Giriş

Bize Muhammed, ona Amr b. Ebu Seleme, ona el-Evzaî, ona İbn Şihab, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir; Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazelere katılmak, davete icabet etmek ve aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demektir". [Abdurrezak ona mutabaatta bulundu ve 'bize Ma‘mer rivayet etti', dedi. Bunu (hadisi) Selâme, Ukayl’den rivayet etti.]


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Selâme b. Ravh arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
271328 B001240-3 Buhari, Cenaiz, 2

Bize Muhammed, ona Amr b. Ebu Seleme, ona el-Evzaî, ona İbn Şihab, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir; Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazelere katılmak, davete icabet etmek ve aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demektir". [Abdurrezak ona mutabaatta bulundu ve 'bize Ma‘mer rivayet etti', dedi. Bunu (hadisi) Selâme, Ukayl’den rivayet etti.]


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdürrezzak b. Hemmam arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
271329 B001240-2 Buhari, Cenaiz, 2

Bize Muhammed, ona Amr b. Ebu Seleme, ona el-Evzaî, ona İbn Şihab, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir; Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazelere katılmak, davete icabet etmek ve aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demektir". [Abdurrezak ona mutabaatta bulundu ve 'bize Ma‘mer rivayet etti', dedi. Bunu (hadisi) Selâme, Ukayl’den rivayet etti.]


    Öneri Formu
9519 B001240 Buhari, Cenaiz, 2

Bize Süfyân b. Vekî, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Harb b. Şeddâd, ona Yahya b. Ebû Kesîr, ona Yaîş b. el-Velîd, ona Zübeyr'in azatlısı, Zübeyr b. Avvâm'dan (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Geçmiş toplumların hastalığı olan haset ve kin besleme illeti gizlice içinize girdi. Bu (buğzetmek) tıraşlayıp kazıyan bir illettir. Saçı tıraş edip kazır demiyorum, dini tıraşlayıp yok eder. Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmeden de hakiki manada iman etmiş sayılmazsınız. Size birbirinizi sevmenizi daim kılacak şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız." [Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu Yahya b. Ebû Kesîr'den rivayetinde ihtilaf ettikleri bir hadistir. Bazıları Yahya b. Ebû Kesîr - Yaîş b. Velîd - Zübeyr'in azatlısı ve Hz. Peygamber tarikiyle rivayet etmişler ve Zübeyr'i zikretmemişlerdir.]


    Öneri Formu
14404 T002510 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 56

Bize Ma'mer ve Sevrî, onlara Süheyl b. Ebu Salih, ona babası (Ebu Salih es-Semmân), ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Yolda müşriklerle karşılaştığınız zaman, Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."


    Öneri Formu
77673 MA009837 Musannef- i Abdurrezzak, VI, 10

Bize Ma'mer, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona da babası (Ebu Salih es-Semmân), Ebu Hureyre'den (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yolda müşriklerle karşılaştığınız zaman, Onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."


    Öneri Formu
87411 MA019457 Musannef-i Abdurrezzak, X, 391

Bize Ma'mer ve (Süfyân) Sevrî, onlara Süheyl b. Ebu Salih, ona babası (Ebu Salih es-Semmân), ona da Ebu Hüreyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yolda müşriklerle karşılaştığınız zaman, onlara selam vermeyi önce siz başlatmayın ve onları yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."


    Öneri Formu
271594 MA009837-2 Musannef- i Abdurrezzak, VI, 10

Bize Heddab b. Halid el-Ezdî, ona Süleyman b. el-Muğîra, ona Humeyd b. Hilal, ona Abdullah b. es-Samit rivayet ettiğine göre Ebu Zer şöyle demiştir: Haram ayları helal sayan kavmimiz Gıfâr'ın arasından ayrılmıştık. Ben kardeşim Üneys ve annem kabilemizin yanından çıkmıştık. Dayılarımdan birinin yanında misafir olduk. Bize ikram etti ve güzel davrandı. Ne var ki onun kavmi bize haset ettiler ve sen ailenin yanından çıktığın zaman Üneys onlara karşı çıkıyor dediler. Dayımız geldi ve bize ona söylenen bu sözü aktardı. Dayı yaptığın iyiliği de bu sözünle yok ettin. Artık seninle bir arada duramayız dedim. Sürümüzü yaklaştırdık ve yüklendik. Dayım elbisesine büründü ve gözyaşları döktü. Biz ise yola çıktık ve Mekke'nin kenarına geldik. Kardeşim Üneys sürümüz ve bir misli için şiir yarışına girmiş. Rakibiyle birlikte kâhinin yanına gitmişler ve kâhinin Üneys'i daha iyi bulmuş. Üneys sürümüz ve bir o kadar daha deveyle geldi. Ebu Zer şöyle devam etti: Amca oğlu! Ben Rasulullah'ı (sav) görmeden önce üç sene namaz kıldım. Kime kılıyordun diye sordum. Allah'a kılıyordum dedi. Ne tarafa dönüyordun diye sorunca; Rabbimin döndürdüğü tarafa dedi. Yatsı namazını kılıyor, gecenin sonu geldiği zaman güneş üstüme çıkana kadar secde ediyordum. Üneys; benim Mekke'de bir işim var. Benim yerime buraya göz kulak olur musun dedi. Üneys yola çıktı ve Mekke'ye geldi. Geri dönmekte gecikmişti. Sonra geldi. Ne yaptın diye sordum. Mekke'de senin dininden bir adama rastladım. Allah'ın elçisi olduğunu iddia ediyor dedi. Peki insanlar onun hakkında ne söylüyorlar diye sordum. Onun şair, kahin ve sihirbaz olduğunu söylüyorlar dedim. Üneys de şairdi. Üneyse; kahinlerin sözünü duydum. Onunkisi kahin sözü değil. Sözlerini şairlerin kalıplarına vurdum ama benden sonra gelen hiç kimse onun şiir olduğunu söyleyemez. Vallahi o doğru söylüyor, diğerleri ise yalan söylüyorlar. Üneyse; benim yerimde sen dur da ben gidip ona bir bakayım dedim. Sonra Mekke'ye geldim. Mekkelilerden birinden yardım isteyip; dinden çıktığını söylediğiniz kişi nerede diye sordum. Beni işaret etti ve alın size dinden çıkan dedi. Bunun üzerine bütün vadi halkı, toprak, taş ve kemiklerle üzerime saldırdılar. Bayılıp düştüm. Uyandığımda kırmızı dikili taşlar gibiydim. Zemzem kuyusuna geldim ve üzerimdeki kanları yıkadım. Amcaoğlu! Orada otuz gün ve gece kaldım. Zemzem suyundan başka ne yemeğim ne içeceğim vardı. Ancak ben kilo aldım, hatta karnımın büküntüleri kıvrıldı. Hiç açlık hissetmiyordum. Mekkeliler ay ışığının etrafı aydınlattığı bir gecede uykuya dalmışlardı. Kâbe'yi tavaf eden sadece iki kadın vardı. İsaf ve Naile'ye dua ediyorlardı. Tavafları sırasında benim yanıma geldiler. Bu iki putu birbirine nikahlamak lazım dedim. Sözlerini bırakmadılar. Bana geldiler. Bunların odundan farkı yok, gerçekten söylüyorum dedim. Bağıra çağıra gittiler. Keşke yanımızda bizden bir adam olsaydı dediler. Onların karşısına Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir çıktı. Aşağı doğru iniyorlardı. Hz. Peygamber; "size ne oldu" diye sordu. İnkârcı, Kâbe ve örtüleri arasında dediler. Hz. Peygamber; "size ne dedi" diye sordu. Ağız dolduracak bir söz söyledi dediler. Rasulullah (sav) arkadaşıyla birlikte, Kabe’ye geldi. Hacerü’l-esved'i selamladı, Kabe’yi tavaf etti ve namaz kıldı. Namazını bitirince, ona; selam sana olsun ey Allah'ın Rasulü dedim. –Ebu Zer; onu İslam selamıyla selamlayan ilk insan bendim-. "Sana da selam ve Allah'ın rahmeti olsun" diye selamımı aldı ve "sen kimsin" diye sordu. Ben Gıfâr'danım dedim. Elini kaldırdı, parmaklarını alnına koydu. Kendi kendime Gıfârlı olmamdan hoşlanmadı dedim. Gidip eline yapışayım dedim. Arkadaşı beni men etti. Onu benden daha iyi biliyordu. Sonra başını kaldırdı ve "ne zamandır buradasın" diye sordu. Otuz gündür buradayım dedim. " Sana kim yemek verdi" diye sordu. Zemzem suyundan başka yemeğim yoktu. Kilo aldım, karnımın büküntüleri bile kıvrıldı. Hiç susuzluk da hissetmedim dedim. "O mübarek bir sudur, gıdadır" buyurdu. Ebu Bekir; ey Allah'ın Rasulü! Bana bu akşam onu doyurmam için izin ver dedi. Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir oradan ayrıldılar. Ben de onlarla birlikte gittim. Ebu Bekir bir kapı açtı ve Taif’in kuru üzümünden avuçlamaya başladı. Bu Mekke’de yediğim ilk yemekti. Sonra bir süre orada kaldım. Ardından Hz. Peygamber'in yanına gittim. Bana; "ben hurmalık bir yere yönlendirildim. Oranın Medine olduğunu sanıyorum. Sen benim için kavmine gidip İslam'ı tebliğ etsen nasıl olur? Belki Allah senin sayende onlara fayda verir ve sen de onlardan ecir kazanırsın" dedi. Ben Üneys'in yanına döndüm. Bu kadar zamandır ne yaptın diye sordu. Yaptığım şu, Müslüman oldum ve tasdik ettim. Üneys; ben de senin dininden yüz çevirecek değilim. Ben de Müslüman oldum ve tasdik ettim dedi. Annemize geldik, o da şöyle dedi: Ben de sizin dininizden yüz çevirecek değilim. Ben de Müslüman oldum ve tasdik ettim dedi. Yüklerimizi yüklendik ve kavmimiz Gıfâr'a geldik. Onların yarısı Müslüman oldu. Onlara reisleri İma b. Rahda el-Gıfârî imamlık ediyordu. Kalan yarısı da Rasulullah (sav) Medine'ye geldiği zaman Müslüman oluruz dediler. Rasulullah (sav) Medine'ye gelince kalan yarısı da Müslüman oldu. Eslem kabilesi gelip; ey Allah'ın Rasulü! Onlar bizim kardeşlerimiz. Onların Müslüman olduğu şekilde biz de Müslüman olduk dediler ve İslam'a girdiler. Rasulullah (sav); "Gıfâr'a Allah mağfiret etsin. Eslem'e Allah selamet versin" diye dua etti.


    Öneri Formu
7548 M006359 Müslim, Fadâilu's Sahabe, 132

Bize Muhammed b. Yûsuf, ona Süfyân, ona Abdullah b. es-Sâib, ona Zâzân, ona da Abdullah b. Mes‘ûd, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu bildirdi: “Allah’ın yeryüzünde sürekli dolaşan melekleri vardır, onlar bana ümmetimden selam ulaştırırlar”.


    Öneri Formu
46403 DM002816 Darimi, Rikak, 58

Bize Abdülvehhâb b. Abdülhakem el-Verrâk, ona Muâz b. Muâz, Süfyân b. Said es-Sevrî, ona Abdullah b. es-Sâib, ona Zâzân ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ın sürekli dolaşan melekleri vardır, onlar bana ümmetimden selâm ulaştırırlar."


    Öneri Formu