Giriş

Bize Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona da Zührî, Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Beş şey müslümanın kardeşi üzerindeki hakkıdır: Selam almak, aksırana يرحمك الله /Allah sana rahmet etsin demek, davete icabet etmek, hastayı ziyaret etmek ve cenazelere katılmak."


Açıklama: Zührî ile Hz Peygamber arasında irsal vardır

    Öneri Formu
88318 MA009679 Musannef-i Abdurrezzak, X, 452

Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona da Ebû Seleme'nin, Âişe'den (r.anha) rivayetle naklettiğine göre, Allah Rasûlü (sav) : "'Ey Âişe, işte Cebrail !, sana selâm ediyor' buyurdu. O da: 'Ve aleyhi’s-selâm ve rahmetullâh (Selâm ve Allah’ın rahmeti onun da üzerine olsun)' dedi. Devamında Hz. Âişe, 'O, benim göremediğimi görüyor' diye ekledi."


Açıklama: Bu olayda Hz. Aişe Cebraîl'i görmemiştir. Nitekim hadisin farklı tariklerinde onun Allah Resûlü'ne 'Sen benim görmediğimi görüyorsun' demesi buna açık bir delildir. Bununla birlikte meşhûr Cibrîl hadisinde olduğu gibi sahabîlerin Cebrail'i, insan suretine girdiği zaman görmesi de mümkündür. Hz. Aişe'nin bu tarikte 'O, benim göremediğimi görüyor' ifadesi onun bunu, söz konusu olaydan çok sonra söylediği ihtimalini gündeme getiriyorsa da diğer tariklerde bu 'Sen benim göremediğimi görüyorsun' şeklindedir. Dolayısıyla Hz. Aişe'nin bunu selamlaşmanın hemen akabinde söylediği anlaşılmaktadır.

    Öneri Formu
165520 EM000827 Buhari, Edebü'l-Müfred, 366

Bize Ebû Nuaym, ona Zekeriyyâ, ona Âmir, ona da Ebû Seleme b. Abdurrahmân, ona da Âişe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) kendisine: "'Cebrail sana selâm ediyor' dediğinde, Hz. Âişe de ona 'Ve aleyhi’s-selâm ve rahmetullâh (selâm ve Allah’ın rahmeti onun da üzerine olsun)' diye karşılık vermiştir."


Açıklama: Bu olayda Hz. Aişe Cebraîl'i görmemiştir. Nitekim hadisin farklı tariklerinde onun Allah Resûlü'ne 'Sen benim görmediğimi görüyorsun' demesi buna açık bir delildir. Bununla birlikte meşhûr Cibrîl hadisinde olduğu gibi sahabîlerin Cebrail'i, insan suretine girdiği zaman görmesi de mümkündür.

    Öneri Formu
165940 EM001116 Buhari, Edebü'l-Müfred, 522

Bize Muhammed b. Kesî, ona Cafer b. Süleyman, ona Avf, ona Ebu Racâ, ona da İmran b. Husayn'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti. Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve es-Selamü aleyküm dedi. Rasulullah da (sav) onun selamını aldı. Sonra adam oturdu. Hz. Peygamber (sav); "On (sevap) vardır" buyurdu. Sonra bir başka adam geldi ve es-Selamü aleyküm ve rahmetullah diyerek selam verdi. Rasulullah (sav) onun da selamını aldı. Sonra o da oturdu. Hz. Peygamber (sav); "Yirmi (sevap) vadır" buyurdu. Sonra başka bir adam daha geldi, o da es-Selamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatüh diye selam verdi. Rasulullah (sav) onun da selamını aldı. Sonra o da oturdu. Hz. Peygamber (sav); "Otuz (sevap) vardır" buyurdu.


    Öneri Formu
34323 D005195 Ebu Davud, Edeb, 131, 132

Bize İshak b. Süveyd er-Remlî, ona Nafi b. Yezid’'den işittiğimi zannediyorum diyerek İbn Ebu Meryem, ona Ebu Merhum, ona Sehl b. Muaz b. Enes, ona da babası, Rasulullah'tan (sav) bu mana ile (bir önceki hadisi) rivayet etti, sonra şunları ekledi; Sonra bir başkası geldi ve es-Selamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu ve mağfiretuhu diye selam verdi. Rasulullah (sav); Kırk (sevap)" dedi ve şöyle buyurdu: "İşte faziletler bu şekilde (eklenen her kelime ile) artar."


    Öneri Formu
34325 D005196 Ebu Davud, Edeb, 131, 132

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdurrahim b. Süleyman, ona Zekeriyya, ona eş-Şa'bî, ona da Ebu Seleme Aişe'nin (r.anha) kendisine şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber (sav) kendisine: "Cebrail (as) sana selam ediyor" buyurdu. O da "ve aleyhi's-selam ve rahmetullah (selam ve Allah'ın rahmeti onun da üzerine olsun)" diye karşılık verdi.


    Öneri Formu
34398 D005232 Ebu Davud, Edeb, 153, 154

Bize Affan, ona Abdulvâhid b. Ziyad, ona Osman b. Hakîm, ona İshak b. Abdullah b. Ebû Talha, ona da babası, Ebû Talha'nın şöyle dediğini rivayet etti: "Avlularda oturuyorduk. Rasûlullah (sav) bize uğradı ve şöyle dedi: Sizin yollarda/avlularda oturmakla ne işiniz olur? Yollarda oturmaktan kaçınınız.' Biz, 'Ya Rasûlallah! Herhangi bir sıkıntı vermek için değil, aramızda (meselelerimizi) müzakere etmek ve konuşmak için oturuyoruz' dedik. 'Öyleyse buralarda oturmanın hakkını verin' buyurdu. 'Buraların hakkı nedir?' diye sorduk. ' Gözleri (haramdan) korumak, selama karşılık vermek ve güzel söz söylemektir' buyurdu."


    Öneri Formu
64997 HM016481 İbn Hanbel, IV, 31

Bize Müsedded, ona Yezid b. Zürey‘, ona Abdurrahman, ona Saîd b. Ebû Saîd, ona da Ebû Hureyre, Rasulullah'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Rasûlullah (sav) ev önlerinde ve yollarda oturulmasını yasakladı. Müslümanlar, bunu yapamayız, buna güç yetiremeyiz, dediler. Rasûlullah, eğer buralarda oturacaksanız, o zaman mekânların hakkını veriniz, buyurdu. Onlar, buraların hakkı nedir, dediler. Rasûlullah, gözleri (haramdan) korumak, yolcuya (yol bilmeyene, sorana) yol göstermek, aksırdığında Allah’a hamd edene يرحمك الله/Allah sana rahmet etsin demek ve selama karşılık vermektir, buyurdu."


    Öneri Formu
165717 EM001014 Buhari, Edebü'l-Müfred, 467

Bize Muhammed b. Sabbâh, ona Velid b. Ebû Sevr ona Simâk ona da İkrime, Abdullah b. Abbas'ın şöyle dediğini bildirmiştir: "Yahudi, Hristiyan ve Mecusi olanların selamına karşılık verin. Zira Allah (cc), 'Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. [Nisâ, 4/86] ' buyurmuştur."


    Öneri Formu
165930 EM001107 Buhari, Edebü'l-Müfred, 515

Bize Müsedded, ona Yahya b. Saîd, ona Süfyân ve Malik b. Enes, onlara Abdullah b. Dinar, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yahudiler sizden birine selam verdiğinde, (özellikle) 'Sâmun aleyke (Ölüm üzerine olsun)' derler. Sen de ona 'Ve aleyke (Senin üzerine olsun)' de."


    Öneri Formu
271000 B006928-2 Buhari, İstitâbetü'l-Mürteddîn, 4