Giriş

Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Muhammed b. Abdullah b. Kureyş, ona Hasan b. Süfyan, ona Feyyaz b. Züheyr, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebû Hureyre (r.a.), Rasûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Beş şey müslümanın kardeşi üzerindeki hakkıdır: Selamı alması, aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demesi, hastayı ziyaret etmesi, cenazeye katılması ve davete icabet etmesidir.” Rivayeti Müslim Sahih’inde Abd b. Humeyd, Abdurrezzâk tarikiyle rivayet etmiş, Buhari de ona işaret etmiştir.


    Öneri Formu
142670 BS005913 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, III, 321

Bize Ebû Ali er-Ruzbârî, ona Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Mahmuveyh el-Askerî, ona Cafer b. Muhammed el-Kalanisî, ona Adem b. Ebû İyas, ona Şu‘be, ona Eş‘as b. Süleym, ona da Muaviye b. Süveyd, Bera b. Âzib'in (r.a.) şöyle dediğini rivayet etti: “Rasûlullah (s.a.v.), bize yedi şey emretti; (Bunlar) hastayı ziyaret etmek, cenazelere katılmak, aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet buyursun) demek, selamı almak, davete icabet etmek, yapılan yemini kabul etmek ve mazluma yardım etmektir.” Buharî bu hadisi Sahih’inde Adem’den rivayet etti. Müslim de bunu Şu‘be’den farklı bir tarikle rivayet etti.


    Öneri Formu
143404 BS006651 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, III, 538

Bize Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, ona Ebu’l-Abbâs Muhammed b. Yakub, ona Abbâs b. Velid b. Mezyed, ona babası, ona Evzaî, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebû Hüreyre (r.a.), Rasûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti. “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir; Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazelere katılmak, davete icabet etmek ve aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet buyursun) demektir.” Buharî bu hadisi Evzaî tarkiyle, Müslim Zührî'den iki farklı tarikle rivayet etti.


    Öneri Formu
143443 BS006690 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, III, 549


Açıklama: Ravilerden Sabbah b. Yahya el-Müzeni münkerul hadis olmakla tenkid edilmektedir.( İbn Hacer, Lisan, IV, 182; Buhari, Tarih, IV, 314; İbn Ebû Hâtim, el-Cerh, IV, 442) Ubeyd b. Muhammed el-Muharibi münkerul-hadis, zayıf bir ravidir.(Mizzi, tehzibul-kemal, XIX, 231) 1. Rivayette meleklerin kula aksırdığında "elhamdülillah" dediğinde teşmitte bulunmadığına, 2. Kul aksırdığında "elhamdülilahi rabbil alemin" dediğinde meleklerinde teşmitte bulunarak "Allah sana rahmet etsin" diyecekleri ifade edilmektedir. Allah'ın Rab sıfatının zikrilmesi bir gereklilik olsaydı Hz. Peygamber (sav) akasırana "elhamdülillah" dediğinde teşmitte bulunmaz veya uyarırdı. Bu yorumun sonraki dönemde ravilerce ilave edildiğini gösteren bir husustur.

    Öneri Formu
173540 MK12284 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XI, 358


Açıklama: Esbat b. Azre hakkında Buhari bir şey demezken( Tarihul-kebir, II, 53), İbn Ebu Hatim meçhul (hal) olduğunu ifade etmektedir. (İlel, II, 231). 1.Teşmit edenlere aksıran yerine orada bulunan dini veya resmi büyük birinin karşılık vermesi mümkündür. 2. Teşmitte bulunanlara dua olarak "Allah size hidayet etsin ve halinizi ıslah etsin" denilebilir.

    Öneri Formu
175898 MK13516 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XII, 314


Açıklama: Abdullah b. Lehia ihtilat etmiş bir ravidir.(İbn Hacer, Lisan, VI, 277)

    Öneri Formu
188256 MK13860 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XIII-XIV, 59


Açıklama: Alâ b. Abdurrahman el- Hırakî Tabiîn Sadûk, Hasenu'l- hadîstir.

    Öneri Formu
147807 BS011012 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, V, 568


Açıklama: Ravilerden Yahya b. Abdullah el-Bablutî zayıf bir ravidir. (Zehebî, Siyer, XIX, 298) 1. Hata yapan bilgisiz birine gösterilen tepki daha olumsuz tepkiler vermesine sebep olmaktadır. 2. Eğitimci hata yapana veya hataya eleştiri getirmek yerine doğru olanı öğretmesi daha uygun yöntemdir. 3.İbadet esnasında huzuru kaçıracak davranış ve dünya kelamı olmaması gerekir. 4. Namazda aksırana teşmitte bulunulmaz.

    Öneri Formu
177803 MK17047 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XIX, 400

Bize Muhammed b. Abdül'a'lâ es-San'ânî, ona Ömer b. Ali el-Mukaddemî, ona Nâfi b. Ömer el-Cumahî, ona Bişr b. Âsım, ona babası, ona da Abdullah b. Amr (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: "Yüce Allah, sığırların dilleriyle yalandıkları gibi, dilleriyle yalanan belâğatçıdan hoşlanmaz Ebû İsa şöyle demiştir: Bu şekliyle bu hadis hasen-garîbdir. Bu konuda Sa'd'dan da hadis rivayet edilmiştir.


Açıklama: İnsanın diliyle yalanması ifadesinden maksat, güzel konuştuğunu göstermek için avurdunu çatlata çatlata konuşmak, sığırın otları ağzına doldurduğu gibi kelimeleri ağzına doldurarak konuşmaktır. Burada maksat; hayra hizmet amacı taşımayan, gereksiz ve zorlama olarak edebiyat ve belâğat gösterisine kalkışan, laf cambazlığı yapan, lügat paralayan ve bunu da geçim vasıtası hâline getiren insanlardır. Hiç şüphesiz ki burada mutlak olarak güzel söz, edebî kelâm, fasîh ve belîğ konuşma zemmedilmemektedir. Çünkü bizzat Kur’ân-ı Kerîm, insanların benzerini söylemekten âciz kaldıkları bir belâğat şaheseridir. Hz. Peygamber de insanların en güzel, en edebî ve en fasîh konuşanı idi. Dolayısıyla belâğat ve edebiyat, mutlak olarak kötülenemez. Aksine burada böyle sözlerle zihinleri çelmek, insanları etkileyip meşrû olmayan hedeflere yöneltmek kötülenmektedir. Şüphesiz ki bu tür konuşmalarda yalan çokça bulunduğu gibi, riyâ ve gösteriş de ana gâyelerden biridir. Bu rivâyette hayvanların otla beslendiği gibi, o insanların da laf cambazlığı ile beslendikleri şeklinde bir teşbihten de söz edilebilir.

    Öneri Formu
16645 T002853 Tirmizi, Edeb, 72


    Öneri Formu
142750 BS005992 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, III, 343