Giriş

Bize Ebû Tâhir ez-Ziyâdî, ona Hâcib b. Ahmed et-Tûsî, ona Abdurrahim b. Münîb, ona Cerîr b. Abdülhamîd, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona da babası (Ebu Salih Zekvân b. Abdullah), ona da Ebû Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Onlarla karşılaştığınız zaman, selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın." [Ebû Hureyre şöyle demiştir: 'Bu rivayet Hıristiyanlar hakkındadır; ancak biz onun müşrikler hakkında olduğunu düşünüyorduk.' Müslim (bu hadîsi), Züheyr b. Harb'in Cerîr'den rivâyet ettiği tarikle Sahîh'ine almıştır.]


Açıklama: Ehl-i kitap veya müşriklere önce selam vermek, mese Allah’ın selamını reddetmesi veya onunla alay etmesi ihtimalinden dolayı uygun görülmemiştir. m Onları yolun dar yerinden geçmeye zorlamak ise, muhtemelen bir güvenlik tedbiri olarak düşünülmüştür. Çünkü mü'min dar bir mekâna sıkıştırılacak olursa, tecavüze uğraması halinde kaçıp kurtulması zor olabilir. Hareket alanının geniş olması için de, kendisinin yolun geniş tarafını kullanması daha doğrudur.

    Öneri Formu
155983 BS018760 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IX ,340

Bize Ahmed b. Hâlid, ona Muhammed b. İshak, ona Yezid b. Ebû Habib, ona Mersed, ona de Ebû Basra El-Gıfarî, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yarın ben Yahudilere gideceğim. Onlara önce siz selam vermeyin. Onlar size selam verdiklerinde: 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin." [Bize İbn Selam, ona Yahya b. Vâdıh, ona da İbn ishak, bir benzerini rivayet etti. 'Hz. Peygamber'i işittim' (lafzını) ilave etti.]


Açıklama: (...) Hadîs-i Şerîf başka bir tarikle aynen rivayet edilmiştir; değişik olarak : «Peygamber (Sallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim» sözünü ravi İlâve etmiştir. Daha önceki haber münasebetiyle anlatıldığı gibi, gayri müslİmlerle karşılaşma halinde onlara önce Müslümanlar selâm vermezler. Kendileri selâm verdiği takdirde de «Ve Aleyküm» demekle yetinilir. Çünkü Müslü­man olmayanlar çok defa ölüm mânâsına gelen ve telâffuzu pek fark edi­lemeyen «Essamü Aleyküm = Ölum üzerinize olsun» sözünü müminlere karşı kullanıyorlar idi. Buna da «Sizin üzerinize olsun» şeklinde kısa olarak «Ve Aley küm» demek en uygun bir cevaptır.

    Öneri Formu
165805 EM001102 Buhari, Edebü'l-Müfred, 513

Bize Said b. Ebu Meryem, ona Bekir b. Mudar, ona Ubeydullah b. Zahr, onun da Hibban b. Ebu Cebele rivayet ettiğine göre Abdullah b. Amr b. As şöyle demiştir: "Şarap içen kimseye selâm vermeyin."


    Öneri Formu
165720 EM001017 Buhari, Edebü'l-Müfred, 468

Bize Muhammed b. Sabbâh, ona Velid b. Ebû Sevr ona Simâk ona da İkrime, Abdullah b. Abbas'ın şöyle dediğini bildirmiştir: "Yahudi, Hristiyan ve Mecusi olanların selamına karşılık verin. Zira Allah (cc), 'Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. [Nisâ, 4/86] ' buyurmuştur."


    Öneri Formu
165930 EM001107 Buhari, Edebü'l-Müfred, 515

Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve İbn Hucr -hadis Yahya b. Yahya'nın lafızlarıyla nakledilmiştir, Yahya b. Yahya (hocası ile rivayet ilişkisi için) 'ahberenâ' derken diğerleri 'haddesena' demişlerdir-, onlara İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yahudilerden biri size selam verdiğinde size ancak, 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' der. Siz de (buna karşı) 'Ve aleyke (senin üzerine olsun)' deyin".


    Öneri Formu
271639 M005654-4 Müslim, Selam, 8

Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyüb, Kuteybe, ve İbn Hucr -hadis Yahya'nın lafızlarıyla nakledilmiştir, Yahya b. Yahya (hocası ile rivayet ilişkisi için) 'ahberenâ' derken diğerleri 'haddesena' demişlerdir-, onlara İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yahudilerden biri size selam verdiğinde size ancak, 'es-Sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)' der. Siz de (buna karşı) 'Ve aleyke (senin üzerine olsun)' deyin".


    Öneri Formu
271642 M005654-2 Müslim, Selam, 8

Bize Hişam Ebu Mervan ve Muhammed b. el-Müsenna mana itibari ile rivayet etti. Ona, Muhammed b. el-Müsenna, ona Velid b. Müslim, ona el-Evzai, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Es'ad b. Zürare, Kays b. Sa'd'ın şöyle dediğini rivayet etti: (Bir gün) Rasulullah (sav) bizi ziyaret için evimize gelmişti. "Esselamü aleyküm ve rahmetullah" dedi. (Babam) Sa'd, bu selamı sesini yükseltmeden yani alçak bir sesle aldı. Bunun üzerine ben, Rasulullah'a (sav) (evimize girmesi için) izin vermiyor musun? dedim. Babam, bırak, bize daha çok selam versin dedi. Hemen arkasından Rasul-i Ekrem (ikinci defa); "es-Selamü aleyküm ve Rahmetullah" dedi. (Babam) Sa'd, (bu selamı da yine) alçak sesle aldı. Sonra Allah'ın Rasulü (sav) (üçüncü defa), "Esselamü aleyküm ve rahmetullah" dedi. Sonra da dönüp gitti ve (babam) Sa'd de arkasından yetişip Ey Allah'ın Rasulü! Ben senin selamını işitiyordum, bize daha çok selam vermen için onu hafif bir sesle alıyordum dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, onunla dönüp geldi. (Babam) Sa'd da (yıkanması için) su ve sabun (getirilmesini) emretti. (Bunlar derhal getirildi ve Hz. Peygamber bunlarla) yıkandı. Sonra (babam) kendisine zâferanla veya alçehre ile boyanmış bir peştemal getirdi. (Hz, Peygamber de) ona sarındı. Sonra ellerini kaldırıp "Allahümmec’al salavâtike ve rahmeteke alâ âl-i Sa'd b. Ubade! (Allahım! Rahmet ve mağfiretini Sa'd b. Ubade ailesinin üzerine kıl" diye dua etti. Sonra biraz yemek yedi. (Oradan) ayrılmak isteyince (babam) Sa'd kendisine üzeri kadife (palan) ile donatılmış bir merkep yaklaştırdı. Rasulullah da (sav) ona bindi, (babam) Sa'd (bana), Ey Kays! (evine kadar) Hz. Peygamber'e eşlik et dedi. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem bana; "sen de bin!" buyurdu. Ben de (onu rahatsız etmemek için) kabul etmedim. Rasul-i Ekrem; "ya binersin ya da (evine) dönersin, (benimle yaya olarak gelip de yorulma)" dedi. Bunun üzerine (evime) dönüp gittim. [Hişam Ebu Mervan (bu hadisi) an Muhammed b. Abdurrahman b. Sa'd b. Zürare şeklinde muan'an olarak rivayet etti.] [Ebû Davud dedi ki: Ömer b. Abdulvahid ile İbn Sema'a da bu hadisi Evzaî'den Kays b. Sa'd'ın ismini söylemeden mürsel olarak rivayet ettiler.]


Açıklama: Hadis metninde geçen "الورس" (el-vers) kelimesi, Kamus tercümesinde Asım Efendi tarafından Yemen zaferanı ve alçehre diye tercüme edildiğinden "alçehre" çevirisini almış bulunmaktayız. Bkz. Asım Efendi, Kamus-ı Okyanus, II, 304. Aynı metinde geçen "الغسل" (el-ğısl) kelimesi, yıkanılacak su ve çöğen otu gibi Arapların sabun olarak kullandıkları maddelere denilmektedir. Bu nedenle kelimeyi "su ve sabun" şeklinde tercüme ettik. Bkz. Asım Efendi, Kamus-ı Okyanus, III, 303.

    Öneri Formu
34310 D005185 Ebu Davud, Edeb, 127, 128

Bize Muhammed b. Mahbub, Mualla ve Ârim, onlara Ebu Avâne, ona da Katade, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Fâsık kişiyle aranda saygınlık yoktur."


    Öneri Formu
165721 EM001018 Buhari, Edebü'l-Müfred, 468

Bize Muhammed b. Mahbub, Mualla ve Ârim, onlara Ebu Avâne ona da Katade, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Fâsık kişiyle aranda saygınlık yoktur."


    Öneri Formu
270425 EM001018-3 Buhari, Edebü'l-Müfred, 468

Bize Muhammed b. Mahbub, Mualla ve Ârim onlara Ebu Avâne, ona da Katade, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Fâsık kişiyle aranda saygınlık yoktur."


    Öneri Formu
270426 EM001018-2 Buhari, Edebü'l-Müfred, 468