5014 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir, ona Hasan b. Musa, ona Hammâd b. Seleme, ona Ubeydullah, ona Nâfi', İbn Ömer'in şöyle anlattığını rivayet etti: "Ömer'in kızının adı Âsiye idi. Resulullah (sav) ona Cemile ismini verdi."
Bize Osman b. Mehdî, ona Muhammed b. Halife Ebu Abdullah Basrî ve Amr b. Ali, bu ikisine Yezid b. Zürey', ona Haccac es-Savvâf, ona Hanân, ona Ebu Osman en-Nehdî Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Herhangi birinize reyhan verilirse onu reddetmesin, çünkü o cennetten çıkmıştır." Tirmizî şöyle demiştir: Bu hadis garib olup, onu sadece bu tarikle bilmekteyiz. Henân isimli raviyi sadece bu hadisle tanıyoruz. Ebû Osman en Nehdî'nin ismi Abdurrahman b. Müllin'dir. Hz. Peygamber'in (sav) zamanına yetişmiş, fakat Hz. Peygamber'i (sav) görmemiş ve ondan hadis duymamıştır.
Bize Yakub b. İbrahim ed-Devrakî ve Ebu Bekir Muhammed b. Beşşâr ve başka bir kişi, onlara Yahya b. Said el-Kattân, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Nâfi', İbn Ömer'in şöyle anlattığını rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav), Âsiye'nin ismini değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Tirmizî: Bu hadisin hasen-garib olduğunu söylemiştir. Yahya b. Said el Kattân bu hadisi Ubeydullah ve Nafi' vasıtası ile İbn Ömer'den müsned olarak rivayet etmiştir. Bazıları da bu hadisi Ubeydullah ve Nafi'den 'Muhakkak ki, Ömer…' şeklinde rivayet etmişlerdir. Bu konuda Abdurrahman b. Avf, Abdullah b. Selam, Abdullah b. Muti', Aişe, el-Hakem b. Sa'd, Müslim, Üsâme b. Ahderî, Şüreyh b. Hâni, Şüreyh'in babası Hâni, Hayseme b. Abdurrahman ve babası Abdurrahman'dan hadis rivayet edilmiştir.
Bize İshâk b. İbrahim, ona Cerîr (T) Bize Ümeyye b. Bistâm, ona Yezid b. Zürey', ona Ravh b. el-Kâsım, (T) Bize Muhammmed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, bu ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, onların hepsine Mansur, Züheyr isnadıyla rivayet etmiştir. Cerîr ve Ravh'ın hadislerinin konusu Züheyr'in hadisi gibidir. Şu'be'nin hadisinde ise, sadece çocuğa isim koyma zikredilmiş, yasaklanan dört isim zikredilmemiştir.
Bize İshâk b. İbrahim, ona Cerîr (T) Bize Ümeyye b. Bistâm, ona Yezid b. Zürey', ona Ravh b. el-Kâsım (T) Bize Muhammmed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, bu ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, onların hepsine Mansur, Züheyr isnadıyla rivayet etmiştir. Cerîr ve Ravh'ın hadislerinin konusu Züheyr'in hadisi gibidir. Şu'be'nin hadisinde ise, sadece çocuğa isim koyma zikredilmiş, yasaklanan dört isim zikredilmemiştir.
Bize İshâk b. İbrahim, ona Cerîr (T) Bize Ümeyye b. Bistâm, ona Yezid b. Zürey', ona Ravh b. el-Kâsım (T) Bize Muhammmed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, bu ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, onların hepsine Mansur, Züheyr isnadıyla rivayet etmiştir. Cerîr ve Ravh'ın hadislerinin konusu Züheyr'in hadisi gibidir. Şu'be'nin hadisinde ise, sadece çocuğa isim koyma zikredilmiş, yasaklanan dört isim zikredilmemiştir.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Beşşar, onlara Yahya b. Said, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) Âsiye'nin adını değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Ahmed, hadisi 'ahberanî'” yerine 'an' lafzıyla rivayet etmiştir.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Beşşar, onlara Yahya b. Said, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Âsiye'nin adını değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Ahmed, hadisi !ahberanî' yerine 'an' lafzıyla rivayet etmiştir.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Beşşar, onlara Yahya b. Said, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Âsiye'nin adını değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Ahmed, hadisi 'ahberanî' yerine 'an' lafzıyla rivayet etmiştir.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Beşşar, onlara Yahya b. Said, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Âsiye'nin adını değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Ahmed, hadisi 'ahberanî' yerine 'an' lafzıyla rivayet etmiştir.