1671 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hâlid, ona Muhammed b. İshak ona Yezid b. Ebû Habib ona Mersed ona da Ebû Basra El-Gıfarî'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben yarın Yahudilere gideceğim. Onlara önce siz selam vermeyin. Onlar size selam verdiklerinde: 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin." [Bize İbn Selam ona Yahya b. Vadıh ona da İbn ishak bu rivayetin benzerini rivayet etti. Rivayetin metnine 'Nebi'den (sav) işittim' ifadesini ilave etti.]
Açıklama: (...) Hadîs-i Şerîf başka bir tarikle aynen rivayet edilmiştir; değişik olarak: «Peygamber'den (sav) işittim» sözünü ravi İlâve etmiştir. Daha önceki haber münasebetiyle anlatıldığı gibi, gayri müslİmlerle karşılaşma halinde onlara önce Müslümanlar selâm vermezler. Kendileri selâm verdiği takdirde de «Ve Aleyküm» demekle yetinilir. Çünkü Müslüman olmayanlar çok defa ölüm mânâsına gelen ve telâffuzu pek fark edilemeyen «Essamü Aleyküm = Ölum üzerinize olsun» sözünü müminlere karşı kullanıyorlar idi. Buna da «Sizin üzerinize olsun» şeklinde kısa olarak «Ve Aley küm» demek en uygun bir cevaptır.
Bize Hâşimm, ona Şu'be, ona da Katâde'nin naklettiğine göre, Enes b. Mâlik (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav) ashabı O'na: 'Ey Allah'ın Elçisi! Ehl-i kitap bize selam veriyor. Onların selamını nasıl alalım?' diye sordular. Rasulullah (sav): ''Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin!' buyurdu:"
Bize Yezid b. Harun, ona Şu'be, ona da Katâde, Enes b. Mâlik'in şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah'ın (sav) ashabı O'na: 'Ehl-i kitap bize selam veriyor. Onların selamını nasıl alalım?' diye sordu. Hz. Peygamber onlara: ''Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin' cevabını verdi."
Bize Musa, ona Vehb, ona Süheyl, ona babası (Ebu Salih Zekvân b. Abdullah), ona da Ebû Hüreyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ehl-i kitaba selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."
Bize Muhammed b. Ebu Adiyy, ona İbn İshak, ona Yezîd b. Ebu Habib, ona Mersed b. Abdullah el-Yezenî, ona da Ebu Abdurrahman el-Cühenî naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben yarın Yahudilere gideceğim. Onlara önce siz selam vermeyin. Onlar size selam verdiklerinde: 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin." [Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, babasının (Ahmed b. Hanbel) şöyle dediğini nakletmiştir: Abdülhamid b. Cafer ile İbn Lehî'a bu rivayete muhalefet etmiştir (rivayeti aykırı/farklı bir şekilde nakletmiştir). Onlar rivayeti 'Bize Ebu Basra, ona Ebu Âsım, ona da Abdülhamîd b. Cafer' şeklinde nakletmiştir. Ebû Basra, İbn Adî'nin İbn İshak'tan rivayetini kastederek bu (aykırı/farklı) senedi söylemiştir.]
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Abdullah b. Dînâr, ona da Abdullah b. Ömer naklettiğine göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Yahudilerden biri size selam verdiğinde size ancak, 'es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)' der. Siz de (buna karşı) 'Ve aleyke (senin üzerine olsun)' deyin.
Bize Ebu Tâhir el-Fakih, ona Ebu Bekir Muhammed b. el-Hüseyn el-Kattân, ona Ahmed b. Yusuf es-Sülemî, ona Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası (Ebu Salih Zekvân b. Abdullah), ona da Ebu Hüreyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müşriklerle yolda karşılaştığınız zaman, onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın." [Müslim bu hadisi Süfyan'dan (nakledilen) başka bir tarikle kitabına almıştır.]
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona Süheyl (b. Ebu Salih), ona babası (Ebu Salih Zekvân b. Abdullah), ona da Ebu Hureyre rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müşriklerle yolda karşılaştığınız zaman, Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."
Bize Ebu Abdullah el-Hafız ve Ebu Zekeriyya b. Ebu İshak, onlara da Ebu'l-Abbâs Muhammed b. Yakub, ona Bahr b. Nasr, ona İbn Vehb, ona Mâlik, ona Abdullah b. Dînar, ona da İbn Ömer (ra) Rasûlüllah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yahudiler sizinle karşılaştığı zaman size: 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' derler. Siz de onlara: 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin." [Buhari Sahih'inde bu hadisi Abdullah b. Yusuf, Mâlik'ten (nakletti) şeklinde rivayet etmiştir.]
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Üsâme, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Mûsâ şöyle anlattı: Rasûlullah (sav)’in Huneyn’de işi bitince Ebû Âmir’i ordu komutanı olarak Evtâs’a gönderdi. O, Düreyd b. es-Sımme ile karşı karşıya geldi. (Yapılan harpte) Düreyd öldürüldü. Adamlarını da Allah hezimete uğrattı. Ebû Mûsâ (devamla) şöyle dedi: Rasûlullah (sav) beni de Ebû Âmir ile birlikte göndermişti. Ebû Âmir’in dizine ok isabet etti. Oku Cüşemî (adındaki bir düşman askeri) atmış ve dizine isabet ettirmişti. Ben Ebû Âmir’in yanına gidip: – Amca, (bu oku) sana kim attı? diye sordum. O Ebû Mûsâ’ya göstererek: – İşte bana oku atan katilim şudur, dedi. Ben de ona yöneldim ve ona yetiştim. Beni görünce dönüp kaçmaya başladı. Ben de onun peşinden koşup “(kaçmaya) utanmıyor musun? Dursana!” diye bağırmaya başladım. Bunun üzerine o kaçmaktan vazgeçti. Kılıçlarımızla vuruşmaya başladık. (Mücadele) sonrasında ben onu geberttim. Ardından da (dönüp) Ebû Âmir’e: – Allah seninkinin canını aldı, dedim. Bana: – O halde şu oku çıkar, dedi. Ben de hemen çekip çıkardım. Okun çıktığı yerden su boşandı. Bana: – Yeğenim, Peygamber (sav)'e (benden) selam et ve günahlarımın bağışlanması için dua etmesini söyle, dedi. Sonra da beni (kendi yerine) ordunun başına geçirdi. Biraz sonra da ruhunu teslim etti. Ben (seferden döndükten sonra) Peygamber’in (sav) huzuruna girdim. O evinde üzerinde döşek olan dokuma bir sedirinin üstünde idi. Döşeğin örgüleri sırtında ve yanlarında iz yapmıştı. Kendisine bizim ve Ebû Âmir’in başından geçenler ile onun “günahlarımın bağışlanması için dua etsin” şeklindeki isteğini ilettim. Bunun üzerine Peygamber su istedi. Abdest aldıktan sonra ellerini kaldırarak “Allah’ım, Ubeyd Ebû Âmir’in günahlarını bağışla” diye dua etti. Ben onun koltuklarının altındaki beyazlığını gördüm. Ardından duaya şöyle devam etti: “Allah’ım, onu kıyamet gününde şu yarattığın insanların çoğundan üstün (bir makamda) kıl”. Bunun üzerine ben: – Benim günahlarımın bağışlanması için de dua edin, deyinde o: “Allah’ım, Abdullah b. Kays’ın günahını bağışla ve onu kıyamet gününde güzel bir makama yerleştir” diye dua etti. Ebû Bürde dedi ki: Dualardan biri Ebû Âmir, diğeri ise Ebû Mûsâ içindir.