Giriş

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye ve İbn Nümeyr, onlara Ameş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (kamil manada) iman etmiş olamazsınız. Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız."


Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.

    Öneri Formu
270605 İM003692-2 İbn Mâce, Edeb, 11

Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Yakub, onlara Ravh b. Ubade, ona Habib b. Şehid, ona Hasan, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Binek üzerinde olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar sayıca çok olanlara selam verir.” İbn Müsenna kendi rivâyetinde şunu da ilave etmektedir: “Küçük olan, büyük olana selam verir.” Bu konuda, Abdurrahman b. Şibl, Fedâle b. Ubeyd ve Câbir’den de rivâyet mevcuttur. Ebu İsa şöyle demiştir: "Bu hadis, Ebu Hureyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Eyyüb es-Sahtiyanî, Yunus b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd ise şunu söylemektedirler: “Hasan, Ebu Hureyre’den hadis işitmemiştir.”


Açıklama: Bu isnad'da inkıta şüphesi olmasına rağmen hadis Ebû Hüreyre'den birçok tarikle nakledildiği için sahihtir.

    Öneri Formu
15919 T002703 Tirmizi, İsti’zan ve Âdâb, 14

Bize Muhammed b. Beşşar ile Muhammed b. Müsenna, onlara Ebû Âsım, ona ‎Hayve b. Şurayh, ona Ebu Sahr, ona Nafi’nin rivayet ettiğine adamın birisi İbn ‎Ömer’in yanına gelerek bir kimsenin selamını iletti. İbn Ömer ise ‎kendisine selam gönderen kimsenin dinde olmayan bir takım şeyler ‎uydurduğunu duyduğunu söyleyerek şunları söylemiştir. “Eğer söylenenler ‎doğruysa benden ona selam götürme. Zira ben Hz. Peygamber’in şöyle ‎dediğini işittim: “ Ümmetimde bir takım insanlar mesh (yüzünün hayvan ‎suretine çevrilmesi), yere batırılma ve gökten üzerlerine taş yağmaları gibi ‎bazı cezalara çarptırılacaktır.” İbn Ömer, Hz. Peygamber’in bu uyarısının kaderi inkar edenler hakkında olduğunu söylemiştir.‎


Açıklama: Kader konusundaki tartışmalarıyla bilinen şahıs hakkında İbn Ömer'in, ilişkiyi kesme anlamına gelen selamını kabul etmeme ya da ona selam göndermeme şeklindeki tepkisini ifade etmektedir.

    Öneri Formu
33112 İM004061 İbn Mâce, Fiten, 29

Bize Abdullah b. Abdurrahman ve Hüseyin b. Muhammed el-Hariri (Belhlidir), onlara Muhammed b. Kesir, ona Cafer b. Süleyman ed-Dubaî, ona Avf, ona Ebu Raca, ona İmran b. Husayn şöyle demiştir: Bir adam Resulullah'a (sav) geldi ve “Esselamü Aleyküm” dedi. Peygamber (sav) de “On (sevap)” buyurdu. Bir başka adam daha geldi “Esselamu aleykum ve rahmetullah=Allah’ın selamı ve rahmeti size olsun” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) “Yirmi (sevap)” dedi. Bir başka adam daha geldi ve “Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu = Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi size olsun” dedi. Rasulullah (sav) de “Otuz (sevap)” buyurdu. Ebu İsa (et-Tirmizî): "Bu hadis bu tarikiyle hasen sahih garib bir hadistir.Bu konuda Ali, Ebû Said ve Sehl b. Huneyf’den de hadis rivayet edilmiştir." demiştir.


Açıklama: Parantez içindeki "Sevap" bilgisi şerhten alınmıştır. Mübarekfuri, Tuhfetü'l-ahvezi, VII, 384.

    Öneri Formu
271211 T002689-2 Tirmizi, İsti’zan ve Âdâb, 2

Bize Muhammed b. Beşşar ile Muhammed b. Müsenna, onlara Ebû Âsım, ona Hayve b. Şurayh, ona Ebu Sahr, ona ise Nafi, adamın birisinin İbn ‎Ömer’in yanına gelerek bir kimsenin selamını ilettiğini rivayet etti. İbn Ömer ise ‎kendisine selam gönderen kimsenin dinde olmayan bir takım şeyler ‎uydurduğunun kendisine iletildiğini belirterek şunları söylemiştir. “Eğer bidatçı ise benden ona selam götürme. Zira ben Hz. Peygamber’in şöyle ‎dediğini işittim: “ Ümmetimde bir takım insanlar mesh (yüzünün hayvan ‎suretine çevrilmesi), yere batırılma ve gökten üzerilerine taş yağmaları gibi ‎bazı cezalara çarptırılacaktır.” İbn Ömer, Hz. Peygamber’in bu uyarısının kaderi inkar edenler hakkında olduğunu söylemiştir.‎


Açıklama: İbn Ömer, dinde olmayan bir takım şeylerin dine sokulması anlamına gelen bidatlerden ve bidat ehlinden uzak durulması gerektiğini anlatmaktadır. Kendi tepkisini, insani ilişkilerin başlangıç düzeyi olan selamı kabul etmemekle, ya da 'eğer bidatçı ise benden ona selam götürme' diyerek ortaya koymuştur.

    Öneri Formu
271769 İM004061-2 İbn Mâce, Fiten, 29

Bize Abd b. Humeyd, ona Affan b. Müslim es-Saffar Ebu Osman, ona Abdullah b. Hassan, ona iki büyük annesi Safiyye bt. Uleybe ve Duhaybe bt. Uleybe, mürebbiyeleri ve babalarının anneannesi olan Kayle bt.Mahreme'den (r.anha) şöyle dediğini haber vermiştir: Rasûlullah'ın (sav)’in yanına gitmiştik. Kayle hadisi uzunca anlattı: Güneş yükseldiğinde bir adam geldi. "Esselamü aleyke ya Rasulullah (Ey Allah’ın Rasûlü! Selam sana) dedi. Rasûlullah da (sav) Ve aleyke's-selam ve rahmetullah (Allah’ın selamı ve rahmeti senin üzerine olsun)" buyurdu. ٍÜzerinde -Peygamber'i kastederek- safranla boyanmış, ancak bu boyası da dökülmüş eski iki elbise vardı. Peygamber'in (sav) yanında bir hurma dalı bulunmaktaydı.” Tirmizî: Kayle hadisini sadece Abdullah b. Hassân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.


    Öneri Formu
16161 T002814 Tirmizi, Edeb, 50

Bize Muhammed b. Beşşar ve Nasr b. Ali, onlara Ebu Ahmed, ona Süfyan, ona Dahhak b. Osman, ona Nafi, ona İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: “Hz. Peygamber küçük abdest bozarken birisi ona selam verdi. Rasulullah, adamın selamını almadı.” Bize Muhammed b. Yahya en-Neysâbûrî, ona Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Dahhak b. Osman bu isnatla yukarıdaki rivayete benzer bir rivayette bulundu. Bu konuda Alkame b. el-Fağvâ, Cabir, Berâ ve Muhacir b. Kunfuz’dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle dedi: Hadis hasen-sahihtir.


    Öneri Formu
270663 T002720-2 Tirmizi, İsti’zan ve Âdâb, 27

Bize Muhammed b. Beşşar ve Nasr b. Ali, onlara Ebu Ahmed, ona Süfyan, ona Dahhak b. Osman, ona Nafi, ona İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: “Hz. Peygamber küçük abdest bozarken birisi ona selam verdi. Rasulullah, adamın selamını almadı.” Bize Muhammed b. Yahya en-Neysâbûrî, ona Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Dahhak b. Osman bu isnatla yukarıdaki rivayete benzer bir rivayette bulundu. Bu konuda Alkame b. el-Fağvâ, Cabir, Berâ ve Muhacir b. Kunfuz’dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle dedi: Hadis hasen-sahihtir.


    Öneri Formu
270664 T002720-3 Tirmizi, İsti’zan ve Âdâb, 27

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülvehhâb es-Sekafî, Muhammed b. Cafer, İbn Ebû Adî ve Yahya b. Saîd, onlara Avf b. Ebû Cemîle, ona Zürâre b. Evfâ, ona Abdullah b. Selâm şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Medîne'ye geldiği zaman insanlar ona koştular. "Rasulullah geldi! Rasulullah geldi! Rasulullah geldi!" denilmişti. Ben de onu görmek için insanlarla birlikte geldim. Rasulullah'ın (sav) yüzünü gördüğümde onun yüzünün yalancı yüzü olmadığını anladım. Söylediği ilk şey şuydu: "Ey insanlar! Selamı yayın, yemek yedirin, insanlar uyurken namaz kılın ki Cennete selamet içinde girin." Ebû İsâ (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu sahîh bir hadistir.


    Öneri Formu
14361 T002485 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 42

Bize Muhammed b. Beşşar, ona Yahya b. Said,İbn Ebu Adî, Abdulvehhab ve Muhammed b. Cafer, onlara Avf b. Ebu Cemile ona da Zürâre b. Evfâ, Abdullah b. Selam'ın şöyle dediğini rivayet etti. "Rasûlullah (sav) Medine'ye geldiğinde, insanlar hızla ona doğru koşturdular ve "Rasûlullah (sav) geldi" (diye) seslenildi. İnsanların arasında onu görmek için ben de geldim. Rasûlullah (sav)'in yüzünü gördüğümde yüzünün bir yalancı yüzü olmadığını anladım. Konuştuğu ilk şey şu sözleri oldu; "Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılınız ki emân içerisinde cennete giresiniz."


    Öneri Formu
270872 İM001334-4 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 174