153 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona Ebu Malik el-Eşca'i, ona Ebu Hazim, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Namazda noksanlık ve selam vermek olmaz". [Ahmed şöyle demiştir: Bana göre bunun manası şudur: Namazda selam vermemen, sana da selam verilmemesidir. Kişi namazını eksik kılar ve şüphe içinde namazından ayrılır.]
Açıklama: Metindeki mana Ahmed b. Hanbel'in açıklaması dikkate alarak verilmiştir. Teslim kelimesi kesra okunduğunda mana Namazda (erkanı, kılınışında) noksanlığın yapılmayacağı, selamı alırken de eksik ifadelerin kullanılamayacağı şeklindedir. Yani selam veren kişiye "ve aleyküm selam/sana da selam olsun" yerine sadece "ve aleyke/sana da" denmeyeceği anlatılmak istemiştir. Ancak 'teslim' kelimesi üstün okunursa namazda noksanlık ve selam verme yoktur şeklinde anlaşılır. İlgili kelimenin harekesi her iki şekilde de okunmuştur (İbnü'l-Esîr, Nihâye, III, 661). لاَ غِرَارَ فِى تَسْلِيمٍ وَلاَ صَلاَةٍ "Selam vermede ve namazda noksanlık olmaz" hadisi de ilk mananın daha doğru olduğuna işaret eder (Azimabadi, Avnu'l-ma'bûd, III, 196).
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Hz. Âişe (ra) şöyle rivâyet etmiştir: Rasûlullah (sav) kendisine; “Cebrail (as) sana selam ediyor” demiş. Hz. Âişe (ra) de; “Ve aleyhisselâmü ve rahmetüllahi” diye karşılık vermiştir.
Bize Hasan b. Rebi‘, ona Ebu Ahves, ona Eş‘as, ona Muaviye b. Suveyd, ona da Bera b. Azib (ra) şöyle rivayet etti: "Peygamber (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Bize hastayı ziyaret etmeyi, cenazelere katılmayı, aksırana يرحمك الله /Allah sana rahmet etsin demeyi, yeminle istenilen şeyi yapmayı, mazluma yardım etmeyi, selamı yaymayı ve davet edene icabet etmeyi emretti. Bize altın yüzükleri, gümüş kabı, (hayvanların üzerine örtülen) kırmızı ipekten çulları, ipek şeritli pamuk elbiseyi (Mısır-Şam tarafında yapılan bir tür kumaştır), kalın ipekten üretilen altın işlemeli elbiseyi ve ibrişimli ipek elbiseyi yasakladı." [Ebu Avane ve Şeybânî, Eş‘as’tan rivayetlerinde “selamı yaymak” ifadesinde ona mutabaat etmişlerdir.]
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu‘be, ona Eş‘as b. Süleym, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin, ona da Bera b. Azib (ra) şöyle rivayet etti: “Rasûlullah (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Bize altın yüzüğü, ipekten ve ibrişimli ipekten mamul elbise giymeyi, ayrıca kalın ipekten üretilen altın işlemeli elbiseyi ve ipek şeritli pamuk elbise (Mısır-Şam tarafında yapılan bir tür) giymeyi de yasakladı. (Hayvanların üzerine örtülen) kırmızı ipekten çulu kullanmayı da yasakladı. Bize cenazelere katılmamızı, hastayı ziyaret etmemizi ve selamı yaymamızı emretti.”
Bize Muhammed b. Kesî, ona Cafer b. Süleyman, ona Avf, ona Ebu Racâ, ona da İmran b. Husayn'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti. Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve es-Selamü aleyküm dedi. Rasulullah da (sav) onun selamını aldı. Sonra adam oturdu. Hz. Peygamber (sav); "On (sevap) vardır" buyurdu. Sonra bir başka adam geldi ve es-Selamü aleyküm ve rahmetullah diyerek selam verdi. Rasulullah (sav) onun da selamını aldı. Sonra o da oturdu. Hz. Peygamber (sav); "Yirmi (sevap) vadır" buyurdu. Sonra başka bir adam daha geldi, o da es-Selamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatüh diye selam verdi. Rasulullah (sav) onun da selamını aldı. Sonra o da oturdu. Hz. Peygamber (sav); "Otuz (sevap) vardır" buyurdu.
Bize İshak b. Süveyd er-Remlî, ona Nafi b. Yezid’'den işittiğimi zannediyorum diyerek İbn Ebu Meryem, ona Ebu Merhum, ona Sehl b. Muaz b. Enes, ona da babası, Rasulullah'tan (sav) bu mana ile (bir önceki hadisi) rivayet etti, sonra şunları ekledi; Sonra bir başkası geldi ve es-Selamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu ve mağfiretuhu diye selam verdi. Rasulullah (sav); Kırk (sevap)" dedi ve şöyle buyurdu: "İşte faziletler bu şekilde (eklenen her kelime ile) artar."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona İsmail, ona da Galib şöyle dedi: Biz Hasan(-ı Basrî)’ın kapısında oturuyorduk. Biri çıkageldi ve şöyle dedi: Bana babam dedemin şöyle dediğini rivayet etti: Babam beni Rasulullah'a (sav) gönderdi ve Ona gidip (benden) selam söyle, dedi. Ben de Rasulullah'a vardım ve babam size selâm söyledi dedim. Peygamber de (sav): "Aleyke ve ala ebîke's-selam (selâm senin ve babının da üzerine olsun)," diye karşılık verdi
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdurrahim b. Süleyman, ona Zekeriyya, ona eş-Şa'bî, ona da Ebu Seleme Aişe'nin (r.anha) kendisine şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber (sav) kendisine: "Cebrail (as) sana selam ediyor" buyurdu. O da "ve aleyhi's-selam ve rahmetullah (selam ve Allah'ın rahmeti onun da üzerine olsun)" diye karşılık verdi.
Bize Temim b. el-Muntasır, ona İshak b. Yusuf, ona Ebu Bişr Verkâ, ona Mansur, ona Hilal b. Yesaf, ona Halid b. Arfece, ona Salim b. Ubeyd el-Eşca'î bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona Mansur, ona Hilal b. Yesaf şöyle rivayet etmiştir: Salim b. Ubeyd ile birlikteydik. Topluluktan biri hapşırdı ve arkasından selam sizin üzerinize olsun dedi. Salim sana da, annene de selam olsun diye karşılık verdi. Bundan sonra sana söylediğim şeyden alındın dedi. Adam, annemin adını iyi ya da kötü hiç ağzına almamanı isterdim dedi. Bunun üzerine Salim sana Hz. Peygamber'in (sav) sözünü söyledim. Hz. Peygamber'in huzurundaydık Birisi hapşırdı ve selam sizin üzerinize olsun dedi. Hz. Peygamber (sav) "sana ve annene de selam olsun" diye karşılık verdi. Sonra; "içinizden biri hapşırdığı zaman hamdetsin" buyurdu. Sonra hamdin bazı şekillerini zikretti ve "hapşıranın yanındaki de Allah sana rahmet etsin!" desin. O da bu duaya Allah bizi ve sizi affetsin diye karşılık versin."