2205 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, -Ebu Bekir hocasıyla rivayet ilişkisini ifade etmek için 'haddesenâ' lafzını kullanmıştır- ona A'meş, ona Müslim, ona Mesruk, ona de Mugîre b. Şube şöyle nakletmiştir: Bir seferde Hz. Peygamber (sav) ile birlikteydim. Bana 'Ey Mugîre, İbriği al' dedi. İbriği aldım ve onunla çıktım. Rasulullah (sav) yanımdan ayrıldı ve göremeyeceğim bir yere gitti. Orada ihtiyacını gördü. Sonra geri geldi. Üzerinde yenleri dar Şam işi bir cübbe vardı. Elini (cübbenin) yeninden çıkarmaya çalıştı fakat dar olduğu için (başaramadı) ve cübbenin alt tarafından çıkardı. O'na (sav) su döktüm; namaz abdesti aldı. (Abdest alırken) Mestleri üzerine mesh etti. Daha sonra namaz kıldı.
Bana (Yahya b. Yahya), ona Malik (b. Enes), ona da Zeyd. b. Eslem (el-Kuraşî), Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediğini rivayet etti: “Sizden biriniz yatarak uyuduğunda abdest alsın.”
Bana Malik (b. Enes), ona da (İbn Ömer'in azatlısı) Nafi’in şöyle rivayet etmiştir: (Abdullah) İbn Ömer oturarak uyur, sonra da abdest almadan namaz kılardı.
Bize Ebu Velîd et-Tayâlisî, ona Şu'be b. Haccâc, ona Abdullah b. Abdullah (b. Cebr), ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) bir mekkûk (yarım litre ila bir litre arasında bir su) ile abdest alır, beş mekkûk (yaklaşık 2.5 ila 3.5 litre arasında bir su) ile guslederdi."
Bize Ebu Velîd, ona Abdulaziz b. Muhammed ed-Derâverdi, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata' b. Yesâr, ona da (Abdullah) b. Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav) abdest azasını birer defa yıkayarak abdest aldı ve mazmaza (ağza su verme) ile istinşakı (buruna su vermeyi) birleştirdi. (Yani bir avuç su ile ağzına su verdi ve burnuna su çekti.)"
Bize Ebu Velîd et-Tayâlisî, ona Zâide (b. Kudame), ona Hâlid b. Alkame el-Hemdâni, ona da Abdu Hayr şöyle demiştir: Hz. Ali (ra) sabah namazını kıldıktan sonra, (caminin) avlusuna girdi ve avluda oturdu. Sonra bir hizmetçisine; “bana abdest suyu getir” dedi. (Abdu Hayr) der ki: Bunun üzerine hizmetçi, içinde su bulunan bir kapla bir leğen getirdi. Abdu Hayr sözüne şöyle devam etti: Biz de oturmuş, ona bakıyorduk. Daha sonra Hz. Ali sağ elini kaba sokup (su aldı) ve ağzını doldurdu. Aldığı suyla ağzını çalkaladı. ve burnuna su çekti ve sol eliyle burnunu temizledi. Bunları üç defa yaptı. (Bu şekilde üçer defa abdest organlarını yıkayıp ve başını mesh ettikten) sonra şöyle dedi: Rasulullah’ın (sav) abdest (alışını) görmek kimi sevindirirse işte bu o’nun (sav) abdestidir.
Bize Ebu Âsım, ona İbn Cureyc, ona İsmail b. Kesîr, ona Asım b. Lakît b. Sabra, ona da Muntefik oğullarının elçisi olan babası (Lakît b. Amir b. Sabra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Abdest aldığın zaman, abdestini tam al ve parmaklarının arasını hilalle."
Bize Ebu Muğira, ona el-Evzâ'î, ona Zührî, ona (Amr) b. Hazm, ona Urve, ona da Busre bt. Safvân (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir erkek, cinsel organına dokunmaktan dolayı abdest alır."
Bize Yahya, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Müslim, ona Mesruk, ona da Muğire b. Şu'be şöyle rivayet etmiştir: Bir seferde Hz. Peygamber (sav) ile birlikteydim. Bana 'Ey Mugîre, İbriği al' dedi. Ben de ibriği aldım. Rasulullah (sav) yanımdan ayrıldı ve göremeyeceğim bir yere gitti. Orada ihtiyacını gördü. Üzerinde Şam işi bir cübbe vardı. Elini (cübbenin) yeninden çıkarmaya çalıştı fakat dar gelince cübbenin alt tarafından çıkardı. O'na (sav) su döktüm; namaz abdesti aldı. (Abdest alırken) Mestleri üzerine mesh etti. Daha sonra namaz kıldı.
Bize Ebu Muğira, ona el-Evzaî, ona Ata b. Ebu Rabah, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) zamanında bir adam yaralanmıştı, sonrasında ihtilam oldu. İnsanlar kendisine gusletmesini tavsiye ettiler, o da gusül aldı ama bundan dolayı hemen ardından vefat etti. Bu durum Hz. Peygamber'e ulaşınca 'Adamı öldürdüler, Allah da onları katletsin. Cehaletin dermanı sormak değil mi?' buyurdu. Ata der ki: Hz. Peygamber'e (sav) daha sonra bu durumda ne yapılması gerektiği soruldu, 'Keşke, yaranın isabet ettiği kafasını yıkamayıp, vücudunun kalan tarafını yıkasaydı' buyurdu."