Açıklama: Şehr b. Havşeb'in ve Ubeydullah b. Ziyad'ın zaafından dolayı bu isnad zayıftır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
77608, HM028161
Hadis:
حَدَّثَنَا عَارِمٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي زِيَادٍ عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ يَزِيدَ
عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ ذَبَّ عَنْ لَحْمِ أَخِيهِ بِالْغِيبَةِ كَانَ حَقًّا عَلَى اللَّهِ أَنْ يُعْتِقَهُ مِنْ النَّارِ
Tercemesi:
Açıklama:
Şehr b. Havşeb'in ve Ubeydullah b. Ziyad'ın zaafından dolayı bu isnad zayıftır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Esma bt. Yezid 28161, 8/917
Senetler:
1. Esma bt. Ebu Bekir el-Kuraşiyye (Esma bt. Ebu Bekir b. Ebu Kuhafe)
2. Şehr b. Havşeb el-Eşarî (Şehr b. Havşeb)
3. Ubeydullah b. Ebu Ziyad el-Kaddâh (Ubeydullah b. Ebu Ziyad)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Gıybet, gıybet etmek, dedi kodu yapmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271426, İHM000208-2
Hadis:
نا بُنْدَارٌ، نا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، نا شُعْبَةُ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ قَالَ: سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَلَمَةَ قَالَ: دَخَلْتُ عَلَى عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ أَنَا وَرَجُلَانِ: رَجُلٌ مِنَّا، وَرَجُلٌ مِنْ بَنِي أَسَدٍ أَحْسَبُ، فَبَعَثَهُمَا وَجْهًا وَقَالَ: إِنَّكُمَا عِلْجَانِ فَعَالِجَا عَنْ دِينِكُمَا، ثُمَّ دَخَلَ الْمَخْرَجَ ثُمَّ خَرَجَ، فَأَخَذَ حَفْنَةً مِنْ مَاءٍ فَتَمَسَّحَ بِهَا ثُمَّ جَاءَ، فَقَرَأَ الْقُرْآنَ قِرَاءَةً فَأَنْكَرْنَا ذَلِكَ، فَقَالَ عَلِيٌّ: «كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَأْتِي الْخَلَاءَ فَيَقْضِي الْحَاجَةَ، ثُمَّ يَخْرُجُ فَيَأْكُلُ مَعَنَا الْخُبْزَ وَاللَّحْمَ، وَيَقْرَأُ الْقُرْآنَ، وَلَا يَحْجُبُهُ عَنِ الْقُرْآنِ شَيْءٌ لَيْسَ الْجَنَابَةَ» أَوْ إِلَّا الْجَنَابَةُ قَالَ: سَمِعْتُ أَحْمَدَ بْنَ الْمِقْدَامِ الْعِجْلِيَّ يَقُولُ: حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ الرَّبِيعِ، عَنْ شُعْبَةَ بِهَذَا الْحَدِيثِ قَالَ شُعْبَةُ: «هَذَا ثُلُثُ رَأْسِ مَالِي» قَالَ أَبُو بَكْرٍ: " قَدْ كُنْتُ بَيَّنْتُ فِي كِتَابِ الْبُيُوعِ أَنَّ بَيْنَ الْمَكْرُوهِ وَبَيْنَ الْمُحَرَّمِ فُرْقَانًا، وَاسْتَدْلَلْتُ عَلَى الْفَرْقِ بَيْنَهُمَا بِقَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ اللَّهَ كَرِهَ لَكُمْ ثَلَاثًا، وَحَرَّمَ عَلَيْكُمْ ثَلَاثًا، كَرِهَ لَكُمْ قِيلَ وَقَالَ، وَكَثْرَةَ السُّؤَالِ، وَإِضَاعَةَ الْمَالِ، وَحَرَّمَ عَلَيْكُمْ عُقُوقَ الْأُمَّهَاتِ، وَوَأْدَ الْبَنَاتِ، وَمَنْعًا وَهَاتِ» فَفَرَّقَ بَيْنَ الْمَكْرُوهِ، وَبَيْنَ الْمُحَرَّمِ بِقَوْلِهِ فِي خَبَرِ الْمُهَاجِرِ بْنِ قُنْفُذٍ: «كَرِهْتُ أَنْ أَذْكُرَ اللَّهَ إِلَّا عَلَى طُهْرٍ» قَدْ يَجُوزُ أَنْ يَكُونَ إِنَّمَا كَرِهَ ذَلِكَ إِذِ الذِّكْرُ عَلَى طُهْرٍ أَفْضَلُ لَا أَنَّ ذِكْرَ اللَّهِ عَلَى غَيْرِ طُهْرٍ مُحَرَّمٌ، «إِذِ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ كَانَ يُقْرَأُ الْقُرْآنَ عَلَى غَيْرِ طُهْرٍ» وَالْقُرْآنُ أَفْضَلُ الذِّكْرِ، «وَقَدْ كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَذْكُرُ اللَّهَ عَلَى كُلِّ أَحْيَانِهِ» عَلَى مَا رُوِّينَا عَنْ عَائِشَةَ رَضِي اللَّهُ عَنْهَا، وَقَدُ يَجُوزُ أَنْ تَكُونَ كَرَاهَتُهُ لِذِكْرِ اللَّهِ إِلَّا عَلَى طُهْرٍ ذِكْرُ اللَّهِ الَّذِي هُوَ فَرْضٌ عَلَى الْمَرْءِ دُونَ مَا هُوَ مُتَطَوَّعٌ بِهِ، فَإِذَا كَانَ ذِكْرُ اللَّهِ فَرْضًا لَمْ يُؤَدِّ الْفَرْضَ عَلَى غَيْرِ طُهْرٍ حَتَّى يَتَطَهَّرَ، ثُمَّ يُؤَدِّي ذَلِكَ الْفَرْضَ عَلَى طَهَارَةٍ؛ لِأَنَّ رَدَّ السَّلَامِ فَرْضٌ عِنْدَ أَكْثَرِ الْعُلَمَاءِ، فَلَمْ يَرُدَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ عَلَى غَيْرِ طُهْرٍ حَتَّى تَطَهَّرَ، ثُمَّ رَدَّ السَّلَامَ، فَأَمَّا مَا كَانَ الْمَرْءُ مُتَطَوِّعًا بِهِ مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَلَوْ تَرَكَهُ فِي حَالَةٍ هُوَ فِيهَا غَيْرُ طَاهِرٍ لَمْ يَكُنْ عَلَيْهِ إِعَادَتُهُ فَلَهُ أَنْ يَذْكُرَ اللَّهَ مُتَطَوِّعًا بِالذِّكْرِ، وَإِنْ كَانَ غَيْرَ مُتَطَهِّرٍ "
Tercemesi:
Bize Bendar, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube ona Amr b. Mürre, ona Abdullah b. Seleme’nin şöyle anlattığını rivayet etti: “Benimle birlikte iki kişi Hz. Ali’nin huzuruna girdik. Onlardan biri bizden, diğeri zannediyorum Esed oğullarındandı. Hz. Ali, Onları bir tarafa (göreve) gönderdi ve ‘Sizler güçlü kuvvetli insanlarsınız. Dininiz için çalışıp gayret edin’ dedi. Sonra (abdest bozmak için) dışarı çıktı. Geri dönünce bir avuç su aldı ve ellerin yıkadı. Ve Kur’an okudu. Biz onun yaptıklarını garip karşılayınca bize ‘Hz. Peygamber (abdest bozmak için) dışarı çıkar ihtiyacını giderirdi. Sonra gelir bizimle birlikte ekmek ve et yer, Kur’an okurdu. Cünüplük dışında hiçbir durum Kur’an okumasına engel olmazdı.’ Ravi Amr b. Mürre, Ahmed b. Mikdam el-Icli’den, Ahmed b. Mikdam, Sa’id b. er-Rabi’den o da Şu’be’den bu hadisi duyduğunu rivayet etmiştir. (Söz konusu rivayete göre Şu’be bu hadis) benim malımın üçte biridir demiştir. Ebu Bekir (el-Beyhaki) ise şöyle demiştir: ‘Büyu’ bölümünde mekruhla haram arasında fark olduğunu beyan etmiştim. İkisi arasındaki farkı Hz. Peygamber’in şu hadisinden çıkardım. “Allah üç şeyi yapmanızdan hoşlanmamış, üç şeyi de haram kılmıştır. Dedi- kodu yapmayı, çok soru sormayı ve malı çar çur etmeyi hoş görmemiştir. Anne-babaya karşı gelmeyi, kız çocuklarını (diri diri) toprağa gömmeyi ve vermeniz gerekeni vermemeyi, almaya hakkınız olmayan bir şeyi de talep etmeyi haram kılmıştır.” Resul-i Ekrem mekruhla haramı Muhacir b. Kunfuz’un rivayetinde yer alan “Allah’ın adını abdestsiz zikretmeyi hoş görmedim” cümlesiyle birbirinden ayırmıştır. Bunu mekruh görmüş de olabilir. Çünkü ifade, Allah’ın adını abdestli olarak anmak daha faziletlidir şeklindedir. Yoksa abdestsiz olarak anmak haramdır biçiminde değildir. “Çünkü Hz. Peygamber, Kur’an’ı abdestsiz okurdu.” Oysa Kur’an zikrin en faziletlisidir. Hz. Ayşe’den (r.anha) bize ulaşan bir rivayete göre “Rasulullah (sav) Kur’an’ı her durumda okurdu.” Hz. Peygamber’in Allah’ın ismini abdestsiz olarak anmaktan hoşlanmayışı, kişiye onu abdestli anmasının farz olduğu yerler için söz konusu olup, nafile olarak anıldığı yerlerde olmayabilir. Allah’ın adını anmak farz olunca kişi bu farzı abdestsiz eda edemez. Abdest alır ve abdestli olarak eda eder. Çünkü selamı almak -alimlerin çoğuna göre- farzdır. Hz. Peygamber (kendisine verilen selamı) abdestsiz olarak almamış, (abdestini) alınca (selamı) iade etmiştir. (Buna karşılık) kişi, Allah’ın adını farz olmayarak anacaksa, abdestsiz olduğu durumlarda zikri terk edecekse bunu iade etmesi gerekmez. Abdestsiz bile olsa nafile olarak Allah’ın adını anabilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Huzeyme, Sahih-i İbn Huzeyme, Vudû 208, 1/98
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Aliye Abdullah b. Seleme el-Muradî (Abdullah b. Seleme)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Zeyd Saîd b. Rabî' el-Haraşî (Saîd b. Rabî')
6. Ebu Eşas Ahmed b. Mikdam el-Icli (Ahmed b. Mikdam b. Süleyman b. Eşas)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Gıybet, gıybet etmek, dedi kodu yapmak
KTB, SELAM
Kur'an, abdestsiz okumak, dokunmak
Selam, karşılık verilmeyecek durumlar
8299 - حَدَّثنا يعقوب بن إبراهيم بن كثير ووجدنا هذه الأحاديث مكتوبة بخطي عنه، قَال: حَدَّثنا ابن عُلَيَّة عن روح بن القاسم عن العلاء بن عَبد الرحمن، عَن أَبِيه، عَن أبي هُرَيرة، قَالَ سُئِلَ النَّبِيّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيه وَسَلَّم عن الغيبة فقال: تذكر أخاك بما يكره قال: فإن كان في أخي ما أقول؟ قال: فإن كان فيه ما تقول فقد اغتبته، وَإن لم يكن فيه فقد بهته.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
225796, BM008299
Hadis:
8299 - حَدَّثنا يعقوب بن إبراهيم بن كثير ووجدنا هذه الأحاديث مكتوبة بخطي عنه، قَال: حَدَّثنا ابن عُلَيَّة عن روح بن القاسم عن العلاء بن عَبد الرحمن، عَن أَبِيه، عَن أبي هُرَيرة، قَالَ سُئِلَ النَّبِيّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيه وَسَلَّم عن الغيبة فقال: تذكر أخاك بما يكره قال: فإن كان في أخي ما أقول؟ قال: فإن كان فيه ما تقول فقد اغتبته، وَإن لم يكن فيه فقد بهته.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Bezzâr, Müsned-i Bezzâr, Ebu Hureyre 8299, 15/70
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Gıybet, gıybet etmek, dedi kodu yapmak
8314- وحَدَّثَنا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَال: حَدَّثنا مُحَمَّدُ بْنَ جَعْفَرٍ، قَال: حَدَّثنا شعبة، قَال: سَمعتُ العلاء بن عَبد الرحمن، عَن أَبِيه، عَن أَبِي هُرَيرة، عَن النَّبِيّ صَلَّى الله عَلَيه وَسَلَّم قال: هل تدرون ما الغيبة؟ قالوا: الله ورسوله أعلم قال: ذكرك أخاك قال: أرأيت إن كان في أخي ما أقول قال: إن كان فيه ما تقول فقد اغتبته، وَإن لم يكن فيه ما تقول فقد بهته.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
225828, BM008314
Hadis:
8314- وحَدَّثَنا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَال: حَدَّثنا مُحَمَّدُ بْنَ جَعْفَرٍ، قَال: حَدَّثنا شعبة، قَال: سَمعتُ العلاء بن عَبد الرحمن، عَن أَبِيه، عَن أَبِي هُرَيرة، عَن النَّبِيّ صَلَّى الله عَلَيه وَسَلَّم قال: هل تدرون ما الغيبة؟ قالوا: الله ورسوله أعلم قال: ذكرك أخاك قال: أرأيت إن كان في أخي ما أقول قال: إن كان فيه ما تقول فقد اغتبته، وَإن لم يكن فيه ما تقول فقد بهته.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Bezzâr, Müsned-i Bezzâr, Ebu Hureyre 8314, 15/77
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Gıybet, gıybet etmek, dedi kodu yapmak