حدثنا يونس ، حدثنا أبو داود قال : حدثنا شعبة ، والمسعودي ، عن زياد بن علاقة ، قال : سمعت أسامة بن شريك ، يقول : أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم وأصحابه كأنما على رءوسهم الطير وجاءته الأعراب من جوانب فسألوه عن أشياء لا بأس بها فقالوا : يا رسول الله ، علينا حرج في كذا علينا حرج في كذا ؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : « عباد الله وضع الله الحرج - أو قال : رفع الله الحرج - إلا امرأ اقترض امرأ ظلما فذلك يحرج ويهلك »وسألوه عن الدواء فقال : « عباد الله تداووا فإن الله عز وجل لم يضع داء إلا وضع له دواء إلا داء واحدا الهرم » فكان أسامة قد كبر فقال : فهل ترون لي من دواء
Öneri Formu
Hadis Id, No:
135308, TM001328
Hadis:
حدثنا يونس ، حدثنا أبو داود قال : حدثنا شعبة ، والمسعودي ، عن زياد بن علاقة ، قال : سمعت أسامة بن شريك ، يقول : أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم وأصحابه كأنما على رءوسهم الطير وجاءته الأعراب من جوانب فسألوه عن أشياء لا بأس بها فقالوا : يا رسول الله ، علينا حرج في كذا علينا حرج في كذا ؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : « عباد الله وضع الله الحرج - أو قال : رفع الله الحرج - إلا امرأ اقترض امرأ ظلما فذلك يحرج ويهلك »وسألوه عن الدواء فقال : « عباد الله تداووا فإن الله عز وجل لم يضع داء إلا وضع له دواء إلا داء واحدا الهرم » فكان أسامة قد كبر فقال : فهل ترون لي من دواء
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned-i Tayalisi, Üsame b. Şerik 1328, 2/559
Senetler:
1. Üsame b. Şerik ez-Zübyanî es-Sa'lebî (Üsame b. Şerik)
2. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
2. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
Hastalık, Taun, karantina
Sabır, sabretmek
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا مخلد عن بن جريج قال أخبرني عطاء أنه رأى أم زفر تلك المرأة طويلة سوداء على سلم الكعبة قال وأخبرني عبد الله بن أبى مليكة أن القاسم أخبره أن عائشة أخبرته أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يقول : ما أصاب المؤمن من شوكة فما فوقها فهو كفارة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164718, EM000506
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا مخلد عن بن جريج قال أخبرني عطاء أنه رأى أم زفر تلك المرأة طويلة سوداء على سلم الكعبة قال وأخبرني عبد الله بن أبى مليكة أن القاسم أخبره أن عائشة أخبرته أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يقول : ما أصاب المؤمن من شوكة فما فوقها فهو كفارة
Tercemesi:
— (121-s.) Ata anlattığına göre, kendisi o sar'alı kadın olan Ümmü Züfer'i Kabe'nin merdivenlerinde uzun boylu siyah bir kadın olarak gördü.
İbni Cüreyc demiştir ki:
— Abdullah İbni Ebi Müleyke bana haber verdiğine göre, Kasım kendisine, Hazreti Âişe'nin şöyle haber verdiğini nakletmiştir:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
— Mümine diken ve daha İüyük musîtet isabet ederse, o keffarettir.» buyurdu.[985]
Bu bölüm, hastanın sağlık halinde İşlediği amellerin sevabına, aynen onları işliyormuş gibi kavuşacağına ait olduğu halde, keffaretle ilgili olan bu haclîs-i şerîf bu bölümde gösterilmiştir. Mevzu bakımından aralarında bir münasebet yoktur. Daha önceki hadîslerde geçtiği gibi, musibetlere uğrayan müminler İçin büyük müjde ifade etmektedir. Esasen istisnasız her Müslüman için bir sevinç ve müjde habercisidir; çünkü eziyete ve meşakkata duçar olmayan insan yok gibidir. Hadîslerin zahir manasına bakılırsa, musibetlerin bütün günahlara keffaret olabileceğini ifade etmektedirler. Fakat sarihlerin çoğu, keffaretin küçük günahlara qit olduğunu beyan ediyorlar. Daha doğrusu, musibetlerin büyüklüğüne, insanların sabır ve ihlâsına göre, büyük ve küçük günahlara keffaret olurlar. Kul hakları bunun dışında kalır. Bunları Ödemek veya hak sahipleri İİe heiâllaşmak İcab eder.
Gelen musibetler sabırla karşılanınca, hem keffaret olurlar hem de derece yükselmesine vesile teşkil ederler. Sabır bulunmadığı takdirde, herkesin hal ve tutumuna göre birbirinden farklı sevab ve keffareîler kazanılır.[986]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 506, /404
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا المكى قال حدثنا الجعيد بن عبد الرحمن عن عائشة بنت سعد أن أباها قال : اشتكيت بمكة شكوى شديدة فجاء النبي صلى الله عليه وسلم يعودنى فقلت يا رسول الله انى أترك مالا وانى لم اترك إلا ابنة واحدة أفأوصى بثلثى مالي وأترك الثلث قال لا قال أوصى بالنصف وأترك لها النصف قال لا قلت فأوصى بالثلث وأترك لها الثلثين قال الثلث والثلث كثير ثم وضع يده على جبهتى ثم مسح وجهي وبطنى ثم قال اللهم اشف سعدا وأتم له هجرته فما زلت أجد برد يده على كبدى فيما يخال إلى حتى الساعة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164700, EM000499
Hadis:
حدثنا المكى قال حدثنا الجعيد بن عبد الرحمن عن عائشة بنت سعد أن أباها قال : اشتكيت بمكة شكوى شديدة فجاء النبي صلى الله عليه وسلم يعودنى فقلت يا رسول الله انى أترك مالا وانى لم اترك إلا ابنة واحدة أفأوصى بثلثى مالي وأترك الثلث قال لا قال أوصى بالنصف وأترك لها النصف قال لا قلت فأوصى بالثلث وأترك لها الثلثين قال الثلث والثلث كثير ثم وضع يده على جبهتى ثم مسح وجهي وبطنى ثم قال اللهم اشف سعدا وأتم له هجرته فما زلت أجد برد يده على كبدى فيما يخال إلى حتى الساعة
Tercemesi:
— Sa'd'ın kızı Âişe, babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir:
— Mekke'de şiddetli bir hastalığa tutuldum. Peygamber (SallallahÜ Aleyhi ve Sellem) beni ziyarete geldi. Ben dedim ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Ben geriye mal bırakıyorum; bir kızdan başka da geriye (varis) bırakmıyorum. Malımın üçte ikisini (bir hayır yoluna) vasıyyet edeyim de üçte birini (varise) bırakayım mı?
Hazreti Peygamber:
«— Hayır!» buyurdu.
— Yarısını vasiyyet edeyim ve yansını kızıma bırakayım?
Hazreti Peygamber:
«— Hayır!» buyurdu. Ben :
— Üçte bir vasiyyet edeyim ve ona üçte ikiyi bırakayım, dedim. Hazreti Peygamber:
«— Üçte biri vasiyyet et; üçte bir çoktur.» buyurdu. Sonra elini alnıma koydu; sonra yüzümü ve karnımı sıvadı, sonra şöyle buyurdu:
«— Allah'ım! Sa'd'a şifa ver ve onun hicretini tamamla, (hicret sevabını noksan etme).»
Ben, Peygamberin elinin soğukluğunu, bu ana kadar ciğerimde duyuyorum zannındayım.[972]
Bu hadîs-i şerif hasta ziyareti ile ilgili olmakla beraber, İslâm hukukunda vasiyyet miktarını da tayin etmektedir. Bir kimse, malının üçte birinden fazlasını hayır yollarına vasiyyet edemez, üçte bir veya daha az yapılan vasiyyetler muteberdir, varisler bu miktar üzerinde hiç bir hak iddia edemezler. Vasiyyet üçte birden fazla olduğu zaman, üçte birden fazlası varislerin müsaadesine bağlıdır. Muvafakat ederlerse, üçte birden fazla vasiyyet yerine getirilir; muvafakat etmezlerse, üçte birini öderler ve geri kalan mal varisler arasında bölünür. Vasiyyetlerde malın tamamı şöyle hesap edilir: ölünün teçhiz ve tekfin masrafları İle varsa ölünün borçlan çıktıktan sonra geri kalan malın bütünü vasiyyet İçin esastır. Cenaze masrafları İle ölünün borçlan çıktıktan sonra geriye kalan mafın tümünden üçte bire kadar olan vasiyyetler yerine getirilir. Bir de hisse sahibi olan varislere mal verilmesine dair yapılacak vasiyyetler geçerli olmazlar. Varisler ancak kendi meşru haklarını alabilirler.
Hastalığı ölüm derecesine varan Sa'd ibni Ebi Vakkas, daha önce hicret etmiş olduğu Mekke'de vefat etmeyi sevmemiş ve Hz. Peygamberin arkadaşları ile Medine'ye dönmelerine katılamayandan müteessir olmuştu. Bu teessürlerini gidermek için Hz. Peygamber ona dua etmişler ve İslâm'a daha çok yararlı hizmetlerde bulunacağını ve müşriklerin kendinden zarar göreceğini müjdelemişlerdi.
Sa'd İbni Ebi Vakkas'in hal tercemesi hakkında bilgi edinmek için 24 sayılı hadîsin açıklamasına müracaat edilsin.[973]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 499, /398
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, mucizeleri
Vasiyet, malın ne kadarı?
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن بن عبد الله بن موهب قال حدثني عمى عبيد الله بن عبد الله بن موهب قال سمعت أبا هريرة يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ما من مسلم يشاك شوكة في الدنيا يحتسبها إلا قضى بها من خطاياه يوم القيامة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164720, EM000507
Hadis:
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن بن عبد الله بن موهب قال حدثني عمى عبيد الله بن عبد الله بن موهب قال سمعت أبا هريرة يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ما من مسلم يشاك شوكة في الدنيا يحتسبها إلا قضى بها من خطاياه يوم القيامة
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'nin şöyle dediği işitilmiştir : — Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu:
«— Dünyada kendisine bir diken isabet edip de, ondan sevap uman hiç bir müslüman yoktur ki, o diken sebebiyle kıyamette günahlarından bağışlanmasın.»[987]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 507, /405
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا عمر قال حدثنا أبى قال حدثنا الأعمش قال حدثني أبو سفيان عن جابر قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : ما من مؤمن ولا مؤمنة ولا مسلم ولا مسلمة يمرض مرضا إلا قضى الله به عنه من خطاياه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164722, EM000508
Hadis:
حدثنا عمر قال حدثنا أبى قال حدثنا الأعمش قال حدثني أبو سفيان عن جابر قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : ما من مؤمن ولا مؤمنة ولا مسلم ولا مسلمة يمرض مرضا إلا قضى الله به عنه من خطاياه
Tercemesi:
— Cabir demiştir ki:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğunu işit-
«— Herhangi bir mümin erkek ile mümin bir kadın ve müslüman bir erkekle müslüman bir kadın, bîr hastalığa yakalanırsa, muhakkak Allah o hastalık sebebiyle onu günahlarından kurtarır.»[988]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 508, /405
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا زكريا قال حدثنا أبو أسامة عن هشام عن أبيه قال : دخلت أنا وعبد الله بن الزبير على أسماء قبل قتل عبد الله بعشر ليال وأسماء وجعة فقال لها عبد الله كيف تجدينك قالت وجعة قال إني في الموت فقالت لعلك تشتهى موتى فلذلك تتمناه فلا تفعل فوالله ما أشتهى أن أموت حتى يأتى على أحد طرفيك أو تقتل فاحتسبك وإما أن تظفر فتقر عيني فاياك أن تعرض عليك خطة فلا توافقك فتقبلها كراهية الموت وانما عنى بن الزبير ليقتل فيحزنها ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164724, EM000509
Hadis:
حدثنا زكريا قال حدثنا أبو أسامة عن هشام عن أبيه قال : دخلت أنا وعبد الله بن الزبير على أسماء قبل قتل عبد الله بعشر ليال وأسماء وجعة فقال لها عبد الله كيف تجدينك قالت وجعة قال إني في الموت فقالت لعلك تشتهى موتى فلذلك تتمناه فلا تفعل فوالله ما أشتهى أن أموت حتى يأتى على أحد طرفيك أو تقتل فاحتسبك وإما أن تظفر فتقر عيني فاياك أن تعرض عليك خطة فلا توافقك فتقبلها كراهية الموت وانما عنى بن الزبير ليقتل فيحزنها ذلك
Tercemesi:
— (122-s.) Hişam babasından rivayet ettiğine göre, babası şöyle anlatmıştır:
— Ben ve Abdullah îbni Zübeyr, (hasta olan Abdullah îbni Zübeyr'in annesi) Esmâ'nın ziyaretine gittik; bu gidişimiz Abdullah İbni Zübeyr'in şehid edilişinden on gün önce idi. Esma ağrılı idi. Abdullah ona:
— Kendini nasıl buluyorsun? dedi. O: «— Ağrılı (buluyorum)!» dedi. Abdullah:
— (Düşmanlarımın beni çembere almasından anlıyorum ki,) ben ölüme gidiyorum, dedi. Bunun üzerine annesi:
— Herhalde sen benim ölümümü istiyorsun da, bundan ötürü ölümü temenni ediyorsun; böyle etme, Allah'a yemin ederim ki, senin iki halinden birine ait haber bana gelmedikçe ölmemi arzu etmem: Ya öldürülürsün de, senin acına katlanarak sevabı kazanırım, yahut muzaffer olursun da gözüm aydın olur. Sana uygun düşmeyecek bir işin sana arzedilip de onu, ölüm korkusu ile kabul etmekten sakın, (şerefle ölmek, düşman eline geçip eziyet çekmekten çok daha iyidir).
Abdullah Îbni Zübeyr, (Annesine, ben ölüme gidiyorum diye hitap etmesinden) Öldürülüşünden annesinin kederleneceğini sanmıştı.[989]
Abdullah ibni Zübeyr'in başından geçenleri öğrenmek lan 244 sayılı hadîs-i şerifin açıklamasındaki ha! tercemesine bakılsın. Burada bahis konusu olan, hastanın «Ağrım var» demesi, şikâyet olmayacağı hususudur.
Hasta, dua, tedavî, ilâç ve danışma gibi İhtiyaçlar dolayısı ile hastalığını, ağrı ve şiddetini bildirirse, şikâyet kısm-na girmez. Hasta durumunu gizlemeyerek, sayılan ihtiyaçlar için, açıklamalıdır. Buna hali açıklama denir, şikâyet denmez. Yasak olan şikâyet, kendisini hastalığa müptelâ kılana karşı çıkmak ve ona itiraz etmektir.[990]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 509, /406
Senetler:
()
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
Ölüm, temenni etmemek
حدثنا معلى قال حدثنا عبد العزيز بن المختار قال حدثنا خالد عن عكرمة عن بن عباس : أن النبي صلى الله عليه وسلم دخل على أعرابى يعوده قال وكان النبي صلى الله عليه وسلم إذا دخل على مريض يعوده قال لا بأس طهور إن شاء الله قال ذاك طهور كلا بل هي حمى تفور أو تثور على شيخ كبير تزيره القبور قال النبي صلى الله عليه وسلم فنعم إذا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164766, EM000526
Hadis:
حدثنا معلى قال حدثنا عبد العزيز بن المختار قال حدثنا خالد عن عكرمة عن بن عباس : أن النبي صلى الله عليه وسلم دخل على أعرابى يعوده قال وكان النبي صلى الله عليه وسلم إذا دخل على مريض يعوده قال لا بأس طهور إن شاء الله قال ذاك طهور كلا بل هي حمى تفور أو تثور على شيخ كبير تزيره القبور قال النبي صلى الله عليه وسلم فنعم إذا
Tercemesi:
— İbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) , hasta bir Bedevi'nin ziyaretine girdi. İbni Abbas demiştir ki:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir hastayı ziyaret için yanma vardığı zaman:
«— Beis yoktur; (günahları) temizleyici olur İnşa Allah!» derdi, Be-devî (Buna cevap olarak) şunu söyledi:
— (Bu hastalık) temizleyici! Hayır aksine yaşlı bir ihtiyar üzerinde kaynayan (yahut alevlenen) bir Hummadır; onu mezarlar ziyaret ediyor... Peygamber:
«— (Benim öğüdümü kabul etmeyince, senin için temizleyici değildir.) Bu takdirde evet.» buyurdu.[1024]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 526, /423
Senetler:
()
Konular:
Bedevi, bedevilik
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
حدثنا عبد الله بن صالح وبن يوسف قالا حدثنا الليث قال حدثني يزيد بن الهاد عن عمرو مولى المطلب عن أنس قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول قال الله عز وجل : إذا ابتليته بحبيبتيه يريد عينيه ثم صبر عوضته الجنة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164774, EM000534
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح وبن يوسف قالا حدثنا الليث قال حدثني يزيد بن الهاد عن عمرو مولى المطلب عن أنس قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول قال الله عز وجل : إذا ابتليته بحبيبتيه يريد عينيه ثم صبر عوضته الجنة
Tercemesi:
— Enes'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim :
«— Allah (Azze ve Celle) buyurdu : (Kulumu) iki sevgiliyle (gözlerini murad ediyor) müptelâ ettiğim zaman (gözlerinin nurunu aldığım zaman) sonra sabrederse, ona Cennet'i karşılık olarak veririm.»[1039]
İnsan azalarının en hassas ve sevimli azalan gözler olduğu İçin «iki sevgili» diye tâbir edilmiştir. Bu hadîs, kudsî hadîstir. Buna dair bilgi (490) sayılı hadîs münasebetiyle verilmişti.
önemi büyük olan bu azaların alınması karşılığında, Allah mümin kullarına Cenneti va'd buyuruyor; sabırlı olmak şartiyle...[1040]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 534, /428
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا خطاب قال حدثنا إسماعيل عن ثابت بن عجلان وإسحاق بن يزيد قالا حدثنا إسماعيل قال حدثني ثابت عن القاسم عن أبى أمامة عن النبي صلى الله عليه وسلم يقول الله : يا بن آدم إذا أخذت كريمتيك فصبرت عند الصدمة واحتسبت لم أرض لك ثوابا دون الجنة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164775, EM000535
Hadis:
حدثنا خطاب قال حدثنا إسماعيل عن ثابت بن عجلان وإسحاق بن يزيد قالا حدثنا إسماعيل قال حدثني ثابت عن القاسم عن أبى أمامة عن النبي صلى الله عليه وسلم يقول الله : يا بن آدم إذا أخذت كريمتيك فصبرت عند الصدمة واحتسبت لم أرض لك ثوابا دون الجنة
Tercemesi:
— Ebû Ümame, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet etmiştir:
«— Allah buyuruyor :
— Ey insanoğlu! Senin iki (sevgili) gözünü aldığım zaman, ilk anda sabredersen ve (benden) sevab beklersen, sana, Cennet'den başka bir sevaba razı olmam.»[1041]
Musîbetin ilk geliş anı, en dehşetli ve acıklı bîr haldir. Bu anda gelen musibetin Allah'dan olduğuna teslimiyet gösterip sabreden ve Allah'dan buna karşılık mükâfat bekliyen, Cehennem e hiç uğramadan Cennete gireceğini Allah Tealâ bu kudsî hadîste buyurmakta ve bu hadîs daha öncekileri teyid etmektedir.
Hadîs-i Kudsîyi Hz. Peygamber'den rivayet eden Ebû Ümame 'nin hal tercemesi için (163) sayılı hadîsin açıklamasına müracaat edilsin.[1042]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 535, /428
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hadis, Kudsi Hadis
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir