4991 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Uyeyne, ona Ali b. Müshir, ona Hişam b. Urve, ona Amr b. Huzeyme, ona Umare b. Huzeyme b. Sabit el-Ensarî, ona da babası (Ebu Umare Huzeyme b. Sabit), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "(İstinca) İçlerinde tezek bulunmayan üç taş iledir.”
Açıklama: İstitâbe, istincâ ile eş anlamlı kullanılan bir ifadedir. İstinca, beden temizliğinin bir parçası olduğu için "et-Tayyib" kelimesinden türemiş bir kelime olan istitâbe, aynı durumu ifade için kullanılagelmiştir. (Bk. Kasım b. Sellam, Garibu'l-hadis, I, 180)
Bize Zekeriyya b. Adî (et-Teymî), ona (Abdullah) b. Mübarek (el-Hanzalî), ona İbn Aclân (el-Kuraşî), ona Ka'ka' (b. Hakîm el-Kinânî), ona Ebû Salih (es-Semmân), ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki ben size nispetle, [şefkat ve merhamette] çocuğu için baba gibiyim; size [dininizi] öğretiyorum. (Abdest bozarken) kıbleye dönmeyin, ona arkanızı vermeyin. Taharetleneceğin zaman da sağ elinizi kullanmayın." Ebu Hureyre (ra) dedi ki: "Rasulullah (sav) bize, üç taşla taharetlenmeyi emrediyor; tezek ve kemiği yasaklıyordu." Ebu Zekeriyya şöyle dedi: Ebu Hureyre (ra) eski kemikleri kast etmiştir.
Açıklama: Ravs, hayvan dışkısından üretilen tezektir. "el-İzâmu'l-bâliye" ise çürümüş kemikler için kullanılan bir tabirdir. (Bk. Kasım b. Sellâm, Garîbu'l-hadis, Ii 272-273)
Bize Yezîd b. Harun, ona Şube b. Haccâc, ona da Ata b. Ebu Meymune, Enes b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) ihtiyacını gidermeye (küçük-büyük abdest bozma) gittiği zaman ben ve bir çocuk O'na kısa bir mızrakla ve bir su kabı götürürdük, O da (su ile) temizlenirdi."
Açıklama: Hadis metnindeki "aneze" kelimesi mızraktan kısa, uzun âsâ şeklinde tanımlanmaktadır. (Bk. Kastallani, İrşadü's-sari, VIII, 13). Hadisin Buhari'deki versiyonu ile ilgili açıklamalarında İbn Battal, "idâvetün" kelimesini, abdest ve temizlik için kullanılacak, bir kap dolusu su şeklinde açıklamıştır. (Bk. İbn Battal, Şerhu Sahihi'l-Buhari, I, 241)
Bize Ebu Numan (Muhammed b. Fadl), ona Hammad b. Zeyd, ona da Abdülaziz b. Suheyb, Enes b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) helaya gireceği zaman şöyle derdi: "Allahım! Muhakkak ki ben, hubs ve habâis'ten sana sığınırım.
Bize Said b. Mansur, ona Yakub b. Abdurrahman, ona Ebu Hazim (Seleme b. Dînar), ona Müslim b. Kurt (el-Medenî), ona Urve b. Zübeyr, ona da Aişe (r.anha), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Biriniz tuvalete gideceği zaman, yanında, ihtiyacını giderdikten sonra temizleneceği (istinca edeceği) üç taş götürsün. Zira bunlar ona yeter."
Bize Vehb b. Cerîr, ona Yezid b. Harun ve Ebu Nuaym, onlara Hişam b. Abdullah, ona Yahya b. (Kesir), ona Abdullah b. Ebu Katade, ona da babası (Haris b. Rib'î es-Sülemî), Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Hiçbiriniz erkeklik organını sağ eliyle tutmasın, sağ eliyle istincâ da etmesin."
Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî, ona Şube (b. el-Haccâc), ona da Ebu Muaz (Ata b. Ebu Meymune), Enes b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) tuvaletten çıkınca, çocuk O'na (sav) istincâ yaptığı su dolu kabı götürürdü. Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: Ebu Muaz'ın ismi, Atâ b. Menî' Ebu Meymune'dir.
Bize Ebû Bekir, ona Vekî, ona Zem’a b. Sâlih, ona Zührî, ona Vehb b. Abd b. Zem’a’nın naklettiğine göre Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir: (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî, ona Zem’a b. Sâlih, ona Zührî, ona da Abdullah b. Vehb b. Zem’a’nın naklettiğine göre Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir: Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in vefatından bir yıl önce ticaret amacıyla Busrâ’ya gitmişti. Yanında Nuaymân (b. Amr) ve Suveybıt b. Harmele de vardı. Bunların ikisi de Bedir’e katılmış sahâbîlerdi. Nuaymân kafilenin azığından sorumluydu. Suveybıt ise mizahı seven şakacı bir kişiydi. Bir gün Nuaymân’ın yanına gelip yemek istedi. O da Ebû Bekir gelmeden veremeyeceğini söyledi. Suveybıt (buna içerlediği için, kendi kendine) “gösteririm ben sana, seni kızdırayım da gör!” dedi. Yolda giderlerken bir grubun yanından geçiyorlardı. Suveybıt onlara “Bir kölem var, satın alır mısınız?” diye sordu. Onlar “Alırız” dediler. Suveybıt “yalnız biraz ileri geri konuşan bir köledir. Size hür olduğunu söyleyecektir. Eğer böyle dediği vakit onu bırakacaksanız, boşu boşuna alacakmış gibi yapıp da kölem ile benim aramı bozmayın” dedi. Onlar “Endişe etme, satın alacağız” dediler ve on adet genç deve karşılığında Nuaymân’ı satın aldılar. Ardından onun yanına gelip boynuna bir sarık veya urgan taktılar. Nuaymân “İnanmayın şuna, sizinle alay ediyor. Ben hürüm, köle değilim!” dediyse de ona inanmadılar ve “böyle diyeceğini biliyorduk zaten, efendin söylemişti” dediler. Sonra da onu alıp gittiler. Bir süre sonra Hz. Ebû Bekir gelip de oradakiler durumu kendisine anlatınca hemen adamların peşinden gitti ve develeri geri verip Nuaymân’ı aldı. Yolculuk bitip de Medine’ye Hz. Peygamber’in (sav) yanına geldiklerinde olanları anlattılar. Hz. Peygamber ve ashabı o sene boyunca bu olayı yâd ettikçe gülüştüler.
Açıklama: Hadisin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde yer alan tarikinde, satan ve satılan sahabiler yer değiştirmiş durumdadır. Meşhur bilgiye göre bu şakayı yapan Suveybıt değil, Nuaymân'dır.