5014 Kayıt Bulundu.
Bize Said b. Amir, ona Şu'be, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona kardeşi İsa, ona babası Abdurrahman b. Ebu Leyla'nın rivayet ettiğine göre Ebu Eyyub el-Ensârî şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Hapşıran 'Elhamdülillâhi alâ külli hâl/Her halim için Allah'a hamd olsun!' desin. Onun bu duasına mukabele eden de 'Yerhamükallah/Allah seni bağışlasın' desin. Hapşıran kişi bu duaya karşılık 'Yehdîkümüllahu ve yuslihu bâleküm/Allah seni hidayet üzere kılsın ve halini İslam’a uygun eylesin' diye karşılık versin."
Açıklama: İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman el-Ensârî zaifü'l-hadis olarak tenkit edilmektedir. (İbn Ebi Hatim, Cerh, VII, 322; Ukayli, Duafa, VIII, 16).
Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona Yezid b. Ebu Halid, ona el-Minhal b. Amr, ona Sa’id b. Cübeyr, ona İda bn Abbas'ın rivayet ettiğine göreNebi (sav) şöyle buyurdu: “Bir Müslüman kul, eceli gelmemiş olan bir hastayı ziyaret eder ona şu duayı yedi kez okursa o hasta (mutlaka) şifa bulur.: 'Ulu Allah’tan ve büyük arşın Rabbi’nden, sana şifa vermesini dilerim.” Ebu İsa şöyle dedi: Bu hadis hasen-garibtir. Hadisi sadece Minhal b. Amr’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.
Bize Süveyd, ona Abdullah b. Mübârek, ona Süleyman b. Muğîre, ona Sâbit el-Bünânî, ona İbn Ebu Leylâ, ona Mikdâd b. Esved şöyle dedi: "İki arkadaşımla birlikte geldik. Yorgunluktan ve açlıktan kulaklarımız duymuyor, gözlerimiz de görmüyordu. Durumumuzu Hz. Peygamber'in (sav) ashâbına arz etmemize rağmen hiç kimse bizi kabul etmedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber'e (sav) geldik. Bize evini açtı. Evde üç keçi görmemiz bizi şaşırttı. Hz. Peygamber (sav), 'Bu keçileri sağın.' buyurdu. Biz de keçileri sağıyor ve herkes payına düşen sütü içiyordu. Hz. Peygamber'e (sav) de kendi payını ayırırdık. O, eve geceleyin gelir, bize selam verip uyuyanı uyandırmadan, uyanığa ses etmeden sessizce mescide geçer, namazını kıldıktan sonra sütünü içerdi." Tirmizî: Bu hadis, hasen sahihtir.
Bize Ebu Bekir Muhammed b. Ebân, ona Yezid b. Harun, ona Şerîk, ona Leys, ona İkrime, ona da İbn Abbâs, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Küçüklerimize şefkat, büyüklerimize saygı göstermeyen ve iyilikleri emredip kötülüklerden sakındırmayan bizden değildir." [Tirmizî şöyle dedi: Bu hadis, hasen garibtir. Amr b. Şuayb’ın, Muhammed b. İshâk’tan rivâyet ettiği hadis ise hasen sahihtir. Bu hadis, Abdullah b. Amr’dan aynı şekilde başka senetlerle de rivâyet edilmiştir. Bazı ilim adamları, "Rasûlullah (s.a.v.)’in bizden değildir" sözünün manasının 'Bizim sünnetimize uymamışlardır, bizim ahlakımıza uygun davranmamışlardır' şeklinde açıklamışlardır. Ali b. Medînî, Yahya b. Saîd’den naklen diyor ki: Sûfyân es Sevrî: 'Bizden değildir' sözünün; 'Bizim dinimizden değildir' şeklinde tefsir edilmesinden hoşlanmaz ve 'bizim gibi değillerdir' diye açıklardı.]
Bana Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd her ikisi Abdürrrezzâk'tan, ona Ma'mer, ona Zührî Enes b. Mâlik'in şöyle dediğini haber vermiştir: 'Pazartesi günü olunca...' diyerek diğer ikisinin hadisinin aynısını zikretmiştir: (Ebu Bekir (ra), Hz. Peygamber’in (sav) vefatı ile sonuçlanan hastalığında onlara namaz kıldırıyordu. Pazartesi günü olunca cemaat saflar halinde namazda iken Rasulullah (sav) odanın perdesini açarak ayakta bize baktı. Mübarek yüzü mushaf yaprağı gibi pırıl pırıl ve güzeldi. Sonra Rasulullah (sav) gülerek tebessüm etti. Biz namazda iken Rasulullah’ın (sav) çıkmasına sevincimizden şaşırdık. Ebu Bekir ilk safa ulaşacak şekilde geri çekildi. Zira Rasulullah’ın (sav) namaz için çıktığını zannetmişti. Peygamber (sav) cemaate ‘namazınızı tamamlayın’ diye işaret etti. Rasulullah (sav) sonra içeri girdi ve perdeyi indirdi. Allah Rasulü (sav) işte o gün vefat etti.)
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülvehhâb es-Sekafî, Muhammed b. Cafer, İbn Ebu Adî ve Yahya b. Saîd, onlara Avf b. Ebu Cemîle, ona Zürâre b. Evfâ, ona Abdullah b. Selâm şöyle rivayet etmiştir "Rasulullah (sav) Medîne'ye geldiği zaman insanlar Ona (sav) koştular. 'Rasulullah geldi! Rasulullah geldi! Rasulullah geldi!' denilmişti. Ben de Onu (sav) görmek için insanlarla birlikte geldim. Rasulullah'ın (sav) yüzünü gördüğümde Onun (sav) yüzünün yalancı yüzü olmadığını anladım. Söylediği ilk şey şuydu 'Ey insanlar! Selamı yayın, yemek yedirin, insanlar uyurken namaz kılın ki Cennete selamet içinde girin'." Ebu İsâ (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, sahîh bir hadistir.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülvehhâb es-Sekafî, Muhammed b. Cafer, İbn Ebu Adî ve Yahya b. Saîd, onlara Avf b. Ebu Cemîle, ona Zürâre b. Evfâ, ona Abdullah b. Selâm şöyle rivayet etmiştir "Rasulullah (sav) Medîne'ye geldiği zaman insanlar ona koştular. 'Rasulullah geldi! Rasulullah geldi! Rasulullah geldi!' denilmişti. Ben de Onu (sav) görmek için insanlarla birlikte geldim. Rasulullah'ın (sav) yüzünü gördüğümde Onun (sav) yüzünün yalancı yüzü olmadığını anladım. Söylediği ilk şey şuydu: "Ey insanlar! Selamı yayın, yemek yedirin, insanlar uyurken namaz kılın ki Cennete selamet içinde girin." Ebu İsâ (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, sahîh bir hadistir.
Bana bu hadîsi Amr Nâkid ile Züheyr b. Harb, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona da Hz. Enes (ra) rivayet etti: Rasulullah'ı (sav) son görüşüm, Pazartesi günü perdeyi açtığı zamandır, diyerek Hz. Enes kıssayı anlatmıştır. Salih'in (aşağıdaki) hadisi daha noksansız ve kapsamlıdır: (Ebu Bekir (ra), Hz. Peygamber’in (sav) vefatı ile sonuçlanan hastalığında onlara namaz kıldırıyordu. Pazartesi günü olunca cemaat saflar halinde namazda iken Rasulullah (sav) odanın perdesini açarak ayakta bize baktı. Mübarek yüzü mushaf yaprağı gibi pırıl pırıl ve güzeldi. Sonra Rasulullah (sav) gülerek tebessüm etti. Biz namazda iken Rasulullah’ın (sav) çıkmasına sevincimizden şaşırdık. Ebu Bekir ilk safa ulaşacak şekilde geri çekildi. Zira Rasulullah’ın (sav) namaz için çıktığını zannetmişti. Peygamber (sav) cemaate ‘namazınızı tamamlayın’ diye işaret etti. Rasulullah (sav) sonra içeri girdi ve perdeyi indirdi. Allah Rasulü (sav) işte o gün vefat etti.)