra) ayağa kalkıp insanlara bir hutbe verdi. Onlara hac ibadetini nasıl ve nerelerde yapacaklarını anlattı. Nihayet hutbesini bitirince Ali (ra) ayağa kalkarak insanlara Berâe (Tevbe) suresini sonuna kadar okudu. Sonra onunla birlikte çıktık. Nihayet Arafat’ta vakfe günü gelince Ebu Bekir ayağa kalkıp insanlara bir hutbe verdi. Onlara hac ibadetini nasıl yapacaklarını öğretti. Nihayet hutbesini bitirince Ali ayağa kalktı ve insanlara Berâe (Tevbe) suresini bitirinceye kadar okudu. Sonra nahr (kurban bayramı birinci) günü geldi. İfada (tavafını) yapmak için Mekke’ye gittik. Ebu Bekir geri dönünce yine insanlara bir hutbe verdi, onlara ifada tavaflarını, kurbanlarını kesmelerini ve diğer yapacakları ibadetlerini anlattı. Hutbesini bitirince Ali ayağa kalkıp insanlara Berae (Tevbe) suresini sonuna kadar okudu. Birinci nefr (Mina’dan dönme) günü gelince Ebu Bekir ayağa kalktı, insanlara bir hutbe verdi, onların nasıl ayrılacaklarını, cemrelere nasıl taş atacaklarını anlattı, onlara yapacakları ibadetlerini öğretti. Hutbesini bitirince Ali kalkarak insanlara Berâe (Tevbe) suresini sonuna kadar okudu.
Ebu Abdurrahman (Nesâî) dedi ki: İbn Husayn hadis rivayetinde pek kuvvetli birisi değildir. Benim bu hadisi kitabıma almamın sebebi ancak İbn Cüreyc’in Ebu’z-Zübeyr’den aldığı rivayet ile bizim yazdıklarımızın ancak İshak b. İbrahim yoluyla nakledilmiş olduğunun kabul edilmemesi içindir. Yahya b. Saîd el-Kattân ise İbn Huseym’in de Abdurrahman’ın da hadis rivayetlerini terk etmiş değildir. Ancak Ali İbnü’l-Medinî: “İbn Huseym’in hadis rivayeti münkerdir” demiştir. Ali İbnü’l-Medinî ise (adeta) hadis için yaratılmış (gibi)dir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 187, /2280
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Abdullah b. Osman el-Kârrî (Abdullah b. Osman b. Huseym b. el-Karra)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Kurra Musa b. Tarık el-Yemani (Musa b. Tarık)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Hac, esnasında uyulacak kurallar
VEKALET
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22832, N002633
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى بِشْرٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يُحَدِّثُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ امْرَأَةً نَذَرَتْ أَنْ تَحُجَّ فَمَاتَتْ فَأَتَى أَخُوهَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَسَأَلَهُ عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ « أَرَأَيْتَ لَوْ كَانَ عَلَى أُخْتِكَ دَيْنٌ أَكُنْتَ قَاضِيَهُ » . قَالَ نَعَمْ . قَالَ « فَاقْضُوا اللَّهَ فَهُوَ أَحَقُّ بِالْوَفَاءِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed, ona Şu‘be, ona Ebu Şimr’in şöyle dediğini rivayet etti: Saîd b. Cübeyr’i İbn Abbas’dan şu rivayeti naklederken dinledim: Bir kadın hac etmeyi adamıştı fakat (hac edemeden) öldü. Kardeşi Nebi’ye (sav) gelerek, Allah Rasulü’ne bunun hükmünü sorunca, O: “Ne dersin, eğer senin kız kardeşinin bir borcu bulunsaydı sen de onu öder miydin?” buyurdu. Adam: Evet, dedi. Allah Rasulü: “Öyleyse Allah’ın borcunu ödeyin, çünkü ödenmeyi en çok hak eden borç budur” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 7, /2258
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye el-Yeşkuri (Cafer b. İyas)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Hac, başkasının yerine
Hac, Umre, vekâleten
İctihad, Kıyas, hüküm koymada kullanılması
VEKALET
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43322, DM001956
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَرَأْتُ عَلَى أَبِى قُرَّةَ : مُوسَى بْنِ طَارِقٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ خُثَيْمٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- حِينَ رَجَعَ مِنْ عُمْرَةِ الْجِعْرَانَةِ بَعَثَ أَبَا بَكْرٍ عَلَى الْحَجِّ فَأَقْبَلْنَا مَعَهُ حَتَّى إِذَا كُنَّا بِالْعَرْجِ ثُوِّبَ بِالصُّبْحِ ، فَلَمَّا اسْتَوَى لِيُكَبِّرَ سَمِعَ الرَّغْوَةَ خَلْفَ ظَهْرِهِ فَوَقَفَ عَنِ التِّكْبِيرِ فَقَالَ : هَذِهِ رَغْوَةُ نَاقَةِ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- الْجَدْعَاءِ ، لَقَدْ بَدَا لِرَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فِى الْحَجِّ فَلَعَلَّهُ أَنْ يَكُونَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَنُصَلِّىَ مَعَهُ ، فَإِذَا عَلِىٌّ عَلَيْهَا ، فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ أَمِيرٌ أَمْ رَسُولٌ؟ فَقَالَ : لاَ بَلْ رَسُولٌ ، أَرْسَلَنِى رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- بِ {بَرَاءَةٌ} أَقْرَؤُهَا عَلَى النَّاسِ فِى مَوَاقِفِ الْحَجِّ. فَقَدِمْنَا مَكَّةَ فَلَمَّا كَانَ قَبْلَ التَّرْوِيَةِ بِيَوْمٍ قَامَ أَبُو بَكْرٍ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ مَنَاسِكِهِمْ حَتَّى إِذَا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ {بَرَاءَةٌ} حَتَّى خَتَمَهَا ، ثُمَّ خَرَجْنَا مَعَهُ حَتَّى إِذَا كَانَ يَوْمُ عَرَفَةَ قَامَ أَبُو بَكْرٍ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ مَنَاسِكِهِمْ حَتَّى إِذَا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ {بَرَاءَةٌ} حَتَّى خَتَمَهَا ، ثُمَّ كَانَ يَوْمُ النَّحْرِ فَأَفَضْنَا ، فَلَمَّا رَجَعَ أَبُو بَكْرٍ خَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ إِفَاضَتِهِمْ وَعَنْ نَحْرِهِمْ وَعَنْ مَنَاسِكِهِمْ ، فَلَمَّا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ {بَرَاءَةٌ} حَتَّى خَتَمَهَا ، فَلَمَّا كَانَ يَوْمُ النَّفْرِ الأَوَّلِ قَامَ أَبُو بَكْرٍ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ كَيْفَ يَنْفِرُونَ وَكَيْفَ يَرْمُونَ ، فَعَلَّمَهُمْ مَنَاسِكَهُمْ فَلَمَّا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ {بَرَاءَةٌ} عَلَى النَّاسِ حَتَّى خَتَمَهَا.
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim haber vererek dedi ki: Ben Ebu Kurra Musa b. Tarık’a şu rivayeti okudum: Ona İbn Cüreyc, ona Abdullah b. Osman b. Huseym, ona Ebu’z-Zübeyr, ona da Câbir b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (sav) Ci’râne umresinden döndüğü zaman Ebu Bekir’i hac emiri olarak gönderdi. Biz de onunla beraber gittik, nihayet el-Arc denilen yere vardığımızda sabah ezanı okundu. Tekbir almak üzere iken arkasında deve böğürtüsünü işitince tekbir almayarak durakladı ve: Bu, Rasulullah’ın (sav) el-Ced’â adındaki devesinin böğürmesidir. Kesinlikle Rasulullah (sav) hac hakkında yeni bir şeyler emretmek istemiştir. Belki bu gelen Rasulullah’dır (sav), onunla beraber namaz kılarız, dedi. Meğer gelen Ali imiş. Ebu Bekir: Emir olarak mı yoksa elçi olarak mı (geldin), dedi. Ali: Hayır, bir elçi olarak geldim. Rasulullah (sav) benimle, hac için vakfe yapılan yerlerde insanlara okuyayım diye Berâe (Tevbe) suresini gönderdi, dedi. Sonra Mekke’ye vardık. (Zülhicce’nin sekizinci günü olan) terviye gününden bir gün önce Ebu Bekir ayağa kalktı, insanlara bir hutbe verdi, onlara hac ibadetinin nasıl yapılacağını anlattı. Nihayet söyleyeceklerini bitirince Ali ayağa kalktı ve insanlara Berâe suresini sonuna kadar okudu. Daha sonra onunla (Ebu Bekir ile) çıktık. Arafat’ta vakfe gününde Ebu Bekir ayağa kalktı, insanlara bir hutbe verdi, onlara hac ibadetini nasıl yapacaklarını anlattı, söyleyeceklerini bitirince Ali ayağa kalktı ve insanlara sonuna kadar Berâe (Tevbe) suresini okudu. Daha sonra (Kurban Bayramı birinci) Nahr günü geldi, biz de (Mekke’ye) akın ettik. Ebu Bekir dönünce insanlara bir hutbe vererek onlara İfada tavafını nasıl yapacaklarını, kurbanlarını ve hac(da yapmaları gereken diğer) ibadetlerini anlattı. Söyleyeceklerini bitirince Ali ayağa kalkarak insanlara sonuna kadar Berâe suresini okudu. Birinci nefr (yani bayramın üçüncü) günü gelince yine Ebu Bekir ayağa kalktı, insanlara bir hutbe verdi, onlara Minâ’dan nasıl ayrılacaklarını ve Cemrelere nasıl taş atacaklarını anlattı, onlara hac ibadetlerini öğretti. Söyleyeceklerini bitirince Ali de ayağa kalkarak insanlara Berâe suresini sonuna kadar okudu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Menâsik 71, 2/1218
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Abdullah b. Osman el-Kârrî (Abdullah b. Osman b. Huseym b. el-Karra)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Kurra Musa b. Tarık el-Yemani (Musa b. Tarık)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Güvenlik, Can, Mal, Irz Güvenliği
Hac, hac emiri tayin etmek
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Umre, Hz. Peygamber'in
VEKALET
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276817, N003246-2
Hadis:
أَخْبَرَنِى حَاجِبُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ وَيَزِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قُسَيْطٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَعَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ ثَوْبَانَ أَنَّهُمَا سَأَلاَ فَاطِمَةَ بِنْتَ قَيْسٍ عَنْ أَمْرِهَا فَقَالَتْ طَلَّقَنِى زَوْجِى ثَلاَثًا فَكَانَ يَرْزُقُنِى طَعَامًا فِيهِ شَىْءٌ فَقُلْتُ وَاللَّهِ لَئِنْ كَانَتْ لِى النَّفَقَةُ وَالسُّكْنَى لأَطْلُبَنَّهَا وَلاَ أَقْبَلُ هَذَا . فَقَالَ الْوَكِيلُ لَيْسَ لَكِ سُكْنَى وَلاَ نَفَقَةٌ . قَالَتْ فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ « لَيْسَ لَكِ سُكْنَى وَلاَ نَفَقَةٌ فَاعْتَدِّى عِنْدَ فُلاَنَةَ » . قَالَتْ وَكَانَ يَأْتِيهَا أَصْحَابُهُ ثُمَّ قَالَ « اعْتَدِّى عِنْدَ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ فَإِنَّهُ أَعْمَى فَإِذَا حَلَلْتِ فَآذِنِينِى » . قَالَتْ فَلَمَّا حَلَلْتُ آذَنْتُهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَمَنْ خَطَبَكِ » . فَقُلْتُ مُعَاوِيَةُ وَرَجُلٌ آخَرُ مِنْ قُرَيْشٍ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَمَّا مُعَاوِيَةُ فَإِنَّهُ غُلاَمٌ مِنْ غِلْمَانِ قُرَيْشٍ لاَ شَىْءَ لَهُ وَأَمَّا الآخَرُ فَإِنَّهُ صَاحِبُ شَرٍّ لاَ خَيْرَ فِيهِ وَلَكِنِ انْكِحِى أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ » . قَالَتْ فَكَرِهْتُهُ . فَقَالَ لَهَا ذَلِكَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ فَنَكَحَتْهُ .
Tercemesi:
Bize Hâcib b. Süleyman, ona Haccac (b. Muhammed), ona İbn Ebu Zib, ona (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî ve Yezid b. Abdullah b. Kasayt, onlara Ebu Seleme b. Abdurrahman şöyle demiştir: Haris b. Abdurrahman ve Muhammed b. Abdurrahman b. Sevbân, Fatma bt. Kays’a başından geçenleri sordular. Fatma bt. Kays da şöyle anlattı: ‘Eşim beni üç defa boşadı. Yiyecek olarak da çok az bir şey bırakmıştı. Ben de kendi kendime dedim ki: ‘Vallahi, şayet bana nafaka ve kalacak yer hakkı varsa kesinlikle bunları isteyeceğim, bu duruma razı olmayacağım.’ Kocamın vekili ise: ‘Ne nafaka almaya ne de kalacak yer hakkın yoktur’ dedi. Fatma şöyle devam etti: Ben de bunun üzerine Rasulullah’a (sav) geldim ve durumu anlattım. O: “Nafaka ve kalacak yer hakkım yoktur. Falan kadının yanında iddetini tamamla” buyurdu. O kadına da devamlı arkadaşları gelirdi. Bu sebeple Rasulullah (sav) “İddetini amca oğlun İbn Ümmü Mektum’un yanında tamamla. Çünkü onun gözleri görmez. İddetin bitince de bana haber ver” buyurdu. Fatma şöyle devam etti: İddetim bitince Rasulullah’a haber verdim. O bana: “Kim seninle evlenmek istiyor?” diye sordu. Ben de; Muaiye ve Kureyş’ten bir başka bir adam daha. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana; “Muaviye Kureyş’in gençlerinden birisidir. Onun bir şeyi de yoktur. Diğerine gelince, o kötü bir kimse olup hayırsız birisidir. Dolayısıyla sen Üsame b. Zeyd ile evlen” buyurdu. Fatma; ‘Ben bu tekliften pek hoşlanmadım. Fakat Rasulullah (sav) üç defa “bununla evlen” buyurunca onunla evlendim.’
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Nikah , /
Senetler:
1. Fatıma bt. Kays el-Fihriyye (Fatıma bt. Kays b. Halid b. Vehb b. Sa'lebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşî (Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban)
3. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
6. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
7. Ebu Said Hâcib b. Süleyman eş-Şeybani (Hâcib b. Süleyman b. Bessâm)
Konular:
Nafaka, üç talakla boşanmış kadının mesken ve nafaka hakkı
Tesettür, kör birinin yanında
VEKALET
Vekil, VekaletYerine Vekil tayin etme
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276818, N003246-3
Hadis:
أَخْبَرَنِى حَاجِبُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ وَيَزِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قُسَيْطٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَعَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ ثَوْبَانَ أَنَّهُمَا سَأَلاَ فَاطِمَةَ بِنْتَ قَيْسٍ عَنْ أَمْرِهَا فَقَالَتْ طَلَّقَنِى زَوْجِى ثَلاَثًا فَكَانَ يَرْزُقُنِى طَعَامًا فِيهِ شَىْءٌ فَقُلْتُ وَاللَّهِ لَئِنْ كَانَتْ لِى النَّفَقَةُ وَالسُّكْنَى لأَطْلُبَنَّهَا وَلاَ أَقْبَلُ هَذَا . فَقَالَ الْوَكِيلُ لَيْسَ لَكِ سُكْنَى وَلاَ نَفَقَةٌ . قَالَتْ فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ « لَيْسَ لَكِ سُكْنَى وَلاَ نَفَقَةٌ فَاعْتَدِّى عِنْدَ فُلاَنَةَ » . قَالَتْ وَكَانَ يَأْتِيهَا أَصْحَابُهُ ثُمَّ قَالَ « اعْتَدِّى عِنْدَ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ فَإِنَّهُ أَعْمَى فَإِذَا حَلَلْتِ فَآذِنِينِى » . قَالَتْ فَلَمَّا حَلَلْتُ آذَنْتُهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَمَنْ خَطَبَكِ » . فَقُلْتُ مُعَاوِيَةُ وَرَجُلٌ آخَرُ مِنْ قُرَيْشٍ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَمَّا مُعَاوِيَةُ فَإِنَّهُ غُلاَمٌ مِنْ غِلْمَانِ قُرَيْشٍ لاَ شَىْءَ لَهُ وَأَمَّا الآخَرُ فَإِنَّهُ صَاحِبُ شَرٍّ لاَ خَيْرَ فِيهِ وَلَكِنِ انْكِحِى أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ » . قَالَتْ فَكَرِهْتُهُ . فَقَالَ لَهَا ذَلِكَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ فَنَكَحَتْهُ .
Tercemesi:
Bize Hâcib b. Süleyman, ona Haccac (b. Muhammed), ona İbn Ebu Zib, ona (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî ve Yezid b. Abdullah b. Kasayt, onlara Ebu Seleme b. Abdurrahman şöyle demiştir: Haris b. Abdurrahman ve Muhammed b. Abdurrahman b. Sevbân, Fatma bt. Kays’a başından geçenleri sordular. Fatma bt. Kays da şöyle anlattı: ‘Eşim beni üç defa boşadı. Yiyecek olarak da çok az bir şey bırakmıştı. Ben de kendi kendime dedim ki: ‘Vallahi, şayet bana nafaka ve kalacak yer hakkı varsa kesinlikle bunları isteyeceğim, bu duruma razı olmayacağım.’ Kocamın vekili ise: ‘Ne nafaka almaya ne de kalacak yer hakkın yoktur’ dedi. Fatma şöyle devam etti: Ben de bunun üzerine Rasulullah’a (sav) geldim ve durumu anlattım. O: “Nafaka ve kalacak yer hakkım yoktur. Falan kadının yanında iddetini tamamla” buyurdu. O kadına da devamlı arkadaşları gelirdi. Bu sebeple Rasulullah (sav) “İddetini amca oğlun İbn Ümmü Mektum’un yanında tamamla. Çünkü onun gözleri görmez. İddetin bitince de bana haber ver” buyurdu. Fatma şöyle devam etti: İddetim bitince Rasulullah’a haber verdim. O bana: “Kim seninle evlenmek istiyor?” diye sordu. Ben de; Muaiye ve Kureyş’ten bir başka bir adam daha. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana; “Muaviye Kureyş’in gençlerinden birisidir. Onun bir şeyi de yoktur. Diğerine gelince, o kötü bir kimse olup hayırsız birisidir. Dolayısıyla sen Üsame b. Zeyd ile evlen” buyurdu. Fatma; ‘Ben bu tekliften pek hoşlanmadım. Fakat Rasulullah (sav) üç defa “bununla evlen” buyurunca onunla evlendim.’
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Nikah , /
Senetler:
1. Fatıma bt. Kays el-Fihriyye (Fatıma bt. Kays b. Halid b. Vehb b. Sa'lebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşî (Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban)
3. Haris b. Abdurrahman el-Kuraşi (Haris b. Abdurrahman b. Haris b. Ebu Zi'b)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
6. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
7. Ebu Said Hâcib b. Süleyman eş-Şeybani (Hâcib b. Süleyman b. Bessâm)
Konular:
Nafaka, üç talakla boşanmış kadının mesken ve nafaka hakkı
Tesettür, kör birinin yanında
VEKALET
Vekil, VekaletYerine Vekil tayin etme
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276819, N003246-4
Hadis:
أَخْبَرَنِى حَاجِبُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ وَيَزِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قُسَيْطٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَعَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ ثَوْبَانَ أَنَّهُمَا سَأَلاَ فَاطِمَةَ بِنْتَ قَيْسٍ عَنْ أَمْرِهَا فَقَالَتْ طَلَّقَنِى زَوْجِى ثَلاَثًا فَكَانَ يَرْزُقُنِى طَعَامًا فِيهِ شَىْءٌ فَقُلْتُ وَاللَّهِ لَئِنْ كَانَتْ لِى النَّفَقَةُ وَالسُّكْنَى لأَطْلُبَنَّهَا وَلاَ أَقْبَلُ هَذَا . فَقَالَ الْوَكِيلُ لَيْسَ لَكِ سُكْنَى وَلاَ نَفَقَةٌ . قَالَتْ فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ « لَيْسَ لَكِ سُكْنَى وَلاَ نَفَقَةٌ فَاعْتَدِّى عِنْدَ فُلاَنَةَ » . قَالَتْ وَكَانَ يَأْتِيهَا أَصْحَابُهُ ثُمَّ قَالَ « اعْتَدِّى عِنْدَ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ فَإِنَّهُ أَعْمَى فَإِذَا حَلَلْتِ فَآذِنِينِى » . قَالَتْ فَلَمَّا حَلَلْتُ آذَنْتُهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَمَنْ خَطَبَكِ » . فَقُلْتُ مُعَاوِيَةُ وَرَجُلٌ آخَرُ مِنْ قُرَيْشٍ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَمَّا مُعَاوِيَةُ فَإِنَّهُ غُلاَمٌ مِنْ غِلْمَانِ قُرَيْشٍ لاَ شَىْءَ لَهُ وَأَمَّا الآخَرُ فَإِنَّهُ صَاحِبُ شَرٍّ لاَ خَيْرَ فِيهِ وَلَكِنِ انْكِحِى أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ » . قَالَتْ فَكَرِهْتُهُ . فَقَالَ لَهَا ذَلِكَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ فَنَكَحَتْهُ .
Tercemesi:
Bize Hâcib b. Süleyman, ona Haccac (b. Muhammed), ona İbn Ebu Zib, ona (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî ve Yezid b. Abdullah b. Kasayt, onlara Ebu Seleme b. Abdurrahman şöyle demiştir: Haris b. Abdurrahman ve Muhammed b. Abdurrahman b. Sevbân, Fatma bt. Kays’a başından geçenleri sordular. Fatma bt. Kays da şöyle anlattı: ‘Eşim beni üç defa boşadı. Yiyecek olarak da çok az bir şey bırakmıştı. Ben de kendi kendime dedim ki: ‘Vallahi, şayet bana nafaka ve kalacak yer hakkı varsa kesinlikle bunları isteyeceğim, bu duruma razı olmayacağım.’ Kocamın vekili ise: ‘Ne nafaka almaya ne de kalacak yer hakkın yoktur’ dedi. Fatma şöyle devam etti: Ben de bunun üzerine Rasulullah’a (sav) geldim ve durumu anlattım. O: “Nafaka ve kalacak yer hakkım yoktur. Falan kadının yanında iddetini tamamla” buyurdu. O kadına da devamlı arkadaşları gelirdi. Bu sebeple Rasulullah (sav) “İddetini amca oğlun İbn Ümmü Mektum’un yanında tamamla. Çünkü onun gözleri görmez. İddetin bitince de bana haber ver” buyurdu. Fatma şöyle devam etti: İddetim bitince Rasulullah’a haber verdim. O bana: “Kim seninle evlenmek istiyor?” diye sordu. Ben de; Muaiye ve Kureyş’ten bir başka bir adam daha. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana; “Muaviye Kureyş’in gençlerinden birisidir. Onun bir şeyi de yoktur. Diğerine gelince, o kötü bir kimse olup hayırsız birisidir. Dolayısıyla sen Üsame b. Zeyd ile evlen” buyurdu. Fatma; ‘Ben bu tekliften pek hoşlanmadım. Fakat Rasulullah (sav) üç defa “bununla evlen” buyurunca onunla evlendim.’
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Nikah , /
Senetler:
1. Fatıma bt. Kays el-Fihriyye (Fatıma bt. Kays b. Halid b. Vehb b. Sa'lebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşî (Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban)
3. Haris b. Abdurrahman el-Kuraşi (Haris b. Abdurrahman b. Haris b. Ebu Zi'b)
4. Ebu Abdullah Yezid b. Kuseyt el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Kuseyt b. Üsame b. Umeyr)
5. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
6. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
7. Ebu Said Hâcib b. Süleyman eş-Şeybani (Hâcib b. Süleyman b. Bessâm)
Konular:
Nafaka, üç talakla boşanmış kadının mesken ve nafaka hakkı
Tesettür, kör birinin yanında
VEKALET
Vekil, VekaletYerine Vekil tayin etme