Bize Ebu Nuaym, ona Seyf b. Ebu Süleyman, ona Mücahid, ona da Abdurrahman b. Ebu Leyla şöyle rivayet etmiştir:
Abdurrahman b. Ebu Leylâ, Medâin'de Huzeyfe'nin yanındayken Huzeyfe su istemiş. Bir Mecusi (gümüş bir bardakla) su getirip Huzeyfe'nin eline verdiğinde, Huzeyfe bardağı fırlatmış ve “ben seni, bu bardakla bana su getirmemen konusunda bir kaç defa uyarmamış olsaydım neyse” dedi. O bu sözü ile sanki “uyarmamış olsaydım, bardağı fırlatmazdım” demek istemiştir. Sonra Huzeyfe “Ancak ben Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu işittim” dedi:
"İpek ve atlas kumaşlardan elbise giymeyin, altın ve gümüş kaplardan da su içmeyin, altın ve gümüş tabaklarda yemek de yemeyin. Çünkü bunlar, bu dünyada onların (kafirlerin), ahirette de bizim için olacaktır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16967, B005426
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سَيْفُ بْنُ أَبِى سُلَيْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ مُجَاهِدًا يَقُولُ حَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى لَيْلَى أَنَّهُمْ كَانُوا عِنْدَ حُذَيْفَةَ فَاسْتَسْقَى فَسَقَاهُ مَجُوسِىٌّ . فَلَمَّا وَضَعَ الْقَدَحَ فِى يَدِهِ رَمَاهُ بِهِ وَقَالَ لَوْلاَ أَنِّى نَهَيْتُهُ غَيْرَ مَرَّةٍ وَلاَ مَرَّتَيْنِ . كَأَنَّهُ يَقُولُ لَمْ أَفْعَلْ هَذَا ، وَلَكِنِّى سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لاَ تَلْبَسُوا الْحَرِيرَ وَلاَ الدِّيبَاجَ وَلاَ تَشْرَبُوا فِى آنِيَةِ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ ، وَلاَ تَأْكُلُوا فِى صِحَافِهَا ، فَإِنَّهَا لَهُمْ فِى الدُّنْيَا وَلَنَا فِى الآخِرَةِ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym, ona Seyf b. Ebu Süleyman, ona Mücahid, ona da Abdurrahman b. Ebu Leyla şöyle rivayet etmiştir:
Abdurrahman b. Ebu Leylâ, Medâin'de Huzeyfe'nin yanındayken Huzeyfe su istemiş. Bir Mecusi (gümüş bir bardakla) su getirip Huzeyfe'nin eline verdiğinde, Huzeyfe bardağı fırlatmış ve “ben seni, bu bardakla bana su getirmemen konusunda bir kaç defa uyarmamış olsaydım neyse” dedi. O bu sözü ile sanki “uyarmamış olsaydım, bardağı fırlatmazdım” demek istemiştir. Sonra Huzeyfe “Ancak ben Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu işittim” dedi:
"İpek ve atlas kumaşlardan elbise giymeyin, altın ve gümüş kaplardan da su içmeyin, altın ve gümüş tabaklarda yemek de yemeyin. Çünkü bunlar, bu dünyada onların (kafirlerin), ahirette de bizim için olacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 29, 2/397
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Ebu Süleyman Seyf b. Ebu Süleyman el-Mahzumi (Seyf b. Süleyman)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Dünya, dünyevileşme
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
KTB, TIBB-I NEBEVİ
Kültürel hayat, Gayr-i müslimlerin kullandıkları eşyalar
Kültürel Hayat, gümüş kap vs. kullanmak
Bize Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. Seleme, ona İbrahim b. Yusuf, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu Ishâk, ona da Berâ (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), Abdullah b. Atîk ve Abdullah b. Utbe'yi, birtakım insanlar beraber Ebu Râfi üzerine gönderdi. Birlik kaleye yaklaştığında, başkanları Abdullah b. Atîk, arkadaşlarına “yerinizde durun da ben kaleye gidip duruma bakayım” dedi. Abdullah b. Atîk der ki: Ben gizlice kaleye girmek için gittim. Kale halkı, kaybettikleri bir eşeği aramak üzere alacakaranlıkta dışarıya çıkmışlardı. Ben tanınmaktan endişe ettim ve sanki ihtiyacımı gideriyormuş gibi, başımı kapattım. Sonra kapı nöbetçisi “kapıyı kapamadan önce içeri girmek isteyen girsin” diye seslendi. Ben de hemen içeriye girdim ve kale kapısının yanındaki eşek ahırının içinde saklandım. Adamları Ebu Râfi'in yanında akşam yemeği yediler ve yanında oturup konuştular. Nihayet geceden bir müddet geçti. Sonra adamları kale içindeki kendi evlerine döndüler. Sesler kesilip de hiçbir hareket işitmez olunca, ben (gizlendiğim yerden) dışarı çıktım. Kapı nöbetçisinin, kalenin anahtarını bir oyuk içine koyduğu yeri görmüştüm. Anahtarı oradan aldım ve kalenin kapısını açtım. Abdullah der ki: Kendi kendime “ya kale halkı beni tanırsa” diye düşündüm ve yavaşça yürüyüp kale içindeki evlerinin kapılarına vardım ve kapıları içlerindekilerin üzerine dıştan kilitledim. Sonra bir merdiven içinde üst kata, Ebu Râfi'in yanına çıktım. Bir de baktım ki, ev karanlık ve evin kandili sönmüş. Adamın nerede olduğunu bilemedim ve “ey Ebu Râfi” diye seslendim. “Kimdir o?” dedi. Abdullah der ki: Ona vurmak için hemen sesin geldiği tarafa gittim, fakat bağırınca iyi vuramadım. Sonra ona yardım ediyormuş gibi geldim ve ses tonumu değiştirerek “neyin var ey Ebu Râfi?” dedim. Ebu Râfi “yahu sana hayret ediyorum, anana yazıklar olsun! Yanıma bir adam girip bana kılıçla vurdu” dedi. Abdullah der ki: Ben yine gidip bir kere daha ona vurdum, fakat yine iş görecek bir vuruş olmadı. Ebu Râfi bağırdı ve ev halkı ayağa kalktı. Abdullah der ki: Sonra ben sesimi değiştirerek yardım edecekmiş gibi geldim, baktım sırt üstü yatıyor. Hemen kılıcı karnının içine soktum, sonra üzerinde tersine çevirdim, nihayet kemiğin sesini işittim. Sonra dehşetle dışarı çıkıp merdivenlere kadar geldim. Aşağıya inmek isterken, merdivenden düştüm, ayağım eklem yerinden çıktı. Hemen ayağımı bir sargı ile sardım. Sonra ben bir ayak üzerinde sekerek arkadaşlarıma geldim ve onlara “sizler gidip Rasulullah'a (sav) sevinçli haberi bildiriniz. Ben ölüm haberini verenin sesini işitinceye kadar buradan ayrılmayacağım” dedim. Sabahın aydınlığı olunca ölüm habercisi yukarıya çıktı ve “Ebu Râfi'in ölümünü bildiririm” diye ilân etti. Abdullah b. Atîk der ki: Ardından ben, bende ayağımda hiçbir ağrı olmaksızın kalkıp yürüdüm. Arkadaşlarımın Peygamber'e (sav) gelmelerinden önce onlara yetiştim ve Peygamber'e (sav) o sevinçli haberi verdim.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31217, B004040
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُثْمَانَ حَدَّثَنَا شُرَيْحٌ - هُوَ ابْنُ مَسْلَمَةَ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ - رضى الله عنه - قَالَ بَعَثَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى أَبِى رَافِعٍ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَتِيكٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُتْبَةَ فِى نَاسٍ مَعَهُمْ ، فَانْطَلَقُوا حَتَّى دَنَوْا مِنَ الْحِصْنِ ، فَقَالَ لَهُمْ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَتِيكٍ امْكُثُوا أَنْتُمْ حَتَّى أَنْطَلِقَ أَنَا فَأَنْظُرَ . قَالَ فَتَلَطَّفْتُ أَنْ أَدْخُلَ الْحِصْنَ ، فَفَقَدُوا حِمَارًا لَهُمْ - قَالَ - فَخَرَجُوا بِقَبَسٍ يَطْلُبُونَهُ - قَالَ - فَخَشِيتُ أَنْ أُعْرَفَ - قَالَ - فَغَطَّيْتُ رَأْسِى كَأَنِّى أَقْضِى حَاجَةً ، ثُمَّ نَادَى صَاحِبُ الْبَابِ مَنْ أَرَادَ أَنْ يَدْخُلَ فَلْيَدْخُلْ قَبْلَ أَنْ أُغْلِقَهُ . فَدَخَلْتُ ثُمَّ اخْتَبَأْتُ فِى مَرْبِطِ حِمَارٍ عِنْدَ بَابِ الْحِصْنِ ، فَتَعَشَّوْا عِنْدَ أَبِى رَافِعٍ وَتَحَدَّثُوا حَتَّى ذَهَبَتْ سَاعَةٌ مِنَ اللَّيْلِ ، ثُمَّ رَجَعُوا إِلَى بُيُوتِهِمْ ، فَلَمَّا هَدَأَتِ الأَصْوَاتُ وَلاَ أَسْمَعُ حَرَكَةً خَرَجْتُ - قَالَ - وَرَأَيْتُ صَاحِبَ الْبَابِ حَيْثُ وَضَعَ مِفْتَاحَ الْحِصْنِ ، فِى كَوَّةٍ فَأَخَذْتُهُ فَفَتَحْتُ بِهِ بَابَ الْحِصْنِ . قَالَ قُلْتُ إِنْ نَذِرَ بِى الْقَوْمُ انْطَلَقْتُ عَلَى مَهَلٍ ، ثُمَّ عَمَدْتُ إِلَى أَبْوَابِ بُيُوتِهِمْ ، فَغَلَّقْتُهَا عَلَيْهِمْ مِنْ ظَاهِرٍ ، ثُمَّ صَعِدْتُ إِلَى أَبِى رَافِعٍ فِى سُلَّمٍ ، فَإِذَا الْبَيْتُ مُظْلِمٌ قَدْ طَفِئَ سِرَاجُهُ ، فَلَمْ أَدْرِ أَيْنَ الرَّجُلُ ، فَقُلْتُ يَا أَبَا رَافِعٍ . قَالَ مَنْ هَذَا قَالَ فَعَمَدْتُ نَحْوَ الصَّوْتِ فَأَضْرِبُهُ ، وَصَاحَ فَلَمْ تُغْنِ شَيْئًا - قَالَ - ثُمَّ جِئْتُ كَأَنِّى أُغِيثُهُ فَقُلْتُ مَا لَكَ يَا أَبَا رَافِعٍ وَغَيَّرْتُ صَوْتِى . فَقَالَ أَلاَ أُعْجِبُكَ لأُمِّكَ الْوَيْلُ ، دَخَلَ عَلَىَّ رَجُلٌ فَضَرَبَنِى بِالسَّيْفِ . قَالَ فَعَمَدْتُ لَهُ أَيْضًا فَأَضْرِبُهُ أُخْرَى فَلَمْ تُغْنِ شَيْئًا ، فَصَاحَ وَقَامَ أَهْلُهُ ، قَالَ ثُمَّ جِئْتُ وَغَيَّرْتُ صَوْتِى كَهَيْئَةِ الْمُغِيثِ ، فَإِذَا هُوَ مُسْتَلْقٍ عَلَى ظَهْرِهِ ، فَأَضَعُ السَّيْفَ فِى بَطْنِهِ ثُمَّ أَنْكَفِئُ عَلَيْهِ حَتَّى سَمِعْتُ صَوْتَ الْعَظْمِ ، ثُمَّ خَرَجْتُ دَهِشًا حَتَّى أَتَيْتُ السُّلَّمَ أُرِيدُ أَنْ أَنْزِلَ ، فَأَسْقُطُ مِنْهُ فَانْخَلَعَتْ رِجْلِى فَعَصَبْتُهَا ، ثُمَّ أَتَيْتُ أَصْحَابِى أَحْجُلُ فَقُلْتُ انْطَلِقُوا فَبَشِّرُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَإِنِّى لاَ أَبْرَحُ حَتَّى أَسْمَعَ النَّاعِيَةَ ، فَلَمَّا كَانَ فِى وَجْهِ الصُّبْحِ صَعِدَ النَّاعِيَةُ فَقَالَ أَنْعَى أَبَا رَافِعٍ . قَالَ فَقُمْتُ أَمْشِى مَا بِى قَلَبَةٌ ، فَأَدْرَكْتُ أَصْحَابِى قَبْلَ أَنْ يَأْتُوا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَبَشَّرْتُهُ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. Seleme, ona İbrahim b. Yusuf, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu Ishâk, ona da Berâ (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), Abdullah b. Atîk ve Abdullah b. Utbe'yi, birtakım insanlar beraber Ebu Râfi üzerine gönderdi. Birlik kaleye yaklaştığında, başkanları Abdullah b. Atîk, arkadaşlarına “yerinizde durun da ben kaleye gidip duruma bakayım” dedi. Abdullah b. Atîk der ki: Ben gizlice kaleye girmek için gittim. Kale halkı, kaybettikleri bir eşeği aramak üzere alacakaranlıkta dışarıya çıkmışlardı. Ben tanınmaktan endişe ettim ve sanki ihtiyacımı gideriyormuş gibi, başımı kapattım. Sonra kapı nöbetçisi “kapıyı kapamadan önce içeri girmek isteyen girsin” diye seslendi. Ben de hemen içeriye girdim ve kale kapısının yanındaki eşek ahırının içinde saklandım. Adamları Ebu Râfi'in yanında akşam yemeği yediler ve yanında oturup konuştular. Nihayet geceden bir müddet geçti. Sonra adamları kale içindeki kendi evlerine döndüler. Sesler kesilip de hiçbir hareket işitmez olunca, ben (gizlendiğim yerden) dışarı çıktım. Kapı nöbetçisinin, kalenin anahtarını bir oyuk içine koyduğu yeri görmüştüm. Anahtarı oradan aldım ve kalenin kapısını açtım. Abdullah der ki: Kendi kendime “ya kale halkı beni tanırsa” diye düşündüm ve yavaşça yürüyüp kale içindeki evlerinin kapılarına vardım ve kapıları içlerindekilerin üzerine dıştan kilitledim. Sonra bir merdiven içinde üst kata, Ebu Râfi'in yanına çıktım. Bir de baktım ki, ev karanlık ve evin kandili sönmüş. Adamın nerede olduğunu bilemedim ve “ey Ebu Râfi” diye seslendim. “Kimdir o?” dedi. Abdullah der ki: Ona vurmak için hemen sesin geldiği tarafa gittim, fakat bağırınca iyi vuramadım. Sonra ona yardım ediyormuş gibi geldim ve ses tonumu değiştirerek “neyin var ey Ebu Râfi?” dedim. Ebu Râfi “yahu sana hayret ediyorum, anana yazıklar olsun! Yanıma bir adam girip bana kılıçla vurdu” dedi. Abdullah der ki: Ben yine gidip bir kere daha ona vurdum, fakat yine iş görecek bir vuruş olmadı. Ebu Râfi bağırdı ve ev halkı ayağa kalktı. Abdullah der ki: Sonra ben sesimi değiştirerek yardım edecekmiş gibi geldim, baktım sırt üstü yatıyor. Hemen kılıcı karnının içine soktum, sonra üzerinde tersine çevirdim, nihayet kemiğin sesini işittim. Sonra dehşetle dışarı çıkıp merdivenlere kadar geldim. Aşağıya inmek isterken, merdivenden düştüm, ayağım eklem yerinden çıktı. Hemen ayağımı bir sargı ile sardım. Sonra ben bir ayak üzerinde sekerek arkadaşlarıma geldim ve onlara “sizler gidip Rasulullah'a (sav) sevinçli haberi bildiriniz. Ben ölüm haberini verenin sesini işitinceye kadar buradan ayrılmayacağım” dedim. Sabahın aydınlığı olunca ölüm habercisi yukarıya çıktı ve “Ebu Râfi'in ölümünü bildiririm” diye ilân etti. Abdullah b. Atîk der ki: Ardından ben, bende ayağımda hiçbir ağrı olmaksızın kalkıp yürüdüm. Arkadaşlarımın Peygamber'e (sav) gelmelerinden önce onlara yetiştim ve Peygamber'e (sav) o sevinçli haberi verdim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 16, 2/59
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Yusuf b. İshak es-Sebi'i (Yusuf b. İshak b. Ebu İshak)
4. İbn Ebu İshak İbrahim b. Yusuf es-Sebi'î (İbrahim b. Yusuf b. İshak b. Amr b. Abdullah)
5. Şurayh b. Mesleme et-Tenûhî (Şurayh b. Mesleme)
6. Ahmed b. Osman el-Evdi (Ahmed b. Osman b. Hakim b. Zübyan)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Savaş, hile oluşu
Strateji, Savaş, düşmanın elebaşılarını yok etmek
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Hakem, ona da İbn Ebu Leylâ şöyle demiştir:
"Huzeyfe Medâin şehrinde iken, içmek için su istedi. Şehrin yöneticisi, ona gümüş bir kap içinde su getirdi. Huzeyfe bardağı alıp ona fırlattı ve şöyle dedi: Ben bunu fırlattım, çünkü gümüş bardakla su vermeyi yasaklamıştım, ama o, hala bundan vazgeçmedi. Rasulullah (sav) “Altın, gümüş, ipek, atlas, bunlar bu dünyada onların (Müslüman olmayanların) ziyneti, ahirette ise sizin” buyurmuştur."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18721, B005831
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى قَالَ كَانَ حُذَيْفَةُ بِالْمَدَايِنِ فَاسْتَسْقَى ، فَأَتَاهُ دِهْقَانٌ بِمَاءٍ فِى إِنَاءٍ مِنْ فِضَّةٍ فَرَمَاهُ بِهِ وَقَالَ إِنِّى لَمْ أَرْمِهِ إِلاَّ أَنِّى نَهَيْتُهُ فَلَمْ يَنْتَهِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الذَّهَبُ وَالْفِضَّةُ وَالْحَرِيرُ وَالدِّيبَاجُ هِىَ لَهُمْ فِى الدُّنْيَا ، وَلَكُمْ فِى الآخِرَةِ » .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Hakem, ona da İbn Ebu Leylâ şöyle demiştir:
"Huzeyfe Medâin şehrinde iken, içmek için su istedi. Şehrin yöneticisi, ona gümüş bir kap içinde su getirdi. Huzeyfe bardağı alıp ona fırlattı ve şöyle dedi: Ben bunu fırlattım, çünkü gümüş bardakla su vermeyi yasaklamıştım, ama o, hala bundan vazgeçmedi. Rasulullah (sav) “Altın, gümüş, ipek, atlas, bunlar bu dünyada onların (Müslüman olmayanların) ziyneti, ahirette ise sizin” buyurmuştur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Libâs 25, 2/467
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Abdullah Hakem b. Uteybe el-Kindî (Hakem b. Uteybe)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Su içmek, altın ve gümüş kaplardan su içmek
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم دَخَلَ مَكَّةَ وَعَلَيْهِ الْمِغْفَرُ فَقِيلَ ابْنُ خَطَلٍ مُتَعَلِّقٌ بِأَسْتَارِ الْكَعْبَةِ . فَقَالَ « اقْتُلُوهُ » .
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav), Mekke'ye girdiğinde başında miğfer vardı. Kendisine İbn Hatal'ın Kâbe'nin örtüsüne sığındığı haber verilince "öldürün onu" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24328, N002870
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم دَخَلَ مَكَّةَ وَعَلَيْهِ الْمِغْفَرُ فَقِيلَ ابْنُ خَطَلٍ مُتَعَلِّقٌ بِأَسْتَارِ الْكَعْبَةِ . فَقَالَ « اقْتُلُوهُ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav), Mekke'ye girdiğinde başında miğfer vardı. Kendisine İbn Hatal'ın Kâbe'nin örtüsüne sığındığı haber verilince "öldürün onu" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 107, /2272
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
HZ. PEYGAMBER'İN EŞYALARI
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Siyer, Mekke'nin fethi
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona İsmail, ona Kays b. Ebu Hâzım, ona da Hâlid b. Velîd şöyle demiştir:
Mûte Savaşı'nda elimde dokuz kılıç kırıldı ve elimde yalnız Yemen işi, ağzı enli bir kılıç sağlam kaldı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33715, B004265
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ إِسْمَاعِيلَ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ قَالَ سَمِعْتُ خَالِدَ بْنَ الْوَلِيدِ يَقُولُ لَقَدِ انْقَطَعَتْ فِى يَدِى يَوْمَ مُوتَةَ تِسْعَةُ أَسْيَافٍ ، فَمَا بَقِىَ فِى يَدِى إِلاَّ صَفِيحَةٌ يَمَانِيَةٌ .
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona İsmail, ona Kays b. Ebu Hâzım, ona da Hâlid b. Velîd şöyle demiştir:
Mûte Savaşı'nda elimde dokuz kılıç kırıldı ve elimde yalnız Yemen işi, ağzı enli bir kılıç sağlam kaldı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 44, 2/103
Senetler:
1. Ebu Süleyman Halid b. Velid el-Mahzumî (Halid b. Velid b. Muğîra b. Ömer b. Mahzum)
2. Kays b. Ebu Hazim el-Becelî (Kays b. Avf b. Abdülharis)
3. ُEbu Abdullah İsmail b. Ebu Halid el-Becelî (İsmail b. Hürmüz)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Kültürel Hayat, savaş aletleri, kılıç
Siyer, Mute Savaşı
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Muhammed b. Bişr, ona Ebu Bekir b. Salim, ona Salim, ona da Abdullah b. Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Rüyamda gördüm ki ben bir kuyu başında küçük bir kova ile su çekiyorum. O sırada Ebu Bekir geldi, Allah onu bağışlasın, güçsüz bir şekilde kuyudan bir yahut iki kova su çekti. Sonra Ömer b. Hattâb geldi ve o küçük kova büyük bir kovaya dönüştü. Ben Ömer gibi, kuyudan mükemmel bir şekilde su çeken, birini daha görmedim. O kadar ki insanlar suya kandı ve orayı develerine sulak ve otlak edindiler".
İbn Cübeyr der ki: "Abkarîyy", oldukça güzel yaygı demektir.
Yahya der ki: "Zerabi" ince ve çok saçakları bulunan güzel yaygılar demektir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34707, B003682
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو بَكْرِ بْنُ سَالِمٍ عَنْ سَالِمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أُرِيتُ فِى الْمَنَامِ أَنِّى أَنْزِعُ بِدَلْوِ بَكْرَةٍ عَلَى قَلِيبٍ ، فَجَاءَ أَبُو بَكْرٍ فَنَزَعَ ذَنُوبًا أَوْ ذَنُوبَيْنِ نَزْعًا ضَعِيفًا ، وَاللَّهُ يَغْفِرُ لَهُ ، ثُمَّ جَاءَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَاسْتَحَالَتْ غَرْبًا ، فَلَمْ أَرَ عَبْقَرِيًّا يَفْرِى فَرِيَّهُ حَتَّى رَوِىَ النَّاسُ وَضَرَبُوا بِعَطَنٍ » . قَالَ ابْنُ جُبَيْرٍ الْعَبْقَرِىُّ عِتَاقُ الزَّرَابِىِّ . وَقَالَ يَحْيَى الزَّرَابِىُّ الطَّنَافِسُ لَهَا خَمْلٌ رَقِيقٌ ( مَبْثُوثَةٌ ) كَثِيرَةٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Muhammed b. Bişr, ona Ebu Bekir b. Salim, ona Salim, ona da Abdullah b. Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Rüyamda gördüm ki ben bir kuyu başında küçük bir kova ile su çekiyorum. O sırada Ebu Bekir geldi, Allah onu bağışlasın, güçsüz bir şekilde kuyudan bir yahut iki kova su çekti. Sonra Ömer b. Hattâb geldi ve o küçük kova büyük bir kovaya dönüştü. Ben Ömer gibi, kuyudan mükemmel bir şekilde su çeken, birini daha görmedim. O kadar ki insanlar suya kandı ve orayı develerine sulak ve otlak edindiler".
İbn Cübeyr der ki: "Abkarîyy", oldukça güzel yaygı demektir.
Yahya der ki: "Zerabi" ince ve çok saçakları bulunan güzel yaygılar demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fedâili Ashâbi'n-Nebi 6, 1/938
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir b. Salim (Ebu Bekir b. Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
4. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Bişr el-Abdî (Muhammed b. Bişr b. Fürâfisa b. Muhtar b. Rudeyh)
6. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
Konular:
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Sahabe, çektikleri sıkıntılar
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1886, M004404
Hadis:
وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الرُّؤَاسِىُّ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ:
"لَمْ تُقْطَعْ يَدُ سَارِقٍ فِى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَقَلَّ مِنْ ثَمَنِ الْمِجَنِّ حَجَفَةٍ أَوْ تُرْسٍ وَكِلاَهُمَا ذُو ثَمَنٍ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Humeyd b. Abdurrahman el-Ruâsî, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Aişe şöyle rivayet etti:
"Rasulullah (sav) zamanında hırsızın eli çelik veya deriden mamul bir kalkan kıymetinden -ki ikisi de kıymet sahibidir- daha az da kesilmemiştir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Hudûd 4404, /715
Senetler:
()
Konular:
Hırsızlık
Hırsızlık, el kesme nisabı
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Kültürel Hayat, Savaş aletleri, harbe/mızrak, yay, ok vs.
Yargı, Ceza Hukuku
Yargı, Hadler-Cezalar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17418, M003490
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِىُّ وَأَبُو الرَّبِيعِ سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْعَتَكِىُّ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَاللَّفْظُ لِيَحْيَى قَالَ يَحْيَى أَخْبَرَنَا وَقَالَ الآخَرَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم رَأَى عَلَى عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ أَثَرَ صُفْرَةٍ فَقَالَ
"مَا هَذَا." قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى تَزَوَّجْتُ امْرَأَةً عَلَى وَزْنِ نَوَاةٍ مِنْ ذَهَبٍ. قَالَ
"فَبَارَكَ اللَّهُ لَكَ أَوْلِمْ وَلَوْ بِشَاةٍ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya el-Temîmî, Ebu Râbî' Süleyman b. Davud el-Atekî ve Kuteybe b. Said, onlara Hammad b. Zeyd Sabit, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etti: Peygamber (sav) Abdurrahman b. Avf'ın üzerinde sarı renk eseri görerek; "bu ne" diye sormuş. Abdurrahman; ya Rasulullah! Ben bir nevât altın miktarı mehir vererek bir kadınla evlendim demiş. Rasulullah (sav); "öyle ise Allah sana mübarek eylesin! Bir koyunla bile olsa davet yap" buyurmuşlar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Nikah 3490, /569
Senetler:
()
Konular:
Evlilik, düğün yemeği, velime
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Nikah,
Nikah, mehir
NİKAHIN ŞARTLARI
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِى مُسْلِمٍ الأَحْوَلِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ أَبِى عِيَاضٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو - رضى الله عنهما - قَالَ لَمَّا نَهَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الأَسْقِيَةِ قِيلَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لَيْسَ كُلُّ النَّاسِ يَجِدُ سِقَاءً "فَرَخَّصَ لَهُمْ فِى الْجَرِّ غَيْرِ الْمُزَفَّتِ ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17513, B005593
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِى مُسْلِمٍ الأَحْوَلِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ أَبِى عِيَاضٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو - رضى الله عنهما - قَالَ لَمَّا نَهَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الأَسْقِيَةِ قِيلَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لَيْسَ كُلُّ النَّاسِ يَجِدُ سِقَاءً "فَرَخَّصَ لَهُمْ فِى الْجَرِّ غَيْرِ الْمُزَفَّتِ ."
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân b. Süleyman b. Ebu Müslim el-Ahvel, ona Mücahid, ona Ebu İyaz Abdullah b. Amr (r.anhüma) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) deriden yapılmış kapların dışında şıra yapılmasını yasakladığında, sahabiler Peygamber'e: İnsanların hepsi kırba ve tulum gibi deri kaplar bulamaz ki, dediler. "Bunun üzerine Peygamber onlara ziftlenmemiş kaplarda şıra yapmalarına izin verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Eşribe 8, 2/427
Senetler:
()
Konular:
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
İçki, içki yapılan kapların kullanılmaması
Kaplar, Eşyalar, Hz Peygamber döneminde kullanılan kap kacak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18468, B002488
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْحَكَمِ الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ بْنِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ عَنْ جَدِّهِ قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِذِى الْحُلَيْفَةِ فَأَصَابَ النَّاسَ جُوعٌ فَأَصَابُوا إِبِلاً وَغَنَمًا . قَالَ وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى أُخْرَيَاتِ الْقَوْمِ فَعَجِلُوا وَذَبَحُوا وَنَصَبُوا الْقُدُورَ ، فَأَمَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِالْقُدُورِ فَأُكْفِئَتْ ، ثُمَّ قَسَمَ فَعَدَلَ عَشْرَةً مِنَ الْغَنَمِ بِبَعِيرٍ فَنَدَّ مِنْهَا بَعِيرٌ ، فَطَلَبُوهُ فَأَعْيَاهُمْ ، وَكَانَ فِى الْقَوْمِ خَيْلٌ يَسِيرَةٌ فَأَهْوَى رَجُلٌ مِنْهُمْ بِسَهْمٍ فَحَبَسَهُ اللَّهُ ثُمَّ قَالَ "إِنَّ لِهَذِهِ الْبَهَائِمِ أَوَابِدَ كَأَوَابِدِ الْوَحْشِ فَمَا غَلَبَكُمْ مِنْهَا فَاصْنَعُوا بِهِ هَكَذَا" . فَقَالَ جَدِّى إِنَّا نَرْجُو - أَوْ نَخَافُ - الْعَدُوَّ غَدًا ، وَلَيْسَتْ مَعَنَا مُدًى أَفَنَذْبَحُ بِالْقَصَبِ . قَالَ "مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ ، فَكُلُوهُ ، لَيْسَ السِّنَّ وَالظُّفُرَ ، وَسَأُحَدِّثُكُمْ عَنْ ذَلِكَ ، أَمَّا السِّنُّ فَعَظْمٌ وَأَمَّا الظُّفُرُ فَمُدَى الْحَبَشَةِ".
Tercemesi:
Bize Ali b. Hakem el-Ensârî, ona Ebu Avane, ona Said b. Mesruk, ona Abâye b. Rifâa, dedesi Râfi' b.Hadîc'den (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Biz [Huneyn dönüşünde] Zülhuleyfe'de Peygamber'le birlikte idik. İnsanlara bir açlık isabet etti. Onlar da [Huneyn'de] deve ve koyun ele geçirmişlerdi. Râfi' sözlerine şöyle devam etti: Peygamber (sav) ordunun arkasında kalmıştı. Sahabiler acele edip ganimet develerinden, koyunlarından bir kısmını boğazlamışlar ve [pişirmek için] tencereler hazırlamışlardı. Peygamber gelince emretti, tencereler devrildi. Sonra Peygamber ganimet malını taksim etti. [Taksim ederken] on koyunu bir deveye denk saydı. Bu sırada develerden biri kaçmıştı. Onu takip ettiler, fakat deve takip edenleri yordu. İnsanların takip edebilecekleri at sayısı da az idi. Bu sırada mücahitlerden biri ok ile hayvanı vurdu böylece Allah hayvanın kaçmasını engelledi. Bundan sonra Peygamber, "Vahşî hayvanların kaçanları gibi bu ehil hayvanların kaçanları vardır. Bunlardan birini yakalayamazsanız, vahşî hayvanları avladığınız gibi onları vurunuz" buyurdu.
Dedem dedi ki, Biz yarın [bir gün] muhakkak düşmanla karşılaşmayı umarız ya da düşmandan korkarız. [Bu sebeple kılıçlarımızı kullanmasak] yanımızda da bıçak da bulunmaz ise o zaman kamışla hayvan boğazlayabilir miyiz?
Peygamber, "Bol kan akıtan bir şey ile boğazlanır ve üzerine Allah'ın ismi anılırsa, o kesilen hayvanı yiyiniz. Yalnız diş ve tırnak [ile boğazlamak] müstesnadır. Bunun sebebini size söyleyeceğim. Dişe gelince; o bir kemiktir (kesmez); tırnağa gelince, o da Habeşliler'in kesme âletleridir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 3, 1/686
Senetler:
1. Ebu Abdullah Râfi' b. Hadîc el-Ensârî (Râfi' b. Hadîc b. Râfi' b. Adî b. Yezid b. Ceşm)
2. Ebu Rifâ'a Abâye b. Rifâ'a ez-Zürakî (Ayâbe b. Rifâ'a b. Râfi' b. Hudeyc)
3. Ebu Süfyan Said b. Mesruk es-Sevrî (Said b. Mesruk b. Hamza)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Hasan Ali b. Hakem el-Ensarî (Ali b. Hakem b. Zabyân)
Konular:
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Ganimet, taksim edilmeden kullanımı
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Kültürel hayat, Hayvanların kesiminde kullanılacak aletler
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Siyer, Huneyn gazvesi