1671 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası, ona Şube, ona Mansur, ona da Rib'î, Amir oğullarından bir adamın rivayet ettiğini göre (o adam) Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna girmek için izin istemiş diyerek önceki hadisi manen rivayet etti. (Devamında ise) adam şöyle dedi: "Hz. Peygamber'i işittim, bunun üzerine es-Selamu aleyküm girebilir miyim? dedim."
Açıklama: D005177 nolu rivayette olayı bir başkası anlatırken burada bizzat yaşayan kişi anlatmaktadır. Hz. Peygamber'in sözlerini işitmiş ve o şekilde izin almıştır.
Bize Ahmed b. Ebu Şuayb, ona Züheyr, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamazsınız. Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız."
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Hayr ona da Abdullah b. Amr, bir adamın Rasulullah'a (sav) hangi İslam daha hayırlıdır diye sorduğunu; Rasulullah'ın da; "Yemek yedirmen ve tanıdığına da tanımadığına da selam vermendir" buyurduğunu rivayet etmiştir.
Açıklama: Hadiste hayırlı olan İslam/davranış olarak zikredilen ikramda bulunmak ve ayırım yapmaksızın herkese selam vermek, şahsiyet inşasında eşik olarak görülebilecek iki davranıştır. Zira bunlar, bencilliği, cimriliği ve kibri terk etmek anlamına gelmektedir. Verebilmek infak edebilmek Allah dostu kılarken, tersi ise şeytana yaklaştırmaktadır.
Bize Seleme b. Şebîb, ona Abdürrazzak, ona Mamer, ona Katade veya başka biri, ona İmran b. Husayn şöyle rivayet etmiştir: "Biz cahiliye zamanında birbirimize Allah seninle gözü aydın etsin, sabahın hayırlı olsun derdik. İslam gelince bu bize yasaklandı." [Abdürrezzak'ın rivayetine göre Ma'mer şöyle demiştir: Kişinin Allah seninle gözü aydın etsin demesi mekruhtur ama Allah gözünü aydın etsin demesinde bir sakınca yoktur.]
Açıklama: Katade b. Diame ile İmran b. Husayn arasında inkıta' vardır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Ahvas, ona Mansur, ona da Rib'î Amir oğullarından birisinin şöyle dediğini rivayet etti: Bu kişi, Hz. Peygamber, bir evde iken huzuruna girmek istemiş ve girebilir miyim? demiştir. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem, hizmetçisine "çık, şu adama izin istemeyi öğret; ona 'es-Selamü aleyküm, girebilir miyim demesini söyle!" buyurdu. Adam, Rasulullah'ın (sav) söylediklerini işitti ve es-Salamü aleyküm, girebilir miyim dedi? Hz. Peygamber de ona içeri girmesi için izin verdi, o da Hz. Peygamberin huzuruna girdi.
Bize Müemmel b. el-Fadl el-Harrani, onlara Bakiyye b. Velîd, ona Muhammed b. Abdurrahman, ona da Abdullah b. Büsr'ün şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber birinin kapısına geldiği zaman kapının tam karşısında durmazdı. Bilakis kapının sağına ya da soluna çekilir ve (oradan) "es-Selamü aleyküm, es-selamü aleyküm" derdi. Çünkü o günlerde evlerin kapılarında perdeler yoktu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Halid el-Ahmar, ona Ebu Ğıfar, ona Ebu Temime el-Hüceymî, Ona Ebu Cürey el-Hüceymi şöyle demiştir: Rasulullah'a (sav) aleyke's-selam ey Allah'ın Rasulü diye selâm verdim. "Aleyke's-selam deme, çünkü aleyke's-selam ölülerin selamıdır" buyurdu.
Bize Hasan b. Ali, ona Abdulmelik b. İbrahim el-Cüddî, ona Said b. Halid Huzai, ona Abdullah b. el-Fadl, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi', o da Ali b. Ebu Talib'ten şunu nakletmiştir: -Ebu Davud dedi ki: Hasan b. Ali bu sözü Peygamber'e (sav) atfetmiştir.- "Bir yerden geçen bir topluluğun adına içlerinden birisinin selam vermesi yeterlidir ve oturanlar adına onlardan birisinin de bu selamı alması yeterlidir."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona İsmail, ona da Galib şöyle dedi: Biz Hasan(-ı Basrî)’ın kapısında oturuyorduk. Biri çıkageldi ve şöyle dedi: Bana babam dedemin şöyle dediğini rivayet etti: Babam beni Rasulullah'a (sav) gönderdi ve Ona gidip (benden) selam söyle, dedi. Ben de Rasulullah'a vardım ve babam size selâm söyledi dedim. Peygamber de (sav): "Aleyke ve ala ebîke's-selam (selâm senin ve babının da üzerine olsun)," diye karşılık verdi
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdurrahim b. Süleyman, ona Zekeriyya, ona eş-Şa'bî, ona da Ebu Seleme Aişe'nin (r.anha) kendisine şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber (sav) kendisine: "Cebrail (as) sana selam ediyor" buyurdu. O da "ve aleyhi's-selam ve rahmetullah (selam ve Allah'ın rahmeti onun da üzerine olsun)" diye karşılık verdi.