حدثنا مالك بن إسماعيل قال حدثنا عيسى بن عبد الرحمن عن طلحة عن عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء قال جاء أعرابى فقال : يا نبي الله علمني عملا يدخلنى الجنة قال لئن كنت أقصرت الخطبة لقد أعرضت المسألة أعتق النسمة وفك الرقبة قال أو ليستا واحدا قال لا عتق النسمة أن تعتق النسمة وفك الرقبة ان تعين على الرقبة والمنيحة الرغوب والفيء على ذي الرحم فإن لم تطق ذلك فأمر بالمعروف وإنه عن المنكر فإن لم تطق ذلك فكف لسانك إلا من خير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163392, EM000069
Hadis:
حدثنا مالك بن إسماعيل قال حدثنا عيسى بن عبد الرحمن عن طلحة عن عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء قال جاء أعرابى فقال : يا نبي الله علمني عملا يدخلنى الجنة قال لئن كنت أقصرت الخطبة لقد أعرضت المسألة أعتق النسمة وفك الرقبة قال أو ليستا واحدا قال لا عتق النسمة أن تعتق النسمة وفك الرقبة ان تعين على الرقبة والمنيحة الرغوب والفيء على ذي الرحم فإن لم تطق ذلك فأمر بالمعروف وإنه عن المنكر فإن لم تطق ذلك فكف لسانك إلا من خير
Tercemesi:
— Berâ'dan rivayet edildiğine göre, şöyle dedi : Bir A'rabî (Bedevi, Peygamber'e) geldi de:
«— Ey Allah'ın Peygamber'i, beni Cennet'e koyacak bir amel bana öğret,» dedi. Peygamber buyurdu:
Sözü kısa yapmış isen de, meseleyi (mana bakımından) genişletmiş oldun. İnsanı azad et. Rakabeyi fek et»
A'rabî dedi ki:
«— Bunlar (rakabeyi fek etmek ve insanı azad etmek her ikisi) bir değil midir?» Hazreti Peygamber:
«— Hayır, insanı azad etmek, (kendi kölen olan) adamı azad etmendir. Rakabeyi fek etmek de, (başkasına ait) köleye, (hürriyete kavuşması için, borçtan kurtulması için) yardım etmendir. Bir de sağılır sütlü koyunu (başkasına istifadesi için ariyet) vermek ve (zalim) akrabaya iyilik etmek.
Eğer bunları yapmiya gücün yetmezse, iyilikle emret ve kötülükten alıkoy. Buna da gücün yetmezse, dilini tut; ancak hayırlı söz söyle.»[138]
A'rabî, Peygamber (Aleyhissaİâtü vesselam) Efendimize, cennete girmesine vesile olacak yalnız bir soru sormuş ve karşılığında altı maddelik bir cevap almıştır. Bunun için, soru kısa fakat mesele geniş buyurulmuştur. Sıra İle anlatılan ve cennete girmeye sebep olan bu amelleri inceleyelim :
1— Köle azad etmek : Allah Tealâ'ntn rızasına uygun olan her söz ve hareket bir İbâdet sayılır. İnsanları köle yapmak ve köleleştirmek bir ibâdet değildir. Fakat köle olanları hürriyete kavuşturmak ve onları da hür insan haklarına kavuşturmuş olmak dinin emri olduğundan bîr İbadettir. Bir nevi insanın hayatına sebep olmak ve onu manevî bağlardan kurtarmaktır. Bir insanın yok olmasına sebep olmak ne kadar büyük günâh ise, onu maddî ve manevî yönden kurtarmak da o kadar büyük sevabdır. Bu önemine binaendİr ki, cennete götürecek amellerin birincisi olarak sayılmıştır. O halde insan, kendi kölesini köle olarak saklamayip, onu azad etmelidir. Bu amelde büyük sevab ve mükâfat vardır.
2— Rakabeyi çözmek : Başkasına ait olan bir kölenin kurtulmasına yardım etmek, borçlu köle İse onun borcunu ödeyerek hürriyetini sağlamak veya bir cinayetten dolayı diyet borcu varsa onu karşılamak yine büyük sevab taşıdığından ikinci derecede anılmıştır. İnsanlar arasında en muztar durumda olanlar köleler olduğu için, bunların kurtuluşuna koşmak Allah'ın rızasını kazanmak demektir. Allah'ın rızasını kazanan kimse de cennete girer.
3— Sağılır koyun veya deveyi ariyet vermek : Besinler İçinde sütün taşıdığı önem çok büyük olduğundan, insanların yaşamasına ve gdalanmasına vesile olan bu besinin üreticisi olan hayvanı Allah rızası için muhtaç bir kimseye vermek ve onun geçimini sağlamak İyiliklerin en büyüğü ye-rîne geçer.
4— Akrabayı korumak: Buharı hazretleri, zalim olan akrabaya iyilik etmenin fazileti bölümünde bu hadîs-i şerîfi getirdiği halde, metinde zalim kelimesi anılmamışhr. Diğer hadîs âlimleri zalim kelimesini ilâve etmektedirler. Böylece, zalim olan akrabaya iyilik etmek cennete götüren amellerden sayılmış oluyor.
5— İyilikle emretmek ve kötülükten alıkoymak : Yukarda dört maddede zikredilen amelleri işlemeye gücü yetmeyen, başkasına iyi işler tavsiye etmeli, kötü iş ve hareketlerde bulunanları bu hallerinden vaz geçirmeğe çalışmalı, fenalıkları önlemelidir, önce insan sahip olduğu güç ve kuvveti ile fenalıkları önlemelidir. Buna imkân bulamayan söz ve nasihatla işe başlamalı. Bunu da yapamayan kimse, hiç olmazsa kalbi ile benimsememeli ve gördüğü fenalığa buğz etmelidir.
6— Yalnız hayırlı söz söylemek : İyilikle emredip fenalıklardan alıkoymaya gücü yetmeyen kimse susmalıdır, başka bir hadîs-i şerifte buyu-rulduğu üzre kalbi ile kötü işlere buğz etmeli, yani rıza göstermemelidir. Konuşacağı zaman, ancak hayır yerine geçecek söz söylemelidir.
Ravî B e r a ' kimdir? :
Bu hadîs-i şerîfin ravisi bulunan B e r â ' ashab-ı kiramdan olup, Ensarî'dir. Babasının adı Â z i b 'dir. O da ashabdandır. B e r â ' şöyle anlatır:
«Benî ve İbni Ömer'i Resûlüllah (Saltallahü Aleyhi ve Sellem) Bedir savaşında küçük görmüş ve bizi savaşa kabul etmeyerek geri çevirmişti. Bu savaşta bulunamamıştır.»
Bundan sonra Uhud savaşında ve diğer savaşlarda bulunmuştur. Bİr rivayette Hazreti Peygamberle on dört ve bir rivayette de on beş savaşta hazır bulunmuştur. Ayrıca Cemel, Sıffîn vak'alarında ve Haricîlerle olan savaşlarda bulunmuştur.
Nihayet Küfeye giderek orada bir ev edindi. 72 hicrî tarihte vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.[139]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 69, /108
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Abdurrahman b. Avsece el-Hemdânî en-Nehdî (Abdurrahman b. Avsece)
3. Ebu Muhammed Talha b. Musarrif el-İyâmî (Talha b. Musarrif b. Amr b. Ka'b b. Cuhdüb)
4. İsa b. Abdurrahman es-Sülemi (İsa b. Abdurrahman)
5. Ebu Gassan Malik b. İsmail en-Nehdi (Malik b. İsmail b. Ziyad b. Dirhem)
Konular:
Ahlak, hayır söylemek ya da susmak
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Amel, faziletlileri
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a
Teşvik edilenler, Ma'rufu emr/münkerden nehy
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا محمد بن جعفر قال أخبرني حميد أنه سمع أنسا يقول خطب رجل عند عمر فأكثر الكلام فقال عمر : إن كثرة الكلام في الخطب من شقاشق الشيطان
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165570, EM000876
Hadis:
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا محمد بن جعفر قال أخبرني حميد أنه سمع أنسا يقول خطب رجل عند عمر فأكثر الكلام فقال عمر : إن كثرة الكلام في الخطب من شقاشق الشيطان
Tercemesi:
— (200-s.) Enes Hazretlerinin şöyle buyurduğu işitilmiştir:
— Bir adam, Hz. Ömer'in yanında hitabette bulundu da, sözü uzattı (çok söyledi). Bunun üzerine Hz. Ömer:
— Hitabetlerde çok söz söylemek, Seylan'ın (ağzından çıkan şişirilmiş) balonlardan sayılır.» buyurdu.[475]
Şekaşık kelimesi, Şıkşıka'nın çoğuludur. Deve kızdığı zaman içinden çıkarıp ağzında avurtlarını onunla şişirdiği şeydir. Bununla boş şeyler mu-rad edildiğinden, biz bu kelimeyi şişirilmiş balon diye ifade ettik. Muhakkak ki, çok ve uzun hitabelerde artık söz olur, yatan ve riya karışığı bulunur kî, bunlar Şeytan'ın dürtüşünden doğan şeylerdir. Hz. Ömer 'in bu beyanları, bundan önceki hadîs-i şerifin mânâsına tamamen uygun düşmektedir.
(Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.).[476]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 876, /680
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Humeyd b. Ebu Humeyd eş-Şami (Humeyd b. Ebu Humeyd)
4. Muhammed b. Cafer el-Ensari (Muhammed b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى بن سعيد عن عبيد الله قال حدثني نافع عن بن عمر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أخبرونى بشجرة مثلها مثل المسلم تؤتى أكلها كل حين بإذن ربها لا تحت ورقها فوقع في نفسي النخلة فكرهت أن أتكلم وثم أبو بكر وعمر رضي الله عنهما فلما لم يتكلما قال النبي صلى الله عليه وسلم هي النخلة فلما خرجت مع أبى قلت يا ابت وقع في نفسي النخلة قال ما منعك أن تقولها لو كنت قلتها كان أحب إلى من كذا وكذا قال ما منعنى إلا لم أرك ولا أبا بكر تكلمتما فكرهت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164365, EM000360
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى بن سعيد عن عبيد الله قال حدثني نافع عن بن عمر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أخبرونى بشجرة مثلها مثل المسلم تؤتى أكلها كل حين بإذن ربها لا تحت ورقها فوقع في نفسي النخلة فكرهت أن أتكلم وثم أبو بكر وعمر رضي الله عنهما فلما لم يتكلما قال النبي صلى الله عليه وسلم هي النخلة فلما خرجت مع أبى قلت يا ابت وقع في نفسي النخلة قال ما منعك أن تقولها لو كنت قلتها كان أحب إلى من كذا وكذا قال ما منعنى إلا لم أرك ولا أبا بكر تكلمتما فكرهت
Tercemesi:
— İbni Ömer'den rivayet edildiğine göre demiştir ki:
— Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
— Bana bir ağaç gösterin ki, onun hali müslümanm hali gibi olsun. Bu öyle bir ağaçtır ki, her vakit Kabhisinm izin ile meyvasmı verir, yapraklarını da düşürmez.
Benim kalbime hurma ağacı doğdu, (kendi kendime bu hurma ağacıdır, dedim.) Konuşmayı hoş görmedim. Orada Ebu Bekir ve (babam) Ömer vardı, Allah her ikisinden razı olsun. Bu ikisi (yani babam ve Ebu Bekir) konuşmayınca, Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
— Bu, hurma ağacıdır.»
Ben, babamla beraber dışarı çıktığım zaman dedim ki:
— Ey babacığım! Benim kalbime hurma ağacı doğdu. Babam (bana) şöyle dedi:
— Bunu söylemekten seni engelleyen ne oldu? Eğer bunu söylemiş olsaydın, bana şundan ve şundan daha sevgili olurdu. Hazreti Ömer'in oğlu şu cevabı verdi:
— Beni konuşmaktan alıkoyan, seni ve Ebu Bekir'i konuşmuyor görmüş olmamdır. Bunun için konuşmayı hoş görmedim.[708]
Bu hadîs-i şerîfte iki mesele mevcuttur. Biri, müslümanm hurma ağacına benzemesi, diğeri de büyükler konuşmadığı zaman, küçüklerin konuşabilecekleridir.
1— Hurmadaki bazı özellikler bilinmelidir ki, müslümana benzeyiş cihetleri anlaşılsın. Hurma sıcak memleketlerde ve kavurucu güneş altında yetişen ve yapraklarını dökmeyen bir ağaçtır. Yaprakları ile insanları gölgelendirir ve onları güneş çarpmasından, sıcağın zararından korur.
Yetiştirdiği meyvesi de hem lezzet, hem de gıda bakımından diğer meyvelerden daha faydalı ve devamlıdır. Her mevsimde ve her zamanda bulunması mümkündür, çürümez. Katıksız olarak yendiğinde de yemek yerine geçer. Yapraklan hasır, örgü ve çardak İşlerinde kullanıldığı gibi, diğer bütün cüzlerinden de faydalanılabilir.
Bir de baş tarafı kesilince, artık yaşamaz. Nitekim İnsanın da başsız yaşaması mümkün değildir.
İşte gerçek bir müslüman nasıl kî, çevresine ve bütün insanlığa faydali oluyorsa, hurma ağacı da böyledir. Her bakımdan yaratıklara faydası vardır. Bu çeşitli yönleri itibariyle faydalı olmada birbirlerine benzemektedirler.
2— Hazreti Ömer'in kendi oğluna ifadesinden anlıyoruz kî, bir mecliste herhangi bir sebeple büyükler konuşmayınca, küçük yaşta olanların konuşmalarında bir beis yoktur. Zira oğlu konuşup da Hz. Peygamberin sormuş oldukları ağacın «Hurma ağacı» olduğunu haber verseydi, buna çok sevineceklerdi. Bu gibi hallerde küçüklerin mevzua uygun söz söylemeleri edebe aykırı değildir.[709]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 360, /301
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
حدثنا موسى قال حدثنا حماد بن سلمة عن كثير أبي محمد عن عبد الرحمن بن عجلان قال : مر عمر بن الخطاب رضي الله عنه برجلين يرميان فقال أحدهما للآخر أسبت فقال عمر سوء اللحن أشد من سوء الرمي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165575, EM000881
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا حماد بن سلمة عن كثير أبي محمد عن عبد الرحمن بن عجلان قال : مر عمر بن الخطاب رضي الله عنه برجلين يرميان فقال أحدهما للآخر أسبت فقال عمر سوء اللحن أشد من سوء الرمي
Tercemesi:
— (201-s.) Nâfi'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
«İbni Ömer, çocuğunu galat konuşmasından ötürü döverdi.»[483]
Çocuk terbiyesi İçin en iyi öğretim sistemi tatlı sözle ona öğüt vermektir. Böyle bir tutum faydalı netice vermediği zaman, hududu ve ölçüyü taş-mamak şartı ile çocuğu dövmek suretiyle telkin çok kere başarılı olur. Düzgün konuşmak ve maksadı tabii bir hal özere güzel bir şekilde ifade etmek, en önemli işlerin başında gelir. Çocuğa bu terbiyeyi vermek İçin gerektiği takdirde onu dövmenin yerinde bir hareket olduğunu İbni D m e r Hazretlerinin bu uygulamasından anlıyoruz. Bu hareket doğru ve düzgün kounşmanın ne kadar büyük kıymet taşıdığını da bize gösteriyor.[484]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 881, /683
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Abdurrahman b. Aclan el-Burcumi (Abdurrahman b. Aclan)
3. Ebu Yahya Mahled b. Yezid el-Harranî (Mahled b. Yezid)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا شريك عن مهاجر هو الصائغ قال : كنت أجلس إلى رجل من أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم ضخم من الحضرميين فكان إذا قيل له كيف أصبحت قال لا نشرك بالله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165958, EM001134
Hadis:
حدثنا محمد بن الصباح قال حدثنا شريك عن مهاجر هو الصائغ قال : كنت أجلس إلى رجل من أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم ضخم من الحضرميين فكان إذا قيل له كيف أصبحت قال لا نشرك بالله
Tercemesi:
Muhacir'den (bu adam kuyumcudur) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (S&lhlkhü Aleyhi ve SeUcm)'in ashabından olan Hadrarnût'lu kaba bir adamla oturuyordum. Ona:
— Nasıl sabahladın? dendiği zaman şöyle derdi;
— Allah'a ortak koşmuyoruz, (Elhamdü Lillâh).[998]
En kötü durum hiç şüphe yok ki, Allah'a ortak koşmak ve küfür üzere bulunmaktır. Bunun dışında iman sahibi olduktan sonra her haide hamd ve şükretmek elbette bir vazifedir. Bazı dünyevî kederler ve çekilen musî-better geçici olduğundan ve bunlara katlanmanın sevabı bulunduğundan bunlara sabrederek hamd ve şükrü eksik etmemelidir.
(Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.).[999]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1134, /861
Senetler:
()
Konular:
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
حدثنا علي بن عبد الله بن مبشر ثنا أحمد بن سنان ثنا أبو أحمد الزبيري ثنا عيسى بن عبد الرحمن السلمي ثنا طلحة بن مصرف عن عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء قال جاء رجل إلى رسول الله صلى الله عليه و سلم فقال : دلني على عمل يقربني من الجنة ويباعدني من النار قال لئن أقصرت الخطبة لقد أعرضت المسألة أعتق النسمة وكف الرقبة فقال يا رسول الله صلى الله عليه و سلم أوليسا واحدا فقال لا عتق النسمة أن تفرد بعتقها وفك الرقبة أن تعين في ثمنها والمحنة الوكوف والفيء على ذي الرحم الظالم فإن لم تطق فكف لسانك إلا من خير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
185295, DK002055
Hadis:
حدثنا علي بن عبد الله بن مبشر ثنا أحمد بن سنان ثنا أبو أحمد الزبيري ثنا عيسى بن عبد الرحمن السلمي ثنا طلحة بن مصرف عن عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء قال جاء رجل إلى رسول الله صلى الله عليه و سلم فقال : دلني على عمل يقربني من الجنة ويباعدني من النار قال لئن أقصرت الخطبة لقد أعرضت المسألة أعتق النسمة وكف الرقبة فقال يا رسول الله صلى الله عليه و سلم أوليسا واحدا فقال لا عتق النسمة أن تفرد بعتقها وفك الرقبة أن تعين في ثمنها والمحنة الوكوف والفيء على ذي الرحم الظالم فإن لم تطق فكف لسانك إلا من خير
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, Zekât 2055, 3/54
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Abdurrahman b. Avsece el-Hemdânî en-Nehdî (Abdurrahman b. Avsece)
3. Ebu Muhammed Talha b. Musarrif el-İyâmî (Talha b. Musarrif b. Amr b. Ka'b b. Cuhdüb)
4. İsa b. Abdurrahman es-Sülemi (İsa b. Abdurrahman)
5. Ebu Ahmed Muhammed b. Abdullah ez-Zübeyrî (Muhammed b. Abdullah b. Zübeyr b. Ömer b. Dirhem)
6. Ebu Cafer Ahmed b. Sinan el-Kattan (Ahmed b. Sinan b. Esed b. Hibban)
7. Ebu Hasan Ali b. Abdullah el-Vasıti (Ali b. Abdullah b. Mübeşşir)
Konular:
Adab, sohbet adabı
Ahlak, hayır söylemek ya da susmak
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a
Teşvik edilenler, Yemek yedirmek, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
158443, BS021696
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الرُّوذْبَارِىُّ أَنْبَأَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ دَاسَةَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ أَبِى غِفَارٍ حَدَّثَنَا أَبُو تَمِيمَةَ الْهُجَيْمِىُّ وَأَبُو تَمِيمَةَ اسْمُهُ طَرِيفُ بْنُ مُجَالِدٍ عَنْ أَبِى جُرَىٍّ جَابِرِ بْنِ سُلَيْمٍ قَالَ : رَأَيْتُ رَجُلاً يَصْدُرُ النَّاسُ عَنْ رَأْيِهِ لاَ يَقُولُ شَيْئًا إِلاَّ صَدَرُوا عَنْهُ قُلْتُ مَنْ هَذَا؟ قَالُوا : رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم-. قُلْتُ : عَلَيْكَ السَّلاَمُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَرَّتَيْنِ. قَالَ :« لاَ تَقُلْ عَلَيْكَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ السَّلاَمُ تَحِيَّةُ الْمَيِّتِ قُلِ السَّلاَمُ عَلَيْكَ ». قَالَ قُلْتُ : أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ. قَالَ : أَنَا رَسُولُ اللَّهِ الَّذِى إِذَا أَصَابَكَ ضَرٌّ فَدَعَوْتَهُ كَشَفَهُ عَنْكَ وَإِنْ أَصَابَكَ عَامَ سَنَةٍ فَدَعَوْتَهُ أَنْبَتَهَا لَكَ وَإِذَا كُنْتَ بِأَرْضِ قَفْرٍ أَوْ فَلاَةٍ فَضَلَّتْ رَاحِلَتُكَ فَدَعَوْتَهُ رَدَّهَا عَلَيْكَ ». قَالَ قُلْتُ : اعْهَدْ إِلَىَّ. قَالَ :« لاَ تَسُبَنَّ أَحَدًا ». قَالَ : فَمَا سَبَبْتُ بَعْدَهُ حُرًّا وَلاَ عَبْدًا وَلاَ بَعِيرًا وَلاَ شَاةً. قَالَ :« وَلاَ تَحْقِرَنَّ مِنَ الْمَعْرُوفِ شَيْئًا وَأَنْ تُكَلِّمَ أَخَاكَ وَأَنْتَ مُنْبَسِطٌ إِلَيْهِ وَجْهُكَ إِنَّ ذَلِكَ مِنَ الْمَعْرُوفِ وَارْفَعْ إِزَارَكَ إِلَى نِصْفِ السَّاقِ فَإِنْ أَبَيْتَ فَإِلَى الْكَعْبَيْنِ وَإِيَّاكَ وَإِسْبَالَ الإِزَارِ فَإِنَّهَا مِنْ الْمَخِيلَةِ وَإِنَّ اللَّهَ لاَ يُحِبُّ الْمَخِيلَةَ وَإِنِ امْرُؤٌ شَتَمَكَ وَعَيَّرَكَ بِمَا يَعْلَمُ فِيكَ فَلاَ تُعَيِّرْهُ بِمَا تَعْلَمُ فِيهِ فَإِنَّمَا وَبَالُ ذَلِكَ عَلَيْهِ ».
Tercemesi:
Bize Ebu Ali Ruzbari ona Ebu Bekir b. Dase ona Ebu Davud ona Müsedded ona Yahya ona Ebu Gifar ona Ebu Temime Hüceymi (Ebu Temime'nin adı Tarif b. Mücalid'dir), Ebu Cüreyy Cabir b. Süleym'in şöyle dediğini bildirmiştir:
İnsanların görüşüne itiraz etmeden kabul ettikleri ne derse yaptıkları bir adam gördüm. “Kimdir bu adam ” dedim. Allah’ın Resulü (s.a.v.) dediler. Ben de iki defa “aleykesselam ya resulallah” dedim.” Resulullah (s.a.v.) “Aleykesselam deme. Aleykesselam ölüye verilen selamdır. Es-selamü aleyke de” diye buyurdu. Ben “Sen Allah’ın resulü müsün?” diye sordum . "Evet ben Allah’ın resulüyüm. O Allah ki başına bir bela gelir de ona dua edersen belayı defeder. Kıtlık yaşarsan ve ona dua edersen mahsulleri senin için bitirir. Çorak veya boş bir arazide bineğini kaybedip ona dua edince deveni geri getirir" diye buyurdu. Bunun üzerine "bana tavsiyede bulun" dedim.
Kimseye sövme diye buyurdu. Ben ondan sonra ne hür ne köle hiç kimseye ne deve ne koyun hiçbir hayvana sövmedim. Sonra şöyle dedi: Hiçbir iyiliği küçümseme. Müslüman kardeşinle güler yüzle konuşmayı dahi küçümseme. Bu bir iyiliktir. Elbisenin paçaları baldırlarına kadar olsun. Mutlaka uzatacaksan bilek kemiklerine kadar uzat. Sakın paçalarını yerde sürüme. Çünkü bu kibirden ileri gelir. Allah kibirlenenleri sevmez. Eğer bir kimse sana söver ve sen de var olduğunu bildiği bir şeyden ötürü ayıplarsa sen o kişide var olduğunu bildiğin şeyden ötürü ayıplama . Onun davranışının vebali kendi üzerinedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ebu Cürey Süleym b. Cabir el-Hüceymi (Cabir b. Süleym)
2. Ebu Temime Tarif b. Mücalid el-Hüceymî (Tarif b. Mücalid)
3. Müsenna b. Said et-Tâî (Müsenna b. Sa'd)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
6. Ebû Dâvûd es-Sicistânî (Süleyman b. el-Eş'as b. İshak es-Sicistâni)
7. Ebû Bekir Muhammed b. Dâse el-Basrî (Muhammed b. Bekir b. Muhammed b. Abdurrezzak b. Dâse)
8. Ebu Ali Hasan b. Muhammed et-Tûsî (Hüseyin b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Hâtim)
Konular:
Adab, Selam, selamlaşma adabı
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
Hz. Peygamber, itaat, boyun eğmek,
Hz. Peygamber, mucizeleri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
Kibir, elbiseyi yerde sürüyerek
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
KTB, SELAM
Müslüman, müslümana sövmek, hakaret etmek
Müslüman, peygamber sevgisi
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا أسامة بن زيد قال أخبرني موسى بن مسلم مولى ابنة قارظ عن أبى هريرة أنه ربما حدث عن النبي صلى الله عليه وسلم : فيقول حدثنيه أهدب الشفرين أبيض الكشحين إذا اقبل أقبل جميعا وإذا أدبر أدبر جميعا لم تر عين مثله ولن تراه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164067, EM000255
Hadis:
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا أسامة بن زيد قال أخبرني موسى بن مسلم مولى ابنة قارظ عن أبى هريرة أنه ربما حدث عن النبي صلى الله عليه وسلم : فيقول حدثنيه أهدب الشفرين أبيض الكشحين إذا اقبل أقبل جميعا وإذا أدبر أدبر جميعا لم تر عين مثله ولن تراه
Tercemesi:
Rivayet edildiğine göre, Ebû Hüreyre (Radiyailahuanh) , çok kere Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyden hadîs anlatarak şöyle derdi:
«Bu hadîsi, bana, kirpikleri ince ve uzun, tenleri beyaz olan (peygamber) söyledi. Teveccüh ettiği zaman bütünü ile karşıya çıkardı ve geri döneceği zaman da bütünü ile (vücudu ile) dönerdi. Onun mislini hiç bir göz görmemiştir, hiç bir zaman göremiyecektir de...»[506]
Ebû Hüreyre'nin bu tarifinden iki şey anlamaktayız :
1— Peygamber Efendimizin yaratılışindaki güzellik, hiç bir insanda yoktu ve ofmıyacaktır da. Çünkü âlemlere rahmet olarak gönderilen ve Allah'ın yaratıkları içinde en üstün ve en mükemmel olan bir Peygamberin şanına böyle bir vücud güzelliği uygun düşer. Manâda olan eşsizliği, maddesinde de görülmüştür.
2— Hazretİ Peygamber bir kimseye söz söyliyecekleri zaman veya birine dönmek istedikleri zaman vücudlarının bütünü İle dönerlerdi, ister bu dönüş öne doğru olsun, ister arkaya doğru olsun, aynı şekilde hareket ederîerdi. Bu hareketleri İle bize muaşeret edebi vermektedirler. Bir insana yandan bakmak, yan tarafı çevirmek, kibir ve beğenmemezlik hareketleridir. Adaba aykırı hareketlerdir. İnsan, konuştuğu ve görüştüğü kardeşine ilgi göstermeli ve ona hürmetsizlik etmemelidir.[507]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 255, /233
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Sağîr Ebu İsa Musa b. Müslim el-Hizâmî (Musa b. Müslim)
3. Ebu Zeyd Üsame b. Zeyd el-Leysî (Üsame b. Zeyd)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا عبد الرزاق قال أخبرنا معمر قال أخبرني محمد بن عبد الله بن عبد الرحمن بن عبد القارىء عن أبيه : أن عمر بن الخطاب ورجلا من الأنصار كانا جالسين فجاء عبد الرحمن بن عبد القارىء فجلس إليهما فقال عمر إنا لا نحب من يرفع حديثنا فقال له عبد الرحمن لست أجالس أولئك يا أمير المؤمنين قال عمر بلى فجالس هذا وهذا ولا ترفع حديثنا ثم قال للأنصارى من ترى الناس يقولون يكون الخليفة بعدي فعدد الأنصاري رجالا من المهاجرين لم يسم عليا فقال عمر فما لهم عن أبى الحسن فوالله إنه لأحراهم إن كان عليهم أن يقيمهم على طريقة من الحق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164837, EM000582
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا عبد الرزاق قال أخبرنا معمر قال أخبرني محمد بن عبد الله بن عبد الرحمن بن عبد القارىء عن أبيه : أن عمر بن الخطاب ورجلا من الأنصار كانا جالسين فجاء عبد الرحمن بن عبد القارىء فجلس إليهما فقال عمر إنا لا نحب من يرفع حديثنا فقال له عبد الرحمن لست أجالس أولئك يا أمير المؤمنين قال عمر بلى فجالس هذا وهذا ولا ترفع حديثنا ثم قال للأنصارى من ترى الناس يقولون يكون الخليفة بعدي فعدد الأنصاري رجالا من المهاجرين لم يسم عليا فقال عمر فما لهم عن أبى الحسن فوالله إنه لأحراهم إن كان عليهم أن يقيمهم على طريقة من الحق
Tercemesi:
Abdullah îbni Abdurrahman İbni Abdi'1-Karî anlattığına göre, Ömer Îbni'l-Hattab ve Ensar'dan bir adam (beraberce) oturuyorlardı. O esnada (babam) Abdurrahman îbni Abdi'1-Karî gelip onların yanına oturdu. Bunun üzerine Hz. Ömer:
«— Biz, sözümüzü kaldıranı, (buradan alıp öteye beriye götüreni) sevmeyiz.» dedi.
Abdurrahman ona şöyle cevap verdi:
— Ben şunlara haber götürmek için oturmuyorum, ey müminlerin emîri!..
Hz. Ömer:
«— Pekiyi, öyle ise şu ve şu kimselerle otur ve bizim sözümüzü onlara nakletme!» dedi. Sonra Ensar'dan olan arkadaşına şöyle dedi:
— İnsanlar, benden sonra kimin halife olacağını söylüyorlar, kimi uygun görüyorlar?»
Ensar'dan olan bu adam da, Muhacirlerden bir takım erkekler saydı, Ali'nin ismini söylemedi. Hz. Ömer :
«— Ebu'l-Hasan'dan (Ali'den) onlara ne oluyor, (onu istemiyorlar)? Allah'a yemin ederim ki, o, aleyhlerine olsa bile, onları hak yol üzere durdurmakta, onların en elverişlisidir.» dedi.[1131]
Kalpte bulunan bir niyyeti, bir söz veya haberi insanlara açıklamayıp içinde tutmaya «Sır saklamak» denir. Muvaffakiyet sebeplerinin en kuvvetlisi ve düzen halinin sağlanması çaresinin başı sır saklamaktır. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)''den rivayet edildiğine göre şöyle buyurmuştur:
«— îşte ve ihtiyaçlarınızın başarıya ulaşması için gizlilikten faydalanınız; çünkü her nimete hased edilir.»
Hz. Alî (Radtyaîlahuanh) da şöyle demiştir:
«.-Senin sırrın esirindir; eğer onu söylersen, sen onun esiri olursun.»
İnsan esrarını İçinde sakladıkça, onlara sahip demektir. Fakat bunları dışarıya ifşa ettiği zaman, bu hakimiyeti kaybeder ve onların dış tesirleri altına girerek bir nevi esrarın esiri olur. İnsan kendi esrarını ifşa etmekten kaçınması gereklidir. Bundan daha önemlisi, başkasına ait esrarı yaymaktır; çünkö bunda emanete hİyanet vardır. Bir de kötü niyetle olursa koğu-culuk vasfını taşır. Bu iki yönden haram kısmına girer. O halde insan hem kendine ait olan esrarı, hem de kendine emanet edilen başkasına ait esrarı gizli tutmalı, başkasına yaymamalıdır.
İşte Hz. Ömer de, yanında bulunan dinleyiciye, konuşulan siyasî ve ciddî meseleleri başkalarına gidip anlatmamayı, fakat meclislerinde bulunmayı tavsiye etmişler, bize de bu mevzuda takip edilecek doğru yolu göstermişlerdir.[1132]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 582, /462
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
3. Abdullah b. Abdurrahman el-Kârri (Abdullah b. Abdurrahman b. Abd)
3. Muhammed b. Abdullah el-Kârri (Muhammed b. Abdullah b. Abdurrahman b. Abd)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Koğuculuk, koğuculuk yapmak
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Yönetim, Hilafet tartışmaları,Hz. Peygamber'in vefatından sonra
Yönetim, Hz. Ali'nin hilâfet beklentisi
حدثنا أحمد بن إسحاق قال حدثنا يحيى بن حماد قال حدثنا أبو عوانة عن عاصم بن كليب قال حدثني سهيل بن ذراع قال سمعت أبا يزيد أو معن بن يزيد أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : اجتمعوا في مساجدكم وكلما اجتمع قوم فليؤذنوني فأتانا أول من أتى فجلس فتكلم متكلم منا ثم قال ان الحمد لله الذي ليس للحمد دونه مقصد ولا وراءه منفذ فغضب فقام فتلاومنا بيننا فقلنا أتانا أول من أتى فذهب إلى مسجد آخر فجلس فيه فأتيناه فكلمناه فجاء معنا فقعد في مجلسه أو قريبا من مجلسه ثم قال الحمد لله الذي ما شاء جعل بين يديه وما شاء جعل خلفه وان من البيان سحرا ثم أمرنا وعلمنا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165571, EM000877
Hadis:
حدثنا أحمد بن إسحاق قال حدثنا يحيى بن حماد قال حدثنا أبو عوانة عن عاصم بن كليب قال حدثني سهيل بن ذراع قال سمعت أبا يزيد أو معن بن يزيد أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : اجتمعوا في مساجدكم وكلما اجتمع قوم فليؤذنوني فأتانا أول من أتى فجلس فتكلم متكلم منا ثم قال ان الحمد لله الذي ليس للحمد دونه مقصد ولا وراءه منفذ فغضب فقام فتلاومنا بيننا فقلنا أتانا أول من أتى فذهب إلى مسجد آخر فجلس فيه فأتيناه فكلمناه فجاء معنا فقعد في مجلسه أو قريبا من مجلسه ثم قال الحمد لله الذي ما شاء جعل بين يديه وما شاء جعل خلفه وان من البيان سحرا ثم أمرنا وعلمنا
Tercemesi:
— Ebû Yezîd'den yahut Mu'in ibni Yezîd'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Mescidlerinizde toplanınız; ve her ne zaman bir kavim toplanırsa bana haber versinler.» Sonra bize ilk gelen Peygamber oldu ve oturdu. Bizden bir hatip de konuştu. Sonra şöyle dedi:
— Hamd, Öyle bir Allah'a mahsustur ki, hamd için onun önünde bir maksat yok ve ötesinde de bir çıkış yok. Bunun üzerine Peygamber kızdı ve kalktı. Biz de aramızda birbirimizi (ettiğimiz kusurdan dolayı) ayıpladık. Dedik ki:
— Bize ilk gelen Peygamber oldu da, başka bir mescide gidip orada oturdu. Biz de ona gidip onunla konuştuk. Sonra bizimle gelip oturmuş olduğu yerde veya ona yakın bir yerde oturdu; sonra şöyle buyurdu:
«— Hamd o Allah'a mahsustur ki, dilediğini önüne koydu (yarattı), dilediğini de arkasına bıraktı (yaratmadı). Gerçekten beyandan bir kısmı sihirdir. Sonra Peygamber bize emretti ve bize öğretti.[477]
Hz. Peygamberin huzurunda konuşan hatibin ifadesinde yapmacık gayretler ve karışık beyanlar olması hasebiyle, bunun bu hareketine Peygamber (Satlallahü Aleyhi ve Sellem) kızmış ve ifadeyi düzelterek:
«... beyandan bir ikisini sihirdir.»
Buyurdular. Gerçeği ifadeden uzak aldatıcı mahiyetteki beyanları büyü olarak vasıfladılar. Böylece maksadı, en tabiî ve kolay bir üslûp üzere ifadenin lüzumuna işaret buyurdular.
Mu'in ibni Yezid kimdir?:
Künyesi Ebû Zeyd olup, ashabelana"ir. Babası ve dedesi ile beraber Bedir savaşında bulunmuştur. Bedir savaşına baba ve dedesiyle katılan bundan başka bir kimse bilinmemektedir. Ayrıca Mu'in, Peygamber (Saltaltahü Aleyhi ve Seitem) e «Baba ve dedemle birlikte biat ettim» dediği rivayet ediliyor. Hz. Muaviye'nin savaşlarında Muaviye ile beraber olduğu rivayeti vardır. Mısır'a, Kûfe'ye gitmiş ve Şam'da ikamet etmiştir; ve Şam'ın fethinde de bulunmuştur. Hz. Ömer'in nezdİnde mevkii Vardı. 2 veya 5 hadîs-i şerif rivayet ettiği söylenir. Hicretin 54. yılında vefat etti. Allah ondan razı olsun.[478]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 877, /680
Senetler:
1. Ebu Yezid Ma'n b. Yezid es-Sülemî (Ma'n b. Yezid b. Ahnes b. Habib)
2. Süheyl b. Zirâ' el-Cermi (Süheyl b. Zirâ')
3. Asım b. Küleyb el-Cermî (Asım b. Küleyb b. Şihab b. Mecnun)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Muhammed Yahya b. Hammad eş-Şeybânî (Yahya b. Hammâd b. Ebî Ziyâd)
6. Ebu İshak Ahmed b. İshak es-Sülemî (Ahmed b. İshak b. Husayn b. Cabir)
Konular:
Hitabet, sözün gücü ve etkileyiciliği
Hz. Peygamber, kızması
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Sahabe, birbirlerine karşı kullandıkları üslup