2197 Kayıt Bulundu.
Bize Süveyd b. Saîd, ona Şerik [b. Abdullah b. Haris], ona Amr b. Âmir, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) her namaz için abdest alırdı. Biz ise bütün namazları tek bir abdestle kılardık."
Bize Muhammed b. Yahya [ez-Zühlî], ona Abdullah b. Yezid el-Mukrî, ona Abdurrahman b. Ziyâd, ona da Ebu Ğutayf el-Hüzelî şöyle demiştir: "Mescitteki meclisinde Abdullah b. Ömer b. Hattab'ı dinliyordum. Abdullah namaz vakti girdiğinde kalktı, abdest alıp namaz kıldı. Sonra meclisine geri döndü. İkindi namazı vakti girdiğinde tekrar kalktı, yine abdest alıp namaz kıldı ve meclisine geri döndü. Akşam namazı vakti girdiğinde yine kalktı, tekrar abdest alıp namaz kıldı ve meclisine geri döndü. Ben kendisine 'Allah seni salih bir kul eylesin, her namaz için abdest almak farz mı yoksa sünnet mi?' diye sordum. O da bana 'Benim yaptıklarımı fark mı ettin?' dedi. Ben de 'Evet' dedim. Bunun üzerine "Hayır! Eğer sabah namazı için bir abdest almış olsam, abdestimi bozmadığım sürece bütün namazlarımı o abdestle kılabilirdim. Ancak ben Rasulullah'ı (sav) 'Kim abdestli olduğu halde yeniden abdest alırsa ona on sevap vardır' derken işitmiştim. İşte bu sevapları elde etmek istedim' dedi.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan [es-Sevrî], ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona da babası [Büreyde b. Husayb] şöyle demiştir: "Hz. peygamber (sav) her namaz için abdest alırdı. Mekke'nin fethedildiği yıl [fethin geçekleştiği gün] bütün namazları tek bir abdestle kıldı ve mestleri üzerine mesh etti. Ömer Rasulullah'a (sav) 'Daha önce yapmadığın bir şey yaptın' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): 'Belli bir amaç doğrultusunda böyle yaptım Ey Ömer' buyurdu." Ebu İsa [Tirmizî] der ki: 'Bu hadis hasen-sahihtir. Bu hadisi Ali b. Kâdim, Süfyan es-Sevrî’den "Rasulullah (sav) abdest azalarını birer kez yıkayarak abdest aldı" şeklinde bir ziyade ile rivayet etmiştir. Tirmizî şöyle demiştir: 'Bu hadisi Süfyan es-Sevrî, Muharib b. Disar’dan o da Süleymen b. Büreyde'den "Rasulullah (sav) her namaz için abdest alırdı" şeklinde rivayet etmiştir. Yine bu hadisi Vekî, Süfyan'dan, o Muharib’den, o Süleyman b. Büreyde’den o da babası [Büreyde b. Husayb]'den rivayet etmiştir. Yine Tirmizî şöyle demiştir: 'Bu hadisi Abdurrahman b. Mehdî ve başkaları Süfyan [es-Sevrî]'den, o Muharib b. Disar'dan, o Süleyman b. Büreyde'den o da Rasulullah'tan (sav) mürsel olarak rivayet etmiştir ki bu hadis Vekî’in rivayet ettiği hadisten daha sahihtir.' İlim ehline göre de bu hadisle amel etmek gerekir. Zira Rasulullah (sav) bozmadığı sürece bir abdestle pek çok namaz kılmıştır. Sahabeden bazıları ise müstehap gördüklerinden ve abdestin faziletini elde etmek istediklerinden, her namaz için abdest almışlardır. İfrikî'nin Ebu Ğutayf'tan, onun İbn Ömer'den, onun da Rasulullah'tan (sav) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav): "Kim abdestli olduğu halde yeniden abdest alırsa Allah bu abdesti sebebiyle ona on sevap yazar" buyurmuştur. Ancak bu hadisin isnadı zayıftır. Bu konuda Cabir b. Abdullah’dan rivayet edilen "Rasulullah (sav) öğle ve ikindiyi bir abdestle kıldı" şeklinde bir rivayet de bulunmaktadır.
Bize Mahmud b. Ğaylan, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona el-A'meş, ona Zekvân, ona da Ebû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse güzelce abdest alıp sadece namaz kılmak üzere evinden çıkarsa attığı her bir adım için Allah onun derecesini yükseltir veya bir günahını bağışlar." Ebû İsa, bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû’n-Nadr el-Fakîh, ona Muhammed b. Eyyûb, ona İsmail b. Ebû Üveys, ona da Mâlik rivâyet etti. (T) Yine bize Ebû Ahmed Abdullah b. Muhammed b. el-Hasan el-Mihrecânî, ona Ebû Bekir Muhammed b. Cafer el-Müzekkî, ona Muhammed b. İbrahim el-Bûşencî, ona İbn Bükeyr, ona Mâlik, ona el-Alâ b. Abdurrahman, ona da babası, Ebû Hureyre'den (ra.) şöyle rivayet etti: Rasûlullah (sav.) mezarlığa gitti ve şöyle dua etti: “Selam size ey mü’minler topluluğunun yurdu. İnşallah biz de yakındah sizlere kavuşacağız. Keşke kardeşlerimizi de görseydim.” buyurdu. “- Ey Allah'ın rasûlü, biz senin kardeşlerin değil miyiz?” diye sordular. Şu cevabı verdi: “- Aksine siz benim ashâbımsınız (dostlarımsınız). Kardeşlerimiz ise henüz (dünyaya) gelmediler, daha sonra gelecekler. Ben onları Havuz’umun başında bekleyeceğim.” “- Ey Allah'ın rasûlü! Ümmetinden bilahare dünyaya gelecek olan insanları nasıl tanıyacaksın?” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: “- Siyah ve duru at sürüsü içinde bir adamın sakar ve sekili bir atı bulunsa, bu adam kendi atını tanımaz mı?" "- Tanır, ey Allah'ın rasûlü" dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şunları söyledi: "- Kıyâmet gününde onlar abdest azalarının parlaklığından dolayı sakar ve sekili atlar gibi mahşere gelecekler. Ben da Havuz başına onlardan önce gideceğim ve orada onları bekleyeceğim. Yolunu kaybeden develerin gittiği (yabancı) ahırdan kovuldukları gibi, bazı insanlar da benim Havuz'umdan kovulacaklar. Ben ise onlara; 'Hey!.. Bu tarafa gelin. Hey!.. Bu tarafa gelin. Hey!.. Bu tarafa gelin' diye sesleneceğim. Bunun üzerine bana; 'Onlar senden sonra (inançlarını ve yaşantılarını) değiştirdiler' denecek. O zaman ben de; 'Öyleyse defolsunlar! Defolsunlar!' diyeceğim."
Açıklama: Sakar ve sekili ifadesi, renkleri siyah olduğu halde alınlarında ve ayaklarında beyazlık bulunan atlar demektir.
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona İbn Aclan, ona Ali b. Yahya ez-Zürakî, ona da babası, Bedir savaşına katılanlardan amcası Rifaa b. Rafi’in şöyle anlattığını rivayet etti: "Rasûlullah (sav) ile birlikte idik bir ara mescide bir adam geldi ve namaza durdu. Rasûl-i Ekrem (sav) onu izliyordu, fakat adam bunun farkında değildi. Adam namazını bitirip Rasûlullah’ın (sav) yanına geldi ve selâm verdi. Hz. Peygamber (sav) selâmını aldı, sonra; “- Dön de namazını tekrar kıl! Çünkü sen namaz kılmış olmadın” buyurdu. Râvî diyor ki: Adam ikinci defasında mı, yoksa üçüncü tekrarında mı dedi hatırlamıyorum, şöyle söyledi: “- Sana Kitab’ı indiren Allah’a yemin olsun ki tüm gayretimi sarf ettim! Sen bana doğrusunu öğret ve göster!” Bunun üzerine Rasûul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: “- Namaz kılmak istediğinde güzelce abdest al, sonra kalk kıbleye dön, sonra tekbir al, sonra oku, sonra rukûya git, vücudun sükünete erinceye kadar rukû’da dur. Sonra doğrul, vücudun sükûnet buluncaya kadar ayakta kal! Sonra secdeye git, vücudun secdede sükûnet buluncaya kadar secdede kal. İşte bu şekilde yaparsan namazını kılmış olursun. Bunlardan birini eksik yaparsan namazı noksan kılmış olursun.”