Giriş

Bize Muhammed b. Selâm, ona Ebû Hâlid el-Ahmer, ona da Humeyd, Enes b. Mâlik (r.a)'den rivayet etti: "Biz henüz çocukken Resûlüllah (s.a.v) yanımıza geldi ve bize selâm verdi. Sonra beni bir işe gönderdi. Ben ona dönünceye kadar da beni beklemek üzere yolda oturdu." (Enes) dedi ki: "Bu yüzden ben (annem) Ümmü Süleym'in yanına geç gittim. Bunun üzerine bana: -Seni ne alıkoydu (da geciktin)? dedi. Ben de: -Peygamber (s.a.v) beni bir işe gönderdi (onun için geciktim), dedim. O da: —Nedir o (iş)? dedi. Ben de: —O bir sırdır (söyleyemem), dedim. Annem: —Resûlüllah (s.a.v)'ın sırrını (iyi) muhafaza et (kimseye söyleme), dedi."


Açıklama: İnsan ve vasıtaların gelip geçtiği işlek yollar üzerinde oturulmasını Hz. Peygamber (s.a.v.) hoş gör­memişler ve yollar üzerinde oturulmamasını istemişlerdir. Oturmak mecbu­riyetinde kalınca da, selamlaşmayı terketmeyerek, gelip-geçişi daralt­mayacak, başkasına engel olmayacak ve harama düşmeyecek şekilde otu­rulmasına müsaade etmişlerdir. Burada kendilerinin bizzat oturuşu, ya yo­lun trafiği olmayışından, ya da E n e s'in başka yerde Peygamberi arama­sına mahal bırakmak istemeyişinden olsa gerektir.

    Öneri Formu
166143 EM001139 Buhari, Edebü'l-Müfred, 536

Bize Muhammed b. Salih b. Hani, ona Hüseyin b. Fadl, ona Hevze b. Halife, ona Avf b. Ebu Cemile, ona da Zürare b. Evfa, Abdullah b. Selam'ın şöyle dediğini rivayet etti. "Rasûlullah (s.a.v.) hicret ederek Medine'ye geldiğinde, insanlar ona yöneldiler ve koşuştular, "Rasûlullah (s.a.v.) geldi" (diye) seslenildi. Onu görmek için (gelen) insanların arasında ben de vardım. Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzünü gördüğümde yüzünün bir yalancının yüzü olmadığını anladım. (Ondan) İşittiğim ilk şey, söylediği şu sözlerdir; "Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, sıla-i rahim yapınız ve insanlar uyurken namaz kılınız ki emân içerisinde cennete giresiniz." Bu hadis, Şeyhayn'in sıhhat şartlarına göre sahih bir hadistir fakat bu hadisi tahric etmemişlerdir.


    Öneri Formu
192578 NM004329 Hakim, el-Müstedrek, V, 1609 (3/13)

Bize Ebu’l-Hasen b. Abdan, ona Ahmed b. Ubeyd, ona Ahmed b. Ali el-Hazzâz, ona Esîd b. Zeyd el-Cemmâl, ona Amr b. Şemr (T) Bize Ebu Zekeriyya b. Ebu İshak el-Müzekkî, ona Ebu Muhammed el-Horasanî, ona Ubeyd b. Ebu Harun, ona İbrahim b. Habib, ona Amr b. Şemr, ona da Câbir, ona da Şa’bî şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Ebu Tâlib (r.a.) bir gün çarşıya çıktı ve zırh satan Hıristiyan birisine rastladı. (Râvî) dedi ki: Ali (r.a.) zırhı tanıdı ve: “Bu benim zırhım! Seninle benim aramda (hüküm verecek) Müslümanların kadısıdır” dedi. (Râvî) dedi ki: (O zaman) Müslümanların kadısı Şüreyh idi, Hz. Ali de (ondan) onu yargılamasını istedi. (Râvî) dedi ki: Şüreyh mü’minlerin emirini görünce kadılık makamından kalktı ve yerine Ali (r.a.)’ı oturttu. Şüreyh de (davalı) Hıristiyan’ın yanına Hz. Ali’nin ön tarafına oturdu. Bunun üzerine Ali (r.a.) ona şöyle dedi: “Yâ Şüreyh! Şayet hasmım Müslüman biri olsaydı elbette ben onunla birlikte hasım sandalyesine otururdum. Ancak ben Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: ‘Onlarla ne musafaha yapınız, ne (sözünüze) onlara selam vererek başlayınız, ne hastalarını ziyaret ediniz ne de onlara (hayır) dua ediniz. Onları yolların kenarlarından (yürümeye) zorlayınız. Allah Teâlâ’nın onları aşağılaması gibi siz de onları aşağılayınız.’ Benimle onun arasında (şimdi) hükmet yâ Şüreyh!” Bunun üzerine Şüreyh dedi ki: “(Pekala) ey Mü’minlerin Emiri (ne) söylüyorsun?” (Râvî) dedi ki: Hz. Ali şöyle dedi: “Bu benim zırhımdır. Uzun zaman önce benim elimden (kaybolup) gitmişti.” (Râvî) dedi ki: Şüreyh: “Ey Hıristiyan! Sen ne söylüyorsun (buna)?” dedi. (Râvî) dedi ki: Hıristiyan da şöyle dedi: “Ben, Mü’minlerin Emiri’nin; ‘Bu zırh benim zırhımdır’ (sözünü) yalanlamıyorum.” (Râvî) dedi ki: Bunun üzerine Şüreyh şöyle dedi: “(O zırhın) onun elinden alınmasına dair bir durum göremiyorum. Delilin var mı?” Ali (r.a.) da: “Şureyh doğru söyledi” dedi. (Râvî) dedi ki: Bunun üzerine Hıristiyan: “Ben bunun peygamberlerin ahkâmı olduğuna şehadet ederim ki Mü’minlerin emiri kadısına geliyor ve kadısı da o konuda onun aleyhine hükmediyor. Vallahi ey Mü’minlerin emiri! Ordunun peşinden seni takip etmiştim. Devenden (bir takım) eşyalar yere düşmüştü de ben de onu almıştım. Şüphesiz ben (bu durum karşısında) Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.v.)’in Allah’ın resulü olduğuna şehadet getiriyorum.” (Râvî) dedi ki: Ali (r.a.) da: “Müslüman olduğuna göre o (zırh) senindir” dedi ve onu yaşlı bir ata bindirdi. (Râvî) dedi ki: Şa’bî de şöyle demiştir: “Andolsun ki onu müşriklerle savaşırken gördüm.” Bu, Ebu Zekeriyya’nın rivayet ettiği hadisin lafzıdır. İbn Abdân’ın rivayetinde ise: Dedi ki: “Ey Şüreyh! Hasmım Hıristiyan olmasaydı kesinlikle ben (onunla birlikte) senin önüne çökerdim” ifadesi vardır. (Hadisin) sonunda da şöyle demiştir: “Ali (r.a.) kendine ait olan o (zırhı) ona hibe etti ve ona iki bin (dirhem) verilmesini emretti. Sıffin günü onunla birlikte yaralandı.” Hadisin geri kalan kısmı (lafızları biraz farklı olsa da) aynı manadadır. (Bu hadis) yine başka bir tarikle A’meş’ten, o da İbrahim et-Teymî’den zayıf olarak rivayet edilmiştir.


    Öneri Formu
157797 BS020495 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, X ,229

Bize Ebu Amr Osman b. Ahmed b. Semmak Bağdat'ta, ona Abdurrahman b. Muhammed b. Mansur el-Harisî, ona Yahya b. Said el-Kattân, ona Avf; Ebu'l-Hasen b. Yakup el-Adl, ona Yahya b. Ebu Talip, ona Abdülvehhab b. Atâ, ona Avf b. Ebu Cemile, ona da Zürare b. Evfâ, Abdullah b. Selam (r.a.)'ın şöyle dediğini rivayet etti. "Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde, insanlar hızla ona doğru koşturdular ve "Rasûlullah (s.a.v.) geldi, Rasûlullah (s.a.v.) geldi, Rasûlullah (s.a.v.) geldi" (diye) seslenildi. Onu görmek için (gelen) insanların arasında ben de vardım. Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzünü gördüğümde, yüzünün bir yalancının yüzü olmadığını anladım. Söylediği ilk şey şu sözleri oldu; "Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, sıla-i rahim yapınız ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılınız ki emân içerisinde cennete giresiniz."


    Öneri Formu
195594 NM007464 Hakim, el-Müstedrek, VII, 2599 (4/160)

Bize Vekî', ona Zekeriyya rivayet etti. Yine bize Yezîd, ona Zekeriyyâ b. Ebu Zâide, ona Şa‘bî, ona da Ebu Seleme, Âişe’den (r.anha) rivayet etti. Peygamber (s.a.v.) kendisine şöyle dedi: (Yezîd dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bana şöyle dedi:) – “Cebrail sana selâm ediyor”. Âişe de: – Ve aleyhi’s-selâm ve rahmetullâh (selâm ve Allah’ın rahmeti onun da üzerine olsun), diye karşılık verdi.


    Öneri Formu
270738 HM026265-2 İbn Hanbel, VI, 208

Bize İmran b. Musa b. Müşâci, ona Osman b. Ebû Şeybe, ona Cerîr, ona Süheyl b. Ebû Salih, ona Neccaroğulları’nın azatlısı Said b. Yesar Ebu’l-Hubâb, ona Zeyd b. Hâlid el-Cühenî, ona Ebu Talha el-Ensârî şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamber’den (sav) şöyle işittim: “İçerisinde köpek ve heykel olan eve melekler girmez.” Gidip bu hadisi Âişe’ye (r.anha) sorayım dedim. Yanına geldim ve “Ey annemiz! Bu adamın naklettiğine göre Peygamberimiz (sav) “İçerisinde köpek ve heykel olan eve mekler girmez” buyurmuş. Sen Peygamber’den (sav) böyle bir söz işittin mi?” diye sordum. “Hayır. Ancak ne yaptığını size anlatayım: Savaşlarından birine çıkmıştı. Ben de bu sırada bir döşeme alıp döşeğin üzerine örtmüştüm. Dönüşünü gözlüyordum. Geldiğinde onu kapıda karşıladım. “Selam ve Allah’ın rahmeti üzerine olsun! Sana izzet, Nusret ve ikramını bahşeden Allah’a hamdolsun” dedim. Evin içine baktı ve örtüyü gördü. Bir şey demedi ama yüzünden hoşlanmadığını anlamıştım. Döşemeyi aldı ve onu yırttı veya kesti ve şöyle buyurdu: “Allah bize rızık olarak verdiklerinde toprağı ve taşı giydirmemizi emretmiyor.” Hz. Aişe (r. anha) şöyle buyurdu: Sonra ben o kumaşın içine lifle doldurdum. Hz. Peygamber buna bir şey demedi.


    Öneri Formu

Bize Haccâc ve Ebü’n-Nadr, onlara Leys, ona Yezîd b. Ebû Habîb, ona da Ebü’l-Hayr, Abdullah b. Amr’dan rivayet etti: Bir adam Nebî’ye (s.a.v.): – Hangi ameller daha faziletlidir? diye sordu. Peygamber (s.a.v.): “Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir” buyurdu.


    Öneri Formu
270790 HM006581-2 İbn Hanbel, II, 170


Açıklama: Bu olayda Hz. Aişe Cebraîl'i görmemiştir. Nitekim hadisin farklı tariklerinde onun Allah Resûlü'ne "Sen benim görmediğimi görüyorsun" demesi buna açık bir delildir. Bununla birlikte meşhûr Cibrîl hadisinde olduğu gibi sahabîlerin Cebrail'i, insan suretine girdiği zaman görmesi de mümkündür.

    Öneri Formu
165738 EM001036 Buhari, Edebü'l-Müfred, 474

Bize Vekî‘, ona Şu‘be rivayet etti. Yine bize Muhammed b. Ca‘fer, ona Şu‘be, ona Câbir, ona Târık et-Temîmî, ona Cerîr, ona da İbn Ca‘fer nakletti: Bana bir adam, ona Târık et-Temîmî, ona da Câbir dedi ki: "Nebî (s.a.v.) bir grup kadına uğramıştı, onlara selam verdi".


    Öneri Formu
271406 HM019426-2 İbn Hanbel, IV, 363


    Öneri Formu