2205 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Müemmel b. Sabbâh ve Abbad b. Velid, o ikisine Bekr b. Yahya b. Zebbân, ona Hibbân b. Ali ona Yezid b. Ebu Ziyâd, ona Abdullah b. Muhammed b. Akîl b. Ebû Tâlib, ona babası (Muhammed b. Akîl), ona da dedesi (Akîl b. Ebû Talib), Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Abdest için bir müdd (miktarı su), gusül için ise bir sâ' (miktarı su) yeterlidir." (Akîl'in bu hadisi rivayet etmesi üzerine) Bir adam: 'Bu miktar bize yetmez' dedi. Bunun üzerine Akîl: 'Bu miktar, senden daha hayırlı ve saçı daha çok olan zata yetiyordu.' karşılığını verdi. Akîl (bu sözüyle) Rasulullah'ı (sav) kastediyordu.
Açıklama: Müdd: Bir hacim ölçüsü biçimidir. İmam-ı A'zam ve Irak fıkıhçıları, bir müdd miktarını 2 Bağdat rıtılına eş değer saymışlardır. Bir Bağdat rıtılı ise 130 dirhem etmektedir. Bu durumda mercimek gibi bir mahsulün 260 dirhemini tartan ölçeğe bir müdd denilmektedir. Sa': Dört müdd miktarına denk gelen ölçüdür.
Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona Yezid b. Harun, ona Yezid b. İyâd, ona Ebu Sifal el-Murrî, ona Rabah b. Abdurrahman b. Ebu Süfyan b. Huveytıb, ona ninesi (Esma) Binti Said b. Zeyd, ona da babası (Said b. Zeyd el-Kuraşî), bu hadisin bir benzerini rivayet etti.
Açıklama: Bu rivayet bazı tahkiklerde bulunmamaktadır. Sözgelimi, Şuayb Arnavûd'un Dâru'r-Risâle el-Âlemiyye baskısı ile Beşşâr Avvâd Ma'rûf'un Dâru'l-Arabi'l-İslâmî baskılarında mevcut değildir. Bu rivayeti Mizzi de Tuhfetü'l-eşrâf'ında zikretmemiştir.
Bize Abdurrahman b. Bişr ve Abdulah b. Haşim el-Abdî, o ikisine Behz, ona Şu'be, ona Numan b. Salim, ona Amr b. Evs, ona Anbese, ona da Ümmü Habibe, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Müslüman bir kul abdest alır, bunu (güzelce) tam olarak yaparsa, sonra Allah için her gün namaz kılarsa..." (cümlesini söyleyerek) yukarıdaki hadisin benzerini zikretmiştir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Üsame, ona Abdullah b. Yahyâ et-Tev'em, ona İbn Ebu Müleyke, ona da annesi (Meymune bt. Velid), Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Nebî (sav) küçük abdestini yapmak üzere harekete geçti. Hz. Ömer (elinde) su ile On'u (sav) takip etti. Rasulullah (sav) 'Ey Ömer, bu nedir?" diye sordu. Ömer, 'Su' diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Bana her küçük abdestimi yaptığımda su ile taharetlenmem emredilmedi. Eğer böyle yapsaydım bu, sünnet olurdu." buyurmuştur.
Bize Nasr b. Ali el-Cehdamî ve Bişr b. Muaz el-Akadî, onlara Bişr b. Mufaddal, ona Abdurrahman b. Harmele, ona Ebu Sifal el-Mürrî, ona Rabah b. Abdurrahman b. Ebu Süfyan b. Huveytıb, ona ninesi (Esma bint Said), ona da babası (Said b. Zeyd b. Amr), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “(Abdeste başlarken) Allah'ın ismini anmayan (besmele çekmeyen) kimsenin abdesti yoktur”. [Tirmizi: 'Bu konuda Âişe, Ebu Said, Ebu Hureyre, Sehl b. Sa’d ve Enes’ten rivayet edilen hadisler de vardır. demiştir Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ahmed b. Hanbel: 'Bu konuda isnadı ceyyid (sahih) olan bir hadis bilmiyorum' demiştir. İshak ise: Abdest alan kişi besmeleyi bilerek terk ederse abdestini yenileyeceğini ama unutarak yahut tevile giderek (gerekli olmadığını düşünerek) terk ederse bu abdestin caiz olduğunu söylemiştir. Muhammed b. İsmail (Buharî) 'Bu konudaki rivayetlerin en iyisinin Rabah b. Abdurrahman’ın hadisi olduğunu dile getirmiştir. Tirmizî şöyle demiştir: 'Rabah b. Abdurrahman, bu hadisi ninesinden, o da babasından rivayet etmiştir. Babası, Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl’dir. Ebu Sifal el Mürrî’ye gelince, ismi Sümâme b. Husayn’dır. Rabah b. Abdurrahman ise, Ebu Bekir b. Huveytıb’dır. Bazıları bu hadisi dedesine nispet ederek, 'Bize Ebu Bekir b. Huveytıb (rivayet etti)' diyerek nakletmiştir.'] ________________________________________
Bize Muhammed b. Yahya, ona Davud b. Şebib, ona Habib b. Ebu Habib, ona Amr b. Herem, ona da İkrime, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) ile Aişe, namaz için birlikte abdest alırlardı.
Bize Abbas b. Velid ed-Dımeşkî, ona Mervan b. Muhammed, ona İbn Lehîa, ona Kays b. Haccac, ona da Haneş (b. Abdullah) es-San'ânî, Abdullah b. Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) cin gecesi İbn Mesud'a 'Yanında su var mı?' diye sordu. O da: "Hayır, Sadece tulum içinde nebiz var' cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) : "Hurma temizdir, (ondan çıkan) su da temizdir/temizleyicidir. (Abdest almam için) Hadi dök elime" buyurdu. Abdullah b. Mesud: 'Ben de eline su döktüm ve o nebiz ile abdest aldı.' demiştir.
Bize Sehl b. Ebu Sehl, ona Yahya b. Bükeyr, ona Leys b. Sa'd, ona Cafer b. Rabîa, ona Bekir b. Sevade, ona da Müslim b. Mahşi, İbn Firasî'nin şöyle dediğini nakletmiştir: Ben avcılık yapıyordum. (Ava çıktığımda) yanımda içine su koyduğum bir kırbam vardı. (Kırbamdaki su bitmesin diye) Deniz suyu ile abdest alırdım. Bu durumu Hz. Peygamber'e (sav) anlattım; şöyle buyurdu: "Denizin suyu temiz (temizleyici), ölüsü ise helaldir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: هُوَ الطَّهُورُ مَاؤُهُ الْحِلُّ مَيْتَتُهُ
Bize Ali b. Muhammed, ona Veki', ona İsrâîl, ona Simâk; (T) Bize Muhammed b. Yahyâ, ona Vehb b. Cerîr, ona Şu'be, ona Simâk b. Harb, ona Mus'ab b. Sa'd, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah, taharetsiz (abdestsiz) kılınan namazı ve ganimetten aşırılan maldan verilen sadakayı kabul etmez."
Bize Kuteybe b. Said, ona Hammad b. Zeyd ve Cerir, onlara Mansur (b. Mu'temir), ona Hilal b. Yisaf, ona da Seleme b. Kays, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Abdest aldığın zaman burnunu iyice temizle. Taşla taharetlendiğin zaman da (kullandığın taşın sayısını) tek yap." [Tirmizi şöyle demiştir: Bu konuda Osman, Lakît b. Sabire, İbn Abbâs, Mikdam b. Ma’dîkerib, Vâil b. Hucr ve Ebu Hüreyre’den rivayet edilen hadisler de vardır. Ebû İsa (Tirmizî): 'Seleme b. Kays’ın bu hadisi hasen-sahihtir.' demiştir. Alimler, (abdest alırken) ağıza ve buruna su verme konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bir kısmı abdest alırken ağıza ve buruna su vermeyi terk edip sonrasında namaz kılan kişi, namazını iade eder demiş ve bunu hem abdestte hem de gusülde de aynı şekilde gerekli görmüşlerdir. İbn Ebu Leyla, Abdullah b. Mübarek, Ahmed ve İshak bu görüştedirler. Ahmed b. Hanbel: Abdest için buruna su vermenin ağıza su vermekten daha önemli (gerekli) olduğunu söylemiştir. Ebû İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bir grup âlim, '(ağza ve buruna su verme terk edilirse) guslün iade edileceğini fakat abdestin tekrar edilmeyeceğini söylemiştir. Süfyan es Sevrî ve bazı Kufelilerin görüşü bu doğrultudadır. Başka bir gurup alim ise şöyle demiştir: '(Abdestte ve gusülde ağız ve buruna su vermeyi terk eden kişi), ne abdestini ne de guslünü iade eder. Çünkü ağıza ve buruna su vermek, Rasulullah’ın (sav) sünnetidir. Şu halde (sünnet olduğu için) abdestte de gusülde de bunları terk edene iade gerekmez. Bu, Malik ve Şafiî’nin sonraki görüşüdür.']