219 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Hâtim, ona Yahya b. Said el-Kattân, ona Muaviye b. Amr, ona da Hakem b. A'rec şöyle rivayet etmiştir: "Cübbesini yastık yapmış, Zemzem kuyusunun yanında yatarken İbn Abbas'a (r.anhuma) aşure orucu hakkında soru sordum." [(Hadisin kalan kısmı) Hâcib b. Ömer'in rivayeti ile aynıdır.]
Bize Kuteybe b. Said, ona Hâtim b. İsmail, ona Yezid b. Ebu Ubeyd, ona da Seleme b. Ekva' (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Eslem kabilesinden birini aşure günü gönderip, insanlara 'Oruç tutmayan oruca niyetlensin. Yemeğini yemiş olan da akşama kadar oruç tutsun" diye ilanda bulunmasını emretti."
Bize Ebu Bekir b. Nafi el-Abdî, ona Bişr b. Mufaddal b. Lâhik, ona Halid b. Zekvân, ona da Rubeyyi bt. Muavviz b. Afrâ' şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) aşure gününün sabahı Medine'nin çevresindeki Ensâr köylerine şöyle bir haber yollamıştı: 'Bugün oruçlu olarak sabahlayan orucunu tamamlasın. Oruçsuz sabahlayan ise gününün kalan kısmını oruçlu geçirsin.' Bundan sonra bizler o günde oruç tutar, küçük çocuklarımıza da Allah'ın izin verdiği ölçüde tuttururduk. Mescide gider, çocuklarımız için yünden oyuncaklar yapardık. Onlardan biri yemek için ağladığında, iftar vaktine dek (oyalansın diye) o oyuncakları verirdik."
Bize Yahya b. Yahya, ona Ebu Ma'şer el-Attar, ona da Halid b. Zekvân şöyle rivayet etmiştir: "Rübeyyi bt. Muavviz'e aşure orucu hakkında sordum. 'Rasulullah (sav) Ensar'ın köylerine elçilerini yolladı' şeklinde cevap verdi." (Ebu Ma'şer), Bişr hadisinin benzerini nakletmiş, ancak hadisi şu lafızlarla aktarmıştır: Rubeyyi 'Çocuklar için yünden oyuncaklar yapar, onları da yanımızda götürürdük. Çocuklar bizden yemek istediklerinde, oruçlarını tamamlayana dek onları oyalaması için oyuncakları onlara verirdik' demiştir.
Bize Müsedded, ona İsmail, ona Eyyûb, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) aşure günü oruç tutmuş ve o günün oruçlu geçirilmesini emretmiştir. Ramazan orucu farz kılındığında ise aşure orucu terk edildi." Abdullah b. Ömer, adeti olduğu oruca denk gelmesi dışında aşure orucunu tutmazdı.
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habîb, ona İrâk b. Mâlik, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Kureyş halkı, cahiliye döneminde aşure gününü oruçlu geçirirdi. Sonra Rasulullah (sav) da aşure orucunu emretti. Nihayet ramazan orucu farz kılındı ve Hz. Peygamber (sav) 'Dileyen aşure orucunu tutsun, dileyen tutmasın' buyurdu."
Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona İbn Ebu Meryem, ona Yahya b. Eyyûb, ona İsmail b. Ümeyye, ona Ebu Ğatafan b. Tarîf el-Mürrî, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) aşure günü oruç tutup (ashabına da) tutulmasını emrettiğinde, sahâbe 'Ya Rasulullah! O, Yahudi ve Hristiyanların saygı gösterdiği bir gündür' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: 'Gelecek yıl, inşallah 9. günde de tutarız.' İbn Abbas dedi ki: 'Ne var ki, gelecek yıla ermeden Rasulullah (sav) vefat etti.'"
Bize Yahya b. Yahya et-Teymî ve Kuteybe b. Said, onlara Hammâd (b. Zeyd), ona Ğaylân, ona Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmânî, ona da Ebu Katâde şöyle rivayet etmiştir: "Adamın biri Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Nasıl oruç tutuyorsun?' diye sordu. Bu soru üzerine Rasulullah (sav) öfkelendi. Ömer (ra), Hz. Peygamber'in (sav) öfkelendiğini görünce 'Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, peygamber olarak da Muhammed'den (sav) razı olduk. Allah'ın (cc) gazabından ve Rasulullah'ı (sav) öfkelendirmekten Allah'a sığınırız' dedi. Ömer (ra), Nebî'nin (sav) öfkesi dininceye dek bu sözleri tekrarlamaya devam etti. Sonra da 'Ya Rasulallah! Senenin tamamını oruçlu geçiren kimse hakkında ne dersin?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Ne oruç tutmuştur ne de iftar etmiştir!' buyurdu. -Hadisin râvilerinden biri bu ifadeyi 'O kimse oruç da tutmamış, iftar da etmemiştir' şeklinde nakletmiştir.- Ömer 'İki gün oruç tutup bir gün oruç tutmayanın durumu nasıldır?' diye sorunca, Rasulullah (sav) 'Buna kim güç yetirebilir ki?' dedi. Ömer 'Bir gün oruç tutup bir gün tutmayan kimse hakkında ne buyurursun?' dediğinde, Rasulullah (sav) 'Bu, Davud'un (as) orucudur' buyurdu. Ömer 'Bir gün oruç tutup iki gün oruç tutmayanın durumu nasıldır?' dedi. Nebî (sav) 'Buna güç yetirebileceğimi umuyorum' buyurdu. Ardından Hz. Peygamber (sav) 'Her aydan üç gün ve bir ramazandan diğer ramazan ayına tutulan oruç var ya, işte bu senenin tamamını oruçlu geçirmek demektir. Arefe günü tutulan oruçtan dolayı, Allah'ın (cc) önceki ve sonraki senenin günahlarını affedeceğini umuyorum. Aşure günü tutulan oruç sebebiyle de Allah'ın önceki senenin günahlarını bağışlayacağını ümit ediyorum' buyurdu."
Bize Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ğaylân b. Cerîr, ona Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmânî, ona da Ebu Katâde el-Ensârî (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) tuttuğu orucu soruldu, Rasulullah da (sav) bu soruya öfkelendi. Bunun üzerine Ömer (ra) 'Rab olarak Allah'tan (cc), din olarak İslam'dan, peygamber olarak Muhammed'den (sav), biat olarak da (Peygamber'e verdiğimiz) sözümüzden razıyız' dedi. Sonra Hz. Peygamber'e (sav) sene boyu oruçlu olma hakkında sorulduğunda, 'O yapılan, oruç da değil iftar da değildir!' veya 'O kimse ne oruç tutmuş ne de iftar etmiştir!' şeklinde cevap verdi. Daha sonra Nebî'ye (sav), iki gün oruç tutup bir gün tutmamak hakkında sorulduğunda, Hz. Peygamber (sav) 'Buna kimin gücü yeter ki?' buyurdu. Ardından Rasulullah'a (sav) bir gün oruç tutup iki gün oruç tutmamak hakkında soruldu. Hz. Peygamber (sav) de 'Umuyorum ki Allah (cc) bunun için bize kuvvet verir' buyurdu. Nebî'ye (sav), bir gün oruç tutup bir gün tutmamak hakkında sorulduğunda ise 'İşte bu, kardeşim Davud'un (as) orucudur' buyurdu. Pazartesi günü oruç tutmaya dair sorulduğunda da 'Bu, doğduğum, peygamber olarak gönderildiğim veya bana vahyin indirildiği gündür' buyurdu. Daha sonra Rasulullah (sav) 'Her aydan üç gün tutulan ve bir ramazandan diğer ramazana tutulan oruç, senenin tamamını oruçlu geçirmek demektir' buyurdu. Nebî'ye (sav) arefe günü orucu hakkında sorulduğunda 'O, geçmiş ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur' buyurdu. Aynı şekilde aşure günü orucu sorulduğunda ise 'O, geçmiş senenin günahlarına kefaret olur' buyurdu." [Müslim (b. Haccâc) şöyle demiştir: Şu'be'nin rivayet ettiği bu hadiste Hz. Peygamber'e (sav) 'pazartesi ve perşembe günü orucu hakkında soru soruldu' ifadesi yer almaktadır. Ancak biz perşembe günü ifadesini yanılgı olarak gördüğümüzden dolayı zikretmedik.]
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb; (T) Bana Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah b. Mübarek, ona Muhammed b. Ebu Hafsa, ona Zührî (İbn Şihâb), ona da Urve, Âişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Müslümanlar ramazan orucu farz kılınmadan, aşure (muharrem ayının onuncu) günü oruç tutarlardı. O günde Kâbe'ye örtü örtülürdü. Allah (cc) ramazan orucunu farz kılınca, Allah Rasulü (sav) 'Aşure orucunu tutmak isteyen tutsun, istemeyen de tutmasın' buyurdu."