70 Kayıt Bulundu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona A'meş, ona Mücahid, ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah’ın (cc) adıyla size sığınana kucak açın. Sizden Allah’ın (cc) adıyla bir şey isteyene verin. Sizi davet edenin davetine icabet edin. Size iyilik yapana karşılığını verin. Onun iyiliğine karşılık verecek bir şey bulamazsanız, karşılığını verdiğinize kanaat getirinceye kadar onun için dua edin."
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona Muhammed -b. Ziyâd-, ona Ebu Hüreyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Birinize hizmetçisi yemek getirdiği zaman eğer onu yanına oturtup yediremeyecekse (hiç olmazsa) ona bir iki yemelik veya bir iki lokmalık yemek versin. Çünkü yemeği pişirirken sıcaklığa ve zahmete o hizmetçi katlanmıştır."
Bize Kuteybe, ona Abdulaziz, ona Ebu Hazım, ona da Sehl b. Sa'd (ra) şunu rivayet etti: "Rasulullah'a (sav) bir bardak (içecek) getirilmiş ve o da bundan içmişti. Allah Rasulu'nün solunda yaşlılar, sağında ise orada bulunanların en küçüğü olan bir çocuk vardı. Rasulullah, çocuğa: 'Ey delikanlı! Kalan içeceği yaşlılara vermeme izin verir misin?' deyince çocuk: 'Yâ Rasulallah! Sen'den bana gelen bir payda kimseyi kendime tercih etmem' dedi. Bunun üzerine Rasulullah, kalan içeceği çocuğa verdi."
Bize Salt b. Muhammed, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ca'd Ebu Osman, ona da Enes; (T) Ona Hişâm, ona Muhammed, ona da Enes; (T) Ona Ebu Rabî'a Sinân, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: (Enes'in annesi) Ümmü Süleym bir müd kadar arpayı öğüttü ve ondan hatîfe denilen bir yemek yaptı. O yemeğe yağ kabından (yağ) kattı. Ardından beni Nebî'ye (sav) gönderdi. O ashabıyla birlikteyken onun yanına geldim. Hz. Peygamber'i (sav) (yemeğe) davet ettim. O, "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" buyurdu. Ben, (annemim yanına) gelip, Hz. Peygamber'in (sav), "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" (diye sorduğunu) söyledim. (Bunun üzerine) Ebu Talha, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda 'Yâ Rasulullah! Ümmü Süleym'in yaptığı (yemek) azdır' dedi. Hz. Peygamber (sav), (eve) girdi, yemek de getirildi. Nebî (sav), "Benimle birlikte on kişiyi içeri al." buyurdu. Onlar içeri girip doyuncaya kadar yediler. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Benimle birlikte on kişiyi (daha) içeri al." buyurdu. Onlar da girip doyuncaya kadar yediler. Sonra Rasulullah (sav), "Benimle on kişiyi daha içeri al." buyurdu. Öyle ki, kırk kişiyi saymış oldu. Sonra Hz. Peygamber de (sav) o yemekten yedi ve (sofradan) kalktı. Ben de, yemek eksilmiş mi diye (sofraya) bakmaya başladım.
Bize Salt b. Muhammed, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ca'd Ebu Osman, ona da Enes; (T) Ona Hişâm, ona Muhammed, ona da Enes; (T) Ona Ebu Rabî'a Sinân, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: (Enes'in annesi) Ümmü Süleym bir müd kadar arpayı öğüttü ve ondan hatîfe denilen bir yemek yaptı. O yemeğe yağ kabından (yağ) kattı. Ardından beni Nebî'ye (sav) gönderdi. O ashabıyla birlikteyken onun yanına geldim. Hz. Peygamber'i (sav) (yemeğe) davet ettim. O, "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" buyurdu. Ben, (annemim yanına) gelip, Hz. Peygamber'in (sav), "Beraberimdekiler de (gelse) olur mu?" (diye sorduğunu) söyledim. (Bunun üzerine) Ebu Talha, Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda 'Yâ Rasulullah! Ümmü Süleym'in yaptığı (yemek) azdır' dedi. Hz. Peygamber (sav), (eve) girdi, yemek de getirildi. Nebî (sav), "Benimle birlikte on kişiyi içeri al." buyurdu. Onlar içeri girip doyuncaya kadar yediler. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Benimle birlikte on kişiyi (daha) içeri al." buyurdu. Onlar da girip doyuncaya kadar yediler. Sonra Rasulullah (sav), "Benimle on kişiyi daha içeri al." buyurdu. Öyle ki, kırk kişiyi saymış oldu. Sonra Hz. Peygamber de (sav) o yemekten yedi ve (sofradan) kalktı. Ben de, yemek eksilmiş mi diye (sofraya) bakmaya başladım.
Bize Muhammed b. Selam, ona Muhammed b. Fudayl b. Gazvan, ona Ata b. Sâib, ona babası, ona da Abdullah b. Amr, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Rahman'a ibadet ediniz, yemek yediriniz ve selamı yayınız ki cennetlere giresiniz."
Açıklama: Ebû Sahr ; Hümeyd b. Ziyâd, hakkında ihtilâf olan bir râvidir. Muhâlet durumlarında hasenü'l-hadistir. O hariç geri kalan râviler Şeyhâyn'ın sika olarak kabul ettiği ricâlindendir.
Açıklama: Bu isnadda geçen (ح) harfi müellifin kendisine ulaşan birkaç isnadı birleştiğini göstermektedir. Yani adı geçne her harften sonra müellif tekrar hocasını sayıyor demektedir. Buna göre yukarıdaki isnadda müellifin Hasan b. Affan, İbrahim b. Abdullah ve Ebû Ömer el-Kûfî olmak üzere üç tane hocası bulunmakta ve bu isnadlar A'meş'te birleşmektedir. Buna tahvil uygulaması denir. Hadisin sonundaki zikredilen isnad ise destek için kaydedilmiş olup, mutâbî olarak adlandırılır. Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.