Giriş

Bize Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer,-hadisin metni Amr'a aittir-, onların hepsine Süfyân b. Uyeyne, ona Ebu Zinâd, ona el-A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra.) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır, kim onları kim ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever." [İbn Ebu Ömer'in rivayetinde "onları kim sayarsa..." ifadesi kullanılmıştır.]


    Öneri Formu
281910 M006809-2 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 5

Bize Amr en-Nakıd, Züheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer,-hadisin metni Amr'a aittir-, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu Zinad, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır, kim onları kim ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever." [İbn Ebu Ömer'in rivayetinde; "onları kim sayarsa" ifadesi kullanılmıştır.]


Açıklama: “Kim onları ezberlerse cennete girer” ifadesi, sadece bunları ezberlemekle cennete girilebileceği anlamına gelmez. Maksat onları öğrenmek, yani Cenâb-ı Hakk’ın ulûhiyetini ve sıfatlarını yakından tanımak, kalbine yerleştirmek, inanmak, korumak ve muktezasınca amel etmektir. Esmâ-i hüsnâ mana itibariyle Yüce Allah’ı en kâmil şekilde tanıtmaktadır. Dolayısıyla bu isimler imanla da alâkalıdır. Bu itibarla hadîs, Allah’ı en doğru şekilde tanıyıp O’na iman etmenin önemini göstermektedir. Bununla birlikte hadîste bir mübalağa ifâdesinin bulunduğu da gözden ırak tutulamaz. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ

    Öneri Formu
12671 M006809 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 5

Bize Harmele b. Yahya, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Salim b. Abdullah, babasının (Abdullah b. Ömer) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), hangi yöne dönerse dönsün, devesi üzerinde nafile namaz kılardı. Devesinin üzerinde vitir de kılardı. Ancak bineği üzerinde farz namaz kılmazdı."


    Öneri Formu
5865 M001618 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 39

Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muaz b. Hişam (Destevâî), ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah Destevâî), ona Katade (b. Di'âme es-Sedusî), ona Zürâre b. Evfâ, ona da Sa'd b. Hişam şöyle rivayet etmiştir: Sa'd b. Hişam hanımını boşadı sonra arazisini satmak için Medine'ye gitti...(6148 nolu) hadisi mana ile rivayette bulundu. [Sa'd b. Hişam b. Amir, Allah yolunda gazaya niyet ederek Medine'ye geldi ve Medine'de kendine ait bulunan bir arsayı satarak, bedeli ile silah ve at satın almak, böylece ölün­ceye kadar Bizanslılara karşı cihatta bulunmak istedi. Medine'ye gelin­ce, Medinelilerden bazı kimselerle karşılaştı. Onlar kendisini bu işten nehy ettiler ve ona Nebi'nin (sav) hayatında altı kişilik bir cemaatin bunu yapmak istediğini fakat Hz. Peygamber'in (sav), onları bundan nehyettiğini ve kendilerine; "Benim şahsımda sizin için güzel bir örnek yok mudur?" buyurdu. Onlar, bunu söyleyince Sa'd evvelce boşadığı karısına ric'at etmiş ve ric'at ettiğine şahit de getirdi. Peşinden İbn Abbas'a (ra) gelerek, ona Rasulullah'ın (sav) vitir namazını sordu. İbn Abbas; sana Rasulullah'ın (sav) vitrini yeryü­zünde en iyi bileni göstereyim mi? dedi. Sa'd; o kimdir? diye sordu. İbn Abbas; Aişe'dir. Hemen ona git de sor. Sonra gel de sana verdiği cevabı bana haber ver!, dedi. (Sa'd diyor ki): Bunun üzerine ben, Aişe'ye gitmek üzere yola çıktım ve Hakim b. Eflah'a vararak Aişe'ye beraber gitmek üzere, onu yanıma almak istedim. Hakim; ben ona yaklaşmam. Çünkü ben, onu şu iki fırka hakkında bir şey söylemekten nehyettim de o, buna razı olmayarak bildiğini işledi dedi. Ben, Hakim'e yeminle ısrar ettim. Bunun üzerine (Benimle) geldi. Be­raberce Aişe'ye gittik. Ve yanına girmek için izin istedik. Aişe bize izin verdi. Yanına girdik. Hakim'i (görünce onu) tanıyarak sen, Hakim misin? dedi. Hakim; evet cevabını verdi. Aişe; yanındaki kimdir? dedi. Hakim; Sa'd b. Hişam'dır cevabını verdi. Aişe; hangi Hişam? dedi. Hakim; Amir'in oğlu dedi. Bunun üzerine Aişe, ona rahmet okudu ve hayırdır inşallah! dedi. (Ravi Katade: Hişam, Uhud harbinde yaralanmıştı demiştir.) (Sa'd diyor ki :) Ey Mü'minlerin annesi! Bana, Resulullah'ın (sav) ahlâkını anlat dedim. Aişe; sen, Kur'an okuyorsun değil mi? dedi. Evet okuyorum dedim. İşte Nebiyyullah'ın (sav) ahlâkı Kur'an'dı dedi. Bunun üzerine ben kalkmaya davrandım. Ve (bundan sonra) ölün­ceye kadar kimseye bir şey sormamaya niyet ettim. Sonra aklıma geldi de bana, Rasulullah'ın (sav) gece namazını an­lat dedim. Aişe; sen Müzemmil sûresini okuyorsun değil mi? dedi. Evet okurum cevabını verdim. Aişe; işte Allah (ac) bu surenin başında gece namazını farz kıldı. Bunun üzerine Nebiyyullah (sav) ile ashabı bir sene gece namazına kalktılar. Allah, bu surenin sonunu on iki ay semada tuttu. Nihayet bu surenin sonunda tahfifi indirdi de artık gece namazı farzdan sonra kılınan bir nafile oldu dedi. Ben; ey Mü'minlerin annesi! Bana Rasulullah'ın (sav) vitrinden haber ver dedim. Aişe; biz, onun misvakını ve abdest suyunu hazırlardık. Allah da onu geceleyin ne zaman uyandırmak dilerse uyandırırdı. Bunu müteâkib mis­vak tutunur; abdest alır ve dokuz rekât namaz kılardı. Bu rekâtların yal­nız sekizincisinde oturur da Allah'ı zikreder; ona hamd eyler ve duada bulunurdu. Sonra selâm vermeden ayağa kalkar, dokuzuncu rekâtı da kılardı. Sonra oturarak Allah'ı zikreder, ona hamd eyler ve duada bulu­nurdu. Sonra bize işittirecek derecede selâm verirdi. Selam verdikten sonra oturduğu yerden iki rekât namaz kılardı. İşte evladım bu namaz on bir rekâttır. Nebiyyullah (sav) yaşlanıp biraz kilo alınca vitri yedi rekât kılmaya başladı. Bu iki rekâtı yine eskiden kıldığı gibi kıldı. Böylece bu da dokuz rekât oldu yavrucuğum! Nebiyyullah (sav) bir namazı kıldı mı, artık ona devam etmeyi severdi. Şa­yet kendisine uyku veya bir ağrı galebe çalar da gece namazını kılamazsa (onun yerine) gündüz on iki rekât namaz kılardı Nebiyyullah'ın (sav) bütün Kur'an'ı bir gecede okuduğunu, bütün bir gece sabaha kadar namaz kıldığını ve Ramazandan başka tam bir ay oruç tuttuğunu bilmiyorum dedi. Bunun üzerine ben, İbn Abbas'a giderek Aişe'nin söylediklerini ona anlattım. İbn Abbas; Aişe doğru söylemiş! Onun yakınına gidebilsem yahut yanına girip çıkabilsem mutlaka onun yanma gider, bunları onun ağzından dinlerdim dedi. Ben; senin onun yanına girmediğini bilseydim, onun hadisini sana aktarmazdım dedim.]


    Öneri Formu
6149 M001740 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 139

Bize İbn Müsennâ, ona Ebu Davud, ona Ebân b. Yezid, ona Katâde, ona da –Ezd-i Şenûe'den- Ebu Said, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Can dostum (sav), bana yolculuktayken ve mukimken terk etmeyeceğim şu üç şeyi tavsiye etmiştir: İki rekatlık kuşluk namazını, her ayda üç gün oruç tutmayı ve vitir namazını kılmadan uyumamam gerektiğini."


    Öneri Formu
9901 D001432 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 7

Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Simâk b. Harb, ona Ebu Rabî, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav), benden şu üç konuda söz aldı: vitir namazını kılmadan uyumamam, her aydan üç gün oruç tutmam ve kuşluk namazını kılmam."


    Öneri Formu
14320 T000760 Tirmizi, Savm, 54

Bize İshak b. İbrahim, Muaz b. Hişam, ona babası [Hişam b. Ebu Abdullah], ona Katade [b. Diame], ona da Zürâre b. Evfâ, ona Sa'd b. Hişam şöyle rivayet etti: "Sa'd b. Hişam karısını boşadı ve bir kısım gayr-ı menkulünü satıp silah ve ata yatırmak için Medine'ye geldi. Ensardan bir toplulukla karşılaştı [ve bu düşüncesinden bahsedince] onlar şöyle dediler: 'Rasulullah (sav) zamanında bizden altı kişi, bunu yapmak istedi ancak Hz. Peygamber (sav), onları menetti ve 'sizin için bende uyulacak bir örnek yok mudur?' buyurdu.' Sa'd b. Hişam’ın aktardığına göre kendisi daha sonra Basra'ya geldi, Abdullah b. Abbâs'la karşılaştı ve ona vitir namazını sordu. Abdullah b. Abbas: 'Sana, Rasulullah'ın (sav) vitir namazını en iyi bilenin kim olduğunu haber vereyim mi?' dedi. 'evet' dedim. 'müminlerin annesi Aişe'dir. Binaenaleyh ona gidip sor, sonra bana dön ve sana anlattığı şeyleri bana anlat!' dedi. Bunun üzerine ben Hakîm b. Efleh'e geldim ve ona; 'birlikte mü'minlerin annesi Aişe'ye gidelim' dedim. O: 'Ben gelmem. Çünkü ben onu, şu iki grubun [yani Hz. Ali ile Hz. Muâviye arasındaki anlaşmazlıklara müdaheleden) menetmiştim de o, gitmekte ısrar etmişti' dedi. 'Allah aşkına geleceksin!' dedim ve birlikte Hz. Aişe'nin yanına gelip selâm verdik. O, Hakîm'in sesini tanıdı. Bu sebeple, [benim için]; 'bu kim?' dedi. 'Sa'd b. Hişâm!' dedim. 'Hangi Hişam?' dedi. 'Âmir'in oğlu Hişâm!' dedim. 'O, ne iyi bir kişi idi. Uhud Savaşında şehid edilmişti!' dedi. 'Bize, Rasulullah'ın (sav) ahlakından bahseder misin' dedim. 'Kur'an'ı okumuyor musun?' dedi. 'Evet, okuyorum' dedim. Bunun üzerine 'İşte o (Kur'an), Rasulullah'ın (sav) ahlâkıdır' cevabını verdi. Bunun üzerine ben, kalkıp gitmeye ve Allah'a kavuşuncaya kadar hiç kimseye bir şey sormamaya niyetlendim. Fakat gece ibadeti aklıma geldi. 'Bize, Rasulullah'ın (sav) gece ibadetinden bahsedin!' dedim. Hz. Aişe: 'yâ Eyyühe'l-Müzemmilu Sûresini okumuyor musun?' dedi. 'Okuyorum' dedim. 'İşte bu sûre [içinde anlatılanlar] Rasulullah'ın (sav) gece ibadetidir. Bu Sûrenin baş tarafı indirildiğinde Rasulullah (sav) ve Ashabı, gece kalkıp, ayakları şişinceye kadar ibadet ederlerdi. Bu sûrenin sonu on altı ay gökte tutuldu, sonra indirildi ve böylece, gece kalkıp [namaz kılmak], farz iken nafile oldu' dedi. Bunun üzerine ben, kalkıp gitmeye ve Allah'a kavuşuncaya kadar hiç kimseye bir şey sormamaya niyetlendim. Ancak vitir (namazı) aklıma geldi ve 'Bize, Rasulullah'ın (sav) vitir (namazından) bahsedin' dedim. Şöyle cevap verdi: 'Rasulullah (sav) uyuduğu zaman misvağını benim yanıma kordu. Sonra Allah’ın uyanmasını dilediği vakitte uyanır ve dokuz rekat namaz kılardı. Sadece sekizinci rekâtta oturur, Allah'a hamd, Rabb'ine dua eder sonra, selâm vermeden ayağa kalkar, dokuzuncu rekâtta [tekrar] oturur, Allah'a hamd, Rabb'ine dua eder, bize işittirecek şekilde bir selâm verirdi. Sonra oturarak iki rekât daha namaz kılardı. İşte, yavrucuğum, [Hz. Peygamber’in gece namazı ] bu onbir rekâttır. Hz. Peygamber yaşlanıp et tutunca [yani kilo alınca] sadece altıncı rekâtta oturup Allah'a hamd, Rabbine dua eder, sonra [ayağa kalkıp yedinci rekâtı kılıp oturup] selâm vererek yedi rekât, sonra, oturarak iki rekât daha namaz kılardı. İşte, yavrucuğum, [Hz. Peygamber’in yaşlılığındaki gece namazı da] bu dokuz rekâttır. Hz. Peygamber'e (sav) uyku veya bir hastalık ağır basıp [da bu gece namazını kılamadığı] zaman ise, gündüz oniki rekât namaz kılardı. Rasulullah (sav) bir şeyi yapmayı adet edindiğinde, ona devam etmeyi severdi. Hz. Peygamber (sav) hiçbir gece, sabahlayıncaya kadar namaz kılmadı ve hiçbir zaman Kur'an'ın tamamını bir gecede hiç okumadı. Ramazan dışında hiçbir ayı da tamamen oruçla geçirmemiştir'" [Sa'd b. Hişam der ki]: "Ben de gelip İbn Abbas'a [Hz. Aişe'nin verdiği cevapları] anlattım. O da şöyle dedi: 'Sana doğru söyledi. Şunu bil ki, ben onun huzuruna girebilseydim, onunla yüz yüze konuşurdum.' Dedi. Bunun üzerine ben de: 'Eğer onun huzuruna girmediğini bilseydim bunları sana anlatmazdım' dedim."


    Öneri Formu
41361 DM001516 Darimi, Salat, 165

Bize Süleyman b. Harb, ona Şu‘be, ona Abbas el-Cüreyrî, ona da Ebu Osman, Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Can dostum bana, ölünceye kadar terk etmeyeceğim şu üç şeyi tavsiye etti: Uyumadan önce vitir kılmamı, her aydan üç gün oruç tutmamı ve kuşluk vaktinde iki rekât namaz kılmamı."


    Öneri Formu
40671 DM001495 Darimi, Salat, 151

Bize Yezid b. Harun, ona Avvâm, ona Süleyman b. Ebu Süleyman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Dostum (Hz. Peygamber) bana, şimdiye dek terk etmediğim şu üç şeyi tavsiye etmiştir: Vitir namazını kılmadan uyumamamı, her aydan üç gün oruç tutmamı ve iki rekat kuşluk namazını bırakmamamı."


    Öneri Formu
41630 DM001786 Darimi, Savm, 38

Bize Yahya b. Adem, ona Şerîk, ona Yezid b. Ebu Ziyad, ona Mücahid, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Bana Rasûlullah (sav) üç şeyi tavsiye etti, üç şeyden de beni sakındırdı: Her gün iki rekât duhâ namazı kılmamı, uyumadan önce vitir namazını kılmamı ve her ay üç gün oruç tutmamı tavsiye etti. Horozun yem toplaması gibi çarçabuk (rükûya, secdeye) gitmekten, namazda köpek oturuşu gibi oturmaktan, tilki gibi (sağa sola) meyletmekten beni menetti."


    Öneri Formu
44225 HM008091 İbn Hanbel, II, 311