4991 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Muğire, ona Abdurrahman b. Amr el-Evzai, ona Yahya, ona Abdullah b. Ebu Katâde ona da babası (Ebu Katâde Hâris b. Rib'î), Hz. Peygamber'den (sav) şöyle duyduğunu rivayet etmiştir: "Sizden birisi idrarını yaptığı vakit cinsel organına sağ eliyle dokunmasın, sağ eliyle taharet de almasın ve bir kaptan içerken içine nefes vermesin."
Açıklama: Hz. Peygamber sağ elimizi yeme, içme gibi eylemlerde kullandığımız için daha temiz olmayan yerlerde sol elimizi kullanmamızı tavsiye etmiştir. Yine bir şey içerken ağzımızı bardaktan uzak tutarak nefes alma esnasında ağzımızdan tükürük ya da bakteri tarzında bir zararın bardağa bulaşmasına engel olmamızı da salık vermiştir.
Bize Ebu Bekir Ahmed b. Mansur, ona Yunus b. Muhammed, ona Füleyh b. Süleyman, ona Saîd b. Hâris, ona Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) ensardan bir adamın yanına girdi. Adam bu sırada bostanındaki suyu çeviriyordu. Rasulullah (sav) ona "Eğer tulumda, geceden kalma su varsa bize ver, yoksa eğilip ağzımızla şu sudan içelim" buyurdu. Adam 'Yanımda tulumda suyum var' dedi ve çardağa doğru yürüdü. Bizde onunla birlikte gittik. Adam tulumdaki geceden kalma suyun üzerine koyundan süt sağdı. Hz. Peygamber (sav) bundan içti. Adam, Hz. Peygamber'in (sav) yanında bulunan sahabî için de aynısını yaptı.
Açıklama: Ağzı açık bir kaptan başa dikerek, ya da bir akarsudan eğilerek doğrudan içmek, ağzımıza sudan istenmeyen bir nesnenin kaçma ihtimali gibi bazı sakıncaları beraberinde getirmektedir. Bu yüzden elimizi ve ya başka bir kabı varsa kullanmak emniyet ve tedbir açısından daha iyidir.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Vekî', ona İkrime b. Ammar, ona İyâs b. Seleme b. Ekva', ona da babası (Seleme b. Ekva' (ra); (T) Bize ayrıca İshak b. İbrahim –hadis onun lafızlarıyla aktarılmıştır- ona Ebu'n-Nadr Haşim b. Kasım, ona İkrime b. Ammar, ona İyâs b. Seleme b. Ekva', ona da babası (Seleme b. Ekva) şöyle anlatmıştır: Bir adam Rasulullah'ın (sav) yanında hapşırdı. Rasulullah (sav) ona “Yerhamükallah/Allah seni bağışlasın” diye dua etti. Sonra adam yine hapşırınca Hz. Peygamber (sav) 'Bu adam nezle olmuş' buyurdu.
Açıklama: İkrime b. Ammar el-Iclî - Saduk, hataları bulunmakla tenkid edilmektedir.
Bize Mahmud b. Gaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona İbn Ebu Leylâ, ona kardeşi İsa b. Abdurrahman, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ebu Eyyub'un naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Biriniz hapşırdığı zaman 'Elhamdü lillâhi alâ külli hâl/Her halim için Allah'a (cc) hamd olsun' desin. Onun duasına karşılık verecek olan da 'Yerhamükallah/Allah (cc) seni bağışlasın' desin. Hapşıran da buna mukabil 'Yehdîkümüllahu ve yuslihu bâleküm/Allah (cc) sizi hidayetten ayırmasın ve halinizi ıslah eylesin' desin. Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona İbn Ebu Leylâ hadisin bir benzerini aynı isnadla nakletti. (Tirmizî) dedi ki: Şu'be bu hadisi, İbn Ebû Leyla'dan, o Ebu Eyyub'den, o da Rasulullah'tan (sav) bu şekilde nakletmiştir. İbn Ebu Leyla bazen hadisi karıştırır, kâh (Ebu Eyyub'den, o da Rasulullah'tan (sav) diyerek, kâh (Ali'den, o da Rasulullah'tan (sav) diyerek rivayet ederdi. (Tirmizi dedi ki:) Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Yahyâ es-Sekafî el-Mervezî, onlara Yahya b. Said el-Kattân, ona İbn Ebu Leylâ, ona kardeşi İsa, ona Abdurrahman b. Ebu Leylâ, ona da Ali (ra) Rasulullah'tan (sav) hadisin bir benzerini nakletmiştir.
Açıklama: İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman el-Ensârî - Daifü'l-hadis olmakla tenkid edilmektedir.
Bize Seleme b. Şebîb, ona Abdullah b. İbrahim el-Gıfârî el-Medenî, ona babası İbrahim el-Gıfârî, ona Ebu Bekir b. el-Münkedir, ona Câbir b. Abdullah (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç özellik her kimde bulunursa Allah onu himayesine alır ve cennetine koyar. Zayıflara yumuşak davranmak, anne babaya şefkat göstermek, köleye iyilik davranmak". (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis hasen-garîbtir. Ebû Bekir b. Münkedir; Muhammed b. Münkedir'in kardeşidir.
Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî, ona Ebu Yahya et-Tavîl -Kûfelidir- ona da Zeyd el-Ammî'nin rivayet ettiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) birisi ile karşılaştığında onunla konuşur, o kişi gidene kadar ondan yüz çevirmezdi. Birisiyle tokalaştığı zaman da karşısındaki elini çekmeden o kişinin elini bırakmazdı. Dizlerinin üzerine oturduğunda dizlerinin yanında oturan kişiden önde olduğu da görülmemiştir.
Bize Ahmed b. Abde, ona Osman b. Abdurrahman, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes b. Malik rivayet etmiş ve şöyle demiştir: (Annem) Ümmü Süleym, Hz. Peygamber (sav) için bir ekmek yaptı ve içerisine biraz yağ koydu. Sonra da; Nebî'ye (sav) git ve kendisini davet et.' dedi. Rasulullah'a (sav) gelip, 'Annem sizi davet ediyor.' dedim. Rasulullah (sav) kalktı ve yanındaki insanlara, "Kalkın." dedi. Onlardan önce hareket edip, anneme geldim, durumu kendisine haber verdim. Derken Nebî de (sav) geldi ve "Yaptığın ekmeği getirebilirsin." buyurdu. Annem, 'Ekmeği sadece sana yetimlik yapmıştım' dedi. Nebî (sav) "Ekmeği getir." buyurdu. Sonra da, "Ey Enes! (Benimle beraber gelen insanları) onar onar yanıma al." buyurdu. Onları onar onar Hz. Peygamber'in huzuruna aldım. Öyle ki hepsi o ekmekten doyuncaya kadar yedi. Onlar seksen kişiydiler.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah, ona İkrime b. Ammâr, ona da İyas b. Seleme b. Ekva'ın rivayet ettiğine göre, babası (Seleme b. Ekva' ra) şöyle demiştir: Rasulullah'ın yanında bir adam aksırdı. Ben de oradaydım. Rasulullah (sav): "Yerhamükallah/Allah sana merhamet etsin" dedi. Sonra adam ikinci ve üçüncü kez hapşırdı. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Bu adam nezle olmuş" buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: "Bu “Hasen-Sahih” bir hadistir. Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said, ona İkrime b. Ammâr, ona İyas b. Seleme, ona da babası (Seleme b. Ekva'), Rasulullah'tan (sav) bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Yalnız (o rivayete göre), adam üçüncü kez hapşırınca Rasulullah (sav) ona; 'Sen nezle olmuşsun' buyurmuştur. (Tirmizi dedi ki:) Bu hadis, (yukarıda ilk verilen Abdullah) İbn Mübârek hadisinden daha sahihtir. Şu'be, İkrime b. Ammâr'dan, Yahya b. Said rivayetinin bir benzerini nakletmiştir. Bunu bize Ahmed b. Hakem el-Basrî, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona İkrime b. Ammâr nakletmiştir. (Abdullah) İbn Mübarek rivayetinin bir benzerini Abdurrahman b. Mehdî, İkrime b. Ammâr'dan nakletmiştir. (Bu rivayete göre) Hz. Peygamber (sav) adama üçüncü kez hapşırmasından sonra 'Sen nezle olmuşsun' buyurmuştur. Bunu bize İshak b. Mansur, Abdurrahman b. Mehdî'den rivayet etmiştir.
Bana Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr (hadis Züheyr'in lafızlarıyla rivayet edilmiştir), onlara Kasım b. Malik, ona da Asım b. Küleyb'in rivayet ettiğine göre Ebu Bürde şöyle demiştir: (Babam) Ebu Musa, Fadl b. Abbas'ın kızının evindeyken onun yanına girdim. Bir ara hapşırdım, ama babam bana dua etmedi/Yerhamükallah demedi. Sonra Fadl'ın kızı hapşırdı, babam ona dua etti/Yerhamükallah dedi. Bir süre sonra annemin yanına döndüm ve olanları ona anlattım. Ebu Musa annemin yanına gelince annem ona 'Oğlum yanında hapşırmış, sen ona dua etmemişsin. Ama Fadl'ın kızı hapşırınca dua etmişsin!' dedi. Bunun üzerine Ebu Musa 'Oğlun hapşırdı ama Allah'a hamd etmedi/Elhamdülillah demedi. Ben de ona dua etmedim. Fadl'ın kızı ise hapşırdı ve Elhamdülillah dedi. O sebeple ben de ona dua ettim. Zira ben Rasulullah'ın (sav): "Biriniz hapşırır da Elhamdülillah derse, siz de ona dua edin/Yerhamükallah deyin. Elhamdülillah demezse siz de ona dua etmeyin/Yerhamükallah demeyin!" buyurduğunu işittim, dedi.
Bana Haccâc b. Şâir ile Ahmed b. Saîd b. Sahr -Her iki ravinin lafızları birbirine yakındır- onlara Ebu Numan, ona Sâbit, -Haccâc b. Yezîd rivayetinde Ebu Zeyd el-Ahvel şeklinde yer almaktadır- ona Âsım, ona Abdullah b. el-Hâris, ona da Ebu Eyyûb'un (el-Ensarî) azatlısı Eflah, Ebu Eyyûb'un şöyle anlattığını nakletti: "Peygamber (sav) ona misafir olmuş ve Efendimiz (sav) alt kata Ebu Eyyûb da üst kata yerleşmiştir. Derken Ebu Eyyûb, bir gece "Biz, Resul-i Ekrem'in (sav) başının üzerinde yürüyoruz" demiş. Bunun üzerine [ailece] bir kenara çekilip gecelemişler. Sonra Ebu Eyyûb, (bu durumu) Peygamber'e (sav) söylemiş. Efendimiz (sav) "Alt kat daha uygun" buyurmuştur. Ebu Eyyûb, "Sen alt katta iken ben üstte oturamam” demiş. Bunun üzerine Peygamber (sav) üst kata, Ebu Eyyûb da alt kata geçmiştir. Ebu Eyyûb, Peygamber'e (sav) yemek yaparmış. Sofra (kaldırılıp geri) getirildiği vakit onun parmaklarının (yemek kabında değdiği) yeri sorar, (onun yediği yerden yemek amacıyla) parmaklarının [değdiği] yeri araştırırmış. Bir gün ona sarımsaklı bir yemek yapmış. Sofra geri getirildiği vakit Peygamber'in (sav) parmaklarının [değdiği] yerleri sormuş. Kendisine "O [sav] yemedi” denilmiş. Bu duruma şaşırmış ve hemen [Rasulullah'ın (sav) yanına çıkarak "Sarımsak haram mıdır?" diye sormuş. Peygamber (sav) "Değildir! Lâkin ben ondan hoşlanmıyorum" buyurmuştur. Ebu Eyyûb "Öyle ise senin hoşlanmadığından yahut senin kerih gördüğünden ben de hoşlanmam" demiş. Ebu Eyyûb "Peygamber'e (sav) [vahiy sebebiyle] gelinirdi [yani melek gelirdi]" demiştir.