حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ قَالَ حَدَّثَنِى زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - قَدِمَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم سَبْىٌ فَإِذَا امْرَأَةٌ مِنَ السَّبْىِ قَدْ تَحْلُبُ ثَدْيَهَا تَسْقِى ، إِذَا وَجَدَتْ صَبِيًّا فِى السَّبْىِ أَخَذَتْهُ فَأَلْصَقَتْهُ بِبَطْنِهَا وَأَرْضَعَتْهُ ، فَقَالَ لَنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَتَرَوْنَ هَذِهِ طَارِحَةً وَلَدَهَا فِى النَّارِ » . قُلْنَا لاَ وَهْىَ تَقْدِرُ عَلَى أَنْ لاَ تَطْرَحَهُ . فَقَالَ « اللَّهُ أَرْحَمُ بِعِبَادِهِ مِنْ هَذِهِ بِوَلَدِهَا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19640, B005999
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ قَالَ حَدَّثَنِى زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - قَدِمَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم سَبْىٌ فَإِذَا امْرَأَةٌ مِنَ السَّبْىِ قَدْ تَحْلُبُ ثَدْيَهَا تَسْقِى ، إِذَا وَجَدَتْ صَبِيًّا فِى السَّبْىِ أَخَذَتْهُ فَأَلْصَقَتْهُ بِبَطْنِهَا وَأَرْضَعَتْهُ ، فَقَالَ لَنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَتَرَوْنَ هَذِهِ طَارِحَةً وَلَدَهَا فِى النَّارِ » . قُلْنَا لاَ وَهْىَ تَقْدِرُ عَلَى أَنْ لاَ تَطْرَحَهُ . فَقَالَ « اللَّهُ أَرْحَمُ بِعِبَادِهِ مِنْ هَذِهِ بِوَلَدِهَا » .
Tercemesi:
Bize (Said) İbn Ebu Meryem, ona Ebu Gassan (Muhammed b. Mutarrif), ona Zeyd b. Eslem, ona babası (Eslem el-Adevî), ona da Ömer b. Hattab'ın (ra) rivayet ettiğine göre:
Rasulullah'a (sav) (Hevâzîn kabilesinden) bazı esirler getirilmişti. Bir de baktık ki esirler arasındaki bir kadın göğsünden süt sağıp çocuklara içiriyor. Esirler arasında bir çocuk bulduğunda hemen onu alıp bağrına basıp emziriyordu. Rasulullah (sav) bize "Ne dersiniz, sizce bu kadın çocuğunu ateşe atmak ister mi?" diye sordu. Biz de: "hayır elinden geldiğince atmaz" dedik. Rasulullah (sav) da şöyle buyurdu: "Allah, kullarına bu kadının çocuğuna olan merhametinden çok daha fazla merhametlidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 18, 2/492
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Zeyd Eslem el-Adevi (Eslem)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebû Ğassân Muhammed b. Mutarrif el-Leysî (Muhammed b. Mutarrif b. Davud b. Mutarrif b. Abdullah)
5. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
KTB, ADAB
Savaş, esirlere muamele
Açıklama: Zü'l-yedeyn "uzun kollu" anlamına gelmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20563, B006051
Hadis:
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ صَلَّى بِنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الظُّهْرَ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ سَلَّمَ ، ثُمَّ قَامَ إِلَى خَشَبَةٍ فِى مُقَدَّمِ الْمَسْجِدِ ، وَوَضَعَ يَدَهُ عَلَيْهَا ، وَفِى الْقَوْمِ يَوْمَئِذٍ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ ، فَهَابَا أَنْ يُكَلِّمَاهُ ، وَخَرَجَ سَرَعَانُ النَّاسِ فَقَالُوا قَصُرَتِ الصَّلاَةُ . وَفِى الْقَوْمِ رَجُلٌ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَدْعُوهُ ذَا الْيَدَيْنِ فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ أَنَسِيتَ أَمْ قَصُرَتْ . فَقَالَ « لَمْ أَنْسَ وَلَمْ تَقْصُرْ » . قَالُوا بَلْ نَسِيتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « صَدَقَ ذُو الْيَدَيْنِ » . فَقَامَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ ، ثُمَّ كَبَّرَ ، فَسَجَدَ مِثْلَ سُجُودِهِ أَوْ أَطْوَلَ ، ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ وَكَبَّرَ ، ثُمَّ وَضَعَ مِثْلَ سُجُودِهِ أَوْ أَطْوَلَ ، ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ وَكَبَّرَ .
Tercemesi:
Bize Hafs b. Ömer, ona Yezid b. İbrahim, ona Muhammed (b. Sirin), ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bize öğle namazını iki rekat kıldırdı sonra da selam verdi. Sonra mescidin önündeki bir ağaca doğru kalktı ve elini onun üzerine koydu. O sırada cemaatte Ebu Bekir ve Ömer de vardı. Peygamber'e (namazı iki rekat kılmaları sebebiyle) bir şey sormaya çekindiler. Acele çıkmak isteyenler de çıktılar sonra da kendi kendilerine şöyle dediler: "Namaz kısaldı." Yine cemaatte Rasulullah'ın (sav) "Zü'l-yedeyn" dediği bir adam vardı. Rasulullah'a (sav): "Ey Allah'ın Rasulü "Unuttun mu, yoksa namaz mı kısaldı?" diye sordu. Rasulullah (sav) da: "Ne unuttum, ne de namaz kısaldı" buyurdu. Zü'l-yedeyn: "Aksine, unuttun Ey Allah'ın Rasulü" dedi. Ardından Rasulullah (sav) "Zü'l-yedeyn doğru söyledi" dedi, sonra da kıldırmadığı iki rekat namazı kıldırdı. Sonra selam verdi. Sonra da tekbir alıp secdeye gitti. Her zaman ki secdesi gibi veya daha uzun bir secde yaptı. Sonra başını kaldırdı ve tekbir getirdi. Sonra tekrar tekbir getirip başını secdeye koydu. Her zamanki secdesi gibi veya daha uzun bir secde yaptı. Sonra başını kaldırıp tekbir getirdi. (Sonra da selam verdi.)
Açıklama:
Zü'l-yedeyn "uzun kollu" anlamına gelmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 45, 2/500
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
3. Yezid b. İbrahim et-Tüsteri (Yezid b. İbrahim)
4. Ebu Ömer Hafs b. Ömer el-Ezdî (Hafs b. Ömer b. Hâris b. Sehbera)
Konular:
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, ADAB
Namaz, Sehiv secdesi, yapılışı, yeri, zamanı
Namaz, yanılmak
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا مَهْدِىٌّ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى يَعْقُوبَ عَنِ ابْنِ أَبِى نُعْمٍ قَالَ كُنْتُ شَاهِدًا لاِبْنِ عُمَرَ وَسَأَلَهُ رَجُلٌ عَنْ دَمِ الْبَعُوضِ . فَقَالَ مِمَّنْ أَنْتَ فَقَالَ مِنْ أَهْلِ الْعِرَاقِ . قَالَ انْظُرُوا إِلَى هَذَا ، يَسْأَلُنِى عَنْ دَمِ الْبَعُوضِ وَقَدْ قَتَلُوا ابْنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَسَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « هُمَا رَيْحَانَتَاىَ مِنَ الدُّنْيَا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19635, B005994
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا مَهْدِىٌّ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى يَعْقُوبَ عَنِ ابْنِ أَبِى نُعْمٍ قَالَ كُنْتُ شَاهِدًا لاِبْنِ عُمَرَ وَسَأَلَهُ رَجُلٌ عَنْ دَمِ الْبَعُوضِ . فَقَالَ مِمَّنْ أَنْتَ فَقَالَ مِنْ أَهْلِ الْعِرَاقِ . قَالَ انْظُرُوا إِلَى هَذَا ، يَسْأَلُنِى عَنْ دَمِ الْبَعُوضِ وَقَدْ قَتَلُوا ابْنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَسَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « هُمَا رَيْحَانَتَاىَ مِنَ الدُّنْيَا » .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Mehdi b. Ebu Yakub, ona da İbn Ebu Meryem şöyle demiştir: Ben, İbn Ömer'e (ra) bir adam sivri sineğin kanının hükmünü sorarken yanındaydım.
İbn Ömer ona "Sen kimlerdensin?" diye sordu.
Adam da "Ben Irak'lıyım" dedi.
Bunun üzerine İbn Ömer de oradakilere: "Şu adama bakın!Bana sivri sineğin kanını soruyor? Halbuki bu Irak'lılar Rasulullah'ın (sav) torununu öldürmüşlerdi. Ben Rasulullah'dan şöyle işittim: O, "Torunlarım, benim dünyadaki reyhanımdır" buyurdu" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 18, 2/492
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Abid Ebu Hakem Abdurrahman b. Ebu Ne'um el-Beceli (Abdurrahman b. Ebu Ne'um)
3. Muhammed b. Ebu Yakub et-Temimi (Muhammed b. Abdullah b. Ebu Yakub)
4. Ebu Yahya Mehdi b. Meymun el-Ezdî (Mehdi b. Meymun)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Ehl-i beyt, Hz. Hüseyin
KTB, ADAB
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20588, B006074
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى عَوْفُ بْنُ مَالِكِ بْنِ الطُّفَيْلِ - هُوَ ابْنُ الْحَارِثِ وَهْوَ ابْنُ أَخِى عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لأُمِّهَا - أَنَّ عَائِشَةَ حُدِّثَتْ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ قَالَ فِى بَيْعٍ أَوْ عَطَاءٍ أَعْطَتْهُ عَائِشَةُ وَاللَّهِ لَتَنْتَهِيَنَّ عَائِشَةُ ، أَوْ لأَحْجُرَنَّ عَلَيْهَا . فَقَالَتْ أَهُوَ قَالَ هَذَا قَالُوا نَعَمْ . قَالَتْ هُوَ لِلَّهِ عَلَىَّ نَذْرٌ ، أَنْ لاَ أُكَلِّمَ ابْنَ الزُّبَيْرِ أَبَدًا . فَاسْتَشْفَعَ ابْنُ الزُّبَيْرِ إِلَيْهَا ، حِينَ طَالَتِ الْهِجْرَةُ فَقَالَتْ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُشَفِّعُ فِيهِ أَبَدًا ، وَلاَ أَتَحَنَّثُ إِلَى نَذْرِى . فَلَمَّا طَالَ ذَلِكَ عَلَى ابْنِ الزُّبَيْرِ كَلَّمَ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ وَعَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ الأَسْوَدِ بْنِ عَبْدِ يَغُوثَ ، وَهُمَا مِنْ بَنِى زُهْرَةَ ، وَقَالَ لَهُمَا أَنْشُدُكُمَا بِاللَّهِ لَمَّا أَدْخَلْتُمَانِى عَلَى عَائِشَةَ ، فَإِنَّهَا لاَ يَحِلُّ لَهَا أَنْ تَنْذُرَ قَطِيعَتِى . فَأَقْبَلَ بِهِ الْمِسْوَرُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ مُشْتَمِلَيْنِ بِأَرْدِيَتِهِمَا حَتَّى اسْتَأْذَنَا عَلَى عَائِشَةَ فَقَالاَ السَّلاَمُ عَلَيْكِ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ ، أَنَدْخُلُ قَالَتْ عَائِشَةُ ادْخُلُوا . قَالُوا كُلُّنَا قَالَتْ نَعَمِ ادْخُلُوا كُلُّكُمْ . وَلاَ تَعْلَمُ أَنَّ مَعَهُمَا ابْنَ الزُّبَيْرِ ، فَلَمَّا دَخَلُوا دَخَلَ ابْنُ الزُّبَيْرِ الْحِجَابَ ، فَاعْتَنَقَ عَائِشَةَ وَطَفِقَ يُنَاشِدُهَا وَيَبْكِى ، وَطَفِقَ الْمِسْوَرُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ يُنَاشِدَانِهَا إِلاَّ مَا كَلَّمَتْهُ وَقَبِلَتْ مِنْهُ ، وَيَقُولاَنِ إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم نَهَى عَمَّا قَدْ عَلِمْتِ مِنَ الْهِجْرَةِ ، فَإِنَّهُ لاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِ لَيَالٍ . فَلَمَّا أَكْثَرُوا عَلَى عَائِشَةَ مِنَ التَّذْكِرَةِ وَالتَّحْرِيجِ طَفِقَتْ تُذَكِّرُهُمَا نَذْرَهَا وَتَبْكِى وَتَقُولُ إِنِّى نَذَرْتُ ، وَالنَّذْرُ شَدِيدٌ . فَلَمْ يَزَالاَ بِهَا حَتَّى كَلَّمَتِ ابْنَ الزُّبَيْرِ ، وَأَعْتَقَتْ فِى نَذْرِهَا ذَلِكَ أَرْبَعِينَ رَقَبَةً . وَكَانَتْ تَذْكُرُ نَذْرَهَا بَعْدَ ذَلِكَ فَتَبْكِى ، حَتَّى تَبُلَّ دُمُوعُهَا خِمَارَهَا .
Tercemesi:
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Avf b. Malik b. et-Tufeyl ki o el-Haris'in oğlu ve Rasulullah'ın (sav) eşi Aişe'nin ana bir erkek kardeşinin oğludur. O şöyle demiştir: Aişe'ye bir satış veya vermiş olduğu bir hediye sebebiyle Abdullah b. Zübeyr'in :' Ya Aişe bundan vazgeçer ya da ben onu bundan men ederim' dediği iletildi. Bunun üzerine Aişe: 'Abdullah böyle mi söyledi?' dediğinde, oradakiler 'Evet' dediler. Aişe: Öyleyse, Abdullah b. Zübeyr ile ebediyyen konuşmamak üzere kendimi Allah'a adıyorum.' (İkisi arasındaki) ayrılık uzun sürdü (Abdullah b. Zübeyr barışmak istedi) fakat Aişe: 'Allah'a yemin olsun ki, hayır. Onun için aracı kabul etmem, Allah'a olan yeminimden da dönmem' dedi. Abdullah b. Zübeyr için bu süre iyice uzayınca, Zühre oğullarından Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. Esved b. Abdüyeğus ile konuştu ve onlara: 'Allah için ikinizden şunu istiyorum: Beni muhakkak Aişe'nin huzuruna götüreceksiniz. Gerçekten de Aişe'nin benden uzak durması için kendisini Allah'a yemin etmesi onun için helal olmaz' dedi. Bunun üzerine Misver ve Abdurrahman örtülerine bürünerek (yanlarına Abdullah'ı da alıp) Aişe'nin yanına vardılar ve ondan içeri girmek için izin isteyerek şöyle dediler: 'Allah'ın selamı ve bereketi senin üzerine olsun. Huzuruna gelebilir miyiz?' Aişe de: 'Geliniz' diye izin verdi. Onlar: 'Hepimiz mi gelelim' dediklerinde, Aişe: 'Evet, hepiniz geliniz' dedi. Aişe onların yanında Abdullah b. Zübeyr'in olduğunu bilmiyordu. Onlar içeri girerken Abdullah b. Zübeyr'de onlarla birlikte girdi. Aişe'ye sarıldı, ondan kendisini affetmesini istemeye ve ağlamaya başladı. Bu arada Misver ve Abdurrahman ısrarla Aişe'den onunla konuşmasını ve onu affetmesini istemeye başladılar ve: "Rasulullah (sav) senin yapmış olduğun bu ayrılığı yasakladı. O (sav):'Şüphesiz bir müslümanın, mümin bir kardeşine üç geceden fazla küsmesi helal olmaz' buyurmuştur, dediler." Onlar Aişe'ye (bu hadisi) hatırlatmaya ve böylece baskı ısrar etmeyi arttırınca, Aişe de onlara yeminini hatırlatmaya ve ağlamaya başladı ve onlara:'Ben onunla konuşmayacağıma dair kendimi Allah'a yemin ettim. Bu yemin ise çok şiddetlidir' diyordu. Onlar da Abdullah b. Zübeyr ile konuşuncaya kadar ısrar ettiler. Nihayet Aişe, İbn Zübeyr ile konuştu ve yeminin kefareti olarak kırk tane köleyi azat etti. Bundan sonra da devamlı bu yeminini anar ve gözyaşları başörtüsünü ıslatıncaya kadar ağlardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 62, 2/504
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
Konular:
Adak, Nezir, geçerliliği
Dargınlık, Küsmek, caiz olmaması, üç günden fazla
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
KTB, ADAB
KTB, ADAK
Toplumsal Barış, kavgalı ve küskünleri barıştırmak, barışmak
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20576, B006063
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ مَكَثَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم كَذَا وَكَذَا يُخَيَّلُ إِلَيْهِ أَنَّهُ يَأْتِى أَهْلَهُ وَلاَ يَأْتِى ، قَالَتْ عَائِشَةُ فَقَالَ لِى ذَاتَ يَوْمٍ « يَا عَائِشَةُ إِنَّ اللَّهَ أَفْتَانِى فِى أَمْرٍ اسْتَفْتَيْتُهُ فِيهِ ، أَتَانِى رَجُلاَنِ ، فَجَلَسَ أَحَدُهُمَا عِنْدَ رِجْلَىَّ وَالآخَرُ عِنْدَ رَأْسِى ، فَقَالَ الَّذِى عِنْدَ رِجْلَىَّ لِلَّذِى عِنْدَ رَأْسِى مَا بَالُ الرَّجُلِ قَالَ مَطْبُوبٌ . يَعْنِى مَسْحُورًا . قَالَ وَمَنْ طَبَّهُ قَالَ لَبِيدُ بْنُ أَعْصَمَ . قَالَ وَفِيمَ قَالَ فِى جُفِّ طَلْعَةٍ ذَكَرٍ فِى مُشْطٍ وَمُشَاقَةٍ ، تَحْتَ رَعُوفَةٍ فِى بِئْرِ ذَرْوَانَ » . فَجَاءَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « هَذِهِ الْبِئْرُ الَّتِى أُرِيتُهَا كَأَنَّ رُءُوسَ نَخْلِهَا رُءُوسُ الشَّيَاطِينِ ، وَكَأَنَّ مَاءَهَا نُقَاعَةُ الْحِنَّاءِ » . فَأَمَرَ بِهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأُخْرِجَ . قَالَتْ عَائِشَةُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَهَلاَّ - تَعْنِى - تَنَشَّرْتَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَمَّا اللَّهُ فَقَدْ شَفَانِى ، وَأَمَّا أَنَا فَأَكْرَهُ أَنْ أُثِيرَ عَلَى النَّاسِ شَرًّا » . قَالَتْ وَلَبِيدُ بْنُ أَعْصَمَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى زُرَيْقٍ حَلِيفٌ لِيَهُودَ .
Tercemesi:
Bize el-Humeydî (Abdullah b. Zübeyr), ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şu kadar vakit ikamet etti, kendisine ailesinin yanına gitmediği halde gitmiş gibi gösterilirdi. Aişe dedi ki: Bir gün bana: "Ey Aişe! Allah bana, hakkında fetva istediğim bir hususta bana fetva verdi. Şöyle ki: Yanıma iki adam geldi. Bunlardan birisi ayaklarımın, diğeri ise başımın yanına oturdu. Ayaklarımın yanındaki, başımın yanındakine: 'Bu adamın nesi var?' diye sordu. Diğeri de: 'Buna tıbb yapılmış, yani sihir yapılmış' dedi. 'Ona kim sihir yaptı' dediğinde, diğeri: 'Lebid b. A'sam' diye cevap verdi. Sonra da: 'Bu sihir ne ile yapılmış' diye sordu. Diğeri de: 'Zervan Kuyusu'nun içinde büyük bir taşın altında bir tarak, tararken dökülen saçlar ve erkek hurmanın kurumuş kabuğu ile yapılmıştır' dedi. Sonra Rasulullah (sav) bu kuyuya gitti ve: 'Bana (rüyamda) gösterilen kuyu işte budur. Kuyunun etrafındaki hurma ağaçlarının başları (uçları), şeytanların başları gibidir. Kuyunun suyu ise (içine atılanlar sebebiyle) kına rengi gibidir.' Rasulullah (sav) (kuyudan sihir malzemelerinin çıkarılmasını) emretti de onlar dışarı çıkarıldı. Aişe (büyüyü kastederek): 'Ey Allah'ın Rasulü! Bunu yapanı niçin (aşığa çıkarıp) yaymıyorsun?' Rasulullah (sav) da: 'Allah beni iyileştirdi. Ben bunu söyleyip de insanlara sihir şerrini yaymak istemem' buyurdu." Aişe dedi ki: Velid b. A'sam, Zurayk Oğulları'ndan Yahudiler'le müttefik olan bir adamdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 56, 2/502
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, ADAB
Rüya, doğru çıkanı
Rüya, peygamberlerin
Rüya, rüya ile amel
Rüya, rüyanın tabiri
Sihir, sihir/büyü
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ زَيْدِ بْنِ الْخَطَّابِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ اسْتَأْذَنَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَعِنْدَهُ نِسْوَةٌ مِنْ قُرَيْشٍ يَسْأَلْنَهُ وَيَسْتَكْثِرْنَهُ ، عَالِيَةً أَصْوَاتُهُنَّ عَلَى صَوْتِهِ ، فَلَمَّا اسْتَأْذَنَ عُمَرُ تَبَادَرْنَ الْحِجَابَ ، فَأَذِنَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَضْحَكُ فَقَالَ أَضْحَكَ اللَّهُ سِنَّكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى فَقَالَ « عَجِبْتُ مِنْ هَؤُلاَءِ اللاَّتِى كُنَّ عِنْدِى ، لَمَّا سَمِعْنَ صَوْتَكَ تَبَادَرْنَ الْحِجَابَ » . فَقَالَ أَنْتَ أَحَقُّ أَنْ يَهَبْنَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْهِنَّ فَقَالَ يَا عَدُوَّاتِ أَنْفُسِهِنَّ أَتَهَبْنَنِى وَلَمْ تَهَبْنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَ إِنَّكَ أَفَظُّ وَأَغْلَظُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِيهٍ يَا ابْنَ الْخَطَّابِ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا لَقِيَكَ الشَّيْطَانُ سَالِكًا فَجًّا إِلاَّ سَلَكَ فَجًّا غَيْرَ فَجِّكَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20600, B006085
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ زَيْدِ بْنِ الْخَطَّابِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ اسْتَأْذَنَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَعِنْدَهُ نِسْوَةٌ مِنْ قُرَيْشٍ يَسْأَلْنَهُ وَيَسْتَكْثِرْنَهُ ، عَالِيَةً أَصْوَاتُهُنَّ عَلَى صَوْتِهِ ، فَلَمَّا اسْتَأْذَنَ عُمَرُ تَبَادَرْنَ الْحِجَابَ ، فَأَذِنَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَضْحَكُ فَقَالَ أَضْحَكَ اللَّهُ سِنَّكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى فَقَالَ « عَجِبْتُ مِنْ هَؤُلاَءِ اللاَّتِى كُنَّ عِنْدِى ، لَمَّا سَمِعْنَ صَوْتَكَ تَبَادَرْنَ الْحِجَابَ » . فَقَالَ أَنْتَ أَحَقُّ أَنْ يَهَبْنَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْهِنَّ فَقَالَ يَا عَدُوَّاتِ أَنْفُسِهِنَّ أَتَهَبْنَنِى وَلَمْ تَهَبْنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَ إِنَّكَ أَفَظُّ وَأَغْلَظُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِيهٍ يَا ابْنَ الْخَطَّابِ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا لَقِيَكَ الشَّيْطَانُ سَالِكًا فَجًّا إِلاَّ سَلَكَ فَجًّا غَيْرَ فَجِّكَ » .
Tercemesi:
Bize İsmail (b. Ebu Üveys), ona İbrahim (b. Sad), ona Salih b. Keysan, ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattab, ona Muhammed b. Sad, ona da babası (Sad b. Ebu Vakkas) şöyle demiştir: Ömer b. Hattab (ra) Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelmek için izin istedi. Bu sırada Rasulullah'ın (sav) yanında Kureyş kabilesinden bazı kadınlar vardı ve kendilerine daha fazla verilmesini istiyorlardı. Bu esnada sesleri de Rasulullah'ın (sav) sesinden daha yüksek tonda çıkıyordu. Ömer içeri girmek için izin istediğinde, kadınlar perdenin arkasına doğru koşuştular. Rasulullah (sav) Ömer'in gelmesine izin verdi. Ömer huzura geldiğinde Rasulullah (sav) gülüyordu. Ömer de bunun üzerine: 'Ey Allah'ın Rasul'ü (sav) anam babam sana feda olsun, Allah seni güldürsün.' (Böyle derken aynı zamanda gülme sebebini de sormuştur.) Rasulullah (sav): "Yanımdaki kadınların şu haline şaşırdım. Onlar senin sesini duydukları gibi perdenin arkasına koşuştular." buyurdu. Ömer de: 'Ey Allah'ın Rasul'ü (sav), sen onların övgülerine daha layıksın' dedi. Sonra kadınlara yöneldi ve: 'Ey nefisleri düşman olan kadınlar! Rasulullah'a (sav) saygı göstermeyip de benden mi çekiniyorsunuz?' dedi. Kadınlar da kendisine yönelip: 'Çünkü sen Rasulullah'tan (sav) daha kaba ve daha ağır konuşuyorsun' dediler. Rasulullah (sav), Ömer'e: "Ey Hattab oğlu, sen kadınlara cevap yetiştirmeyi bırak! Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin olsun ki, sen bir yoldayken Şeytan asla seninle karşılaşmaz, senin gittiğin yoldan başka bir yola yönelip gider" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 68, 2/506
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. Muhammed b. Sa'd ez-Zühri (Muhammed b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. Ebu Ömer Abdülhamid b. Abdurrahman el-Adevi (Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattab)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
6. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, ADAB
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ قَالَ سَمِعْتُ شَقِيقًا يَقُولُ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ قَسَمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم قِسْمَةً كَبَعْضِ مَا كَانَ يَقْسِمُ ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ وَاللَّهِ إِنَّهَا لَقِسْمَةٌ مَا أُرِيدَ بِهَا وَجْهُ اللَّهِ . قُلْتُ أَمَّا أَنَا لأَقُولَنَّ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُهُ وَهْوَ فِى أَصْحَابِهِ فَسَارَرْتُهُ فَشَقَّ ذَلِكَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَتَغَيَّرَ وَجْهُهُ وَغَضِبَ ، حَتَّى وَدِدْتُ أَنِّى لَمْ أَكُنْ أَخْبَرْتُهُ ثُمَّ قَالَ « قَدْ أُوذِىَ مُوسَى بِأَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ فَصَبَرَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20645, B006100
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ قَالَ سَمِعْتُ شَقِيقًا يَقُولُ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ قَسَمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم قِسْمَةً كَبَعْضِ مَا كَانَ يَقْسِمُ ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ وَاللَّهِ إِنَّهَا لَقِسْمَةٌ مَا أُرِيدَ بِهَا وَجْهُ اللَّهِ . قُلْتُ أَمَّا أَنَا لأَقُولَنَّ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُهُ وَهْوَ فِى أَصْحَابِهِ فَسَارَرْتُهُ فَشَقَّ ذَلِكَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَتَغَيَّرَ وَجْهُهُ وَغَضِبَ ، حَتَّى وَدِدْتُ أَنِّى لَمْ أَكُنْ أَخْبَرْتُهُ ثُمَّ قَالَ « قَدْ أُوذِىَ مُوسَى بِأَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ فَصَبَرَ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyas), ona Ameş (Süleyman b. Mihran), ona da Şakik (b. Seleme) şöyle demiştir: Abdullah (b. Mesud) şöyle dedi: Rasulullah (sav) eskiden yapmış olduğu gibi ganimet mallarını taksim ediyordu. Ensar'dan bir adam: 'Muhakkak bu taksim Allah'ın istemediği bir şekilde gerçekleşmiştir' dedi. Ben de: 'Bu sözü kesinlikle Rasulullah'a söyleyeceğim' dedim. Rasulullah'a geldim, kendisi sahabilerle birlikteydi. Kendisine doğru gittim ve ona durumu haber verdim. O söz Rasulullah'a (sav) ağır geldi, yüzünün rengi değişti ve öfkelendi hatta kendi kendime keşke bunu ona söylemeseydim dedim. Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'a yemin olsun ki Musa'ya bundan daha fazlaysıyla eziyet edilmişti de o sabretti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 71, 2/508
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Hz. Peygamber, kızması
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, ADAB
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20766, B006127
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنِ الأَزْرَقِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ كُنَّا عَلَى شَاطِئِ نَهْرٍ بِالأَهْوَازِ قَدْ نَضَبَ عَنْهُ الْمَاءُ ، فَجَاءَ أَبُو بَرْزَةَ الأَسْلَمِىُّ عَلَى فَرَسٍ ، فَصَلَّى وَخَلَّى فَرَسَهُ ، فَانْطَلَقَتِ الْفَرَسُ ، فَتَرَكَ صَلاَتَهُ وَتَبِعَهَا حَتَّى أَدْرَكَهَا ، فَأَخَذَهَا ثُمَّ جَاءَ فَقَضَى صَلاَتَهُ ، وَفِينَا رَجُلٌ لَهُ رَأْىٌ ، فَأَقْبَلَ يَقُولُ انْظُرُوا إِلَى هَذَا الشَّيْخِ تَرَكَ صَلاَتَهُ مِنْ أَجْلِ فَرَسٍ . فَأَقْبَلَ فَقَالَ مَا عَنَّفَنِى أَحَدٌ مُنْذُ فَارَقْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ إِنَّ مَنْزِلِى مُتَرَاخٍ فَلَوْ صَلَّيْتُ وَتَرَكْتُ لَمْ آتِ أَهْلِى إِلَى اللَّيْلِ . وَذَكَرَ أَنَّهُ صَحِبَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَرَأَى مِنْ تَيْسِيرِهِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Numan (Muhammed b. Fadl), ona Hammad b. Zeyd, ona da Ezrak b. Kays şöyle demiştir: Ehvaz nehrinin kıyısında oturuyorduk. O nehrin suyu da kurumuştu. Ebu Berze el-Eslemî atı üzerinde çıkageldi. Namaza durdu ve atını da salıverdi. At da (kendisi namazdayken) uzaklaştı. Ebu Berze de hemen namazını bıraktı, atının peşine gitti ve ona yetişti. Atını aldı, geldi ve namazını tamamladı. Bizim aramızda da (Harici) görüşünde bir adam vardı. Bize döndü ve dedi ki: 'Şu ihtiyara bakın, atı için namazını terk etti.' Ebu Berze de (namazı bitince) o adama yöneldi ve: Rasulullah'dan (sav) ayrıldığım zamandan beri kimse beni ayıplamadı' dedi ve şöyle devam etti: 'Benim ineceğim (gideceğim) yer uzaktadır. Şayet namazı kılıp atımı bıraksaydım, geceye kadar ailemin yanına ulaşamazdım.' Bu arada kendisinin Rasulullah'ın (sav) ashabından olduğunu ve bu hususlarda kolaylık sağladığını gördüğünü söylemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 80, 2/512
Senetler:
1. Ebu Berze Nadle b. Amr el-Eslemî (Nadle b. Ubeyd b. Hâris b. Hammâl)
2. Ezrak b. Kays el-Hârisi (Ezrak b. Kays)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
KTB, ADAB
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّهُ أَقْبَلَ هُوَ وَأَبُو طَلْحَةَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَمَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم صَفِيَّةُ ، مُرْدِفَهَا عَلَى رَاحِلَتِهِ ، فَلَمَّا كَانُوا بِبَعْضِ الطَّرِيقِ عَثَرَتِ النَّاقَةُ ، فَصُرِعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَالْمَرْأَةُ ، وَأَنَّ أَبَا طَلْحَةَ - قَالَ أَحْسِبُ - اقْتَحَمَ عَنْ بَعِيرِهِ ، فَأَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ جَعَلَنِى اللَّهُ فِدَاكَ ، هَلْ أَصَابَكَ مِنْ شَىْءٍ . قَالَ « لاَ وَلَكِنْ عَلَيْكَ بِالْمَرْأَةِ » . فَأَلْقَى أَبُو طَلْحَةَ ثَوْبَهُ عَلَى وَجْهِهِ فَقَصَدَ قَصْدَهَا ، فَأَلْقَى ثَوْبَهُ عَلَيْهَا فَقَامَتِ الْمَرْأَةُ ، فَشَدَّ لَهُمَا عَلَى رَاحِلَتِهِمَا فَرَكِبَا ، فَسَارُوا حَتَّى إِذَا كَانُوا بِظَهْرِ الْمَدِينَةِ - أَوْ قَالَ أَشْرَفُوا عَلَى الْمَدِينَةِ - قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « آيِبُونَ تَائِبُونَ ، عَابِدُونَ لِرَبِّنَا حَامِدُونَ » . فَلَمْ يَزَلْ يَقُولُهَا حَتَّى دَخَلَ الْمَدِينَةَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20918, B006185
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّهُ أَقْبَلَ هُوَ وَأَبُو طَلْحَةَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَمَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم صَفِيَّةُ ، مُرْدِفَهَا عَلَى رَاحِلَتِهِ ، فَلَمَّا كَانُوا بِبَعْضِ الطَّرِيقِ عَثَرَتِ النَّاقَةُ ، فَصُرِعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَالْمَرْأَةُ ، وَأَنَّ أَبَا طَلْحَةَ - قَالَ أَحْسِبُ - اقْتَحَمَ عَنْ بَعِيرِهِ ، فَأَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ جَعَلَنِى اللَّهُ فِدَاكَ ، هَلْ أَصَابَكَ مِنْ شَىْءٍ . قَالَ « لاَ وَلَكِنْ عَلَيْكَ بِالْمَرْأَةِ » . فَأَلْقَى أَبُو طَلْحَةَ ثَوْبَهُ عَلَى وَجْهِهِ فَقَصَدَ قَصْدَهَا ، فَأَلْقَى ثَوْبَهُ عَلَيْهَا فَقَامَتِ الْمَرْأَةُ ، فَشَدَّ لَهُمَا عَلَى رَاحِلَتِهِمَا فَرَكِبَا ، فَسَارُوا حَتَّى إِذَا كَانُوا بِظَهْرِ الْمَدِينَةِ - أَوْ قَالَ أَشْرَفُوا عَلَى الْمَدِينَةِ - قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « آيِبُونَ تَائِبُونَ ، عَابِدُونَ لِرَبِّنَا حَامِدُونَ » . فَلَمْ يَزَلْ يَقُولُهَا حَتَّى دَخَلَ الْمَدِينَةَ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Bişr b. Mufaddal, ona Yahya b. Ebu İshak, ona da Enes b. Malik'in dediğine göre; Enes b. Malik ve Ebu Talha, Hz. Peygamber (sav) ile birlikte dönüyorlardı. Hz. Peygamber'in (sav) yanında da eşi Safiyye bulunuyordu ve onu bineğinin arkasına bindirmişti. Yolda ilerlerken bindikleri deve tökezledi ve Hz. Peygamber (sav) ile eşi deveden düştüler. Ravi dedi ki: Zannediyorum ki Ebu Talha hemen devesinden yere atladı ve Hz. Peygamber'e (sav) gelip: Ey Allah'ın Rasulü! (sav), Allah canımı sana feda eylesin. Sana bir şey oldu mu? dedi. Hz. Peygamber de (sav) "Hayır, fakat sen kadınla ilgilen" buyurdular. Bunun üzerine Ebu Talha elbisesiyle kendi yüzünü örttü ve hemen onun bulunduğu tarafa doğru yürüdü. Örtüsünü kadının üzerine attı ve kadın da ayağa kalktı. Ardından Ebu Talha deveyi (semerini, yükünü) iyice bağladı. Ardından Hz. Peygamber (sav) ile Safiyye deveye bindiler ve kafile hareket etti. Medine'nin sırtına vardıklarında -veya Medine'yi yukarıdan gördüklerinde- Hz. Peygamber (sav): "Bizler dönenler, tevbe edenler, Rabbimize hamd edenleriz." buyurdu ve bu sözleri Medine'ye girene kadar söylemeye devam etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 104, 2/523
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Yahya b. Ebu İshak el-Hadramî (Yahya b. Ebu İshak)
3. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
4. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, bindiği hayvanlar
Hz. Peygamber, hanımları, Safiyye bt. Huyeyy
KTB, ADAB
Sahabe, Peygamber sevgisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
272031, M000927-4
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الزَّهْرَانِىُّ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ يَعْنِى ابْنَ زَيْدٍ ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَأَبُو كُرَيْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ ح وَحَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبِى جَمِيعًا عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ [عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ] نَحْوَهُ[ اشْتَكَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ عَلَيْهِ نَاسٌ مِنْ أَصْحَابِهِ يَعُودُونَهُ فَصَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جَالِسًا فَصَلَّوْا بِصَلاَتِهِ قِيَامًا فَأَشَارَ إِلَيْهِمْ أَنِ اجْلِسُوا . فَجَلَسُوا فَلَمَّا انْصَرَفَ قَالَ « إِنَّمَا جُعِلَ الإِمَامُ لِيُؤْتَمَّ بِهِ فَإِذَا رَكَعَ فَارْكَعُوا وَإِذَا رَفَعَ فَارْفَعُوا وَإِذَا صَلَّى جَالِسًا فَصَلُّوا جُلُوسًا »] .
Tercemesi:
Bize Ebü’r-Rabi ez-Zehrani, ona Hammad b. Zeyd (T) bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb onlara İbn Nümeyr (T) bize İbn Nümeyr, ona babası, bunların hepsine Hişam b. Urve, ona babası Hz. Ayşe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber hastalanmıştı. Ashabından bazıları kendisini ziyaret etmek üzere yanına geldiler. Rasulullah (sav) oturarak, ziyaretçiler de ayakta namaz kıldılar. Hz. Peygamber onlara oturun diye işaret etti. Onlar da oturdular. Rasul-i Ekrem namazını bitirince “İmam ancak kendisine uyulmak için öne geçirilir. O, rukua eğildiği zaman siz de rüku yapınız. Ruku'dan başını kaldırdığı zaman siz de başınızı kaldırınız. İmam oturarak namaz kılıyorsa siz de oturarak kılınız” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salât 927, /174
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
Hastalık, Hz. Peygamber, hastalığı
KTB, ADAB
KTB, HASTA, HASTALIK
KTB, NAMAZ,
Namaz, kılınış şekli/nasıl kılınacağı
Namaz, namaz
Namaz, Namazda disiplin
Namaz, Namazda imamet, duruşu, kişi sayısı vs
Namaz, Namazda mekruh fiiller
Namaz, Namazda rukû'
Namaz, tekbir