18 Kayıt Bulundu.
Bize İshak (b. Râhûye), ona Ravh (b. Ubâde), ona Zekeriyya b. İshak, ona Amr b. Dinar, ona da Ata (b. Ebu Rebâh) şöyle rivayet etmiştir: "İbn Abbas'ı (ra) (Oruç tutmakta zorlananlar, bir yoksu doyuracak kadar fidye verirler) (Bakara, 2/184) ayetini okurken işittim. İbn Abbas ayet hakkında şöyle dedi: 'Bu ayet nesh edilmemiştir. Ayetin muhatapları, oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlı erkek ve yaşlı kadındır. Ancak oruç tutamadıkları her bir gün için bir fakiri doyururlar'."
Açıklama: وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ ayetindeki يُطِيقُونَهُ ifadesinin يُطَوَّقُونه şeklindeki kıraatı haber verilerek İbn Abbas'ın ayeti nasıl yorumladığı aktarılmıştır.
Bize Ahmed b. Muhammed, ona Ali b. Hüseyin, ona babası (Hüseyin b. Vâkid), ona Yezid en-Nahvi, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "(Allah Teâlâ), (Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye verir) buyurmuş, bundan dolayı insanlardan fidye vermek suretiyle fakir doyurmak isteyen fidye verir ve böylece onun orucu tamam olurdu. (Ardından Allah Teâlâ), (Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse), o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için çok daha hayırlıdır) buyurdu. (Sonrasında ise), (Sizden Ramazan'a erişenler o ayda oruç tutsun. Hasta veya yolcu olanlar ise diğer günlerde tutamadıkları oruçlarını tamamlasın) buyurmuştur."
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona Amr b. Hâris, ona Bükeyr, ona Seleme b. Ekva'ın azatlısı Yezid, ona da Seleme b. Ekva şöyle rivayet etmiştir: "(Oruca güç yetiremeyenler bir yoksulu doyuracak kadar fidye verirler) ayeti nazil olduğunda, bir sonraki ayet inip de öncekinin hükmünü neshedinceye dek, bizden oruç tutmayıp fidye vermek isteyenler bu önceki ayete göre davranırdı."
Bize Muhammed b. İsmail b. İbrahim, ona Yezid, ona Verkâ, ona Amr b. Dînâr, ona Atâ, ona da İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: "(Oruca güç yetiremeyenler, bir yoksulu doyuracak kadar fidye verirler) ayeti ile, oruca güç yetiremeyen kimseler bir fakiri doyuracak kadar fidye ile yükümlü tutulmuştu. (Kim fazladan hayır işlerse) ayeti ile de başka bir fakiri daha doyurmak kastedilmiş olup, önceki ayet neshedilmemişti. (Bu kendisi için daha hayırlı olur. Bu durumda oruç tutmanız sizin için çok daha hayırlıdır) ayetinde ise, sadece oruç tutamayan veya şifa bulamayacak derecede hasta olan kimseler ruhsat tanınmıştır."
Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Velîd, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Abdurrahman b. Isbahânî, ona da Abdullah b. Ma'kıl şöyle rivayet etmiştir: "(Kûfe) Mescidi'nde Ka'b b. Ucre'nin yanına oturdum ve ona (Oruç, sadaka veya kurban kesmek suretiyle fidye vermek gerekir) ayetini sordum. Ka'b 'Bu âyet benim hakkımda indirildi. (Ben umre için ihrama girmişken) başımdan bir sıkıntı yaşadım. Bitler başımdan yüzüme dökülür vaziyette, Rasulullah'ın (sav) yanına götürüldüm. Resûl-i Ekrem (sav) bana 'Sıkıntının bu derecede olduğunu sanmıyordum. (Kurban etmek için) bir koyun bulabilir misin?' diye sordu. Ben 'Hayır' deyince, şu âyet indi: (Oruç, sadaka veya kurban kesmek suretiyle fidye vermek gerekir.) Ka'b 'Ayetteki oruç, üç gündür. Sadaka, her birine yarım sa' (bir avuç) olmak üzere altı fakire yiyecek vermektir. Kurban da bir koyundur' dedi."
Bize Ayyâş b. Velîd, ona Abdüla'lâ, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "İbn Ömer (Bir fakiri doyuracak kadar fidye verilir...) (Bakara, 2/184) ayetini okudu ve hükmünün neshedildiğini söyledi."
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona Amr b. Hâris, ona Bükeyr b. Abdullah, ona Seleme b. Ekvâ'ın azatlısı olan Yezîd, ona da Seleme şöyle rivayet etmiştir: "(Oruç tutmaya güç yetiremeyen kimseler, bir yoksulu doyuracak fidye verirler) (Bakara, 2/184) ayeti nazil olduğunda, oruç tutmayıp fidye vermek isteyenler, sonraki ayet inip de bir öncekinin hükmünü ortadan kaldırıncaya kadar, böyle yaptılar." [(Buhârî), Bükeyr'in (hocası) Yezîd'den önce vefat ettiğini belirtmiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Velîd, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Abdurrahman b. el-Esbahânî, ona da Abdullah b. Ma'kıl şöyle rivayet etmiştir: "Ben (Kûfe) Mescidi'nde Ka'b b. Ucre'nin yanına oturdum ve ona (...Oruç, sadaka veya kurban olarak bir fidye gerekir) ayetini sordum. Ka'b 'Bu ayet benim hakkımda indirildi. (Ben umre için ihramda iken) başımda bir sıkıntım vardı. Bitler (başımdan) yüzüme dökülür vaziyette Rasulullah'ın (sav) yanına götürüldüm.' Rasulullah (bana) 'Meşakkatinin şu gördüğüm vaziyete ulaştığını sanmıyordum. Bir koyun bulabilir misin?' diye sordu. Ben 'Hayır' diye cevap verdim. Bunun üzerine (...Oruç, sadaka veya kurban olarak bir fidye gerekir) ayeti nazil oldu. Ka'b, ayette bahsedilen orucun üç gün, sadakanın her birine yarım sa' (bir avuç) olmak üzere altı fakire yiyecek vermek, kurbanın da bir koyun olduğunu söyledi."